BERGAMA PERGAMON'DA GEZİNELİM

12.06.2012

PERGAMON ANTİK ŞEHRİ


Bergama (Pergamon) Dikili  sahilinin 29 kilometre doğusunda bulunan Bergama ilçesindedir.  Bakırçay ve ona Kuzey’den Geyikli Dağının sularını taşıyarak katılan Kestel çayının birleştiği noktadadır. Bakırçay’ın taşıdığı verimli topraklar Dikili’ye  doğru uzanan pamuk, tütün, üzüm ve zeytin gibi değerli ürünlerin yetiştiği Bakırçay Ovası’nı oluşturur.

Pergamon, İzmir ili Bergama ilçesi merkezinde kurulu antik kentin adıdır. Pergamon, eski çağlardada Misya bölgesinin önemli merkezlerinden MÖ 282-133 arasında Pergamon Krallığı’nın başkentiydi. Bakırçay'ın iki kolu olan Selinos ve Kestel çayları arasındaki 330 metre yükseklikteki volkanik tepenin üzerinde  kurulmuş bir antik kenttir.  Bergama ve Pergamon Antik Kenti Türkiye'nin en çok rağbet gören ve ziyaret edilen ören yerlerinden birisidir. Pergamon adı,  Teuthrania kralını öldürdükten sonra kenti ele geçiren ve kendi adını veren efsanevi kahraman Pergamos'tan gelmektedir.  Başka bir efsaneye  göre Teuthrania Kralı Grynos savaşta Pergamos'tan yardım istemiş, zaferden sonra iki kent kurdurarak birine onun adını vermiştir. (1) Alıntı : https://www.bergama.gov.tr/default_B1.aspx?content=186

Bergama müzesinde bulunan taş balta ile çanak çömlekler M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzandığından bu antik şehirdeki yerleşmenin 7000 yıl öncesine kadar zuandığı söylenebilir. Pergamon şehirinin Hitit,Frig ve Lidya ve  Persler hakimiyetlerine girip çıktığı kalıntılarla sabittir. Tarihte ilk defa îsmînîn duyulduğu M.Ö. 399 yılında Akrapol muhtemelen bir Pers kalesi idi.

Pergamon'dan ilk kez MÖ 4. yüzyılın başlarında söz edilmiş, Kent daha sonra Pergamon Krallığı'nın başkenti olmuş, saray, tapınak, tiyatro gibi yapılarla süslenmiş, kule ve surlarla çevrilmiştir. Pergamon, krallığın Roma'ya bağlanmasından sonra da Batı Anadolu'nun sayılı kentlerinden biri olarak kalmıştır. Pergamon, akropolün bulunduğu tepenin eteklerinden başlayarak ovaya doğru yayılmış,  Akropolün bulunduğu tepenin iki yanından akan, Bakırçay Irmağına (Kalkos) dökülen (Selinos) ve Kestel (Keitos) çaylarının suladığı topraklar Antik Çağın gözde kentlerinden birisi olmasını sağlamıştır. Bergama Çayı’nın (Selinos) ikiye ayırdığı kent, Musalla Mezarlığı denilen yere kadar uzanmıştır. (2) 

Bergama, dik ve yüksek bir tepenin akropol (yukarı şehir) olarak mükemmel bir planlamayla düzenlenerek, mimari yapıların araziyle uyumlu bir halde kullanıldığı ender şehircilik örneklerindendir… Miletli Hippodamos’un işlevsel şehircilik anlayışına karşı, estetik kentleşme anlayışının en iyi uygulandığı yerdir… Helenistik Dönemin en dik tiyatrosu burada yapılmıştır.(4) 

