03.08.2020
Prof. Dr. Salide Şerifova
Azerbaycan edebİyatı’ndakİ Türk askerİ karakterİne bakış
Azerbaycan Edebiyatı’ndaki Türklerin ve Türk askerinin tanımı kendi
dinamikleriyle seçilmektedir ve tarihin farklı dönemlerinde farklı özelliklere
sahiptir. Türklerin ve Türk askerinin Azerbaycan Edebiyatı’na yansıması birkaç
aşamada olmuştur; yirminci yüzyılın başlarında, kendilerineyeniden yer
bulurken, Bağımsızlık Dönemi Azerbaycan Edebiyatı’nda varlıkları sona erdi.
Türklerin ve Türk askerinin Sosyalist Dönem literatüründe tanımları epizodik
olmasına rağmen, edebiyatta kendisini göstermemiş olması birçok politik ve
sosyal faktörle yakından ilişkiliydi. 28 Mayıs 1918’de, Azerbaycan’ın bağımsızlığını
ilan etmesi ve toplam 23 ay var olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne
yardım amacıyla 15 Eylül’de Bakü’nün birleşmiş Türk - Azerbaycan Ordusu Kuvvetleri’nin
serbest bırakılması, Azerbaycan edebiyatına gerçek değer vermekle birlikte,
Türk ordusunun ve Türk askerlerinin şanlı görüntüsünü yaratmaktaydı.Örneğin,
Ahmet Cevad’ın Ermeni-Rus işgalinden kurtarılan Türk askerleri alkışlayan “Ey
asker”, “Türk ordusu”, “Şehitler” ve diğer şiirleri Türk askerlerinin kurtarıcı
olmasını anlatmaktaydı. Sosyalist Dönem ise bir kaç aşamadan oluşmaktadır; Stalin
döneminde, Azerbaycan edebi toplumu kitlesel baskılarla karşı karşıya kaldı:
edebi ulusal seçkin seçkinlerin bir kısmı ya vuruldular (örneğin, A. Cevad,
M. Müşfik, S. Mumtaz) ya da sürgün edildiler (örneğin H. Cavid).
Ancak, ulusal bağımsızlığı savunan müsavat fikirler tarafından eğitilen
yaratıcı seçkinler, “büyük kardeş” imajını ve sosyalist doğmasının büyük
tanımını kabul etmedi. Çalışmalar resmen komünist sisteme adanmış olmasına
rağmen, ulusal kimliğin korunması ve ulusal kültürün gelişimi için çağırışlar
okunuyordu. Yazılmış eserler resmi olarak komünist sisteme adanmış olmasına
rağmen, ulusal kimliği ve ulusal kültürün gelişimini koruma zorluğu arsa
çizgisinde ve propaganda fikrinde gösterilmiştir. Azerbaycan Edebiyatı’ndaki
modern çağ, kendisini bir Türk askerinin tutumu olan Türkiye’ye göstermiştir.
Bahtiyar Vahabzadenin “Azerbaycan - Türkiye” şiiri tek bir milletten olmayı
yansıtmaktadır:
“Bir milletik, iki
dövlet
Eyni arzu, eyni niyyet.
Her ikisi cümhuriyyet
Azerbaycan-Türkiye.” [1]
Yirminci yüzyılın başlarında, Türklerin ve Türk askerinin tanımlarının
ikili, bazen de çelişkili bir özelliği vardır. Azerbaycanlı yazarların amacı, bir
yandan, Kafkasya ele geçirme sürecini, özellikle de Azerbaycan’da meydana gelen
tarihi olayları değerlendirmeye çalışmaktı. Öte yandan, Azerbaycanlı
eğitimciler, Türkiye ile bilimsel ve kültürel ilişkilerin genişleme faktörüne
özel önem vermek için çalışmayı savundular.Türklerin ve Türk askerinin
Azerbaycan edebiyatındaki sunumu, yazarlar tarafından ulusal devlette bir gurur
duygusuyla kaleme alınmıştı. Ulusal bağımsızlık fikirleri, yurtseverlik ve
kahramanlık gibi ulusal duygularla yakından ilişkiliydiler. Tüm bu faktörler,
her tür edebi yazın, nesir, hukuk ve drama üzerine yansımıştır. En ilginç anlardan
biri, sadece son yıllarda değil, aynı zamanda geçmiş yüzyıl edebiyatında
olmasıdır. Yirminci yüzyılın başında Ahmet Cevad, Cafer Cabbarlı, Muhammed
Hadi, Abdulla Şaik, Ali Şövgi, Ümgülsüm Sadikzade, Emin Abid Güntekin gibi
yazarlar bulmak mümkündür.
İlginç bir şekilde, tarihsel döneme bakılmaksızın, Azerbaycan edebiyatının
tarifindeki Türk ve Türk askeri, şehitlerine, kurtarıcı rollerine, bir dizi
Türk subayının görüntüsünün açıklanmasına özellikle dikkat etmektedir (örneğin,
Nuri Paşa ve Enver Paşa). Azerbaycan Edebiyatı’nındaTürk şehidinin imajı, Türk
şehitlerine duyulan sevgiden farklıdır. Yazarlar, duyguları ve heyecanlarıyla
birlikte şehit Türk askeri imajıyla tarihe gerçek bir değer sunmayı başardılar.
