Balad,
Şiirimize Batı Edebiyatından Cumhuriyet döneminde giren bir nazım şeklidir. Şiirin, müziğe uyarlanmış haline de balad denir.
Balad Nazım Şekli
Üç uzun bir kısa bendden meydana gelen, uzun bentlerinin mısra sayısı 6- ila 10 dize arasında değişen ama her bendi eşit sayıda mısralardan oluşan, kısa bendleri ise 4 ila 5 dize arasında değişen bir nazım şeklidir. Baladların her bendi eşit mısra sayısından oluşur. Ancak, ilk bentte kaç dize varsa, öteki bentlerde de o kadar dize bulunması gerekir. Baladın en belirgin ve değişmez özelliği, ilk dizesi kaç heceden oluşmuşsa bendlerinin mısra sayısı da ona eşit olmasıdır, son beytin mısra sayısı ise bunun yarısı kadardır. Mesela, mısraları sekiz heceli olan bir baladın uzun olan üç bendi sekizer dizeden, kısa olan son bendi de dört dizeden oluşur. Sekiz heceli bir baladın dize sayısı 8+8+8+4=28’dir [1][1
Baladların kısa olan son bendinde Allah’a, Hz İsa’ya, 12 Havariye, krala veya prenslere ithaf edilir. Bu nazım şeklinde her bendin sonundaki mısra nakarat bendidir.
Baladların kafiye şeması kesin bir şema değildir. Baladlarda değişik kafiye biçimleri kullanılır. Ancak baladların ilk dört kafiyesi çapraz kafiyeye, sonrakiler ise sarma kafiyeye benzer bir yapı özelliğindedir.
Baladlar tamamen efsanevi hadiseler, önemli olaylar, destansı kahramanlık öyküleri hakkında yazıldığı gibi, masalımsı, acıklı, gülünç, aşk veya tabiat sevgisini işleyen konularda da yazılmışlardır. Kısaca baladlar dramatik trajedi, dini ve satirik konularda söylenen şiirler olarak bilinmiştir.
Baladlar, Ortaçağ'da özellikle İtalya’da önem gören bir şiir türü olarak belirmiş, derslerde müzik eşliğinde söylenen şiirler olarak işlenmiştir. Daha sonra danslara eşlik eden ve bir hikâyesi olan öykülü kısa lirik şiirler olarak önem kazanan baladlar zamanla bir şiir türü olduğu kadar bir müzik türü haline de gelmiştir. 18. Yüzyıldan itibaren baladlar değişim göstermeye başlamış, masal ve efsane niteliğindeki konuları işleyen kısa şiirler olarak belirginleşmiştir. Çağdaş edebiyatta ise hikâyemsi konuları da işleyen felsefi, hikemi, düşsel ve duygusal şiirler halini almıştır. [2]
Türk edebiyatında Balad örnekleri II. Meşrutiyet döneminden sonra görülmeye başlanmıştır. Yahya Kemal'in Nazar ve Mehlika sultan, Atilla İlhan'ın "İhtiyarlar Baladı" Türk edebiyatındaki balad örnekleridir. Orhan Veli batı şiirinden balad örnekleri de çevirmiştir Edebiyatımıza da bu hali ile girdi
Çağdaş şiirde Baladın konusu genişletilerek muhtevası da değiştirilip, hikâyelerin yanında felsefi, hikemi ve lirik yönleri ağır basan baladlar yazılmaya başlandı.
MÜZİKTE BALAD
Eski çağlarda balatların, ritimler ve çalgılarla söylenmesi baladların bir müzik türü haline gelmesine de vesile olmuş balad müziği günümüzde “popüler müziğe yedirilmiş bir tür yavaş müzik “ olarak belirginleşmiştir. Günümüzde balat sadece yavaş müzikler için bile kullanılmakta power balat, folk balat, rock balat, pop balat gibi alt dallara ayırabilmektedir. Günümüzde herhangi bir müzik türü, bu şekilde isimlendirildiğinde, bu eser genel tanım olarak, o müzik türünün yavaş ve içli biçimi olduğu anlamına gelmektedir.[3]
BİR BALAD ÖRNEĞİ
ASILMIŞLARIN BALADI [4]
Olmayın bu kadar katı yürekli,
Ey dünyada kalan insan kardeşler;
Allah da sizden razı olur belki
Sizler acırsanız bizlere eğer:
Şurada asılmışız üçer beşer;
Kuş südiiyle beslenen şu bedene
Bir bakın dağılmadan günden güne;
Bakın kül olan kemiklerimize;
Gülmeyin dostlar, bu hâle düşene;
Tanrı dan mağfiret dileyin bize,
Kanun namına öldürüldük diye
Hor görmeyin bizleri; kardeş bilin
Dünyada herkes akıllı olmaz ya.
Biz de böyle olmuşuz neyliyelim.
Madem alnımıza yazılmış ölüm,
İsa Peygambere dua edin de
Yanmaktan cehennem ateşlerinde
Esirgesin bizi, acısın bize.
Etmeyin, işte ölmüşüz bir kere,
Tanrı'dan mağfiret dileyin bize.
Görmedik bir gün olsun rahat yüzü;
Yağmur sularında yıkandın yunduk.
Kurda, kuşa yedirdik kaşı, gözü;
Gün ışıklarında karardık, yandık;
Kuş gagalarıyla kalbura döndük;
Durrradan kâh şu yana, kâh bu yana
Esen rüzgarla saltana saltana...
Kargalar geldi kondu üstümüze.
Sakın siz katılmayın bu kervana.
Tanrı 'dan mağfiret dileyin bize.
DİLEK
Büyük Isa, cümlenin efendisi!
Cehennem ateşinden koru bizi;
Koru Jizi, acı da halimize.
Dostlar, görüyorsunuz hâlimizi;
Tanrı’dan mağfiret dileyin bize. François Villon (Çev. Orhan Veli)
KAYNAKÇA
[1] Prof.Dr.Turan Karataş / Edebiyat Terimleri Sözlüğü
[2] Dr Aslan Tekin Edebiyatımıza Terimler, Elips Yyaınlatı Ank. 2006- shf 35
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Balad
[4] Dr Aslan Tekin Edebiyatımıza Terimler, Elips Yyaınlatı Ank. 2006- shf 35