Kent Bergama Krallığına başkentlik yaparken gittikçe gelişmiş, Romalılarla yapılan ittifak sayesinde  uzun bir süre önemini kaybetmeden gelişimini sürdürmüştür. Madra dağının suyu 56 km den künklerle şehre getirilirken vadi ve yarmaların iki - üç katlı su kemerleri ile geçilmesi o güne kadar görülmemiş bir olaydır.Açılan okullarla batı dünyasına heykeltıraş yetiştirilmiştir. Temelleri M.Ö. 4 y.y da atılan sağlık merkezi Asklepion Batı Anadolu’nun en ünlü hastanesi haline gelmiş, Calinos gibi bugünkü tıbbın esaslarını kitap haline getiren hekimler yetişmiştir.(3) Pergamon bir sağlık kenti olarak ün kazanmasının yanısıra Dünya'nın en önemli kütüphanelerinden birine de sahip olmayı başarmıştı.  Selinos deresi boyunca kurulan tabakhanelerde keçi ve kuzu derisinden parşömen kağıdı imal eden Pergamonlular  bu kağıtlarla yazılan 200.000 cilt kitap, şair ve alimlerin heykelleriyle birlikte devrin en büyük kütüphanesini doldurmayı başardılar.  Papirüsden kaynaklanan kâğıt sıkıntısı yüzünden burada (keçi derisinden) üretilen kâğıda; Pergamon’dan esinlenerek Parşömen denilmiştir. Mısır’da İskenderiye Kütüphanesi’nden sonra ikinci büyük Kütüphane burada kurulmuştur. (4) 

Bergama kralı III. Attalos'un vasiyetiyle M.Ö. 133 de Roma'ya bırakılan krallık Roma İmparatorluğunun bir eyaleti durumuna düşer.Romalıların iskan hareketi imparatorluğun ikiye ayrılmasına kadar devam eder ve şehirde Bazîlika,Amfi tiyatro,tiyatro,stadyum,köprüler ve Asklepion alanında tapınak inşa edilir. 

M.S. 3. yüz yılın sonlarında Bizans Devletinin payına düşen Bergama gerileme dönemine girer. Hıristiyanlık dininin kabul edilmesi Krallık ve Roma dönemi tapınaklarının tahrip edilmesi sonucunu doğurur.Romalıların Serapis tapınağı ilavelerle en büyük kiliselerden bîri haline getirilir. 

Ekonomik çöküntü,depremler,Arap istilalarıyla harabe haline gelen şehir sonunda 1306 yılında Selçuklardan Karesi Beyliğine katılmıştır.Beylik döneminde imarına başlanan şehir 1336 yılında Osmanlı idaresine girmiştir.İskan ve İmar hareketlerine 14 ve 16 yüz yıllında hızla devam edilmiş,şehre camii, medrese, han, hamam,bedestenler inşaa edilmiştir. (3) 

1870' te Alman mühendis Carl Humann bulduğu  Pergamon'da ilk kazı çalışmaları1878'de başlamış, kazı ve onarım çalışmaları günümüzde de sürmektedir.


Bergama'da Gezilecek ve Görülecek Yerler

Bergama Müzesi, Pergamon antik kenti ve akropolü, Kızıl Avlu, eski Rum evleri, Osmanlı yapıları, Çinili Minare, Ulu Cami, Tabaklar Hamamı, Küplü Hamam, Hacı hekim Hamamı, Kapalı Çarşı, Çukurhan, Parmaklı Mescit, Köprüler, Kozak Yaylası ve Dikili'ye bağlı Nebiler Köyü ve şelalesi  görülmesi gereken başlıca yerlerdendir. 

PERGAMON KENTİNDEKİ  YAPILAR 

Pergamon kenti yukarı orta ve aşağı ken olmak üzere üç kısımda ele alınabilir.  Pergamon kentindeki yapıları da bu üç kent bölümlerine bakarak değerlendirebiliriz. Akropol  binasının olduğu yukarı kent asilzadeler, yöneticiler ve yüksek zümreye aitti. Orta kent orata tabakaya ait insanların yaşadığı ve girip çıkabildiği bir yerdi. Aşağı ken ise surlar, kale , muhafızlar ve aşağı tabakadan insanların yerleştiği  bölümdü. Aşağı kentte pazar, çarşı ve halka ait yerleşi yerleri bulunmaktaydı.  

Bergama Akropolü son derece dik bir tepe üzerinde kurulmuştur. Buraya döne döne tırmanan bir yoldan çıkılır. Akropol denilen şehir yerleşiminde kamusal yapılar iç içe kendine özgü bir planlamayla yerleştirilmiştir. İlk çağlardan bu yana iskân yeri olan tepenin en üstünde kraliyet sarayları, sarnıçlar ve cephanelikler yer almaktadır. Aşağı teraslarda TraianusTapınağı, kütüphane ve Athena Tapınağı bulunmaktadır. Bergama’ya doğru bakan alt terasa Zeus Sunağı  yerleştirilmiştir. Yan taraftaki Yamaçta tiyatro, alt kesimde ise Gymnasion ve DionysosTapınağı yer almaktadır.(4) 

