Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok Konu Özet İnceleme Erich Maria Remarque

16.07.2020



Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok  ve  Erich Maria Remarque Hakkında Bilgiler 


Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, özgün adı ile “Im Westen nichts Neues”  “ Garb Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adı ile de Türkçeye çevrilmiştir. Erich Maria Remarque’nin bu romanı  ilk kez Berlin’de 1928 yılında tanıtılmış, en sonunda 29 Ocak1929’da Berlin’de basılmıştır.   ( kaynak:  https://www.remarque.uni-osnabrueck.de/iwnn.htm )

1929 yılının Ocak ayında yayımlanan roman Alman edebiyatı tarihinde görülmemiş bir kampanya ile duyurulmuş,  yayınlandığı yılın ertesi senesinden itibaren 26 dile tercüme edilen roman ilk baskısında dahi 30. 000 kopya siparişi almıştır. ( kaynak:  https://www.remarque.uni-osnabrueck.de/iwnn.htm )

 Savaşın korkunçluğu, gençlerin  yok oluşunu,  nesillerin cephelerde yok edilişini kısaca savaş karşıtlılığını ele alan roman, savaş karşıtlığı konusunu ele alan romanlar arasında en çok tercih edilen romanlardan birisi olmuştur.

Günümüze kadar 50 ayrı dile tercüme edildiği bilinen ve 15-20 milyon adet satış rakamını aştığı tahnin edilen bu roman Alman Edebiyatının en popüler romanlarından birisi olmuş ve savaş karşıtı yazılan romanların klasiklerinden birisi haline de gelmiştir.

Roman Nazilerin yükselmesi ile birlikte 1933 yılında gerçekleşmeye başlayan  “Kitap yakılması” eylemlerinde en çok yakılan kitap olduğu gini Nazilerin okunmasını yasakladığı başlıca roman olmuştur. 

Erich Maria Remarque bu romanının gördüğü ilgi sonrasında romanın devamı niteliğinde olan savaşın Dönüş Yolu adlı romanını da yazmış lakin Nazilerin yükselme dönemine denk geldiğinden bu romanı ilki kadar ses getirme şansını bulamamıştır.  Roman hakkında yüzlerce makale ve inceleme yapılmış roman bir çok kez filme de adapte edilmiş, romanın film uyarlamaları da yapılmıştır. 1930 yılında Lewis Milestone'ın yönettiği Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok adlı film   bu romandan uyarlanan ilk film olmaktadır.

 

Romanın Konusu

I.Dünya Savaş’ı öncesinde Alman okullarındaki öğretmenler, öğrencilerini Alman ırkının üstünlüğü, kahramanlığı,  vatanseverlik vb duyguları ile öğrencileri yetiştirmişler lisedeki çocuklar da bu duygularla doldurulmuşlardır.  Savaş çıkınca bu duygularla kışkırtılan gençler, kendilerini kanıtlamak, ülkelerini yüceltmek için savaşa gönüllü katılırlar. Fakat hiçbir şey umdukları gibi değildir.

Paul da bu gençlerden biridir. Ve savaşın gerçek yüzü ile karşılaştıktan sonra pek çok şey yaşamış ve anlamıştır.

 

Romanın Karakterleri

Paul, Kat, Tjaden, Westhus, Mueller, Albert

 

ROMANIN ÖZETİ

 

19 yaşında bir genç olan Paul,   henüz okulda öğrenci iken Alman Milliyetçiliği ve Alman milletinin üstünlüğü propagandaları ile büyümüş, savaş çıkınca milleti ve ülkesi için savaşmak şartlandırılmaları ile yetişmiştir.

Ortaokul ve liselerdeki tüm öğrenciler de bu telkinlerle yetiştirilmiş, savaş çıkınca Paul da büyük bir heyecanla savaşa katılmıştır.  Savaş onlara vatan için yapılacak kahramanlık ve bir genç için kendini kanıtlama imkânı olarak sunulmuştur.

Paul tüm bu heyecanlar ve gençlik aşkı ve kahraman olmak hayalleri ile savaşa katılır. Ama daha  trene bindiklerinde  dahi savaşın romantik bir şey olmadığını anlarlar. Henüz cepheye yetişmeden yüzlerce ölü yaralı ve sakat askerleri görmüşlerdir.  Sonunda acemi olduğu halde cepheye sürülmüştür. Paul,  kafalarına toplar ve mermiler yağmaya başladığında kahramanlık yapamayacağını, sadece hayatta kalmak için dikkat etmesi gerektiğini anlamıştır.  Her gün savaşın vahşeti içindedir. Arkadaşları ölmekte bedenler parçalanmakta, dostları ve tanıdıkları teker teker ölmektedir. Şahit olduğu olaylar sonrasında bir daha sivil hayata alışamayacağı düşüncesine kapılmıştır. Katıldığı çatışmalarda arkadaşlarının ölümüne şahit olmakta, vurulmuş askerlerin içinde yaşamaktadır.

Savaş sıralarında veya arlarda çok az yiyecek görmekteler,  neredeyse aç karınlarına savaşmaktadırlar.  Paul, her gün hayatta kalma savaşı vermekte, hayta kaldığı her günü bir şans kabul etmektedir.  Çok vakit yanlarında parçalanmış askerlerle yan yana kalmakta, kimi zaman da ölümden kıl payı kurtulmaktadırlar. Hayatları sığınak içinde geçmekte kafasını siperlerden çıkaran ölmektedir

Paul, savaş sırasında bir haftalık izinle evine gönderilir. Evine geldiğinde herkes çok sevinmiş ama o bir türlü evde olduğuna alışamamıştır.   Annesi hastadır ve sivil elbiseleri giymeye alışamaz.  Daha sonra ise kendisini sokaklara atar. Herkes ona cepheden haberler sormakta ama o ise bunlardan söz etmekten nefret etmektedir.  Cephede olan bitenleri anlatması da zordur. Üstelik savaştaki kan acı ve vahşetle ilgili olayları anlatması da ona çok güç gelmektedir. Bunun yerine insanların duymak istedikleri sözleri söyleyerek geçiştirir.

İzin günleri çabuk bitmiş, hatta izne geldiğine bile pişman olup hasta annesini ve evini bırakarak tekrar cepheye dönmüştür. Cepheye döndüğünde tekrar çatışma çıkar. Bu çatışma da kendisini bir çukura atıp beklemiş, çatışma çıktıktan sonra çukurdan çıkıp birliğini bulmayı ummuştur. Fakat bir yandan da elinde bıçakla beklemiş,  nihayetinde silah sesleri azaldıktan sonra çukura bir düşman askeri girer.  Paul bıçağı ile o askeri boğazından yarlar. Yaralı asker çukurun bir tarafında saatlerce can çekişmiş Paul da o ölene kadar o çukurda beklemek zorunda kalmıştır. Bu olay onun psikolojisini bozar.


Kaynak: Erich Maria Remarque Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, Çevirmen: Behçet Necatigil, Everest Yayınları

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar