Art-a Alanda Bir Çığlık, Anadolu 3

19.02.2014

Bu Eser 20.02.2014 Tarihinde Haftanın Şiiri Seçilmiştir

Uyuyan dev

Bir uyansa

Çalkantıları hissedecek

Sancılanacak Kybele

Desem; yarın

Kıyametler koparırsın acunda

İnanmaz

Bir bilse...

Bilmezdeki yaşarlığım

Düzleştirdiğim duygu

Anadolu

----------------------------------

B-Suda sızan görev

Gölgelerden sıyrılan siluet

Buhtunnasır,

Tekcilliği içte bilip, fısıldayıp

Dışta halkına yayamayan.

Marduk; elli sıfatıyla

Görevce kovboylaşan.

Aton ve Yehova'yla

Tyana'da Kutsal Ruh

Çuval içine sığmayan mızrak.

C-Tufanla  deltaya sürüklenen

Dön ne yana dönersen dön

Merkez her tarafa yön.

Ejderin gözleri Assuan'da

Tel-el Amrana da parladı.

Marduk'tan Aton tekliğine.

Önce esirleri beslemektense öldürten Marduk

Köle emeği belirginleşince merhamete geldi

""Bak Aton ne kadar merhametli

sende karınları doyacak kadar onlara ver""

Kölelerin erdemi bu kadardı, çalışma ve doyma.

Toplumsal tedirğinliğin dikleşmesi

Güçlü güçsüz; erdemli erdemsiz ikileşmesi

Zorunlu olarak, iyilik kötülük aratmış

Bu kavramlar din olgusunu yaratmış

Pek açık eşitsizlik ürünü

Mal edinmekten, türünü.

Bre zaman, ötelere saçıl, al dahini

Kayınata Yetro Medyan kahini

Musa ile davarları yazıya salır

Musa Yetro'dan, kızı ile tekliği alır

Hala toplum sınıfı gibi, biçimcidir mabut

Dul yetim öksüzleri savunan, merhametli Aton

Zengin harcı

Kurban, adak, bağış alan, biçimci öç alıcı, Amon

Çıkamazken, işin içinden Mahmut.

İsis ve Osiris'ten, sual olunurken.

Asıl sakalından, yol tutam tutam.

Destek al asandan, bak acı, gözlerle pişti.

Yapacağın çok, ama çok önemli işti

Yaşın kadar uzun ol ey sevgili MUSA

Attın  çoban sıbıtı Roma Babil önüne

Seçilmiş kavim, arz-ı mev-ud dedin

İnsanlığı Hitler'in azminde yedin.

Hala daha vaad olunan topraklar

Kanar usa.

Yak ağıdını, dök göz yaşını

Getirdiğin ölçü buysa.

Sağlanan erdem

kavimiyetcilikten öte varmayan

Yahudileşmiş Amon

Yehova Elohim'le saramayan

Yarar ölçüsü

Bir türlü tüm toplumları karamayan.

Acı çeken başka uluslarda vardı Musa

İşte bundandır ölçün, yahudiliği aşmayan

xx

D- Tufan sonrası yeşeren İran'da bir...

Gözbağı açılıyor

Gelişen ruh ve madde ikiciliği

Düşünsel alanda

Ezen ezilen ikiliği eylemsel talanda

Bürünmüştü hırıstiyanlık stoa felsefesini kılıkla

Çoban Amos, İlyaşa, yuşa,Erimya ezilenler adına

Korkutuyordu dinle ezenleri, hemde ezilenleri

Ezilenlere erdemlilik düşüyordu sıklıkla

Eylemsel alan düşünsel alanı komutluyor

Düşünsel alan eylemsel alanı somutluyordu

Ey Mani biliyorsun İnsanlığa

Tek ölçü gerekliydi

Otuzbinden fazla icatlı tanrı

Vermemişti mutluluk erdem

Çatışmadan gayrı

Düzeni töre ile kurma ilkesi

Sende parlayan

Marduk'la Aton'dan çakmıştı

E- Her yol ve mübahın çıktığı Roma

Ezen ezilen; iyilik kötülük çatışması

En derin yaşatılıp, atışması

Faizleri der edip, toprak dağıtımı dayatan

Ezen soylu, ezilen yanlı Katilina

""Borçları silmek ha...

Bu devleti temelinden sarsmak"" diye bayatan

Ezilen soylu, ezen savunucusu Çiçeron

Şarap içerek Roma'yı yakacak Neron

Köle gücünün varlaştırdığı Roma

İkili sarmalda iken çelişen bir balçık

Katilina ve Spartaküs, Çiçeron

Boğazımıza hala kılçık

Önce kavrayamayıp, sonra

Aşırtmayla, İsa'yı yurttaşlara dayatan

Roma'nın başarıdaki attığı sattığı

Fetihlerini yönetmek için

Eldeki, her halkın Tanrı'sını seçin

Hoş görü, müsamaha ise

Bütün yol, ilen Roma'ya geçin

Yeni bela almaktansa

Belayı uygunlaştırmıştı

Tüm Tanrı'lara tapmış uygarlık

Mutluluk arayan insanlar yılgın

Şaşkınlıkla biçarelikle buluyordu

Özgür düşünmeye kapanmayı, çılgın!

Toplumsal  sınıfların tedirginliği

Düzenci çevre vargısı erekliyordu

Bu da, düzeni, erdemi, gerekliyordu

Erdem artık, Tanrı  buyurduğu için, erdemdi

Musa'nın yarar ölçüsüne karşı

Erdem Yoksulluktu

Yoksullukta düzeni sağlama arşı

İsa'da bir ağ

Ebonist fırtınalar esti tüm orta çağ

Anadolu verim ve yaratımın ihracı

Ot biter gibi tanrıların bittiği toprak

Ben Anadoluyum, bir memeden diğerine

Yemeğimde tuzumu çaldın Bizans

Götürdün Erehe yolunda tozdurdun

Şekem yaylasında gezdirdin

Davacıyım julia Domna'yla

Bak keten cüppesi ile, Ihlara'da öke us

Pağan Tyana'lı *Apollonius

Marduktan gelir, Gılgamış suretli Apollonius**

Adı batasıca intihalci birinci Konstantin***

Profesörlerimin aşırması senden

Seni hatırlatan ne bilir misin Bizans?

Arenaların... sonraya armağan

Kral çıplak görülmeye görülsün

Önüne atılacak aslanların! çok

Hem de boyunları şişik şişik

Adcılık (Nomalisme) Gerçekçilik  gözlere ışık

Sudaki yansıya bakıp, irdeleyenler

Gözbağını iyice aralıyordu

Bu, gözleri, iyice oğuş

Hazırlanıyordu yeniden doğuş

""Tanrı tüm iyilikse, bu kötülükler neden?""

Diyordu Lactantıus!

""Genel kavramlar, havada uçan sözdür""

Diyen Rescelin, yıkıyordu tabuları daha çok

Bu demekti ki; Tanrı ve kilisenin gerçekliği yoktu!

Buna karşın, ""tümeller gerçektir"" demesi

Diğer Papaz Guelleme'ın, üzerindeki bir şoktu!

Açılan Göze İlizyon

Geniş topluluklarda tutunan

Tedirginlikleri tevekkülle unutulan

Sofrasındaki yoku sadaka kılıp

Erdemliliği:

Birilerine göre almak

Birilerine göre vermek

Olan yirmisekizinci dinle

Var olan açık anlamalar

Mutluluk ve erdemi sağlamayınca

Açığın ardındaki gerçeği, zanlamalar!

Nesimi'nin özü, Hallac'ın sözü

Muhiddin Arabi ile korkuttu gözü

Açık seçiklik; oldu sır

Açıklar bir bir, sayı ile izlendi

Pythagoras'tan Hurfiliğe

Sayı ardına gizlendi

Aydınlık birden bire üzer

Gök karanlığın içinde yavaşça süzer

Bu yol alışta kim haklıydı?

Oysa gelişen İNSAN AKLIYDI!

Anlamların yolu

Ruhban ve rehbere uzanır kolu!

Teville anlam, dolu dolu!

Kıy ki ziyanlık sağı solu

Eşit olunamıyorsa özgür olunamaz mıydı?

Özgürlük eşitlikle, gerektirme

İyilik kötülük; erdem erdemsizlik

Güçlü güçsüzlük; mutlu mutsuzluk

Bunlarla bağıl gerektirme.

Sudaki yansısına bakan insanlar akil

Şehabettin Sühreverdi; İbni Tufeyl

Işıkçı ruh beden tekciliği ile nakil

Tanrı'nın oğlu Hay'la Defoe'nun önceli

İnsanı, toplumu düzenleyip

Mutlu kılan Seyh Bedrettin

""Hangi şekilde tapınılırsa

Tanrı isteğine uygun olurdu"" tüzenleyip.

