ROMAN HAKKINDA BİR KAÇ SÖZ
Bab-ı Esrar, Ahmet Ümit'in 2008 yılında basılan bir kitabıdır. Kitap Doğan Kitap yayınevi tarafından basılmış ve dağıtılmıştır. Babası Türk Annesi İngiliz bir kadının görevi dolayısı ile İngiltere’den Türkiye’ye bir yangın sigortası soruşturması nedeni ile geldiği Konya’da yaşadığı Mevlana ve Şems-i Tebriz-i ile ilişkili gizemli ve mistik olaylar romanın konusudur.
Zaman tüneli içinde yedi asır öncesine dönüş gelgitleri de taşıyan roman Mevlana’dan çok Şems-i Tebrizi’ye daha yakın duran bir yaklaşımla günümüzde geçen olaylar ile Şems-i Tebrizi cinayeti arasında bağlantı kurması açılarından ilginç kurgulara da sahiptir.
Karen Kimya Grenwood: İngiltere’de yaşayan babası Türk, annesi İngiliz sigorta eksperi bir kadın Konyalı bir Mevlevi olan babası yıllar önce onları terk etmiş annesi ile yaşamaktadır.
Mennan Fidan: Miss Karen’ın çalıştığı sigorta şirketinin Konya temsilcisi imam hatip mezunu, saf, iyi kalpli adamdır.
Ziya Kuyumcuzade: Yakut Otelin sahibi hırslı ve açgözlü bir iş adamıdır. Babası bile o hırsı yüzünden ona miras bırakmamıştır.
Komiser Zeynep: Cinayet masası komiserdir, İstanbul’dan yeni tayin olmuştur.
Komiser Ragıp: Komser Zeynep’in amiridir.
Nigel: Karen’ın, Kalp cerrahı sevgilisi
Poyraz Efendi: Karen’ın babası, Pakistan’da yaşamakta olan Konyalı bir Mevlevi. Kızını bıraktığı için huzursuz ve mutsuzdur.
Serhat Gokgöz: Ziya’nın yanında çalışan güvenlikçi görünüşte ancak eski bir sabıkalı ve deli yılmazın çetesinde görev almaka…
Kadir Gemelek: Mennan’ın çocukluk arkadaşı… Yakut Otel yangınından yaralı kurtulmuş yangının tek bağımsız şahididir.
Solak Kamil: Eski sabıkalı afla çıkmıştır , bir turizm acentesinde şoförlük yapmakta halen de bazı yasadışı işlere bulaşmaktadır. Yüzbaşı Yılmaz tarafından öldürülür
Yüzbaşı Yılmaz: Deli Yılmaz. Güneydoğu’da yaptığı yasa dışı işler nedeniyle ordudan atılımış ve hapse girmiştir. Hapisten çıktıktan sonra Konya’da çete kurar.
İzzet Efendi: Poyraz efendinin eski arkadaşı mevlevi, kuyumcu
Şah Nesim: Poyraz efendinin mürşidi birlikte Pakistan’a yerleşirler
Susan: Karen’ın annesidir. Asi ruhlu bir insandır.
KİTABIN ÖZETİ
Bayan, Karen Kimya Greenwood,’un babası Türk annesi İngiliz’dir. Bir sigorta şirketinde çalışırken hamile kalmış ve Simon onu bir iş icabı Konya’ya göndermiştir. Konya’daki Yakut Otel’inin yangınını soruşturmak olan Karen’in diğer bir amacı ve görevi de Türkiye ve Türkleri iyi tanımak, Türkçeyi de iyi öğrenmektir.
Karen, Konya’ya daha önce çok küçükken babası ile birlikte gelmiş olduğundan şöyle böyle hatırlamaktadır. Yakut Otel yangını için ödenecek tazminatın miktarı da çok yüksektir. Sigorta şirketi de 3 milyon poundluk tazminatı ödemek durumunda kalmış, şirket komplo şüphesi ile Karen’i Konya’ya göndermiştir.
Karen’in görevi bu yangının kaza mı, sabotaj mı olduğunu araştırmak, sigorta şirketinin zararını en aza indirmektir. Bu görevi kabul ettiği için pişmandır. Üstelik hamiledir ve bebeği ile ilgili konulara henüz bir karar verememiştir. Erkek arkadaşı, Nigel ile de çok iyi anlaşmaktadır fakat Niğel, ayak bağı olacağı gerekçesi ile çocuğu istememektedir.
Uçak havaalanına inmiş ama onu karşılamaya gelen olmamıştır. Valizi ve çantası ile çıkışa giderken birisi ona seslenir. Bu kişi şirketin Konya’da bulunan acente sahibi, Mennan Fidan’dır. Karen, Türkçe bildiğini söyleyerek bir an önce otele gitmek ister.
Otele giderlerken gördüğü bu kentin hafızası ve anılarına kalan eski Konya, olmadığını fark eder. Babası ile yıllar önce geldiği Konya hatıralarında kalan Konya’dan çok farklıdır. O güzel gizlemli evler, dar sokaklar, yaşlı camiler, sarıklı mezar taşları sanki kaybolmuş gibidir. Mennan Beye yıllar önce geldiğinde hayal meyal hatırladığı o özel byeri anlatıp nerede olduğunu sorar.
Mennan bahsettiği yerin bir dergâh olabileceğini söyleyip ara sokaklara girer. “ Nede olsa babası bu dergâhların birinde ilahi aşkı bulmaya çalışarak büyümüş; annesini görene ve âşık olana kadar buralarda yaşamıştı. “ Karen, bu eski sokakları dikkatle incelemeye başlar.
“Şimdi bir parkın yanından geçiyorlardı, içinde küçük bir cami vardı, âmâ buralar hiç tanıdık gelmemişti ona. Tam caminin alınlığındaki yazıyı okumaya çalışırken, Mennan Bey aniden frene basıp, kızgınlıkla söylenmeye başladı. Arabanın tekeri patlamıştı.”
Mennan, arabanın lastiğini değiştirirken, Karen, küçük cami ve bahçesindeki çeşmeye doğru gider. Ama aniden karşısına, ince uzun boylu saçı sakalı birbirine karışmış siyahlar giyinmiş bir adam çıkmıştır. Adam, Karen’e korkmamasını, kötülük için gelmediğini ima edip “ senin olanı sana getirdim “ diyerek avucunun içine, Kahverengi taşlı, gümüş bir yüzük bırakır. Karen avucundaki yüzüğü inceleyip tekrar başını kaldırdığında adamın kaybolduğunu fark eder. Mennan beyin yanına dönen Karen olanları anlatır.
Mennan Bey adamın utanmış olabileceğini o nedenle de hemen uzaklaştığını söyler. Karen ve Mennan az ilerde bir yapı daha görürüler burası “Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi ‘dir.
Karen, Türkiye’ye sigorta şirketi için soruşturma yapmak için geldiği Konya da, buna benzer bir takım mistik olaylar yaşamaya başlamışken otel yangını için bir yandan, Mennan Beyi, bir yandan Yakut Otel sahibi Ziya beyi suçlamaya başlamıştır…
Bu yüzük kanayan bir yüzük çıkmış, Karen garip, gizemli rüyalar görmeye başlamıştır. Makalat’ı okuyan Karen bu kitaptaki hikâyeye göre bu kanayan yüzük düğümlenmiş huzursuz gönülden alınmış taşlaşmış yürek olduğunu anlamıştır. Karen ‘ın hayali çocukluk arkadaşı Sunny Şems çıkmış, Yakut oteli yangının da bir kundaklama olduğu anlaşılmıştır.