Örneğin, şehit Türk askerinin görüntüsü ile birlikte, Qabil İmamverdiyev, Türk
askerinin mezarını “Türkün mezarı” (1993) şiirinde imgesel bir seviyeye yükseltti:
“Türkün mezarı
Qedim Şirvan
yollarının
Üstündedir.
Azerbaycan
torpağının,
Altında yox,
Sinesinde,
Köksündedir,
Kollarının
üstündedir.” [2]
Türk şehit askerinin mezarı Bahtiyar Vahabzade’nin “Tenha mezar” şiirinde de
imgeselleşti ve şair Türk mezarında uyuyanların, halkın refahı uğruna kendi
canlarından vazgeçmesini aktarmayı başardı:
“Yolun
kıyısında tenha bir mezar
Üstünde ne adı,
ne soyadı var.
Yolcu, arabayı
durdur bu yerde
Bir sor, kimdir
yatan tenha kabirde?
O bir Türk
askeri, kahraman, metin!
O öz kardaşına
yardıma geldi.
Kurşuna dizilen
milletimizin,
Haklı savaşına
yardıma geldi.” [3]
15 Eylül 1918 tarihinde Nuri Paşa’nın ordusuyla birlikte Bakü’ye ilk
girenler arasında yer alan Ahmet Cevad’ın “Şehitlere” şiiri, Osmanlı
şehitlerine sonsuz saygıyı yansıtıyor. “Azerbaycan’daki Osmanlı şehitleri”ne
ithafında Ahmet Cevad, şehitlerin kanının sadece topraklarda değil aynı zamanda
hafızalarda da yer edindiğini de vurgulamaktadır:
“Kalk! Kalk! Sarmaşıklı mezar altından,
Gelmiş ziyarete kızlar, gelinler.
Ey kervan geçidi yollar üstünde,
Her gelen yolcuya yol soran asker!
Senin kovdukların yabancı xanlar,
Kurtardı ülkemi dökdüğün kanlar,
Bak, nasıl öpmekte tozlar, dumanlar,
Garib mezarını benle beraber!” [4]
Şehit Osmanlı askerleri için Bakü’de yapılan anıtın temel atma töreninde, yani,
10 Mayıs 1919 günü yazdığı “Şehitlere” adlı şiirinde Ahmet Cevad, halkın, şehit
bir Türk askerinin mezarına verdiği değeri, fedakârlıklarına verilen bir
teşekkür olarak göstermektedir:
“Çarıqlı kardeşin, sadedil köylü
Geldi mezarına bir örük ördü.
Toplanıb baş-başa her üçü-dördü
Her gün köylü kızlar derdini dinler.” [5]
Mehmed Emin Resulzade, Ahmet Cevad’ın yazdığı şiirde,
Azerbaycan topraklarında şehit olmuş Türk askerlerinin fedakarlığını takdir etti:
“... Sonra menhus bir ixtilal sonucunda mezarları münsi qalan Anadolu
mehmetçikleri Baküdeki şehadetleriyle Türklüğe yeni bir vücud eta ediyorlardı,
Maddeten münsi, fakat menen tüm kalblerde medfun bulunan bu kahraman şehitlər
yalnız Baküdemirdiler? Nahçıvandan, Karabağdan, Şamahıdan, Genceden ta Baküye
kadar bir yer varmı ki, orada böylesine bir fedakar uyumasın? Evet,
Azerbaycanın her yönünde şairin tasvir etdiyi gibi “Sarmaşıqlı bir mezar”
bulursunıız ki, “kızlar,gelinler” tarafından ziyaretgah halına getirilen bu
mezar, kardeş imdadına koşan “TÜRK” mezarıdır.” [6]
Ramiz Duygun’un Azerbaycan topraklarına gömülen
bir Türk şehidine seslendiği “Bayrak xilaskarısan” şiirinde, Türk askerinin
kardeşliğine duyduğu derin şükranlık dile getirilmiştir:
“Senin uca ruhunu
Bayrağıma bükürem.
Men bir ordu adından
Türk askeri önünde
Qatlanır, diz çökürem.” [7]
Türk askerinin kurtarıcılığı, Azerbaycan Edebiyatı’nda yüksek duygularla
yansıtılarak övüldü. Hüseyn Cavid’in “Türk Mahkumları”, Salman Mümtaz’ın “Enveriyye”,
“Övün, Millet”, Ümgülsümün “Yolunu Beklerdim”, Muhammed Hadin’in “Şühedayı
hürriyetimizin ervahına ithafen”, “Kahraman Türk askerlerine”, Ahmet Cevadın
“Şehidlere”, Nazım Hikmet’in “Şehitler” gibi diğer birçok şiir de Türkiye’ye ve
Türk Ordusu’na Türk saygı götermektedir. Mesela, Türk askerinin kurtarıcı
imgesi Abdulla Şaik’in “Niçin böyle geciktin?” şiirinde bütün incelikleriyle
ortaya çıkmaktadır:
Sen gelmezsen,
dolumsanmış yürekler
Sen gelmezsen,
harabeye dönen kalp âbâd olmaz.
Sen gelmezsen, güneş
doğmaz, ümit gülüm açılmaz
Dudaklarım gülmez,
sönük bahtıma nur saçılmaz.
Başkasını istemem de,
Ey Türk, çabuk sen gel, sen
Beklemekten yoruldum,
ah, işte geç kaldın neden?” [8]
Ümgüslüm tarafından Türk ordusuna adanan “Yolunu beklerdim!” şiirinde
ordunun kurtarıcıları ve kartalları yansıtıldı:
“Nerde benim ardı-önü düşmen kesen kılıncım?
Nerededir, yigit kardeş, nerde bekledigim?
Niçin susmuş bileklerim, nerde benim o gücüm?
Niçin gelmez böyük ordu, niçin gelmir sevdigim?
Yuca dağlar, arzumuzun salamın egilin,
Beni kurtarmaya gelen arkadaşlarıma yol verin.” [9]
Ümgülmsüm’ün “Beni kurtarmaya gelen arkadaşlarıma yol verin” dizesinde
geçen “arkadaşlar”ın Türk askerleri olduğu anlaşılmaktadır. Yazar Türk
ordusunun kurtarıcı olduğunu aktarmaktadır:
“İşte geldin, gözlerimin yaşını kurutdun.
Nevazişin ovunmayan qerib ruhu oxşadı.
Heç ölçüye sığınmayan derdlerimi ovutdun,
Qara günüm hilalıyın işığıyla parladı.
Artıq bana nesib degil şadlıq, sevinc, - diyerken
Geldin, aldın yüregimi – ağlama, gül, - dedin sen.” [10]
Belirtildiği üzere, Türk ordusu, ulusal ordu ve yerel halktan çok sayıda
profesyonel gönüllüden oluşan Kafkas İslam Ordusu’nun görevi ve kahraman Türk askerinin
kurtarıcı imajı Azerbaycan Edebiyatı’nın ayrılmaz parçaları haline geldi. Kafkas
İslam Ordusu ve Türk Milli Savunma Bakanı Komutanı Miralay Cahid Toydemir Bey
1946-1947 yılları arasında Kazaxlı şair Abbas Ağa Gayibovun“Miralay Cemil Bey’in
medhinde” şiirinde okuyucu olarak Türk ordusu ve onun kamil imgesiyle
karşılaşmıştır:
“Edibsen dörd sene millet yolunda himmetü-qeyret,
Sene, ey canlı millet, merhabalar sed hezer olsun.
Çekibsen rencül zehmetler, eziyyetler, meşeqqetler,
Bu niyyetle ki, qövmi-türk sahibi-iqtidar olsun.
Daha göster hemiyyet, erşe yükselt türk növrağın,
Senin için şövketü izzet, bizim için iftixar olsun.”[11]
Prof. Dr. Alkhan Bayramoğlu (Memmedov), bu şiirin kendisine
Albay-Teğmen Şemistan Nezerli tarafından sunulduğunu, Abbas Ağa Gayibovunsa bir
şair olarak “Türk ordusunun, ulusunun ve devletinin kurtuluşu ve gücü için
savaşa atıldığını” vurgulamaktadır.
Genel olarak Türk ordusunun yüceltilmesi, Sovyet Dönemi öncesinde çok daha
etkindi. Bu nedenle, bilgili Türk şairinin Azerbaycan Edebiyatı’ndaki özverisini
İbrahim Şakir tarafından yazılan “Türk ordusu” adlı manzumesinde görülmektedir:
“Şanlı Türk ordusu, cavan erler,
Her bir işde eceb mahirler.
Fethiniz qıldı bizleri dilşad,
Cümleyi-islama sizsiniz imdad,
Sizi görcek şu firqeyi-üdvan,
Bax nasıl oldu dehrde nalan.” [12]
20 yüzyıl başlarında ve özellikle 1918 yılında gerçekleşen olaylar, Azerbaycan
halkının tarihi ve Azerbaycan Edebiyatı için önem arz etmektedir. Azerbaycan Edebiyatı’nın,
Bakü’yü 36 saatin içinde kurtaran Nuri Paşa’ya yaklaşımı ve onun için mükemmel
imajı tanımlaması, Türklerin ve Türk askerinin imajının zekice ve tam olarak
geliştiğinin bir göstergesidir. Osmanlı Devleti, 1918 Mart’ında yaklaşık bir
hafta süren katliamlar sırasında Azerbaycan’ı kurtarmaya karar vermiş, 29
yaşındaki Nuri Paşa’yı Kafkas İslam Ordusu Komutanlığı’na atamıştır. Nuri
Paşa’nın Azerbaycan şiirindeki ilk imgesi de bu şekilde gerçekleşmiştir.
Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin üyesi olan Nasib Bey Yusifbayov, 1918 Kasım’ında
askeri okulun açılış töreni sahnesinden Nuri Paşa’nın babası Hacı Ahmet Paşaya “Zaati alileri, büyük atalarınız Enver Paşa ve Nuri Paşa
her zaman sadece Azerbaycanın değil, aynı zamanda tüm türk halklarının
düşüncelerinde kalıcaktır” fikri günümüzde de kendisini doğrultmaktadır.
Kurtuluş Dönemi’nde, Türk ve Türk asker karakterleri şiir, drama veya
nesirlerde yaygın olarak kullanılmıştır. Mesela, Neriman Hasanzaden’in “Nuri
Paşa” (2009) adlı şiiri, Türk kurtarıcısına adanmış en etkileyici
eserlerinden biridir:
“Türk can verdi bu toprağa
Azerbaycan diye diye
Tarih, seni okuyorum
Ben Türk’e “Can” diye diye…” [13]
Neriman Hasanzade, on beş serbest şiirinden oluşan bu eserinde, Nuri Paşa’nın
Azerbaycan’daki kurtarma görevine dikkat çekerek, övmektedir:
“Nuri Paşa at belinde
Türkiye’den,
Kars’tan
gelir
Azerbaycan diye diye,
yaralanmış
arslan
gelir. [14]
Şair, onun kurtarıcı imajını göstermektedir:
Bu damara o damardan,
Bak, o
kandan
bu kan gelir.
Sen gelende Nuru Paşa
sen yaşında
civan gelir…” [15]
Neriman Hasanzade, Nuri Paşa’nın fatihliğinin insanların özgürlüğüne kavuşma
umuduna dönüşmesini ifade etmektedir:
Azerbaycan! Senin için
gör nice bin
Şehit gelir! [16]
Mustafa Nuri’nin Nuri Paşa olarak tanınması,Türk dünyası tarihinde özelliği olan 15
Eylül tarihi asıl olarak Nuri Paşanın komutasındakı Türk koşunlarının Baküyü
bolşevik, ermeni - taşnak birleşmelerinin işgalinden kurtarma tarihidir.
Bakü’nün kurtuluşuna 6 bin Azerbaycan askerinin ve gönüllülerinin, 8 bin Türk
askerinin ve memurunun katıldığı belirtilmektedir.
“Karabekir Efsanesi”, “Kalbali Han” gibi tarihi romanların yazarı Güllü
Memmedova’nın “Kandaki Işık” [17]
adlı romanında da Nuri Paşa imgesi yer almaktadır. “Nuri Paşa’nın ve askerlerinin
hatırasına” adanan bu eserde, Azerbaycan’ın demokratik cumhuriyetinin kuruluşu
olan 1918’de Taşnakların birçok kent ve köyde işlediği soykırımlar ele
alınmıştır. Eserde ayrıca, Nuri Paşa’nın Kafkas İslam Ordusu’ndan istifası,
Taşnak - Bolşevik güçleri ve İngiliz askerî birliklerine karşı kurtuluş savaşı ve
tarihi olaylara dikkat çekilmektedir. Bakü’nün 15 Eylül 1918’deki yansıması,
Gence, Göyçay, Şamaxı ve diğer Azerbaycan topraklarındaki Kafkas İslam Ordusu
kahramanı Nuri Paşa’nın askeri yeteneği sayesinde, Nuri Paşa imajının
dolgunluğu sağlanıyor. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in dediği gibi Güllü
Memmedova ve diğer yazarlar Nuri Paşa ve Kafkas İslam Ordusu askerlerinin
hatırasını yaşatacaktır: “Kafkas İslam Ordusu Nuri Paşa, kahramanlık, dostluk
ve kardeşlerimizin tümünün kardeşliği unutulmaz; daima kalbimizde yaşayacak.” [18]
Güllü Memmedova, Nuri Paşa’nın kahramanca, kurtarıcı bir görüntüsünü yaratmaktadır:
“2018’de Bakünün işgalinden 100 yıl geçmiş olucak. 100 yıl geçti, ancak Nuri
Paşa, Halil Paşa, Mursal Paşa, General Eliağa Şihlinski, Hebib Bey Selimov,
Cemil Cahid Bey ve Süleyman İzzet Bey’in kahramanlık izleri silinmeyecek.” “Kandaki
Işık” adlı romanında Nuri Paşa’nın yanı sıra, Osmanlı sultanları Mehmed Reşad
ve Mehmet Vahdeddin, Talat Paşa, Enver Paşa, Rüştü Bey Türker, General Eliağa
Şihlinski, Nağı Bey Şeyhzamanlı Hebib Bey Selimov, Feteli Han Hoyski, Nasib Bey
Yusifbeyli, Ahmet Cevad, Ahmet Ağaoğlu, Hacı Zeynalabdin Tagiyev kimi şahsiyetlerin
de imgeleri okuyucalara sunulmuştur.
Nuri Paşa’nın genç bir komutan olması mevzusu çok fazla abartılırmıştır. Özellikle
General Denstervil’in mağlup oldukları komutanın 29 yaşında olduğuna inanmak
istememiştir:
“Densterville ateşi olan bir adam gibi kendine söylendi:
- Bakü’den ayrılmamız gerekiyor. Gitmeliyiz. Türklerle baş edemedik.
Anlıyormusun Keyvort? Biz Nuri Paşa ve Halil Paşa’ya kaybettik.
General aniden sustu ve sonra Keyworld’a sordu:
- Acaba Nuri Paşa kaç yaşında?
- Yirmi dokuz, dedi Keithworth aceleyle.
- Şaka yapıyorsun değil mi, Albay?
- Hayır, hayır” [19]
Cafer Cabbarlı, Azerbaycan’a Batı Cephesi’nden geri gönderilen Nuri Paşa’yı
yaratan ve on binlerce Azerbaycan Türk’ü Nuri Paşa’nın canlandırdığı Trablis
Savaşı’nda acımasızca öldürülen Nuri Paşa’yı yaratan Azerbaycanlı bir adam. Cafer
Cabbarlı’nin “Edirne fethi” dramı, içerik açısından “Trablis savaşı veya
Yıldız” dramasının devamı olarak görülüyor. Bu dramatik eser aynı zamanda yerli
toprakların istilacılardan arındırılmasını da yansıtmaktadır.
