Ariassos
(veya Ariasos) Toros dağları üzerinde 900 – 1100 metre yükseklikte
yer alan taşlık bir vadide kurulmuş Psidya yerleşim yerlerinden birisi
olan bir antk kentimizdir. Ariassos, Antalya’nın 50 km. kuzeyinde, bugünkü
Antalya -Burdur - Bucak karayolunun Çubuk boğazından sonra 1 km. batısında Akkoç
köyüne l km. mesafede yer almaktadır. Bu yolun üzerindeki Akkoç köyü
sapağından dönerek antik kente ulaşılmaktadır. Kente ulaşan antik yol da
bazı bölümleriyle günümüze kadar ulaşmıştır.
Kent, diğer Pisidya kentleri gibi M.Ö. 3000'li yıllarda kuzeyden göçen kavimler
tarafından kurulmuştur. (1) Bazı kaynaklar bu kavimlerin İskitler, hatta
İskitlerin içerisinde bir kavim olan Etrüksler olduğu iddiasındadır. (2) Fakat
bu iddiaların kuşkuyla karşılanması gerektiğini kabul etmek zorundayız.
Ariassos’a ait bulunan en eski madeni para M.Ö. birinci yüzyıla aittir. Bir
yüzünde Zeus’un başı bulunan bu paraların diğer yüzünde de kambur bir boğa
görülür. Strabo, diğer kaynaklarda Areassos ve Ariassos olarak da geçen şehirden
Aarossas olarak bahseder. Kentte antik dönemde; bağcılık, şarapçılık ve
zeytinyağı üretiminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Kentin geç Roma döneminde
yaşadığı deprem neticesi yıkıldığı ve bu nedenle terk edildiği sanılmaktadır.
.Ariassos yerleşim alanındaki kalıntılar, 900 - 1100 metre yükseklikler
arasında, dik bir vadinin kuzey yamaçlarında yer alan teraslar üzerinde ve
tabanında, doğudan batıya doğru 400 metre uzunluğunda bir alan üzerinde
yayılmıştır.(3)
Diğer Pisidya kentleri ile birlik içerisinde olan Ariassos, konumu itibariyle
Antalya ovasını Anadolu Platosuna bağlayan yol üzerinde kurulmuştur. Kentin
ekonomisinin bağcılık , zeytin, üzüm ve şarap gibi tarımsal faaliyetler
ve geçitler üzerindeki hakim konumu sebebiyle yol geçiş ücreti ve haraç
üzerine kurulu olduğu sanılmaktadır. Kentte antik dönemde; bağcılık, şarapçılık
ve zeytin yağı üretiminin yapıldığı anlaşılmaktadır.
"Nekropolisler ve kent, vadinin çukur yerini ve kuzeydeki tepenin bu
yamaca bakan hayli dik yamacını kaplar. Tepenin diğer yamacından ise Akkoç köyü
yolu dolanmaktadır, o yamaçta herhangi bir kalıntı yoktu. Vadinin batı ucunda
molozdan yapılmış ve yontma kare taşlarla kaplanmış yarım daire bir çıkıntıya
sahip kalıntı yer almaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda bu kalıntının bir
nymphaeum olduğu ve suyunun ana su yolu kemeriyle Ariassos’un 3 km. Güneyinde bulunan Akkoç
köyünün yukarı dağlarındaki bir su kaynağından geldiği saptanmıştır. " (3)
"Kentte bugün Roma döneminde yapılmış üç kemerle bir giriş kapısından
başka hiçbir yapı ayakta olmayıp tamamen yıkılmış durumdadır. 50 m. yüksekliğinde olan
kemerli kapının hemen arkasındaki doğudaki yamaçta bir gymnasion ile bir yazılı
taş görülmektedir. " (2) Yıkılmış birkaç Helenistik duvar dışında diğer
tüm kalıntılar Roma ve Bizans dönemlerine aittir. En iyi korunmuş yapı,
ortadaki kemeri daha yüksek ve geniş olan üç kemerli zafer takı şeklindeki
şehir kapısıdır. Kemerler taş kaideler üzerinde yükselir. Siteye, bu kapıdan
geçilerek doğu-batı yönünde uzanan sütunlu caddeden geçerek girilir. Bu
caddede Bizans döneminde bir çok yapı dikilmiştir.
