Arasat
a'raf : اعراف
A'raf اعراف ve arasât عرصات Arapça kökenlidir ve a'raf kelimesinin sözlük anlamı “cennet ile cehennem arasındaki yer”dir. Arasât عرصات ise “ mahşer yeri, haşir ve neşir meydanı” mânâlarına gelir. Arasat, kıyamet gününde insanların toplanacağı yerin adıdır. Mahşer yeri, cennet ve cehenneme gidecek olanların dışında kalanların kalacağı ahret yurdu olarak ifade edilmektedir.
Arasat kelimesi ” arsa “kelimesinin çoğuludur. Bu nedenle Arasat, “Üzerinde bina bulunmayan boş arazi parçaları” anlamına da gelmektedir.
Bu nedenle arasat ahretteki sonsuz boşluk- arazi anlamına gelir. Kıyamet gününde insanlar dünyada yaptıkları bütün fiillerden sorguya çekilmek üzere Arasat’a sevk edileceklerdir. Kıyamet günündeki bu toplanma yerine de Arasat denir. Arasat bir bekleme yeri gibi aktarılmakta, cennet ve cehenneme gidemeyenlerin durumu ise “arafta kalmak” şeklinde tarif edilmektedir.
Amel defterlerindeki hesaba göre günahkârlar cehenneme, iyiler cennete, günahı ile sevabı eşit gelenler, dünyada akıl sahibi olmayanlar, deliler, aklı günaha ve sevaba ermeyenlerin ne cennete ne de cehenneme gidemeyecekler Arasât’ta yani Arafta kalacaklardır.
Edebiyatta mahşer, hesap günü, kıyâmet ve delilik mefhumlarıyla birlikte kullanılır.
Mürşüdün var ise olursun insan
Mürşüdün yok isa kalırsın hayvan
Arasat gününde kurulur mizan
Açılan mizandan rehber isterler Teslim Abdal
Arasat, irkildiğim düşün gerçekliğidir
Haşir ibdaya rücü günüdür, tutar beni Prof. Dr. Nurullah Genç,
Mahşer midir saçın Arasat'ında hüsnünün
Kim anda kaldı kalb durur bî-hisâb dil Ahmed Paşa
Ey şifâ-sâz-ı belâ-yı âfât
Melce-i cümle usât-ı Arasât Hakan:
Arasat günleri gelip çatmadan.
Açılın kapılar şâha gidelim Pir Sultan