Halkın ilgisini çeken Yüzbaşı Mustafa’nın görüşleri, Türkiye’nin sonsuz yaşamının
sesi ile yankılanıyor: “Efendiler! Bugün, Türkiye alemi tek bir vücut olarak
“Ya Edirne veya Ölüm” diye bağırıyor... Hükümet millet içindir ve milletin
arzusuna emel etmelidir... Düşmanlarımıza göstermeliyiz ki, Türkiye ölmemiş,
onu korkaklar bu hala salmışdır. Türkler daha da ciddi felaketler görebilir ve
Türkler uçurumun derinliklerine inebilir.” [20]
Çalışmalarında seçkin olan Kamal Paşa, halkını dikkatli olmaya çağırıyor: “Bir
Avrupa otoritesi olduğunu hatırlamalıyız. Zaten Bulgaristan, Karadağ ve Yunan harbi
ittifakını deyil, Avrupa siyasetini yeniyoruz. Mesele, Müttefiklerin Edirne
savaşında ve partizan olmayan Bulgarlarda veya Yunanlılarda kalmaları
gerçeğiyle bitmemeliydi. Tüm bu konular gelecekte çözülecek ve her dakika
çözülecek. Ancak, şimdiye kadar ülkeyi ön plana çıkarmanın faydası yoktur.” [21]
Belirtmek gerekir ki,tarihi edebiyatda “Trablis kahramani” olarak şöhret
kazanmış Nuri Paşanın komutanlığı ile
Kafkas İslam Ordusunun Genceden Baküye kadar olan 362 km mesafenin
ermeni-bolşevik birleşmelerinden kurturulmasında hizmetleri olmuş Nuri Paşanın
askeri hadim ve şahsiyet olarak zafer ve kahramanlıklarıyla Cafer Cabbarlının
bağımsız Azerbaycan devletini alkışlayan “Bakü savaşı” eserinde geniş
tesvirinin olduğu bildiriliyor. Eserin 1919-cu yılda sahneleşdirilmesi hakkında
bilgi bellidir,yalnız arşıvlerde sadece bahsedilen eserin program ve afişleri
kalmışdı.
Kafkas İslam Ordusunun hisseleri ile Genceye gelmiş komutan Nuri Paşaya
ithaf edilmiş Salman Ahmedlinin “Er Paşam Nuri” şiirindeyse 16 yaşlı gencin
türk ordusunun şerefli dövüş yolu ve reşadetinin yüksek kiymet verilmesi sırf o
zamanenin gençlerinin Kafkas İslam Ordusunun şanlı harp tarihini,siyasi ve
tarihi olayları doğru bir şekilde kavrayıp kabul ettiklerinin bir
göstericisidir. Daha sonralar Salman Ahmedlinin “Er Paşam Nuri” şiirine
bestekar Meşedi Cemil Emirerovun müzik yazmasıyla şiir ilk ordu marşlarımızdan
biri olur:
“İstanbuldan
geldin Genceye doğru,
Haydı, gavurlara anlat bu zoru.
Genceden Bakıya zeferdir yolu,
İreli, ireli,
er paşam Nuri!” [22]
Böylece, Mayıs-Aralık 1918 arasındaki dönemde, 1) Türk
birliklerinin Azerbaycan’a gelişi, Kafkas İslam Ordusunun kuruluşu
(Mayıs-Haziran 1918); 2) Bolşevik-Taşnak güçlerine karşı savaşlar
(Haziran-Temmuz 1918); 3) Bakü’yü kurtuluş operasyonları (5 Ağustos - 15 Eylül
1918); 4) Karabağ Hareketi (15 Eylül - 17 Kasım 1918), 5) Kafkas İslam Ordusu’nun
kaldırılması ve Azerbaycan’ın terk edilmesi gibi tarihsel olaylar gerçekleşti.
Görüldüğü gibi, Türk askerinin Azerbaycan Edebiyatındaki imajı, Bakü’nün
Türkler tarafından kurtarılması ve Nuri Paşa’nın halka bir kurtarıcı olarak
sunulması şiir, nesir ve dramada kendini göstermiştir.
Cafer Cabbarlı’nın “Edirne fethi”nde Enver Bey,
Azerbaycan Edebiyatı’nda cesur Türk askeri imajlarından biri olarak resmedildi.
Böylece, Enver Bey’in “Edirne fethi” nin ana kahramanlarından Enver Bey’in son
monoloğunun okuyucunun gözünde mükemmel imajını ortaya koyuyor: “Ey kahraman Türklerin
cesur çocukları! Üç günlüğüne savaşa girmeden yürüdüğünüz sürece görkemli Türk
çocukları olduğunuzu kanıtladınız!” [23]
Karakter, ayrıca “Bugün Avrupa talebine rağmen Edirne’yi kim kurtardı? Ne
biliyorsun Türk milletinin kalbinde Rönesans! Reenkarnasyon, Rönesans, gerçek
bir insan olarak yaşamak! Üzerinde yaşayacak ve tüm Avrupa ve tüm dünya sessiz
kalacak” sözleriyle de Türk halkının
geleceğinin Rönesans’ın devam etmesine bağlı bir değerlendirmesi olduğunu
belirtti.