.Vadinin güney ve kuzey uçları nekropol olarak kullanılmıştır. Burada bulunan
cenazelere ait yapılar Pisidia özelliklerini taşır ve genellikle yüksek podyum
üzerine yerleştirilmiş tonozlu yapılardan oluşur. Burada, kılıç ve kalkan
motifleriyle süslenmiş kırılmış lahit bulunur. Sacrophaginin kapakları yuvarlak
çatı biçimindedir.(4)
"Ariassos 1892 yılında Lanckoronski tarafından yanlışlıkla
"Cretopolis" olarak tanımlanmış, ve ilk defa Pamfilya ve Pisidia
şehirleriyle ilgili geniş araştırmasında yayınlamıştır. Aynı yıl, yerleşimin
doğru tanımlanması Frechman V. Berard tarafından yayınlanmıştır. 1988 yılı
temmuz ayında, Stephen Mitchell ve ekibi son birkaç yıldır sürdürmekte
oldukları Pisidia bölgesi çalışmalarının bir parçası olarak Ariassos’da
çalışmaya başlamış, ve aynı yıl içerisinde yerleşimin başlıca özelliklerini
gösteren bir plan hazırlanmıştır." (3)
" Vadi tabanında Roma kamu binaları, batıda tiyatro ve hamam /
Gymanasium’dan oluşan bir yapı kompleksi, doğu uçta iyi korunmuş durumda olan
üçlü girişe uzanan ana cadde, kuzey yamaçta bulunan teraslar üzerinde yer alan
ve Helenistik Döneme ait sivil yerleşim merkezi ve kuzey yamacın batı kısmında
bulunan bouleuterion ve prytaneion, yerleşimin kuzey tarafında özellikle iyi
korunmuş durumda bulunan ve Geç Roma Döneminde Helenistik Döneme ait temeller
üzerine inşa edilmiş olan istihdam duvarları ve daire şeklinde düzenlemiş olan
mezarlar (heroa), lahitler ve kayalardan oyulmuş kist mezarlar bulunmuştur."
Bu gün için pek çok binası yerle bir olmuş kentin en görkemli
yapısı ayakta kalmış olan giriş kapısıdır. Ariassos kentinin
günümüze ulaşan en görkemli kalıntısı anıtsal giriş kapısıdır. Bu
kapı Roma döneminde yapılmış 3 kemerli ve 3 girişli bir
yapıdır. Yapınını bu şekil özelliği sebebiyle burasının ismi yörede
Üçkapı diye adlandırılmıştır. Ariassos kentine ait kalıntılarının
dörtte üçünü gösterişli ve anıtsal mezarlar süslemektedir.
Kentteki kalıntılar kireç taşlarıyla kaplı, açık bir meydana yukarıdan
bakmaktadır. Bu meydanın batısında iki adet sarnıç vardır. "Bu sarnıçlar,
kemerler yoluyla gelen suyu depolamak ve nymphaeuma bitişik olan hamam binasına
gerekli olan suyu sağlamak üzere planlanmışlardır. Bu hamam kompleki, dikdörtgen
şeklinde sütunlu bir palestra ve batı uçta derin bir exedradan oluşmaktadır.
Aynı zamanda kompleks içinde yıkılmış durumda olan bir hamam evi de mevcuttur.
Bu hamam evinin, tonozlu üç veya dört odası bir blok içinde, Likya hamamlarının
genel düzenine uygun bir şekilde inşa edilmiştir. Kalıntılar arasında ele
geçirilen yazıtların bir çoğu gymnasiumda gerçekleştirilmiş olan yarışmalarla
(themıdes) ile ilgilidir. (3)
"Roma dönemi öncesine ait, binalar yerleşimin batı ucuna doğru, kuzey
yamacı üzerinde bulunur. Küçük bir agoranın batı ucunda, kabaca yontulmuş bir
yapı bulunmaktadır. Bu yapıya girişi sağlayan kapının lentosu tipik bir Pisidia
kalkan motifi ile bezenmiştir. Agoranın güney tarafında 18.10 x 13.90
boyutlarında, dikdörtgen bir yapı vardır. Bu yapının 3 tarafını çeviren ve
oturma yerleriyle döşeli portilo, bu yapıyı agoraya bağlar ve arka duvarı
üzerinde bulunan 3 adet girişle başka bir yapıya bağlanır. Kuzey cephede
bulunan orta kapı lentosu Pisidia kalkan motifiyle, doğu kapı lentosu ise, aynı
zamanda Sagalassus’da Helenistik Döneme ait bouleterionda da görülen savaşa ait
tipik motifler olan kılıç ve kalkan ile süslenmiştir. Ariassos yapısı da büyük
bir olasılıkla M.Ö.II. Veya I. Yüzyıllara aittir. " (3)
"Bölgede bulunan diğer kamu yapıları daha sonraki dönemlere aittirler veya
üzerlerinde yüzyıllar boyunca kullanılmalarını sağlayacak bazı değişiklikler
yapılmıştır. Bouleuteriona ait portikonun karşısında prostyle bir mabet
bulunmaktadır.Oldukça dik kademeli bir podyumun üzerine inşa edilmiş olan bu
mabet, aynı zamanda bir temenos duvarı ile de çevrilidir ve imparatorluk
dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir. Bu mabedin doğusunda, ilk olarak
Helenistik dönemde inşa edilmiş, fakat daha sonra büyük bir olasılıkla mabedin
yapıldığı yıllarda sıra sütunlarla döşenmiş, küçük bir stoaya ait kalıntılar
vardır. Geç Antik Dönemde stoaya ait portilo bölünerek bir seri oda elde
edilmiştir. Bu bölgedeki yapıların genel özellikleri gayet gösterişsiz olan
Roma dönemi öncesine ait şehrin en önemli sivil yerleşim bölgesini
oluşturmalarıdır. "(3)
"Yerleşimin en iyi korunmuş kalıntıları arasında 25 adet, mimari açıdan
çok iyi dizayn edilmiş mezar vardır. Şehri doğudan ve batıdan çevreleyen bu
mezarlar, üzerlerindeki taş işçiliği ve yapım detayları bakımından yerleşimin
doğu ucunda bulunan 3 kemerli girişe çok benzemektedir." (3)
KAYNAKÇA