KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri Mazmunlar Âşık Kam Bahşı Emre Ozan Nedir Kökenleri Türleri

 Âşık Kam Bahşı Emre Ozan Nedir Kökenleri Türleri

23.06.2015

 

 

ÂŞIK OZAN NEDİR

 

Âşık- ( Ozan- Halk Ozanı) Türkçe (Oz/Uz) kökünden türemiştir. Ozmak (önde gitmek, şarkı söylemek) fiilini içerir. Âşıklara saygı duyulduğu için âşıklar hep önde oturması nedeni ile aşıklara ozan dendiğini düşünen akademisyenler vardır.  Âşık ve ozan sözcükleri uzmanlık bildiren” uz “sözcüğüyle de yakından ilgilidir.  İslamiyet öncesi dönemlerde şamanların bazılarının tef çalarak, cura veya kopuz çalarak yır ( şiirler ) söyledikleri, kötü ruhları kovan, iyi ruhları çağıran şamanların bilge olarak görüldüğü bilinen gerçekler arasındadır. Şamanların aynı zamanda saz çalıp şiir söylemeleri, dualar etmeleri ayinler düzenlemeleri,  şamanların aynı zamanda ozan da kabul edilmeleri, ozanların uzman veya bilge olarak kabul edilmesini sağlamıştır.  

İslamiyet’ten önce ozanlara  kam (Altay), baksı, bakşı, bahşi (Kırgız), oyun (Yakut), şaman (Tonguz), ozan (Oğuz)  gibi adlar verilmiş; ozan sözcüğü İslami dönmede âşık adını alarak geleneği devam ettirmiştir.

 Ayrıca  Âşık kelimesinin Emre sözcüğü ile de bağlantılı olduğu  Emre sözcüğünün (örneğin, Yunus Emre, Taptuk Emre) Türkçede "Âşık" anlamına geldiği  bu kelimenin İmre kavramı ile bağlantılı olduğu kabul edilmektedir. İmre ya da Emre   ilaç, ağız, dişilik,  anlamına gelen ve ( Em/İm) kelimesinden  türeyen bir kelimedir.  Anadolu da "imremek" ve "imrenmek" fiilleri bir şeyi çok sevmek, gıpta etmek, aşırı istek duymak anlamlarını taşımaktadır.

 İslami dönemde şekil değiştiren ozan geleneği âşık edebiyatı şekline dönüşürken önceleri dini çerçevede gelişmeye başlamış daha sonra din kışı konulara da yönelmiştir.  Dinî âşık  edebiyatı, Kur’an, Peygamber kıssaları, evliya menkıbeleri gibi kaynaklardan beslenmiş, şeyh, tarikat, tekke ve dervişlik konuları üzerinden giderken din dışı âşıklık geleneği, aşk tabiat, kahramanlık, doğa sevgisi sosyal hayat, üzücü konular, felaketler vb üzerinde yoğunlaşmıştır.

 Dini tasavvufi  âşıklara kul, emre, abdal, baba, dede, pir, seyyid  gibi  adlar da verilmiştir.  Din dışı aşıklara ise kimi, ağızlarda aşuh, aşşıh, aşşığ ve aşığ , aşuğ denmiş,  ozan kelimesi ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır.

 Halk ozanları   İslamiyet öncesinde ve sonrasında da doğaçlama saz çalıp türkü söyleyen kişilerdir.  Kimi âşıklar saz çalmayı da öğrenmiş ve buna telden söyleme denmiş,  kimi âşıklar ise saz çalmayıp sadece dilden söylemişlerdir.  Rüyalarında bade içtiklerini söyleyen ozanlara badeli âşık denir. Badeli âşıklar rüyalarında bade içen bade içtikten sonra  uzak diyardaki bir sevgiliye âşık olan uyandıktan sonra saz çalma ve şiir söyleme kudretine kavuştuklarını iddia eden âşıklardır. Badeli âşıklar kendilerini Hak aşığı olarak tanıtırlar.

 Âşıkların bir türü de hikâye, serencam, türkülü kısa hikâyeler veya uzun halk hikâyeleri de anlatırlar. Bunlara hikâyeci âşık denilir.  Hikâye de anlatan âşıkların pek çoğu önceden de bilinen ustalarından öğrendikleri halk hikâyelerini anlatan âşıklardır. Bu âşıklar, Âşık Garip, Kerem İle Aslı, Asuman İle Zeycan, Arzu ile Kamber gibi bilinen halk hikâyelerini anlatan hikâye tertip etmeyen âşıklardır.

Bazı âşıklar ise kendileri hikâye tertip etmiştir.  Örneğin Tufarganlı Abbas, Dede Kasım,  Sümmani,  Âşık Şenlik, Müdami gibi âşıklar kendileri hikâye tertip etmiş olan ozanlar olmaktadır. Hikâye de oluşturan âşıklara “musannif “denmektedir.

 Âşık Edebiyatı tekke ve zümre âşıkları Dindışı âşıklar olarak iki kısma ayrılırken söyledikleri şiirlere de farklı adlar verirler Bu farklılık sadece içerikle ilgilidir. Şekil açısından ise âşık edebiyatının tüm şiirleri aynı özellikleri gösterir. Hem dini hem de din dışı âşık şiirinde hece ölçüsü durak, kafiye ayak sitemi, vardır ve tamamen birbirlerine benzer.

 Dindışı âşıklar söyledikleri şiirlere koşma, güzelleme,  varsağı, semai, koçaklama, lebdeğmez, taşlama, gibi adlar verirler. Bu türlerin bazıları ezgilerine göre ( semai) bazıları ölçü ve durak sistemlerine göre, bazıları da konularına göre ayrılmışlardır.  Dini tasavvufi âşık edebiyatındaki türler ise tarikatlara konulara, içeriklerine  göre değişik adlar alırlar, ilahi, deme, saz, nefes, satranç, hikmet, vb.

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da