Bekri Mustafa’ Tüm Fıkraları

24.08.2016

 

Bekri Mustafa’nın Sultan Muratla tanışması

Bekri Mustafa’nın Sultan Murat Han’la tanışmasına gelince… Ulu Hakan içki yasağının düzenli olarak uygulanıp uygulanmadığını daha sağlıklı takip edip denetleyebilmek için sık sık tebdil-i kıyafet ederek halkın arasına karışırmış. Günlerden bir gün, çıkmaz sokağın kuytu bir köşesinde birini görmüş. Demleniyor herhalde demiş içinden. Sessizce ve sakince izlemeye başlamış kâfiri. Adam tam şişeyi kafaya dikince, “Bre deyyus ne içersin?” diye haykırmış. Durumun vahametini kavrayan Bekri Mustafa, elindeki şişeyi hemen yere atıp kırdıktan sonra, “Rakı içerim hünkârım, rakı” demiş.  iki büklüm bir halde ve titrek bir sesle. “Bre deyyus, içkinin, şarabın yasak olduğunu bilmez misin?” diye tekrar kükremiş. Bekri Mustafa, “Bilirim, bilirim sultanım, onun için de şarap içmem rakı içerim”

içten davranışı  Hakan’ın hoşuna gittiğinden “ “Bu bahtsıza dokunmayın, onun zaten içki ile başı belâda” demiş Ardından Bekri’ye dönerek, “Rindane  babacan bir adama benzersin. İç ama ne benim, ne de hiç kimsenin gözüne görünmeden iç.  gördüğüm anda kelleni alırım” demiş.

BEKRİ İLE KADI

Bir gün, Bekri Mustafa elinde şişesi ve kadehiyle gizlice içerken yakalanır. İnkârlar, yalvarış ve yakarışlar boşunadır. Tutuklanır ve götürürler kadıya. Elindeki, dibinde biraz rakı kalmış şişeyi gören kadı hiddetlenerek, “Bre mel’un!.. Nasıl içersin o zıkkımı?!..” diye gürler. Bekri Mustafa gayet sakin ve fütursuz bir edayla elindeki şişeyi sol elinde tuttuğu kadehine yaklaştırarak, “Efendim, önce şişedeki rakıyı özenle kadehine doldururum” der ve doldurur kadehini. Ardından, “Sonra da, afiyetle yuvarlarım” der .

 

BEKRİ MUSTAFANIN TUZSUZ DELİ BEKİR OLUŞU

Anonim edebiyatta önemli bir şöhret bulan ve bir tip haline gelen Bekri motifi sadece fıkraları ile değil halk tiyatrolarımızda da bir tip haline dönüşür. Bekri Mustafa tipi Tuzsuz Deli Bekir adı ile halk ve gölge tiyatrolarımızda klişe bir tip haline gelmiştir. Tuzsuz Deli Bekir tipi ile Bekri Mustafayı bu sebebten aynı tip olarak değerlendirmemiz gerekir.

Bekri, Gedikpaşa’daki  bir meyhanede rakıyı iyice kaçırır. Semtin sakinlerinden biri durumu kolluk kuvvetlerine bildirir. ‘Asesbaşı’ (Bekçi başı) tayfayı toplar ve basar meyhaneyi,. Mekânda da sadece Meyhaneci Baba ve Bekri kalmıştır.. Asesbaşı hiddetle, “Bre haylaz adam, gecenin bu saatinde içip durursun, korkmaz mısın yasaktan sen?” diyerek Bekri Mustafa’nın üstüne yürür ve vurmaya yeltenir. Bekri onu yakaladığı gibi kocaman bir şarap fıçısının üzerindeki  tuzlu balık çavalyesinin içine atar ve çevirmeye başlar.Bekçiyi iyice tuzladıktan  sonra onu bırakıp , sakince rakısını yudumlamaya devam eder.

 

EN GÜZEL YER

Bekri Mustafa yı rica minnet Camiye götürmüşler,
-Hoca başlamış anlatmaya ,Bir yer vardır ki orada zengin fakir ayırımı yoktur.Dertli giren neşeli olur.
Oraya giren herkesin gönlü ferahtır.Bilim bakalım burası neresidir ? Bekri Mustafa yanıt vermiş
-Neresi olacak Meyhane.

 

OYNAMA MURAT

Dördüncü Murat gene birgün tebdili kıyafet Balıkpazarındaki kaçak Meyhaneleri gezerken Bekri
ye rastlamasın mı , Bekri Dördüncü Murat ı görünce elindeki testiciği arkasına gizlemek istemiş
Murat uzat elini deyince boş elini uzatmış,öteki elini uzat emrini alınca testiyi tutan elini değiştirmiş
Murat gülerek buyruk vermişbu kez,iki elini birden uzat, Bekri hemen sırtını duvara dayıyarak testiyi sırtına kıstırıp,ellerini uzatmış, Murat hınzır hınzır bir edayla ,şimdi bana doğru gel deyincede dayanamamış,
-Oynama Murat,Testiyi kırdıracaksın.

