Suskunluğun azap dolu zehirli şerbetini mi içtin
Ondan mıdır gidişin bu kadar azap dolu sessiz oldu
Yüreğini esir mi etti hasret çok mu sevdin de ona koştun
Yüreğini paslı ayrılık zincirlerine bağlayarak
Seni karanlık umutsuzluk dolu mağarasına çekmesine nasıl izin verdin
Baksana yüreğin parçalanıyor
Duyuyorum feryadını sen duymadan önce
Hücrelerine dolarken ayrılığın leş kokularıyla yıkanmış kumları
Dolarken mağaranın içine nefes almakta zorlanıyorsun
Kımıldayamıyorsun
Duysana çığlık çığlığa feryadını
Ayrılık celladın karşında
Seni idam etmek için beklerken sırıtıyor
Eşkâline sığarken binlerce ayrılık hasret
Anlamsızlığın anlamsız kelimeleri elleriyle seni boğarken
Anlamsız anlamsız bakman hissetmen doğaldır tabi
Mehmet Aluç©-Kul Mehmet