AĞIT TOPLUMU, ADNAN BİNYAZAR
2015, Can Sanat Yayınları, Deneme
334 sayfa
Yazar Hakkında Kısa Bilgi:
Adnan Binyazar, edebiyata öykü, deneme, eleştirileriyle başladı. 2008'de Ağıt Toplumu'nu, Ozanlar Yazarlar Kitaplar'ı, Ayna'yı ve daha birçok eserini yayımladı. Bazı eserleriyle birçok ödül kazanmış değerli yazarlarımızdandır.
Arka Kapaktan Birkaç Satır:
"...Edebiyatımızın usta yazarı Adnan Binyazar'ın denemeleri, her yaş ve çevreden okur için öğretici, ufuk açıcı. Ağıt Toplumu, denemeciliğimizin çok önemli kitaplarından biri. Yaşadığımız coğrafyanın derin kültürünü bugünün sorunlarına yanıt ve çare olarak hatırlatan; bilgiyi, bilgeliği, hoşgörü ve barışı, okuma sevgisini yücelten denemeler bunlar..."
AYDINLATAN, UFUK AÇAN VE DUYGULANDIRAN BİR ESER
Bazı kitaplar vardır. Daha okurken, son sayfasına gelmeden okuru öyle alıp götürür ki hemen kaleme sarılıp o kitabı başka okurlara tanıtmak ve güzelliklerini paylaşmak istersiniz. Yer yer aydınlatır. Yer yer sizi sarsar, kendinize getirir ve düşüncenizi geliştirir. Ağıt Toplumu'nu bitirmeme birkaç sayfa kaldı ama ben hemen vakit geçirmeden siz değerli okurlarla bu kitabı paylaşmak istedim. Hani bazı güzel insanlar tanırız ve herkesin tanımasını isteriz ya! Aynen onun gibi. Bazı kitaplar da o güzel insanlar gibidir. İçindeki güzellikler ve samimi duruş sizi etkiler. Belki de buna çok aç olduğumuz için... Belki de samimiyete ve temiz bir vicdana hasret duyduğumuz için...
İsterseniz eserden bir alıntıyla devam edeyim yazıma. Özellikle esere ad olan ağıda ilişkin olsun. "Ağıt, insanımızın yaşam gereğidir, duyarlığı, değer verme erdemidir; direncinin ezgiye dönüşen bilincidir. Ağıt, ölüm üzerine söylenir. Yaşlı ölümlerinde ağıda sessizlik egemendir, şîwan'a durulmaz. Ama bir yiğit vurulmaya görsün, bir gelin murada ermeden uçup gitmeye görsün, yalnızca kadınlar ağlamaz, kurtlar, kuşlar, dağlar taşlar ağıda durur." ( 14.sayfa, sunu)
Yazarımızın dili akıcı ve anlatımı özgün. Kimi zaman öğretici kimi zaman şiirsel olan renkli bir anlatımı var. Yazılarını güzel ve etkili alıntılarla da zenginleştirmiş. Yazılarına konu olan fikir ve sanat adamlarının dönemine ışık tuttuğu gibi dönemimizin de toplumsal ve sanatsal sorunlarına çarpıcı bir dille değiniyor. Her döneme ayna tutan ve vicdanları sorgulayan, uyaran bir yaklaşım sergiliyor. Hemen hemen her sayfada altını çizeceğiniz ve paylaşacağınız satırlar var. Büyük eserlerin sinemaya uyarlanmasıyla ilgili doğru tespitlerinden tutun, okuma sevgisi ve bilinci, gerçeği kavrama gibi daha birçok can alıcı konuyu ele almış olması dikkate değer.
" Okumak istediklerini ama parasızlıktan kitap alamadıklarını söyleyenler var. Alabilenler de okumaya vakit bulamadıklarını öne sürüyor. Oysa vakit yoktur, vakit yaratmak vardır. Yazarların, sanatçıların, gerçek devlet adamlarının hayatlarına bir göz atalım; hangisi vakit yaratmadan oralara varmış?"( 33.sayfa)
Özellikle bu alıntıyı yaptığım bölüm (Okuma Körlüğü,sayfa 30), bütünüyle her yaştaki okura ışık tutacak ve rehberlik edecek bir bölüm. Dikkatle okuyun ve okutun! Çünkü bu bilinçlenmeye ve uyanışa çok ihtiyacımız var. Kitabın ilerleyen bölümlerindeki her denemeyle ufkunuz açılıyor ve kültürünüze önemli katkılar sağlıyor yazarımız.
Yeri geliyor bir sanatçımızı yeri geliyor bir kavramı ele alıyor. Okuru, düşünmeye ve aydınlanmaya davet ediyor.
"Bugünlerde baştan sona okuyorum Gorki'yi. Dümdüz olan yaşamın gerçeğini yansıtan bu soylu yazarı okudukça insan gerçeğini daha iyi kavradığımı sanıyorum. Her yaşta başka tat veren yazarlardan Gorki. On yedi-on sekiz yaşlarında okurken, neler kaçmış gözümden! Gorki'de neler varmış, ben neler almışım, ah! Yaşam bir yanılgılar sürecidir. Yüz ömürlük bir yaşam bile yetmez sanatçıları gerçekten kavramaya..."( 58.sayfa)
Yazarımız her denemesiyle hayatınızda yeni bir pencere açıyor. "Vay be" ne kadar da doğru diye geçiriyorsunuz içinizden. Farklı bakış açılarına ve her şeye vicdanımızla, bilinçle ve insanca bakmaya çok ihtiyacımız var. Bu, her dönem değişmeyen bir ihtiyaç. Parayla pulla değil okumakla ama çok yönlü okumakla, düşünmekle ama çok yönlü düşünmekle karşılanabilecek duyuşsal ve düşünsel bir ihtiyaç.