A : YUKARI KENT YAPILARI
AKROPOL: 

Pergamon kentinin Akropol'ü ("kentin yukarı bölümü"), Bakırçayı'nın suladığı ovaya egemen bir tepenin üzerinde yer alır. Büyük bir kale görünümündeki Akropol’ün ana kapısına varmadan solda Heroon'un kalıntıları vardır. Heroon, Antik Yunanistan'da bir kahraman ya da yarı tanrı adına yapılmış ve çevresi sütunlu bir galeriyle çevrili kutsal yerlerin adıydı. Heroon’da, dinsel törenin yapıldığı oda (kült odası) geniş bir ön galerinin arkasındaydı. Heroon’un kuzeyinde Helenistik dönemden kalma bir dizi dükkândan oluşan uzun bir yapı bulunuyordu. (1) 

ATHENA TAPINAĞI

Athena Tapınağı, Akropol'ün en önemli mekânıydı. Tiyatro terasının üzerinde bulunan bu tapınak, Dor düzeninde yapılmıştı. Kazılarda Athena Tapınağı’nın birçok parçası Berlin'e götürülerek aslına uygun biçimde orada yeniden kurulmuştur. Pergamon'da ise yalnızca temelleri kalmıştır.

Traianus Tapınağı
   
Akropolde 1883-1885 yıllarında yapılan kazılarda büyük bir yapının kalıntıları ortaya çıkmış ve çevresindeki bir çok mimari parçalar bu yapının bir deprem sonrası yıkıldığını ortaya koymuştur. Athena tapınağından dokuz, tiyatro terasından 55 m. yüksekliğindeki yapının Athena temennası ile bağlantısı olduğu, doğusundaki kapı ve merdivelerin de kütüphaneye çıktığı anlaşılmıştır. Bu yapının bulunduğu teras akropolün en yüksek yeridir. Daha önce burada bir helenistik dönem yapısı olduğu, alanın kemer ve tonozlarla takviye edilmiş, çevresi de stoalarla çevrelenmiştir. Buraya Romalıların tanrılaştığı kabul edilen imparatoru Traianus’un (M.S.98-117) tapınağı yapılmıştır. Tapınak İmparator Hadrianus (M.S.117-138) döneminde tamamlanmıştır.Burada yapılan kazılarda her iki imparatorun bugün Berlin Müzesi’nde olan iki heykeli bulunmuştur.

PERGAMON KÜTÜPHANESİ

Athena Tapınağı'nın kuzeyinde dört salonlu bir kütüphane vardı. Burası Helenistik dönemin en büyük kitaplıklarından biriydi. Kütüphanede "Pergamon derisi" olarak adlandırılan parşömen üstüne yazılmış 200 bin kitap bulunduğu bilinmektedir. Romalı asker ve devlet adamı Marcus Antonius, MÖ 41'de kitapların tümünü Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya armağan etmiştir.(5) 


Dosya:Pergamonmuseum Pergamonaltar.jpg

ZEUS SUNAĞI

Pergamon Kralı II. Eumenes’in (MÖ.197-MS.159) Seleukos Kralı III. Antiochos’a ve Galatlara karşı kazandığı zaferin anısına Athena tapınağının güneyine ve 25 metre daha aşağıda bulunan alanın ortasına yaptırılmıştır.At nalı şeklinde bir plana sahip olan yapının alt katının içi masiftir. Bu bölümün dış yüzü Olimpos tanrılarının gigantlara karşı zaferini süsleyen kabartmalarla süslüdür. Kaideyi çevreleyen bu kabartmalar 120 metre uzunluğunda ve 2,30 metre yüksekliğindedir.(2) 

Pergamon Müzesi, Berlin’de Müze Adası diye adlandırılan yerde bulunmaktadır. Bu müze Pergamon Zeus sunağı yanında, Milet Pazar kapısını, Sümer, Asur, ve Pers Athena Tapınağı’nın güneyindeki bir terasta Zeus Sunağı yer alıyordu. Zeus Sunağı da Berlin'e götürülmüş ve onarılarak oradaki Pergamon Müzesi'ne (Pergamon Museum) koyulmuştur. medeniyetlerinden de bir çok değerli eseri bünyesinde bulundurmaktadır. Pergamon Müzesinin bu gün en fazla ziyaretçi çeken eseri, 120 m uzunluğundaki Bergamadan kaçırılan kabartmalarıyla ünlü Pergamonaltar (Zeus Sunağı) dır.(6) 