Enver Paşa’nın mükemmel imgesi, Cafer Cabbarlı’nın “Trablis savaşı veya
Yıldız” adlı oyununda yaratılmıştır. Genel olarak, Cafer Cabbarlı’nın “Edirne fethi”
(1917) ve “Trablis savaşı ve ya Yıldız” (1918), Asim Hacı Abdurrahmanzadeh’in “Edirne
Savaşı veya Kahraman Shukur Paşa”, Rahim Mammadzade’nin “Enver Bey veya Cemil
Paşa Kabinesi” nin konusu,Namik Kemal’in “Osmanlı Savaşı”, Memmedbagir Eliyev’in
“Kamil Paşa ve Yeni Türkler” konuyla yakından ilgili olduğunu ve Türklerin ve
Türk askerinin cesaretinin sanatsal ifadede olduğunu göstermektedir. Enver Bey’in
imajı şiire de yansımıştır. Folklor bilimcisi, baskıya maruz kalan Salman
Mumtaz, 30 Ekim 1918’de “Azerbaycan” gazetesinde Enver Paşa ve Nuri Paşa’ya
adanmış şiirleriniyayınlamıştır. Salman Mumtaz’ın “Enveriyya” şiirine Enver
Paşa, kurtarıcıTürk askeri imgesiyle yansımıştır:
“Semada yıldırım tek parlayan dem tiğinin berki
Işıklandırdı şemsasa seraser alem-i Şarkı,
Nisar-ı hak-i payınçün düzüldü bin güzel şarkı;
Benim naçiz şiirimle veli var onların farkı -
Mübarek vechini görcek tapar eşarımız ziver,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!” [24]
“Övün millet” şiirini ise, Nuri Paşa Şeki’ye girerken karşılama töreninde
bizzat şair seslendirilmiştir:
“Kızılgül tek açıl,
gül, gör ki Türkün şanlı ordusu
Revak-ı arşa nasbetmiş büyük Osmanlı unvanın.
Semaya doğru tuğrul tek sen, ey Türk oğlu, uç, yüksel
Ki, sensen şanlı evladı şerefli eski Turanın.” [25]
Eliabas Muznibin’in yazdığı Gazi Enver Paşa, “Hürriyet Kahramanı, Edirne’nin
Fatihi ve Dardanel müdafei” adlı kitabında, Taşnak-Bolşevik kitleleri
katliamına maruz kalan Şaumian’dan kaçmaya zorlayan “Türk küvveti” olarak
görülen Enver Bey imgesi yaratılmıştı:
“Türkün qolu, türkün
gücü, türkün kılıncısan,
Binler yaşa bu şan ile,
ey sevgili Enver.” [26]
Enver Muznib’in
“Gazi Enver Paşa” şiirinde ise Enver Paşa Türk dünyasının kurtarıcısı olarak
sunulmuştur:
“Güldü üzü türk
aleminin, oldu fereknak,
Buldu
qedemi-paki ile terk eli ziver.
Enver paşa, ey
calisi-örneyi-reşadet,
Enver paşa, ey qahiri-dayi-sitemker.
Ey Şerqi
münevver eden Enver zeferle,
Ey türki eden
qüdretü qüvvetle müxeffer.
Tariximizi şanladan,
ey şanlı igid türk,
Afaqımızı
parladan, ey şöleyi - ezfer.” [27]
1991 yılında Turan dergisinin bir yayıncısı olan Alisa Nicat, derginin
üçüncü sayısında Enver Paşa hakkında bir doğu yazısı açıklamaktan gurur
duyuyor. Bu doğuda kurtarıcı Enver Paşa’nın fedakarlığını da görüyoruz. Enver Paşa
ile gurur duyan insanların sevgisi ve saygısı da müellifi anonim olan bu
şarkıya yansıdı:
“Nece fexr eylemesin
Sen kimi serdarı olan,
Askerinle yaşa ey
Ruhi-revan, Enver bey.” [28]
Değerli çalışmalarımızın yazarı Enver Paşa, Alisa Nicat’ın çalışmalarına
övgüde bulundu. Alisa Nicat, 1990’daki Enver Paşa’nın şiirinde Enver Paşa’nın
sonsuz sevgisini ve tutkusunu dile getirdi. Alisa Nicat’ın bu şiirinde Enver
Paşa’nın özgürlük uğruna fedakarlıklarına tanıklık ediyoruz:
“Sen girib son
döyüşe
Bir aslan kimi
öldün!
Tarixde görünmeyen
Kahraman kimi
öldün!
Bilen azmı, ya
çokmu?
Senin sayende
varıq!
Kılıncının,
qeyretinin
Kölgesinde yaşarıq!” [29]
Azerbaycan göçmen edebiyatı, Türklerin ve Türk askerinin imajının bir
açıklaması değildir. Bu nedenle, göçte tasvir edilen bazı çalışmalarda, Türklerin
ve Türk askerinin imgeleriyle karşılaşılmıştır. Bu, Türkiye’nin Azerbaycan’a
yönelik iyi niyetinden ve Türk askerinin kurtarıcı olma rolünden gelen bir
durumdur. Örneğin, Yazar Abay Dağlı’nın “Sakarya” (1965), “Sakarya Çetesi”
(1969), “Sakaryada 22nci Gün” (1971) ve “Malazgirt’ten Sakarya’ya” (1971) adlı
eserlerinde Sakarya Savaşı, en uzun meydan savaşı olarak dünya askeri tarihine
yazılmıştır. 23 Ağustos - 12 Eylül 1921 tarihleri arasında geçen Sakarya Savaşı,
Türk halkının tarihinde belirleyici bir rol oynamıştır. Bu oyunlarda Türk Edebiyatı’nın
önde gelen konularından biri olan Sakarya’nın bağımsızlığı tanımlanmış, Türkiye
ve Sakarya Savaşı’nın kahramanı Atatürk imgesi yaratılmıştır.
Kaynaklar:
I.
“Azərbaycan” qəz., 30 oktyabr, 1918.
II.
“Azərbaycan” qəz., 8 teşrini-sani (noyabr) 1918.
III.
Abay Dağlı, “Malazgirt’ten Sakarya’ya”. İstanbul, Minnetoğlu yayınları,
- 1971, 72 s.
IV.
Abay Dağlı, “Sakarya çetesi”. Adapazarı, Sakarya Halkevi Yayını, 1969, 29 s.
V.
Abay Dağlı, “Sakarya”. Adapazarı, Işık basımevi, - 1965, 56 s.
VI.
Abay Dağlı, “Sakaryada 22nci Gün”. İstanbul, Minnetoğlu
yayınları, - 1971, 79 s.
VII.
Alxan Bayramoğlu, Azərbaycan Demokratik Respublikası dövründə
ədəbiyyat. Bakı, «Elm», - 2003. 276 səh.
VIII.
Anar, Min beş yüz ilin oğuz şeiri.
Antologiya. I kitab. Bakı. “Azərbaycan” nəşriyyatı, 1999. səh. 729;
IX.
Azərbaycan Xalq
Cümhuriyyəti və Qafqaz İslam Ordusu. Bakı, - 2008. 696 s.
X.
Bəxtiyar Vahabzadə, Ağıl başqa ürək başqa. Bakı, Azerbaycan
neşr., 2009.
XI.
Bəxtiyar Vahabzadə, Bir ömür yuxu. Bakı: “Azərbaycan” nəşriyyatı,
1998.
XII.
Cəfər Cabbarlı, “Əsərləri”. Dörd cilddə. II cild. Bakı,
“Şərq - Qərb”, - 2005, 360 s.
XIII.
Cəfər Cabbarlı.
Əsərləri. Dörd cilddə. I cild. Bakı, “Şərq - Qərb” - 2005. 328 s.
XIV.
Ədalət Tahirzadə.
Türkiyəmizdə 10 gün. Bakı, “Ləman Nəşriyyat
Poliqrafiya” MMS. - 2011.
XV.
Əhməd Cavad, Seçilmiş əsərləri. Bakı, “Şərq - Qərb”,
- 2005. 296 s.
XVI.
Əliabbas
Müznib, Seçilmiş əsərləri. Bakı, “Şərq
- Qərb”. - 2006. 256 s.
XVII.
Əlisa Nicat, Ənvər paşaya // https://teleqraf.com/news/yazarlar/182931.html.
XVIII.
Elman Mustafa, “Şeirimizdə Trablis qərb və balkan
savaşları”. Xəzər Universitetinin mətbəəsi. Bakı, 2007. 53 s.
XIX.
Ənvər Paşa şərqisi (1910-cu illərdən yadigar) //
https://teleqraf.com/news/yazarlar/182931.html.
XX.
Güllü Məmmədova,. “Qan içində işıq”: tarixi sənədli roman.
Bakı, Zərdabi LTD, 2018. - 460 s.
XXI.
Məhəmməd Əmin Rəsulzadə,
Azərbaycan Cümhuriyyəti. Bakı, Elm,
- 1990. 116 s.
XXII.
Mehman Süleymanov, Nuri Paşa və silahdaşları. Bakı. –
2014. 360 s.
XXIII.
Minaxanım Təhləli,
Mehmet Rıhtım, “Qafqaz İslam ordusunun
xronologiyası.” Bakı, “NURLAR” Nəşriyyat-Poliqrafiya Mərkəzi, 2008, 104 s.
XXIV.
Nəriman Həsənzadə,
Nuri Paşa. Poema. Bakı, “Oğuz Eli”,
2010, 104 s.
XXV.
Nəsiman Yaqublu, “Bakının Qurtuluşu”. Bakı, “Elm və təhsil”,
2010. - 200 s.
XXVI.
Qabil İmamverdiyev, Türkün qəbri // Çağdaş Azərbaycan
poeziyası. Şair Qabilin şeirləri (elektron kitab): 15 (45 -
2013).- 652 s.
XXVII.
Salman Əhmədli,
Ər paşa Nuri (ilk ordu marşı) //
http://anl.az/down/meqale/ayna/ayna_fevral2009/70993.htm.
XXVIII.
TÜRKSOY’un 12 Mayıs
2012 120. Yıl Kutlama Töreni için bastırdığı 16 sayfalık broşür. - 16 s.
[1] Bəxtiyar Vahabzadə. Azərbaycan - Türkiyə // Bir ömür yuxu. Bakı: “Azərbaycan” nəşriyyatı, 1998, s. 164.
[2] Qabil İmamverdiyev, Türkün
qəbri // Çağdaş Azərbaycan poeziyası. Şair Qabilin şeirləri (elektron kitab): 15 (45 - 2013).- 652 s. səh.
137-138 // http://www.kitabxana.net/files/books/file/1365708335.pdf.
[3] Bəxtiyar Vahabzadə. Tənha məzar // Ağıl başqa ürək başq.
Bakı, “Azərbaycan” nəşriyyatı. - 2009, s.44.
[4] Əhməd Cavad. Səhidlərə // Anar. Min beş yüz ilin oğuz şeiri. Antologiya. I kitab. Bakı. “Azərbaycan” nəşriyyatı, 1999. səh. 729;[5] Əhməd Cavad. Səhidlərə // Anar. Min beş yüz ilin oğuz şeiri. Antologiya. I kitab. Bakı. “Azərbaycan” nəşriyyatı, 1999. səh. 729;[6] Məhəmməd Əmin Rəsulzadə. Azərbaycan Cümhuriyyəti. Bakı, Elm, - 1990. 116 s. səh. 35-36.
[7] Ramiz
Duyğun, Bayraq xilaskarısan // Mehman
Süleymanov, Nuri Paşa və silahdaşları. Bakı. – 2014. 360 s. səh.154
[8] Abdulla Şaiq, Neçin böylə gecikdin? // Bayramoğlu A. Azərbaycan Demokratik Respublikası dövründə ədəbiyyat. - Bakı: «Elm», 2003. - 276 səh. səh. 152;
[9] Ümgülsüm,
Yolunu bəklərdim // Bayramoğlu A. Azərbaycan
Demokratik Respublikası dövründə ədəbiyyat. - Bakı: «Elm», 2003. - 276 səh. səh. 146-147;
[10] Ümgülsüm,
Yolunu bəklərdim // Bayramoğlu A. Azərbaycan
Demokratik Respublikası dövründə ədəbiyyat. - Bakı: «Elm», 2003. - 276 səh. səh. 147;
[11] Abbas Ağa Qayıbov, Miralay
Cəmil Cahid bəyin mədhində // Alxan Bayramoğlu. Azərbaycan Demokratik
Respublikası dövründə ədəbiyyat. - Bakı: «Elm», 2003. - 276 səh. səh. 138-139;
[12] İbrahim Şakir, Türk
Ordusuna // Bayramoğlu A. Azərbaycan Demokratik Respublikası
dövründə ədəbiyyat. - Bakı: «Elm», 2003. - 276 səh. səh. 194;
[13] Nəriman Həsənzadə, Nuri Paşa. Poema. Bakı, “Oğuz Eli”, 2010, 104 s.
[14] Nəriman Həsənzadə, Nuri Paşa. Poema. Bakı, “Oğuz Eli”, 2010, 104 s. səh.13.
[15] Nəriman Həsənzadə, Nuri
Paşa. Poema. Bakı, “Oğuz Eli”, 2010, 104 s. səh.32.
[16] Nəriman Həsənzadə, Nuri
Paşa. Poema. Bakı, “Oğuz Eli”, 2010, 104 s. səh.30.
[17] Güllü Məmmədova, Qan içində işıq: tarixi sənədli roman. Bakı, Zərdabi LTD. 2018, 460
s.
[18] Güllü Məmmədova, Qan içində işıq: tarixi sənədli roman. Bakı,
Zərdabi LTD. 2018, 460 s.
[19] Güllü Məmmədova, Qan içində işıq. tarixi sənədli roman. Bakı: Zərdabi LTD, 2018. 460
s.
[20] Cəfər Cabbarlı, Əsərləri.
Dörd cilddə. II cild. Bakı, “Şərq-Qərb”. – 2005. 360 s. səh.169-170.
[21] Cəfər Cabbarlı, Əsərləri.
Dörd cilddə. II cild. Bakı, “Şərq-Qərb”. – 2005. 360 s. səh. 174.
[22] Salman Əhmədli, Ər paşa
Nuri (ilk ordu marşı) // http://anl.az/down/meqale/ayna/ayna_fevral2009/70993.htm.
[23] Cəfər Cabbarlı, Əsərləri.
Dörd cilddə. I cild. Bakı, “Şərq-Qərb” – 2005. 328 s. səh.32.
[24] Ədalət Tahirzadə, Türkiyəmizdə
10 gün. Bakı, “Ləman Nəşriyyat Poliqrafiya” MMS. - 2011. səh. 111.
[25] Ədalət Tahirzadə, Türkiyəmizdə
10 gün. Bakı, “Ləman Nəşriyyat Poliqrafiya” MMS. - 2011. səh. 112.
[26] Əliabbas Müznib, Seçilmiş
əsərləri. Bakı, “Şərq - Qərb”. - 2006. 256 s. səh. 41.
[27] Əliabbas Müznib, Seçilmiş
əsərləri. Bakı, “Şərq - Qərb”. - 2006. 256 s. səh. 40.
[28] Ənvər Paşa şərqisi (1910-cu illərdən yadigar) //
https://teleqraf.com/news/yazarlar/182931.html.
[29]Əlisa Nicat, Ənvər
paşaya // https://teleqraf.com/news/yazarlar/182931.html.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın
Esa
3 years ago
Bengisu KUZUCULAR
3 years ago