AYAKKABISI OLMAYAN KIZ ÇOCUĞU
Yıllar önce kaybettiği eşini anımsadı birden… Martılara simit atmayı, vapurda çay içmeyi çok severdi. Bir gün uzun bir yolculuktan sonra gelmişlerdi şehre. İlk iş olarak vapurda yolculuk ettiler. O gün tuhaf şeyler olmuştu. Vapurdan indiklerinde küçük ayakkabısı olmayan bir kız çocuğu yaklaştı yanlarına ve o malum sözler döküldü neye benzediği belli olmayan dudaklarından. Üzülmüştü eşi. Yanık bir dille haykıran simitçiye yaklaşıp taze dağ kokusuna benzer simit kokularını içine çekerek iki simit alıp ayakkabısı olmayan kız çocuğuna yönelecekti ki, kimseyi göremedi. Az önce duyduğu sözler düş müydü gerçek miydi anlam veremedi. Simitler elinde kaldı.
Birden sahile yaklaşan martılar çarptı gözlerine. Denizi gökyüzünden kıskanırcasına aşkla kanat çırpıyorlardı. Bu aşka hayran kalıp gözlerini alamadı. Simitler elinde kalakaldı. Martılara yürüdü ve simitleri sanki canından et koparırcasına nazik bir şekilde parçalara ayırıp martılara savurdu. Martılar rüşvet verilmiş gibi üşüştüler simit parçalarına. Ne aşk kaldı ne deniz gözlerinde. Kadın, artık gitmenin vaktinin geldiğini biliyordu ve merdivenlerden ağır aksak çıkarak caddeye yürümeye başladılar. Konuşmuyorlardı. Sanki gemileri aynı anda batmıştı mavi denizlerde… Kaldırımlarda zaman geçmek bilmiyordu. Adeta bütün taşlar dillerini yutmuştu. Toprak rengi sükûta hapsolmuşlardı. Oysa vapurda çok mutluydular. Ayakkabısı olmayan kız çocuğunu düşünüyordu. Gerçek miydi yoksa yıllar önce kaybettiği kızını başka suretlerde mi yaşatıyordu. Bu düşünceler kafasını kemirirken, bir yarasa sessizliği ile karşı kaldırıma geçmeye çalıştılar. Yolun ortasına geldiklerinde her şeyin bembeyaz olduğunun farkına vardığında, eşinin artık kız çocuğunun yanına yol aldığının farkına varamadı.
Vapura binmekten vazgeçti. Yakınında inleyen simitçi de anlamsızdı. Denizler ve martılar küskündü siyahla beyaz kadar. Gökyüzü ağlamaklı bulutlara teslim olmuştu ve şehir de gürültülü ve sessizliğe kapamıştı gözlerini. Böyle bir günde kaybetmişti eşini. Ve birden yanına yaklaşan ayakkabısı olmayan kız çocuğuna para verdi ve gerisin geri dönüp güneşli yokluğa yürüdü.