 "Bugün Akropol’de yalnız temelleri görülebilen Sunağın tüm mimari parçaları ve kabartmaları Berlin Müzesi’nde aslına yakın bir şekilde tamamlanarak neredeyse yüz yirmi yıldan bu yana sergilenmektedir" (4).Helenistik dönemi mimarisinin en güzel örneği olan sunağın Pergamon’da yalnızca temelleri kalmıştır. Zeus Sunağı'nın güneyinde Yukarı Agora bulunur. Agora, güney ve kuzeydoğudan Dor düzeninde sütunlu galerilerle çevriliydi. Agora'da toplanan halk, siyaset ve ticaretle ilgili konuları yönetimle görüşüp konuşuyordu. Agora’nın kuzeybatısında Agora Tapınağı bulunuyordu. Akropol'ün en yüksek yerinde Pergamon krallarının sarayları yükseliyordu.

PERGAMON TİYATROSU

Athena Tapınağı'nın batısındaki dik yamaçta, yaklaşık 10 bin kişilik bir tiyatro yer alır. Helenistik dönemde yapılan tiyatronun uçuruma bakan ön tarafı setlerle sağlamlaştırılmıştı. Tiyatronun ahşap bir sahnesi vardı ve bu sahne sökülüp takılabilecek biçimde yapılmıştı. Pergamon tiyatrosu antik çağın en dik tiyatrolarından biridir. Hellenistlik dönemde dik eğimli bir araziye göre yapılandırılmış bir tiyatrodur.Andezit taşından yapılan tiyatronun yalnızca asillere ayrılan bölümleri mermerdendir. 
DİYONSOS TAPINAĞI

Akropol’ün bir başka tapınağı olan Dionysos Tapınağı, tiyatro terasının kuzeyindeydi. 25 basamakla çıkılan bir podyum üzerinde bulunan tapınağın yalnız ön yüzünde sütunlar vardı. Dionysos Tapınağı Roma İmparatoru Carcalla (M.S.211-217) tarafından yeniden elden geçirilmiştir. İlk yapılışında andezit taşından olan tapınak Roma döneminde bütünüyle mermerle kaplanmış, ayrıca yirmi beş basamakla çıkılan İon üslubunda bir de prostylos yapıya eklenmiştir. Günümüzde sunağı ile birlikte çok iyi korunarak gelebilen Dionysos Tapınağı yüksek bir podyum üzerinde, İon üslubunda bir Prostylosdur. Buradaki kazılarda bulunan Astlepios başı Berlin Pergamon Müzesi’ndedir.



B. ORTA KENTTEKİ YAPILAR 

Kentin yukarı bölümü Akropol’de, daha çok kral ailesi ile yöneticiler, aydınlar ve komutanlar oturuyordu. Orta Kent ise halkın rahatlıkla girip çıktığı yerdi. Burada doğrudan devlet yönetimiyle ilgili olmayan yapılar, gençler için spor alanları, halka açık tapınaklar bulunuyordu.

Demeter Kutsal Alan

Orta Kent’in önemli alanlarından biri Demeter Kutsal Alanı‘ydı. Bu alan dikdörtgen bir platformda yer alıyordu. Bugün Yukarı Gymnasion'dan gelindiğinde, eskiden bir çeşme ile kurban çukurunun bulunduğu alana girilir. Buradan beş basamakla çıkılan iki sütunlu anıtsal girişe (propylaia) ulaşılır. Kutsal alana buradan inilir. Alanın solunda tapınak, ortasında ise sunak vardı. Sağ yandaki 10 sıralı oturma alanında, Demeter ve Kore dinsel törenlerini 600 kişi izleyebiliyordu.

Gymnasion 

Gymnasion Orta Kent’in en büyük yapı kompleksiydi. Burada çeşitli spor dallarında çalışmalar ve yarışmalar yapılırdı. Gymnasion, yukarıya doğru genişleyen üç teras üzerine kuruluydu ve bir bakıma üç ayrı Gymnasion biçiminde inşa edilmişti. Üst terası yetişkinlere, orta terası gençlere, alt terası ise çocuklara ayrılmıştı. Orta bölümünde galerilerle çevrili alanda güreş, disk atma, uzun atlama gibi spor çalışmaları yapılırdı. Kuzeydeki galerinin arka bölümündeki salonlarda çeşitli konularda dersler verilirdi. Bu salonlardan biri 1.000 kişi alabilecek büyüklükteydi. Güney galerisinin altında bulunan üstü kapalı koşu yolu 212 metre uzunluğundaydı.

Orta Gymnasion'un batısında gençlerin eğitim gördüğü yapılar vardı. Uzun koşu yolu doğuda Herakles ve Hermes'e adanmış tapınağa açılıyordu. Yarışmalarda başarılı olan gençlerin adları tapınağın duvarlarına yazılırdı. Küçük çocukların eğitimine ayrılan Aşağı Gymnasion 80 metre uzunluğunda bir terasa kurulmuş yapılardan oluşuyordu.
Yukarı Gymnasion'un batısında yer alan Asklepios Tapınağı’nın günümüze yalnızca temelleri ulaşmıştır. Hekimlik tanrısı Asklepios adına yapılan tapınak dinsel özelliklerinin yanı sıra tıp alanında araştırma ve deneylerin gerçekleştirildiği bir okuldu. Hastalar, bitkilerden elde edilen ilaçlar, ameliyat, su ve çamur banyolarının yanı sıra, spor, müzik, eğlence ve telkin yoluyla tedavi edilirdi.



C. PERGAMON AŞAĞI KENT YAPILARI 

Bergama Krallığı MÖ  3. yy’da Büyük İskender’in ölümünden sonra, onun Yunanistan’dan Hindistan’a kadar uzanan büyük mirasının generalleri arasında paylaşılma savaşları sonunda kurulmuş ve bundan sonraki 150 yıl boyunca Helenistik kültürün en önemli merkezlerinden biri olmuştur. İlk görkemli yapılar, kral unvanını ilk Pergamon’un Aşağı Kent olarak adlandırılan aşağı bölümünde, iki sütunlu galerilerle çevrili Aşağı Agora ile heykel okulu ve evler vardı. Evler içinde en dikkat çekeni, sütunlu galerileri olan iki katlı Attalos Evi‘dir. Buranın güneydoğuya açılan odası, kışın bile güneşle ısıtılıyordu. MÖ 2. yüzyılda surlarla çevrilen kente güneydeki Eumenes Kapısı yapılmıştı. Bugün bu kapıdan girenler, ince yapılı bir sütun sırası ile karşılaşırlar. Mısır tanrısı Serapis'e adanmış tapınak, eski Pergamon’un en büyük yapısıdır. Kırmızı tuğladan yapıldığı için Kızıl Avlu olarak da adlandırılır.

Pergamon kenti asıl önemini ve şehir olarak konumunu Bergama Krallığına başkent olduğu zamanlarda kazanmıştır. 

Bergama Krallığı MÖ  3. yy’da Büyük İskender’in ölümünden sonra, onun Yunanistan’dan Hindistan’a kadar uzanan büyük mirasının generalleri arasında paylaşılma savaşları sonunda kurulmuş ve bundan sonraki 150 yıl boyunca Helenistik kültürün en önemli merkezlerinden biri olmuştur. İlk görkemli yapılar, kral unvanını ilk  defa kullanmaya başlayan I. Attalos zamanında yapılmış ve krallığın sınırları Marmara denizi kıyılarına kadar ulaşmıştır. Bergama’nın en parlak devri ise I. Attalos’un  oğlu II. Eumenos (MÖ 197-159) dönemidir. (6) 

Roma Kenti 

Pergamon kentinin kuzeybatısı ile Bergama Çayı arasında Roma dönemi yerleşmesi bulunur. Burada 50 bin kişilik amfitiyatro ile 30 bin kişilik tiyatro vardı. Günümüzde Viran Kapı denilen kalıntılar tiyatronun ayakta kalan kemeridir. 

Asklepion Sağlık Merkezi 

Asklepion, kentin güney batısında, 1 km. uzunluğunda sütunlu bir cadde ve Romalıların Via Tecta (Pazar Yolu) ismini verdiği üstü örtülü bir tören yolu ile Bergama’ya bağlanmıştır. M.Ö.IV.yüzyılda hekimlik tanrısı Asklepios’a adanan kutsal suyun bulunduğu alanda bir tapınak yapılmıştı. Helenistik dönemde alanı çevreleyen sütunlu galeriler ve çeşitli yapılarla genişletilmiştir. Ancak M.S.II.yüzyılda buradaki yapılar yenilenmiş, onarılmış ve ayrıca tiyatro ile bir kütüphane eklenmiştir.Asklepion’un hekimleri hastalarına burada çamur banyosu yaptırır, bitkilerden elde ettikleri ilaçları kullanır, ayrıca onların spor ve müzikle uğraşmalarını sağlardı. Bu arada rüyalar yorumlanır, telkin yoluyla onların iyileşmeleri sağlanır, gerektiğinde de ameliyat gibi işlemler de yapılırdı(2) 

Sağlık ve hekimlik Tanrısı Asklepios'un yeri anlamına gelen Asklepion'a 820 m uzunluğunda sütunlu bir yol ile ulaşılıyordu. Asklepion üç tarafı stoalarla ve doğu yanı çeşitli 
yapılarla çevrili 110x130 m ölçüsünde açık bir alandır.  Asklepion'da yıkanmaya ve içmeye ilişkin üç havuz, ya da çeşme bulunmaktadır. (5) 

Bergama Müzesi

Pergamon, yapılan düzenli kazılarla büyük bölümü ortaya çıkarılmış bir ilkçağ kentidir. Burada kurulan Bergama Müzesi, Türkiye'nin ilk arkeoloji müzesidir. Pergamon buluntularının birçoğu burada sergilenmektedir.Pergamon antik kentinin taşınabilir bulgularının sergilendiği Bergama Müzesi aynı zamanda Osmanlı dönemi etnoğrafik eserlerini de sergilemektedir. 

Müzede Erken Tunç Döneminden Bizans Dönemine kadar değişik dönemlere ait arkeolojik eserler sergilenmektedir. Çevresindeki antik yerleşimlerden çıkan buluntular içinde Pergamon heykeltıraşlık ekolüne ait örnekler, Pitane ve Gryneion'dan gelen Arkaik Dönem buluntuları, Myrina terracottaları dikkat çekmektedir. Yine Bergama Akropolü'nden getirilen Helenistik devir mermer heykelleri, mimari parçalar, kabartmalar, pişmiş  topraktan heykelcikler, çanak çömlekler, cam eserler, kandiller ve  paralar sergilenmektedir. 

Etnografya bölümünde ise; bölgeye ait halı, kilim (Yuntdağı, Yağcı bedir, Kozak Bergama dokumaları), kumaş dokuma örnekleri, el işlemelerinin yanı sıra Anadolu'nun diğer yörelerine ait el sanatları da sergilenmektedir.

Müze Pazartesi günleri dışında her gün 08.30-17.30 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Bergama Kilisesi 

İncil'de adı geçen yedi kiliseden kesin olarak yeri bilinen tek kilisedir. Bergamalılar kırmızı tuğlalarla inşa edilen bu kiliseyi "Kızıl Avlu" diye adlandırmışlardır. İlk olarak Hadrianus (M.Ö. 117-138) döneminde Serapis adlı Tanrı için  yapılmıştır. Orjinal ismi de bu Tanrıya atfen "Ne yerde, ne gökte" anlamına gelen "Serapien"dir. Daha sonra bir bazilikaya dönüştürülen Bergama Kilisesi İsa'dan sonra 313-500 yılları arasında önemli rol oynamıştır. Kilise  İncil’de adı geçen Yedi Kilise’den birisidir. Bu nedenle inanç turizmi açısından önemi büyüktür. (5) 



KAYNAKÇA
  1. https://tr.wikipedia.org/wiki/Pergamon
  2. https://www.didimli.com/galeri/pergamon.htm
  3. https://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=8680&start=15
  4. Nizami ÇUBUK, Bergama Zeus sunağı, sanattarihi.net/forum/index.php?topic=681.0
  5. Cengiz Yücel, BERGAMA DOSYASI , TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008 
  6. Nurettin Korkmaz, Pergamon Altar (Bergama Zeus Sunağı),https://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/629
  7. https://www.bergama.gov.tr/default_B1.aspx?content=186

 


 



Dosya:Bergama 20 06 07.jpg

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar