Şarkılar, şiirler, romanlar ve filmler aşka dairse başka bir çekicilik kazanır. Aşkın ayrı bir cazibesi vardır. Aylardan şubatsa ve takvim yaprakları 14 Şubat 'ı gösteriyorsa, o halde aşka dair bir muhabbet sarar her yanı. Adeta hava aşk kokar; vakit aşkı konuşma vaktidir. Birkaç kelam edilmez mi? Değmez mi konuşulmaya aşk?
Sanatın bütün dallarında aşk yer bulmuştur kendine. Sanatı yurt edinmeden önce gönülleri yurt edinmiştir. Romanlara ve filmlere konu olmadan önce, 13. yüzyılın gönül mimarlarının dizelerinde, Yunus Emre'nin, Mevlana 'nın dizelerinde hayat bulmuştur. Aşkın ebedî olanıyla coşmuştur ve mest olmuştur gönüller. Bütün dizeler, hakiki aşkı dile getirmek için dizilmişler. "Bana seni gerek seni " demiştir Yunus. "Gerçek aşk 'ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar." diyen Mevlana da hakiki ve ebedi olan aşkı çoktan keşfetmiştir. Aşkın mecazî ve ilahî olanı da ruha heyecan katar. Elbette ilahî aşkın ebedî ve hakiki yanıyla boy ölçüşemez mecazî aşk. Yine de aşk yeşermişse bir kalpte varabilir oradan da belki ebedî aşka.Fuzuli 'nin Leyla ile Mecnun mesnevisinde olduğu gibi. Gönül aşkla tanışmışsa, Mecnun da Leyla 'sından Mevla 'sına koşabilir coşkuyla.
Aşkın 'yanmak' olduğunu bilir gerçek âşıklar. Çilesi de güzelliği de yan yanadır. Çilesi aşar bazen güzelliğini. Üstün gelir güzelliğine. Özlemi de bir başkadır. Sevgiliye kavuştuğu gün "şeb-i arus" yani düğün günüdür âşığın. Elbette Yunus 'un, Mevlana 'nın zengin gönül dünyalarında hayat bulan aşkla yan yana gelemez günümüzün modern dünyasının(!) hızla yaşanan ve tüketilen aşkları. Şarkı sözlerinin birçoğunda bulamayız aşkın masumiyetini, saflığını. Filmlerin birçoğunda tenler buluşur ruhlardan önce. Romanların da birçoğunda aşka dair yazılanların derinliği, özgünlüğü yoktur. Taklit edilir ve kopyalanır oldu aşklar. Belki bazı şairlerin şiirlerinde güzelliğini, derinliğini ve inceliğini duyurabildi aşk. Aşık Veysel, Attila Ilhan, Özdemir Asaf ve daha birçok usta şair, ozan, aşka dair özgün dizelerle sahip çıktılar aşkın en güzel hallerine: "Güzelliğin on par'etmez/Bu bendeki aşk olmasa" demiş Âşık Veysel. "Ben sana mecburum bilemezsin " diyen Attila Ilhan da aşka nasıl bağlandığını dile getirmiş etkili söyleyişiyle. Birçok şairin yolu aşktan geçmiştir. Tatmasa da aşkın güzelliğini, tattırmıştır ustaca okuyanlara aşkın birçok halini.
Gerçek âşığın yürüdüğü yol çilelidir. Sabırla nakşeder aşkını yüreğine. Fedakarca taşır zorluklarını. Bilir ki her aşk, zorluklarına göğüs gerdiğinde sağlamlaşır ve hakiki aşk olma yolunda emin adımlarla yol alır. Aşka dair dizelerde de en güzel ifadelerle hayat bulur bütün aşklar. Tıpkı Cahit Sıtkı Tarancı ' nın şu dizelerinde olduğu gibi:
"De ki-Aşktır şad eden gönülleri;
Perişan, berbat eden gönülleri.
Aşk söyletir en yanık türküleri,
Ay buluta girdiği gecelerde."
Ebedî ve edebî aşklarla güzelleşen bir dünyada yaşamak dileğiyle! Bütün takvim yapraklarını aşkla geride bırakmak ve hakiki aşka giden yolun yolcusu olabilme güzelliğine erişmek umuduyla ve aşkla sözlerimi noktalıyorum.