"...Yazar da bağıran insandır. Toplumlar onun çığlığına kulak verdi mi gerçeği kavrar. Gerçeği kavrayan toplum, bilinç aşamasına da varmış demektir. Böyle toplumlarda insan aldatılmış değildir. Aldatılmışsa, aldatılmışlığının ayrımındadır. Toplumdaki yerini bilir, kimi hangi yere oturtacağını da bilir. Ancak böylece değerler karmaşası ortadan kalkabilir..."( 61.sayfa)
Ağıt Toplumu, her denemeyle sizi kendinize getiren ve sizi kalıplaşmış düşüncelerden çekip "bir de şöyle bak, şöyle düşün!" diyen bir eser. İnsan olmanın, erdemli olmanın ölçütlerini de buluyorsunuz. İşte bunlardan biri şu satırlarla dile getirilmiş:"Önemli olan, bir insanı çıkarlarımız doğrultusunda kullanmanın onur kırıcı bir şey olduğuna inanmaktır. Çağdaş insanın erdeminin ölçüsü bu olmalıdır..."( 86.sayfa)
"Hokka İle Kalem"( 116.sayfa) adlı denemesinden aldığım şu satırlarda, bakın ne kadar önemli bir noktaya değinmiş: "Kur'an, bir toplumsal değişimin belgesidir. Kuşkusuz getirdiği bir dünya görüşü, bir erdem anlayışı, ahlak kavramı vardır. Toplumun dünyasını değiştiren bu tür oluşumların şaşmaz önerilerinin bulunması doğaldır...İncelendiğinde görülecektir ki Kur'an da, hokka ile kaleme dönüşmüş bir tanıktır. Kuşkusuz onun karşısına çıkanlar da olmuştur. Oysa, gerçekte Kur'an, gelişen düşünce akımlarının bir evresinde temel yasalardan biridir. Toplumsal gelişim süreci içinde Kur'an'ın önemli bir yeri vardır. Onun bu yönü, evrensel oluşundan, insana dönük oluşundan ileri gelir..."
Kitabı okurken altını çizdiğim ve üzerinde düşündüğüm o kadar satır oldu ki her birisi paylaşılmaya değer ama siz kitapla baş başa kaldığınızda inanıyorum ki bambaşka keşifler yapacaksınız. Elbette olumsuz eleştiri getireceğiniz satırlar da olacaktır. Zaten yazarımız da eleştirel bir bakış açısı kazandırmaya ve bunu geliştirmeye dönük bir üslup ortaya koyuyor: "İnsanı insan yapan, onun düşünebilme yeteneğidir. Düşüncelerini üretime dönüştürme gücüdür...Beyne indirilen her yumruk daha da büyütür düşünceyi..."( Toplumsal Suç,121.sayfa)
Adnan Binyazar, okurları düşünmeye, sorgulamaya, değerlerimizin farkına varmamıza ve onlara sahip çıkmamıza, okumaya, yazmaya davet ediyor her denemesiyle. Vicdanlara sesleniyor. İnsana sesleniyor. Kısacası hepimize her şeye dair söyleyecek doğru ve etkili bir sözü var.
Çok önemli bir gerçeğe güzel bir vurgu yapan şu satırlarla noktayı koymak istiyorum. Doğru ve güzel okumalar diliyorum!
"...Oysa insan, okuma alanını genişlettiği oranda insanlığını da kurmuş olur...İnsanın zamanı değerlendirmesi kendi dar kalıplarını kırmasıyla orantılıdır. Dış dünyaya açılmayan, belli bilgilerin çevresinde dönen, başka toplumların gelişim tarihlerini, toplumsal değişimlerini bilmeyen bir insanın zamanını değerlendirmesine, zamanı aşmasına, hatta zamanla özdeşleşmesine olanak var mıdır?...Gelişmeleri sezinlemek, geniş oranda okumaya bağlıdır. Bunu yapmayan, mevsimler değiştikçe yalnızca giysi değiştirmekle kalmaz, havaya göre düşüncelerini de değiştirir. Toplumlarına en büyük kötülüğü de bunlar yapar. Dünyayı durdurmak istemiş, toplumlarını sürü saymış tüm kişilerin tarihini gözden geçiriniz, bunların hep belli kalıplar içinde bocaladıklarını göreceksiniz. Değişimden, zamandan habersiz bilinçsizlere bizde de çok rastlandı...
Saniyelerini bile bilgiyle donatanların gücüyle oluyor değişimler, yenilenmeler. İnsanlık, toplumlar, onlarla özdeşleştiği zaman yeni bir dünya kurulacaktır. İşte böyle bir dünya, insanın düşünsel emeğinin sonucu sayılmalıdır." ("Zaman"la Özdeşleşenler, 251.sayfa)
25 Haziran 2018