AVŞAR BOZLAĞI NEDİR VE ÖZELLİKLERİ

11.06.2018

 

AVŞAR BOZLAĞI NEDİR VE ÖZELLİKLERİ

Divan-ı Lügat-it Türk’te "bozlak", "bozlamak" ses vermek bağırmak anlamına gelmektedir. Dede Korkut'ta ise bozlatmak, böğürmek manasında kullanılmakta feryat etmek, haykırmak, ayrıca deve bağırması anlamına bozulamaktan, bozlamaktan gelen bir kelimedir.[1]

Bozlak kelimesi "bozlamak" sözcüğü ile alakalı kullanılır. Bozlamak  ise  acıyla haykırmak, kederli, hüzünlü sesler çıkarmak ya da doğa taklidi sesler diye niteleyebileceğimiz deve gibi bağırmak, feryat etmek gibi anlamlara gelmektedir. O halde   bozlak türü, tamamıyla seslerle ifadeye dayalı olarak gelişen bir türkü türüdür. ” .” ( F. Gülay MİRZAOGLU, a.g.e. s, 418 )[2]

Doç. Dr. Gülay Mirzaoğlu şunları söylemektedir: “Bozlak ezgileri gerçekten de acı dolu bir haykırışı, kederli bir sızlanışı ifade edecek şekilde; müziğin yüksek perdelerinden, tiz seslerden kuvvetle söylenilerek başlayan, giderek pes seslere inen bir gelişime sahiptir. Müzik cümlelerin ortasında ve sonunda yer verilen ‘süsleme’ denilen, belirli heceler üzerinde yapılan vurgu, sözün anlatımını ve aynı zamanda ezginin yansıttığı duyguyu da kuvvetlendirir. Benzer işlevi gören diğer bir unsur ise, hece ölçüsüne dayanan asıl dizelere dâhil olamayan, genellikle icrâ sırasında ortaya çıkan bir özellik olarak dizenin başında söylenen ‘ah’, ‘hiŋ’, ‘ŋee’, ‘ah aman’ gibi sözler ile daha sonra dize sonlarına katılan ‘aman of’, ‘vay vay’, ‘ey efendim of’ gibi uzatılarak söylenen sözlerdir.” (Mirzaoğlu 2003, 107).

Bozlak, ayrıca bağlamada yapılan bir düzene (akord) de verilen addır. Burada alt ve Orta teller "LA", üst tel "SOL" sesine çekilir. Bu düzene "Abdal" düzeni de denmektedir. 8'li, 10'lu hatta 12'li olabilir. Dizi kullanılırken tiz seslerden başlanır, karar sesinin sekizlisi ve yedilisinde belirgin biçimde görüldükten sonra karar perdesine inilerek uzun hava bitirilir.

Bu durumda bozlakları özel bir ezgi ile söylenen, yüksek perdeden başlayarak inişe geçen  nidalarla başlayan. Yiğitlik, mertlik, yiğitçe seslenme, haykırma, dosta şikâyet, aşirete ahvali arz etmek, beylerin yiğitliklerini dile getirmek, ölen dostların ardına ağıt dizmek, korkak veya rakip aşiretleri yaralayıcı imalarda bulunmak konulu türkü türüdür diye tarif etmek gerekecektir.[3] (ÇAPRAZ, Erhan; “Fahri Bilge Defterlerindeki Kayseri ve Yöresi Halk Şairleri”)

Âşık Avşar Musa Âşık İmamiAtışması

Âşık Avşar Musa:

Bir çift yavru gördüm, kalmış anasız

Yaralar, yaralar, yaralar beni

Sofrası katıksız, ekmeği yağsız

Pareler, pareler, pareler beni

 

Âşık İmami:

Karıncanın ocağına düşmüşüm

Köreler, köreler, köreler beni

Evsiz barksız, yersiz yurtsuz şaşmışım

Süreler, süreler, süreler beni

Âşık Avşar Musa:

Gariplerin derdi derin dediler

Çaresini bulamamış kadılar

Kadir kıymet bilmez imiş adiler

Karalar, karalar, karalar beni

 

Âşık İmami:

Cahil sır kıymetin bilmez demişler

Giden gider, geri gelmez demişler

Dil yarası iyi olmaz demişler

Vuralar, vuralar, vuralar beni

 

Âşık Avşar Musa:

Kalu bela godce ena şartıma

Yazan böyle yazmış kimlik kartıma

Gam yükünü yüklemişler sırtıma

Musa'nın der, kıralar, kıralar beni

 

Âşık İmami:

Parça parça etsen, gülmez ağlamaz

İmami der, sual sorsan söylemez

Ecel gelir, bir saniye eğlemez

Toprağa vereler, vereler beni            Bayam, 2003: 53-54)

AVŞAR AĞITLARI

Göçerliğe 1886 'dan sonra son verilen Türkmenlerdeki ağıt geleneğinin şaman, gök tanrılı dinden beri pek de değişmeden devam  ettiği görülür.  Eski devrilerde ücretli sagu yakma geleneğinin günümüze kadar yaşamış olması, günümüzde halen ücret alarak ağıt yakan  ağıtcı kadınlar ve âşıkların olmasından bellidir. Ölenlerin arakasına ağıt yakmak geleneği Anadolu'nu pek çok yerinde devam etmektedir. Avşarlar arasında ağıt yakma geleneğine ve zenginliğine bu  açıdan bakmak gerekir. 

Boy kimliğini unutmayan Uzun yayla ve Çukurova’daki Avşarlar arasında ağıt yakma geleneği tüm canlılığı ile yaşamaktadır. Erman Artun'un  bu konudaki çalışmaları  hayli dikkat çekicidir.  Avşar ağıtcılarından çok sayıda ağıt derlenmiş olsa da Avşarlar arasında henüz derlenmeye muhtaç çok sayıda ağıt olduğu da muhakkaktır. 

Anşa bekâr, Zeynep bekâr

Acemi talime çıkar

Dört oğlum sefer ağzında

Topalım kahrımı çeker

 

İbrişimin kozaları

Battın Avşar kazaları

Sarıkamış’ta kırıldı

Koç yiğidin tazeleri

 

Yüzbaşılar yüzbaşılar

Tabur taburu karşılar

Yağmur yağıp gün değişin

Yatan şehitler ışılar              Pınarbaşılı ZalaAna

Antalya (Serik), Burdur (Bucak), Denizli, Muğla zeybeği gibi yöreden, yöreye değişen adlarla da anılan Avşar zeybeği; yine Kayseri, Yozgat, Kırşehir, Niğde taraflarında oynanan Avşar halayı Avşarlara özgü denilebilecek diğer folklorik ürünlerdir. Avşarlara, ait, oyun, çocuk oyunları, tekerleme  ve bilmecelerden de söz edilebilir. 

KAYNAKÇA 

[1] F. Gülay MİRZAOGLU TOROSLAR'DAN ÇUKUROVA'YA YANKILANAN SES: "BOZLAK"

[2] F. Gülay MİRZAOGLU TOROSLAR'DAN ÇUKUROVA'YA YANKILANAN SES: "BOZLAK"

[3] ÇAPRAZ, Erhan; “Fahri Bilge Defterlerindeki Kayseri ve Yöresi Halk Şairleri”, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, 2005.

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da