BAĞ EVİ
Yalnızlığın korkusu sarıyorken, dışarıyı
Alacakaranlığın kokusu vardı, bağ evinde
Bir başlarına bekliyorlar, yükselen umutlar
Gecenin cellatlarını, şöminenin ateşinde
Gece kimsesizken, mermer bir kapı eşiğinde
Düşlerim yükselmişti, bir insanın beşiğinde
Omzumda kaftanla, ayak izlerinin eşliğinde
Yanan şömineye bakarak, bir yüz arıyorum
Kirli anılarımı tartıyorken ateşteki hüzün
Sensizliğin hükümdarlığına gözüm yansıyor
Duvarda bir ayna, ateşe yansıyorken yüzün
Gözyaşlarımın gücüyle, resmin aynadan taşıyor
Sedef kakmalı bir aynada yansıyorken yüzün
Çizgili gömleğin düğmeleri duruyor düzgün
Bakışların sertliğini değil, gözlerdeki gücün
Ateşini sana adıyor, şöminedeki hüzün
Suretinin hükümdarlığı, titretirken ruhu
Çizmelerimde, şömineye rağmen bin bir huşu
Değişiyor günlerle gözlerimdeki geceler
Dikiliyorum ayağa, paslanmış bu heceler
Aydınlatabilir miyim ellerindeki esrarı
Savurabilir miyim geceye cellatlarını
Bedenim savunmasızken senin ellerinde
Bulabilir miyim karanlıkta umut ışığı
Karanlık dışarıda bir kapı önünde
Elini tutan eller meydan okuyor geceye
Dehlizlerimde korkaklık, sarıyorken genzimi
Sönüyor bağ evinde şöminenin ateşi
Karanlık bir bedel istiyor, bu belirsiz yürüyüşten
İnsanlar vazgeç diyorlar ,bir halden bu gidişten
Aklım cevapları çıkarıp, bedelleri sunuyor
Karanlığa gözbebeklerindeki umudu vaat ediyor.