 

EVİME BİNECEĞİM.

bir gün zabit bekri mustafayı yolun kenarında beklerken bulurlar. zil zurna sarhoştur.
"ulan ne geziyorsun burda bu gece vakti, niye evinde değilsin" diye kükrer. bekri telaşsız verir cevabı.

- ben gezmiyorum, dünya dönüyor, birazdan benim evim de gelecek onu bekliyorum. gelince bizim eve  bineceğim.

 

BEN DE YENİDEN İÇERİM

nüktedan şahsiyet.bir gün bekri mustafa ya:
- ihtiyarlığında ,bütün şu içtiğin rakılar burnundan gelecek,dedmişler... ve alınan cevap:
- ne ala şey ,be birader!bende doldurur doldurur; yeniden içerim

 

İSTANBULU SATIN ALAN BEKRİ

dördüncü murad her zamanki gibi tebdili kıyafet dolaşırken, çamurlar içine bulanmış bir adamın yerlerde yattığını görür ve yerden kaldırmak ister. bekri mustafa'dan başkası olmayan sarhoş, padişaha kenara çekilmesini söyler. küstahlığın büyüklüğü karşısında donakalan dördüncü murad, kimliğini açıklar ve nasıl olup da bir hükümdara böyle hakaret ettiğini sorunca; ''ben bekri mustafa'yım, eğer istanbul'u satmak istersen, ben padişah olurum, sen de bekri mustafa'' der.

istanbul'u satın almak için nereden para bulacağını soran padişaha merak etmemesini, isterse onun oğlunu bile satın alabileceğini söyler. saraya götürülen sarhoş bir kaç saat sonra ayılınca padişah onu huzuruna çağırır, istanbul'u satın almak için paraları çıkarmasını söyler. bekri mustafa yanında taşıdığı şarap testisini padişaha uzatır, testidekini bitirirse değil istanbul'u, bütün evreni satın alabileceğini söyler.
saraya girişinin de bu tanışma, konuşma vesilesiyle olduğu rivayet edilir.

 

İMAM BEKRİ


Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle ordan geçen Bekri Mustafa'yı hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler. Yok ben hoca değilim dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder.
Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin. Onlar durumu anlar...” dedim.der..

 

BEKRİ VE IV. MURAT BİR KAYIKTA

Kendini padişah mı sandın?

içki yasağı koyan Sultan IV. Murad bir akşam tebdili kıyafet Üsküdar'a geçmek için sadrazamıyla birlikte sandala biner.
Sandalcı ise ayyaşların piri Bekri Mustafa'dır. Padişah ‘Nedir o içtiğin?' diye sorunca Bekri Mustafa önce ‘Kuvvet şurubu' der, ama IV. Murad ‘Bana da ver' deyince şişeyi uzatır. Padişah iki yudum alıp kükrer: ‘Bre zındık, şarabı yasakladığımı bilmez misin.' Bekri Mustafa şaşırır. ‘Sen kimsin de içkiyi yasaklıyorsun?' diye sorar.

‘Ben padişahım, bu da Sadrazam Bayram Paşa' cevabını alınca şöyle der Bekri Mustafa:

‘Bre köftehorlar, iki yudum aldınız biriniz padişah, biriniz vezir olmaya kalktınız.Bİir yudum daha içseydiniz Dünyayı da biz yarattık diyecektiniz demek.

 

BUYRUN CENAZE NAMAZINA

Bekri Mustafa'ya mal edilen veya gerçekten Bekri Mustafa'ya ait olan fıkralardan biri olan bu fıkra " Buyrun Cenaze Namazına " deyimine kaynaklık etmesi bakımından da önemlidir.

IV Murad zamanında tütün,içki ,keyif verici madde yasağı koyarve yasağa uymayanları şiddetle cezalandırır.
Bugünkü üsküdar civarında bir kahvehanede tütün vs içildiğini istihbarat alır. Derviş kılığında tebdili kıyafet buraya gider.Selam veriroturur .Kahveci yanına gelip,
-baba erenler kahve içermi diye sorar
-padişah evet
-ktütün içer misin der
-p:hayır der
kahveci işkillenirtütün içimiyorda ne işi var burdazaten padişahın tebdili kıyafet dolaştığı haberleri vareli titreye titreye kahveyi götürür
-baba erenler ismini bağışlarmı?
-Murad
-kpeki isimde sultanda varmı?
-elbette var
deyince kahvecinin bet beniz atarzangır zangır titrer ve
-köyleyse buyrun cenaze namazına derolduğu yere yığılır
IV Murad bu lafa çok güler ve kahveciyi bir defalığına af eder .

 

Bekri ve küfe

Vaktiyle İstanbul’da fazla sarhoş olanları küfelerle evlerine taşırlarmış. Bekri Mustafa böyle bir gün küfelik sarhoş olmuş. Küfenin içinde eve doğru giderken yolda yatan bir sarhoş görerek küfeciyi dürtmüş. —Bak ulan sarhoşa bak. Yerlerde yatıyor.

 

SONRADAN ARAMAYAYIM

Bir gün ahbaplarından biri Bekri Mustafa’ya sorar:

—Niçin bu kadar içiyorsun? Bekri Mustafa cevap verir:

—Öldükten sonra kıyamete dek bekleyeceğimi düşünerek şimdiden fazla içiyorum ki sonradan aramayayım!

Kaptanpaşa karışır

Sultan VI Murat devrinde Bekri Mustafa, meyhaneden zilzurna sarhoş çıkmıştı. Devriyeler peşine takılıp kendisini kovalamaya başladılar. Kurtulamayacağını anlayan Bekri Mustafa, kendini kaldırıp havuza attı. Devriyeler havuzun kenarına gelip:
- Haydi çık oradan, dediklerinde 
Bekri Mustafa;
- Ben deryadayım. Bana Kaptanpaşa karışır, diye cevap verdi.

 

CAMİDEN DEĞİL YA
 
İçkinin yasak olduğu zamanlarda akşamcılar neye uğradıklarını şaşırırlar. Gizli gizli çalışmaya başlayan meyhaneler sayesinde içki içebilecek bir yer bulur.
Bekri Mustafa ve iki arkadaşı, bir gün bu gizli çalışan meyhanelerin birisinde yakalanırlar. Zaptiyeler bunları doğru Yeniçeri ağasının huzuruna çıkarırlar.
Yeniçeri ağası gür bir sesle bağırır:
– İçki içmenin yasak olduğunu bilmiyor musunuz?
– Biliyoruz, efendim.
– Öyleyse özrünüz kabahatinizden büyük.
Bile bile ne halt etmeye içki içtiniz!
– Biz içki içmedik efendim!
Bu sefer Yeniçeri ağası zaptiyelere sorar:
– Bunları nerede yakaladınız?
– Meyhanede efendim!...
Tekrar sarhoşlara dönen Yeniçeri ağası, sinirden köpürüp:
– Hem içki içmedik diye yalan söylersiniz, hem de meyhanede yakalanırsınız, ha!...
Yeniçeri ağası, hepsine onar sopa vurulmasını emreder. Buna Bekri itiraz eder:
– Ben de mi dayak yiyeceğim?
– Tabii!... İçki içmedik diye yalan söylüyorsunuz.
– Hâlbuki bana bir şey sormadınız.
– Pekâlâ, sen de meyhaneye gittin mi?
– Evet Ağam, meyhaneye gittim.
– Orada içki içtin mi?
– Ağam, meyhaneye gittik, orada yakalanıp huzurunuza getirildik.
Camide yakalanmadık, meyhanede yakalandık.
Hem siz hiç ömrünüzde camiye girip de namaz kılmadan çıkan gördünüz mü?
– Yok!...
– Öyleyse biz de, meyhaneye gittik. Eşeek gibi içtik.
Ondan sonra da yakalanıp huzurunuza geldik.
Bekri’nin doğruluğu Yeniçeri ağasının çok hoşuna gider.
Onu hemen affeder.
Diğerlerine de sadece yalan söylemelerinden dolayı ikişer sopa vurdurur.
Her zaman doğruluğu ile tanınan ve sevilen Bekri, yine doğruluğu sayesinde bu defa da Yeniçeri ağasının elinden yakasını kurtarır. (Derin 1965: 2-3).
 
İKİ OSMANLI NÜKTEDANININ (BEKRÎ MUSTAFA-İNCİLİ ÇAVUŞ) FIKRALARI ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR
ARAŞTIRMA DOKTORA TEZİ
Hazırlayan Rukiye AKÇAR Konya - 2010

 

 

BEKRİ İLE VAİZ

Bir camide vazediliyormuş;

-Kim şarap içerse yarın ahirette fitil fitil burnundan getirilecek.
Bekri Mustafa bunu duyunca:
-Oohh! demiş, ne âlâ biz de doldurup doldurup çekeriz.

ALLAHIN RIZKI

Bekri'ye sorarlar:
-Niçin bu kadar çok içiyorsun? Biraz az içsen olmaz mı?
-Biz garip insanlarız demiş.Aza çoğa bakmayız.Bu gün az bulur az içeriz, yarın çok bulur çok içeriz.
-İyi ama sen her zaman çok içiyorsun.
Bekri kızar
-Allahın verdiği rızkı da mı keseceksiniz be adamlar.

 

Şarabı İmha Etmek 

 

Bekri Mustafa içki yasağı varken şarap içerken yakalanır. Zabitanlar:

 “- İçkinin yasak olduğunu bilmiyor musunuz? Diye sorunca

 Bekri Mustafa bir kadeh daha yuvarlayarak cevap verir:

- Biz yasağı bildiğimiz için, şarabı içerek  imha ediyoruz.”

 

Bekri'nin 4.Murad'a İşret Arkadaşı Oluşu 

Bir cariyeden doğma olan padişah IV. Murad, kendi koyduğu içki yasağını denetlemek için tebdili kıyafet gezerken “ Dilersem bütün İstanbul’u ve ‘cariyeoğlu’nu satın alırım” diye bas bas bağıran

Sarhoş Bekri Mustafa’ya rast gelir.

4.Murad, Bekri Mustafa’yı yakalatıp, huzuruna çağırtır ve sözlerini hatırlatır. Bekri Mustafa koynundaki şişeyi çıkartıp:

- Bu öyle bir altın suyudur ki dünyanın bütün hazinelerinden de üstündür.  Bu su  bir dilenciyi cihangir; kudretsiz bir adamı İskender dahi yapar! Öyle konuşmam işte bu su yüzündendir.

 

Sultan Murad Bekri’nin bu şen ve korkusuz sözlerinden hoşlanır ve  onu da işret arkadaşları arasına katar. (Kaflı, Kadircan (1943); Osmanlı Devrinden Tarihî Fıkralar, Ahmet Sait Matbaası, İstanbul)

 

BEKRİ YAHUDİ HADEMESİ OLUYOR

“Bekri Mustafa, bir akşam sarhoş olarak yakalanıp karakola götürülür. O yasağa göre işret ederken yakalanmamanın cazsı 20 değnektir.  Sarhoş halde derdest edilen diğer ayyaşlar ile birlikte Bekri Mustafa da yeniçeri ağasının huzuruna çıkarılır.  

 

Ağa birer birer sormaya başlar

- Sen kimsin?

- Efendim ben yeniçeriyim.

- Ben de yeniçeri ağasıyım dövün keratayı.

- Sen nesin?

 - Bendeniz kalyoncuyum.

- Ben de kaptan paşayım dövün keratayı.

Diğer birine:

 - Sen nesin? - Bendeniz sipahiyim.

- Ben de sipahi zabitiyim dövün keratayı.

Diğer birine: - Sen nesin? - Bendeniz çulhacıyım.

- Ben de esnaf kâhyasıyım dövün keratayı.

Sıra Bekri Mustafa’ya gelince Ağa: - Sen kimsin? Diye sorar. Bunun üzerine Bekri derma çatma bir şekilde Yahudi aksanı ile konuşmaya çabalayarak

 - Bendeniz Balata Yahudi Havrası hademesiyim.  Diye cevap verir.  Durumu anlayan Ağa, gülmekten kırılarak  Bekri’yi affetmiştir.  (Emeksiz, Abdulkadir (2010); Bir İstanbul Kahramanı Bekri Mustafa, Mühür Kitaplığı, İstanbul ,162-163)

İbrişim mi Helal Şarap mı?

 

“ Bekri Mustafa’yı sarhoş hâlde kadı efendinin huzuruna götürülür. Kadı:

- Ayıp değil mi sana hâlâ şu mundarı bırakamamışsın?

- İyi amma efendi hazretleri benim o mundarı temiz bir yere gönderdiğim yok ki!

 - Yalan söylüyorsun. Bak üstüne başına dökmüşsün.

- Hakkınız var kadı efendi. Kopası ellerim titriyor, yoksa bir katresini bile ziyan etmek istemem.

- Peki, haram olduğunu da bilmiyor musun?

 - İyi amma efendi hazretleri, sizin arkanızdaki ibrişim kaftan helal midir sanki?

- Tabii helaldir, çünkü içine pamuk katılmıştır.

- Bize de meyhaneciler safi şarap vermezler, yarı yarıya su katarlar da öyle verirler. Şu hâlde şarap da helaldir.”  (Prof. Dr. ESMA ŞİMŞEK / Dr. ÖMER FARUK ELALTUNTAŞ, OSMANLI DEVLETİ’NDE UYGULANAN İÇKİ YASAĞININ FIKRALARA YANSIMASI, AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2018 (S.16) c.6 / s.21-38

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da