Sen Anadolu, bebeğin kucağında

Kucak tutan koca bebek

Mutluluğu taşırsın

Kahirce deneyimle haşirsin

Her şeye malik ola

Bir şeye malik olmaya

Börklüce Mustafa

Torlak Kemal toz estirmekte

İki göğüs arası muazam

Gezerim birinden diğerine

Biri evvel biri ahirdi

Birine ulaştınmı tutunamazdın diğerine

Verimlilik Enlil'in hüneri

Hangisinden emsem ANADOLU çıkar

Gümrah gümrah

Mezepotamya; temeldeki yapı

Kültürce aşırılan

Ön Asya'ya, ön oluştaki envanter

Bir çekildinmi mazallah paldır küldür

Baştan sona gezinen kimlik

Kavak ağacından tüysük pamuk

Kabuslardan daralmış sıkletim

Eytişimden buyurun,derdim ama

Ansızın buyurdu

Gece geldi oturdu rüyama.

09.10.2007

Bayram KAYA

Tyana : Niğde/ Kemerhisar

İmparator Domitia'nın eşi-Domna

**  Marduktan gelir, Gılgamış suretli Apollonius*: Tanrı suretli ve tanrının oğlu sayılmış. Marduktan amaç tek tanrıcı olması

Ebonist : Dilenci, Dilenciler sürüsü Avrupa'yı tüm orta çağ boyunca sarmıştır.

Planlanıpta çalışmaya katılmayan konular:

1-ibrahim peygamber, aile tanrısını klan tanrısı yapması ve tektanrıya yol alış.

2-Elalılar: Değişme kuruntu, değişmezlik esastır diyen ekol

3-Stoa Okulu: Duyumcu ve adcı ve doğa tanrıcı doğaya uygun davranımı yeğler (İsa'yı olduran düşünce ""bakın kır zambakları ne eğirir ne dokur. baba onları giydirmekte. kuşlara bakın ne eker ne biçerler baba onları  doyurmakta"")

4-Logos : Oluş herşey diyen çağımızı yakalayan sezgi

5-Ptagoras :Evren bir sayı uyumudur diyen tüm dinlerdeki sayı

 mistizminin kökeni

Nus: Ölmek ayrılmak, oluş birleşme diyen öğreti

Sofizim : Duyumcu, hakikat size nasıl geliyorsa öyledier diyen okul

Meğara okulu : Var olan bir olandır diyen öğreti

Kinimizim : Doğal ve köpeksi yaşayış. İslamdaki melami-(liğin) yaşayışın köken.

Bayram KAYA

Gözbağı; bugünkü düzlem de, bugünkü anlayış ve tanımlılıklarla M.ö'sine bakıp; M.Ö eski ittifak toplumlarının her birinin farklı yerde; bin bir farklı belirmeli sosyal aidiyeti olan inanç girişmeli; çekey anlayşlı oluşmaların, sürecini anlayamamaktır. Daha eşler eş, babalar bugünkü anlamla, baba; kardeşler bugünkü anlamla, kardeş; çocuklar velayeti bu günkü anlamla ailenin velayeti, değilken o günün olgu olay ve anlatımlarına bugünkü gözlükle bakarsınız.

Daha oluşmamış ve oluşmakta olan; sosyal ve  toplumsal ilişkilerle belirecek olan kurumsak ve organize tanımlar olmakla, isim almalarını; kendi sosyal aidiyetçi isim tanımlılığını almaışken, hatta ittifaklar öncesi amuleti şekilsek oluşla boynunda taşıdığı o çevredeki hayvan, bitki özelliği gibi olanın sembol ve ayırt redici özelliğini taşıyan totem sembolizmini, biz bu günkü anlamla o isanları tapım ilahı sanırız.

Halbuki insanlar anlayışında daha o hayvanların, süret belirimleri, kişiye dek haz elem belirmeli duygular dışında, bitki ve hayvanı isim isim tanımları bile yokur. “Daha hiç bir şeyin adı yokken”  diye başlayan, eski aktarımlar olan Sümer yaratılış ilahisini anımsayın lütfen.

Avcılık, toplayıcılık, talan gibi sağlayışlar yerine, emek yoğun oluşla ve giderekten de sosyal yapıya göre, eşitsiz bir mülk edinmenin araçlı üretim ilişkilenme biçimini girişecek olan insanın; toplumsal yapısı, tarihte ilk kez belirip; ilk kez de şekilleniyordu.

Bir araya gelememenin ayırt edici ve temel belirleyici özelliği olan sosyal birlikti (etnik) yapının bu tabusal özelliğinin aşılması gerekiyordu. Bu baskın sosyal aidiyerin aşılması ve yeni ilişki biçimleriin sık sık yaz boz olacakla düzenleşilenaşılması adeta t ve tıpkı sosyal feleket ve sosyal tufanları insan ve sosyal yapılar bünyesinde infilak etirmenin kişisel, sosyal travmaları yaşanıyordu. Dehşet bir, bin yıllar sürecek olan, öznel anlama ve sosyal anlayış, kaosu ile baş başa idiler.

Amuleti totemleri ve sosyal birlikti sağlayıştı alışmaların düzenleşilmesi dışında, birini diğerinden ayırt edici, kimlik olucu (renkti olurla, açık, kapalı, uzun kısa gibi oluşlarla, sosyal kültürel aideti olan totemsek inanaç giysi tanımlılığı da daha ortada yoktu!

Toplumsal yapının bu oluşma doğun arefsinde sosyal yapıda çokköklü fırtınalar estiren baskılarla yeniden oluşma ve düzenleşmesini toplumsal yapıdan yansıyışlarla girişmesini sürdürmeye ve hızla gelişmeye başladı. Deta şekilden şekile kılıktan kılığa girdiler. Etnik yapı sosyal birliğin sağlayıştı  girişmeleri ve kendi kişi ilişkierinin, iç girişmesi ile düzenleşilirken; şimdi dışta, hemen yanı başıda; başka sosyal ilişkilerle ve tolusal girişmelerin ilişkileri ile şekil alıp, hızlı bir reaksiyona girmişti!

Ve  ittifakı girişme hiç tanımadığı bilmediği davranış ve duygu tatmaları ile dış yapı içinde ve kişi özelinde fırtınalar tufanlar estiriyordu. Kişiler sosyal yapılar ve toplumlar önce bu içlerinde kopan fırtına ve tufanların taımlamasını yaptılar. Doğada olup bitenle benzerlik ve parelellik buldular. Böylece sosyal toplumsal yapı veiç dünyalarına dek tufan ve fırtına tanımlamaları dış dünyaya göçerek benzer anolojik, andırımlı anlatımlara dönüştü.

Ve sıklıkla değişen dönüşen sosyal ve toplumsal düzenleşmelerin ortada kalkmasıyla, bu ortada kalkan tutumların gerisinde gerisinde onlarla ilişkin biriktirilen adet ve inançları vardı. Her değişme bu biriken inanç bağını destek ve dayanaktan yoksun kılıyordu. Gelenek ve inanaçlarınsosyal yaşamca altını doldurduklar toplumsal üretim ve paylaşım girişmeleri yok oldukça bu adet ve inançlar sırıtıer oldu ve şimdiki sosyal toplumsal ilişkileri açıklayamaz oldular.

Somut dayanak ve desteğinden yoksun anlatımlar olarak kalmakla, giderek soyut sembolik anlatımlarına dönüştü. Adeta bir giz perdesini temsil eder bilgi yerne bilinmezliğin perdesini aralar anlatım ve yorumlamalara dönüşle iyice dinleri ve din adamları sosyal (toplumsal oluşum değil) sınıf oluşmasını  belirlediler.

Sosyal sınıf adet, inanç gelenek etnik yapı ve bireylerin toplumda sağladığı (sonraki adıyla ücret) getirilerle harmanlan bir tüketme ve yaşam alanıdır. Oysa toplumsal sınıf üretim alanına değin emeğin sömürüsüne ilişkin siyasi mücadeleler oluşmasıdır.

İnsanların toplumsal ve sosyal temaslarını ve giderekten de hem kendilerini hem sosyal temasların oluşturan; ilişkisel organize olma süreci,  sürekli değişen dönüşen süreçlerdi. Ve  bu her bir değişm her bir yerde arklı ilişkilerle başka başka anlamalarla altı dolduruldu. Böylelikle tutum edinildi. Ancak M.ö 2000'ler den bu yana sosyal tanımlılıklar değişe oluşa, bu günküne yakın şekli almıştır.

Bugün bile sosyal yapının topluma armağan ettiği; anne, baba, evlat, aile, miras gibi tanım ve olayların anlamı bunlar tam tanımlar olayıp, hala veraset intikal gibi konular, güncel hali ile tartışma ve düzenleşmeler konusudur.


Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar