KategorilerKİTAP ÖZETLERİ VE ELEŞTİRİLERİAyrıldıkça Kavuşanlar Muhacir Müslim Nurullah

Ayrıldıkça Kavuşanlar Muhacir Müslim Nurullah

15.11.2016
“ NOT: Romana ve romancıya saygı gereği özet kısa tutulmuş, final bölümü yazılmamıştır. “
 
Mümin fena halde yorulmuştu bir şekilde evinin  yolunu tutmuştu. Yağmur yağıyordu şemsiyesini bile açmamıştı. Mümin hoca öğretmendi, merdivenleri sessizce çıktı tam kapıyı açarken nur yüzlü eşi kapıda kendisini karşıladı ve selamlaştılar mümin hocanın üç yıllık evliydiler Nur ile Mümin hoca, mümkün olduğunca her akşam değilse iki akşamda bir akşam namazından sonra hadis-i şerif okurlardı. Böylece bir günleri güzel geçerdi. Birbirini çok iyi anlayan bu örnek çift, aynı zamanda aynı derdi, aynı çileyi, aynı davayı paylaşıyorlardı.
Her akşam üşenmeden eşine paltoyu getirirdi ve camiye giderdi. Özellikle de Peygamber Efendimiz ve Sahabe-i Kiram üzerinde çok dururlar, onların örnek  hayatlarını kur' an dan sünnet çerçevesi dahilinde inceleyip, örnek almaya çalışırlardı. Nur, okur, Mümin değerlendirme  yapardı. Peygamberler ve Ashabın tanımanın önemini mükemmel anlattın Nur’um derdi. Her akşam böyle sohbetleri olurdu ve ardından beraber çay içerlerdi yatmadan önce abdestlerini  alır ikişer namaz kılarlardı sonra yatağa  yatıp ellerini açarak dualarını yaparlardı böylece bir günleri böyle geçerdi.
Gece yarısı kalkar gece namazlarını kılarlardı sonra geri yatarlardı. Nur gülünü uyandırmadan, sessizce kalkıp mutfağa geçti, ocağa çay koyup sonra abdest aldı ve namaz kıldı. Dersini yaptıktan sonra mutfağa geçti tekrar  ne var ne  yoksa tepsiye koydu. Çay kaynamamıştı ve  sonra  sofrayı serdi.  Hazırladığı malzemeleri götürdü bu arda sahur vaktiydi. Sonra Mümin Hoca eşinin yanına gitti onu kaldırdı nazikçe. Nur üzülmüştü ilk defa  uyuya kalkmıştı ve sonra yemek için sofraya geçip yediler. Her saat her gün her hafta her ay.... ve hatta her saniye nurdan şualar sunan nur cuma vakitleri bir başka oluyordu cuma günleri. Öğleye kadar dersi yoktu. Nur ders  veriyor ve cumayı haftalık bayram olarak algılıyordu. Bayram  ve cuma günü değil aslında her gün başka güzellikle çıkıyordu kocasının karşısına. Bu güzellikler  sadece  dış güzellik değildi. Önemli olan iç güzellikti. Onun için  önemli olan ruh güzelliği idi. Ramazan ve kurban bayramlarında  mübarek gün ve gecelerde  de bir güzel oluyordu. Dışarıda bir programı yoksa cumartesi pazar günleri evde olmaya çalışırdı.
Mümin hoca güzel havalarda eşiyle beraber dışarı çıkar, beraber gezer, hava alırlardı . Bazen yağmurlu havalarda da dışarı çıkardı . Hem sıcağı hem soğuk yaşarlardı  beraberce.  Yağmurdan çamurdan çıktıkları gibi bazen de karda kışta çıkarlar kış mevsiminin havasında yaşarlardı beraber cumartesi pazar bir başka geçerdi bu kutlu evde  ,nur hanım yapar eder hafta sonu daha doğrusu kocasının evde olduğu zamanlarda iş çıkarmazdı ortaya ne çamaşır ne bulaşık ve ne de camların temizliği gibi kocası evde olduğu  zamanda eşinin yanında olmaya çalışırdı sevdiği yemekler yapar duruma göre içecek getirirdi mümin hoca ne isterse tabi ikramlar yapardı pasata börek .
