KategorilerYAZILARSöyleşiBir Konuya Dokun Binlerce Ah İşit Ve Sancı Ve Istırabını Çek Çekebilirsen!

Bir Konuya Dokun Binlerce Ah İşit Ve Sancı Ve Istırabını Çek Çekebilirsen!

03.11.2020

 

Bir Konuya Dokun Binlerce Ah İşit Ve Sancı Ve Istırabını Çek Çekebilirsen!
 
Ne konuşsak söylesek bir kurmaca gibi geliyor her şey lakin değil! Bunu anlamak gerçekten çok zor, akıl kendini kaybedince olanlar vahşiliğiyle ortaya çıkıyor. Yıllardır deprem olur, bu afetten önce çürük beton bina, vicdansızların nefreti kini çöker, hala ders alınmaz hala insan olunmaz açıklaması olamaz desem de gerçekten olamaz!
 
İster geç bir nehir kenarına akan suya anlat kurur kalır bir daha akmaz!
İster bir ağaca anlat bunu, ağaç kurur bir daha yeşermez!
Dilde önce gönülde ki niyet dünden bozuk ki, sözleri de bakışları kazançları da fayda etmez…
Nasıl anlatılır bilmiyorum! Bunu anlatabilmek için kıvranıyorum sancılar çekiyorum, anlatacak tarif edecek cümle kelime söz bulamıyorum! Sanki biz kurmaca bir hayat yaşıyoruz, bizlerin hayatı değersiz o şerefsizlerin ki çok kıymetli! Böyle bir anlayış olabilir mi? Olamaz tabi ki! Bunu hala böyle yapanlar ah kazanarak bundan bu azaptan kurtulacağına nasıl inanabiliyor? Kast edilen insan hayatı! Yaşamı! Kazancı! Alın teri!
 
Biz insanlar birbirinin ayrılmaz parçasıdır, farz edelim ki tüm âlemde ki evler yıkıldı, bunu yapanlar tek başlarına kaldı, nasıl tek başlarına yaşayacaklar? Kazandıkları lanet kâğıt parçası şimdi ne işe yarayacak, ancak… Silerler… Konuyu hangi açıdan ele alırsan bakarsan, tutarsızlık, art niyet, şerefsizlik, haysiyetsizlik kokuyor! Bu bir kusur olamaz, çünkü yapanlar profesyonellerdir! İlk görevi alanda en son bırakarak teslim edende aynı orantıda suçludur… Bu konuyu hala yıllardır söylüyoruz görüyoruz, az bir cezayla suçlu cezasını çekiyor dosya değersiz bir çekmeceye atılarak geçiştiriliyor. Şimdi bundan sonrada verilen ceza ve benim bu sözlerimin fikrin bir değeri olmayacak ucuz yolda parasıyla kurtulacak! İnsanın doğasında vahşet yok ki, sonradan nasıl kazanılır bilemem Rabbim bizlerden uzak etsin korusun, âmin.
 
Bu apaçık bir açığımız, kapatmamız gerekir hem de acil önemli bir cezayla… Ancak bu eksikliği biraz olsun telafi etmek için bir cezada var mı bilmiyorum, idam olsa en güzeli olur oda bulunmaz! Paran varsa her iş hal olur, sıkıntı yok der çözerler! Para konusundaki bu fikre nasıl vardığımı göstermek üzere elimden geleni yapsak ta faydasız parayı alanı da idam edeceksin o zaman çözülür… Böyle düşünmeye beni neyin sevk ettiğini sizin huzurunuzda olabildiğince eksiksiz ele alsam da kurtarılan masum Elifimiz o beton yığının altında, o masum korkmuş haliyle sanki soruyordu bize haykırarak, o masum haliyle “neden diye” bize bunu soran şakın gözlerindeki manasızlığı unutamadığımdan ne kadar açık açıklasam da fayda etmeyecek… Sızlamayacak bazı vicdansızlar hep aynı kalacak! Bu sözlerimin ilerisinde berisinde ötesinde gerisinde yatan sapkın fikirleri, önyargıları açıkça ortaya ne kadar çarpıcı ortaya koyarsam koyayım, sanki birilerine göre hayat bir kurmaca, istedikleri gibi hareket ederek, insan hayatının bu şekilde son verilmesine yetkileri varmış gibi şerefsizce dolaşmasına az gelecek daha fazlasını isteyerek hala bu yetmeyecek!
 
Ben yazarın, siz okurların her hakkı kısıtlanmış bir hücrede çektiğimiz bu sancıyı bitmesi için razı olsak ta, bir anlığına bitmesi yok olması adına, bu niyetsizliği şerefsizliğin önyargılarını, davranışlarını gözleyenlerin alkışına rağmen, önüne geçemeyeceğiz!  Bir insan kendi hayatı için sadece kendi kararlarını kendisi için verme hakkı vardır…
 
Başkasının hayatına düşüncesine hayallerine karışamaz el uzatamaz desek te, hala uzatılıyor ve insan hayatı hiç değersiz yok sayılıyor! Oysaki ev alınırken o mutlu mesut günde, insana nasıl böyle bir tuzak kurulabilir ki? Aklım almıyor! Dudağında bataklığa dönmüş haliyle ve gönlü sözüyle nasıl böylesine aşağılık hareketle değil ihanetle sahte gülümsemelerle bunu nasıl oynarsın ey şerefsiz haysiyetsiz! Anlayamıyorum!!!!!!!
Boynumda asılı duran bu şu boyunduruk,  hayatın bir kurmaca olmadığı gerçeği, her türlü önyargıyı ve arzuyu harekete geçiren nefreti kini aşan bu hareket bu konuda nihai bir karara varma ihtiyacının hala olmaması, nedeniyle daha çok başımıza geleceğe benzer, bunun ıstırabı beni yerin binlerce kilometre aşağısına bu utançtan dolayı, aşağıya çekse de... İnanın ki yazıktır insana! Nedir bir kâğıt parçası için bu adilik! Sonuçta az olsun helalinden temiz olsun, gerisini Rabbim zaten alın teriyle çalışırsan azda olsa veriyor lakin kanaat nerde anlayacak, o insanlar hala duruyor sırıtarak yerinde, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç
 
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da