11.03.2020
Belagat kelimesini TDK Sözlüğü şu şekilde tarif eder:
Fahrettin Râzı’yagöre: “ Sözün sahibinin kalbinde olan mananın özünü usandırıcı uzatmadan sakınmak şartıyla ifade eden ibâredir.”[2]
Belagat kelimesi terim olarak kullanılmıştır. Terim olarak kullanıldığında “biri “meleke”, diğeri “ilim” olmak üzere iki manada kullanılmıştır. “Batı dillerinde meleke anlamında belâgata karşılık éloquence, ilim anlamında da rhétorique kelimeleri kullanılmaktadır.”[3]
Belagat kelimesinin edebiyattaki anlam açılımları sözlük anlamlarından hayli geniştir. Edebiyatta ve eskilerin anlayışında Belagat “ Sözün açık anlaşılır ( Fasih) olması ile birlikte halin gerektirdiği ( mukteza-yı hal ) ve makama uygun ( mutabık ) olmasıdır.”[4] Şeklinde tarif etmişlerdir. Mukteza-yı hal: Üslupta zamana, yere, duruma ve hitâp edilen kişilere göre dili ayarlama, sözün söylendiği yerin, zamanın gerçek ve gereklerine uygun olması anlamlarındadır.
Eskiler belâgati “sözün efradını camî, ağyarını mânî olması” şeklinde tanımlamışlardır. Yani söz anlatılmak isteneni tam olarak anlatıyorsa gereksiz ayrıntıları içermiyorsa, ince manalar da taşıyıp hoşa gidecek ahenkte söyleniyorsa beliğdir. Bu noktadan hareketle belagatle söz “ Karmaşık konuları çok basitmiş gibi anlatabilmek ( bkz. seh li mümteni ) , bunu yaparken de ahenkli sanatlı, aynı zamanda derin manalar da içerecek şekilde söyleyebilmektir. “ şeklinde tarif edilebilir.
Belagat düzgün, yerinde ve hitap edilen makama uygun düşen sözü söyleyebilmek kabiliyetidir. .Bu amaca uygun olduktan sonra sözün süslü, sanatlı ve açık olması ayrıca bedii – estetik- bir vasfıdır.
Belagata uygun ifadeye Belig ifade denir Beliğ İfade ise: Sözün adamına göre uygun söylenmesi, açık olması, haline, amacına, makamına, uygun olmasıdır. Bu manalarından hareketle söz ne kadar süslü ve sanatlı olursa olsun, adamına, haline ve makamına uygun olmadığında belig değildir. “Yani resmi makamda laubali söz, samimi mecliste ıkına sıkına konuşmak, bir köylüye âlim bir adam mış gibi söz söylemek”, [5] belig- bedi ve belagatli söz değildir.
Belagat, düzgün, yerinde ve hitap edilen makama uygun düşen sözü söyleyebilmek kabiliyetidir. Bu amaca uygun olduktan sonra süslü, sanatlı ve açık olması ayrıca bir BEDİİ- ESTETİK- vasfıdır.
Bu nedenle belagat ilmi, hem yerinde hem de düzgün söz söyletmeyi öğreten ilmin adıdır. Belagat ilmi, Manni- (mana) , beyan ( açıklama, ifade) ve Bedii ( estetik- hoşa giden) şeklinde üç bölüme ayrılır.
Namık Kemal bir beytinde belagat ilmin üç bölümünü de zikretmiştir.
Meydanda Bedi ile Meani
Biz de okuduk biraz Beyanı
A) Kelamın hale ve makama uygun düşmesi. Sözün, dinleyicilerin haline ve söylendiği makama uygun söylenmesi ,”söyleme nedeniyle, söylenene göre düzenlenmesi “ [6]( Meani)
B) Bir anlamın diğerlerinden daha anlaşılır ama aynı zamanda bir kaç manaya gelecek şekilde söylenmesi. Aynı mananın birçok ve değişik üslupla ifade edilebilmesi ( Beyan)
C) Sözün amaca uygun, kulağa hoş gelecek şekilde, gönle ve kulağa hoş gelecek şekilde estetik değer de taşıması, Lafız veya manaları süsleyip güzelleştirme [7]( bedii- estetik)
Kelamda aranan güzellik hem maksadını açık ifade eden, hem bir kaç ince mana da taşıyan hem, makamına ve hale uygun hem de sanatlı ve süslü olan sözler beliğ sözlerdir. Söz süslü anlam zayıf veya maksada uygun değilse “ tekellüfle süslenmiş, tezyin edilmiş bir çirkine benzetilir. Söz açık anlaşılır hale ve makama uygun olmakla birlikte estetik değer, ahenk ve gönül açıcı bir özellik taşımıyorsa yine beliğ söz değildir.
İslam dünyasında da belagatin iki yönü vardır bunlar;
1- Tarf-i âlâ (yüce ):Belagatin yüce si olan îcaz mertebesidir. Bu mertebe Allah’ın kudreti dâhilindedir ve örneği de Kur’ân-ı Kerîm'dir.
2- Tarf-i efsel (aşağı yön): İmana hastır. İslam bağıtçılarına göre mutlak belâgat Kur'ân-ı Kerîm’e mahsustur.[8]
Kısaca Belig Söz: Sözün zorlama ve yapmacıktan uzak, yorumlamaya gerek olmaksızın kolay anlaşılır, ama sanatlı, ince, ahenkli, derin anlamlı ve gönül alıcı olması belagate uygun olması demektir. Belagatli kimse ise: Meramını tamamen, noksansız ve güzel sözlerle anlatmağa muktedir olan kişidir.
Sarîr-i hâmemün dem-bestesi nutk-ı belâgatdür
Sen istersen şüküfte-bülbül-i Şîrâz u Kâşân ol Cevri İbrahim Çelebii
KAYNAKÇA
1
1
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın
Mehmet Aluç
5 years ago