Oysa toplumumuzda öyle kadınlar da var ki sabrede aşk olsun bence nur bir taneydi. Mümin hocanın  hükümleri kuralları emirleri mükellefiyeti bilmek başkaydı uygulamak başka onlar için sadece edebiyatın değil  okuyup öğrendiklerini hayatlarına geçirip uyguluyorlardı.Boş gezmekten boşa zaman geçirip zaman katili olmaktan Allah'a sığınırım der her zaman Mümin hoca bizimkilere haber vereyim Nur der. Nur olmaz utanırım derdi sadece annemi çağırayım derdi.Nur  “yok olmaz “derdi. Nur hamileydi çok mutlulardı.Nur’un günü yaklaşmıştı. Mümin hoca bütün ısrarlarına rağmen kimseyi çağırtmamıştı. Nur her zaman “utanırım” derdi Nur hanımın sancıları artıyor her şeye koşamıyordu en sonunda Nur’un ablasını çağırtmaya karar vermişti. Telefon açtı ve ablası bir gün sonra geldi.  Bir hafta sonra bir kızları olmuştu. Mümin hoca, Nur’a öyle bir baktı ki sanki yıllardır birbirini görmemişlerdi . Mümn Hoca  “ Eğer kabul edersen anneliğini kutlamak istiyorum” dedi ve cebinden çıkardığı kolyeyi Nur’un boynuna taktı. Eğilip alnından öptü. Nur mahcup bir şekilde “ne zahmet ettin”  demişti.
Bebek beyaz bezler içinde melekler gibiydi uyuyordu. Uyandırmamak için eline almadı. Nur ile beraber seyir ettiler bebeği. kendinden emin şekilde uyuyordu nur bebek, abla dedi sen nurun ablasısın benim de ablam sayılırsın biz erkekler böyle şeylerden anlamayız ne gerekiyorsa alim derdi her zaman,  çocuk doğduğundan bu yana üç gün geçmişti anne, kendine toplayıp kalktı sadece ev içinde dolaşıyordu iş yapmıyordu çocuğun ismi konacaktı mümin hoca abdest alır sonra çocuğun ismi Ayşenur olsun dediler beraber koydular içinde nur kelimesi  geçiyor diye nurun ablası mümin hocayı çok imreniyordu kocası böyle biri olmadığı için çok üzülüyordu. Mümin hoca işin gereği sürgün olmuştu ve Şırnak a sürgüne yolladılar ayrı düştüler. Mümin hoca ile nur hanım ama mektuplaşıyorlardı mektupları öyle güzel yazıyordu. Mümin hocayla birlikte kalan ev arkadaşları bu nuru merak ediyorlardı yine mektup gelmişti ev arkadaşları mektubu mümin hocaya verip odadan çıktılar mümin hoca mektubu açtı ve o güzel şiirler görünce hayran oldu. Gönüller kararmışken karşıma çıkıverdi nur nurlumun nuruyla nurlanıp içim doldu.  Nur cevabını verdi mümin hoca kelimeler bitti ve posta kutusuna attı Şırnak ta mümin hoca artık tanımayan kalmamıştı bu iki yıl içinde oluşan hasretlik her ikisinin de çok farklı duygularını gelişmişti hani altıncı his derler ya işte böyle bir hissin doruğuna çıkmışlardı mümin ile nur. “
Mümin hoca ev arkadaşı Ömer beyi eski bir öğrencisi olan Ayşenur a aşık olmuş ve ikisi arasında yakınlaşma olmuştu. Mümin hoca tayini çıktı ve samsuna yerleşmişlerdi  nihayet tek katlı müstakil evdi  ve bu evi satın almışlardı. İlk işleri Ayşenur ile Ömer i evlendirmekti ve evlendiler bu arada mümin hocanın kızı altı yaşına girmişti kızı vakit geçiriyordu kızı geldi ve babasına Yasin-i  Şerif okudu   babası duygulandı bu arada hepsini ezbere okumuştu mümin hoca duygulandı. bir gün mümin hoca ders anlatırken bir öğrenci geldi mümin hoca çağırdı ona oturmasını bu herkesin başından olabileceğini söyledi kızınız beşinci kattan aşağıya düşmüş dedi ve mümin hoca sarsıldı ve acil nurun yanlarına gittiler polisler etrafı çevirmişler hemen nurun yanına gitmişti nur perişandı geçmiş olsun diye komşularına gitmişti ve nasıl balkondan düştüyse dedi ama üzgün şekilde hemen hastaneye gittiler maalesef kızınız yaşamıyor doktorun değişi onları yıkmıştı zor ayakta duruyorlardı arkadaşları hastaneye  gelmişlerdi. Cenaze dolaysıyla  evleri kalabalıktı gelen gidenler eksik olmuyordu bu arada mümin hoca öğretmenlikten alınmıştı.
 

Fadıma Nur Doğan

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da