KategorilerYAZILARDenemeBir Şiir “ Ceylan Gözlerine Kurban Olduğum-Sümmani- Gülümsememle Tahlil ve Analiz.

Bir Şiir “ Ceylan Gözlerine Kurban Olduğum-Sümmani- Gülümsememle Tahlil ve Analiz.

08.01.2022

 

Bir Şiir “ Ceylan Gözlerine Kurban Olduğum-Sümmani- Gülümsememle Tahlil ve Analiz
“Âşık Sümmani 1861 yılında Erzurum’un Narman ilçesi, Samikale Köyü’nde doğmuş ve yine aynı köyde 1915 yılının 5 Şubat’ında hayatını kaybetmiş Erzurumlu Türk Halk Şairidir. Âşık Sümmani’nin asıl adı Hüseyin’dir. Kafkaslardan gelerek Erzurum’un Samikale Köyü’ne yerleşen bir ailenin tek çocuğudur. Babası Kasımoğlularından Hasan’dır. Okuryazar ve bilgili bir insan olan Hasan Ağa çobanlık yaparak geçimini sağlamaktadır.
Babası, Hüseyin’i dini ve ahlaki yönden eğitmiş olsa da, Hüseyin okuma yazma öğrenememiş ve bir eğitim almamıştır. Bunun üzerine Hüseyin babasıyla birlikte, 9 ila 11 yaşları arasında Ablak taş mevkiinde çobanlık yapmaya başlamıştır.
Bade İçmesi Nasıl Olmuştur?
Hüseyin bir gün sürüyü otlatırken, atlı bir adam ona doğru yaklaşır ve çok aç olduğunu söyleyip ekmek ister ve nerede misafir olabileceğini sorar. Hüseyin 3 arpa ekmeğinin yarısını bu adama verir. Bu iyiliğinin karşısında adam der ki;
– Oğul, sana bir dua öğreteyim. Bu duayı 40 gün oku, cebine 100 tane taş koy ve her dua okuyuşunda bir tanesini at.
Hüseyin adamın dediğini yapar ve 40 günün sonunda Ablaktaş’a gider. O gün babası köyde kaldığı için tek başına sürüyü otlanması için bırakıp, namaz vaktini beklemeye başlar. Beklerken uykuya dalar ve rüyasında üç derviş görür. Dervişler Hüseyin’e abdest aldırırlar ve birlikte namaz kılmaya başlarlar. Dervişler daha sonra Hüseyin’i aralarına alarak 3 bardak sunarlar ve bu şerbetlerden birini içmesini isterler. Hüseyin bardaktakileri şerbete benzetemediği için içmeyi kabul etmez.
Bunun üzerine bir derviş parmağını bir bardağa batırıp Hüseyin’in ağzına sürer ve Hüseyin uykudan uyanır. Fakat ne derviş ne de şerbet göremez. Sadece ağzında güzel bir tat hisseder. Tekrar uykuya dalar ve yine dervişleri rüyasında görür. Tam şerbetten içeceği sırada dervişler, bunun aşk badesi ve sevdiği kızın adına olduğunu, kızın Bedahşan kentindeki Şah Abbas’ın kızı Gülperi olduğunu söylerler. Dervişler Gülperi’nin yüzünü gösterip, üç bardak Hüseyin’e üç bardakta Gülperi’ye verip, yeşil mürekkeple yazılmış bir kitap okuturlar.
Tekrar uyanan Hüseyin bakar ki ne Gülperi ne de dervişler yoktur. Sürüyü de göremeyen Hüseyin, köye döner. Yolda bir atlıyla karşılaşır ve atlı ona, “Korkma oğlum, sen ereceğine erdin” der. Bundan sonra mahlasının Sümman (Sonuncu, sona ait anlamında) olduğunu ve bu dünyada kavuşmanın ona haram olduğunu söyler.
Gurbete Çıkışı
Yaklaşık otuz kırk gün kadar sonra Sümmani sıra gecelerine katılmak ister ve babası onu sıra gecesine götürür. Sümmani türkü söyledikten sonra herkes şaşırır ve Sümmani’nin badeli aşık olduğunu anlarlar. O günden sonra Sümmani saz çalmayı da öğrenir ancak yıllar geçtikçe köyde duramayacağını anlayarak sevdiğini bulmak için Kafkas, Hint, Afgan, İran topraklarına gider ancak sevdiğini bulamaz. Bir gece rüyasında Gülperi’nin ona işaret almadan yola çıkmaması gerektiğini söylediğini görür ve üzülür.
Yaşlanan Sümmani sadece kahvelerde çalıp söylemeye başlar. Gülperi’de Sümmani’den haber alamadığı için üzgündür. Sümmani, Samikale Köyü’nde 5 Şubat 1915 ‘de vefat eder ve aynı gün Gülperi’de vefat etmiştir.
Edebi Kişiliği
Aşık Sümmani, saz ve söz ustalığı sayesinde Doğu Anadolu Bölgesi‘nde çok tanınan bir aşık olmuş, birçok çırak yetiştirmiştir. Sümmani ağzı olarak tanımlanan ezgi, birçok türküde kullanılmıştır. Aşık Sümmani, bade içtiği ve rüyada âşık olduğu için badeli halk ozanları arasında sayılmıştır. Yazar: Ensar Türkoğlu”
 
 
GİRİŞ
Hayranım Sümmaniye, edebiliğine insanlığına söyleyişine yazışına. Bu eserini onlarca sanatçıdan bugün dinledim, kendimi aşk diyarında yârinden ayrı kalmış bir şekilde buldum aynı Sümmani gibi. Dinlerken aşk dolu nağmelerin bu kadar güzel söylenirken, yârin gel demeyince gelmeyişine (BUNU YAZININ SONUNDA AÇIKLAYACAĞIM) bende yüzlerce kez şahit olduğum için hüzünlenerek aşkın badesini içerek dinledim. Aşk ve âşıklık bambaşka bir tattır için bilir, aşkla seven, yârinin gözlerinde gülüşünü gören bilir.” Her ilişki, duyguların, ilgi alanlarının ve coşkuların, kahkahaların ve gözyaşlarının, düşüncelerin ve yansımaların değiş tokuşu olabilir.” Lakin aşkı başka bir şeyle değiştiremezsiniz. Aşığın sevmesiyle kavuşamaması ve sevdiğine ben gel demeyince gelmez misin diye sitem ederek yanarken yârin özlemiyle kavruluşunu, o nazlı yâre anlatırken duyduğu aşkın izdüşümü, neden gelmedin ben çağırmadan diyerek söylenmesi, yürekten yaktı beni, Bende onun gibi çok yandım iyi bilirim.
Aşkta âşıkta çoğu zaman sessizlik vardır, gönlünde görülen boşluğu doldurmaya gücü yetmeyince susar, kelimeler türküler dile gelir onun sesi olur Üstadımız gibi, Nur içinde yatsın. Bu sessizlik boş da değildir hani, sürekli türkülerle şiirlerle raks hâlindeki kâinatı ahengi ile deyişleriyle doludur, varlığın akışı ile çektiği hasret ile doldurduğu bir ömrü vardır. Aşk bir defa gönüle düşünce sevdiğinin cemali, güzelliği bakışıyla yakınca, bu ayrılığa cevap verecek sorular bazen olmaz, âşık olmak kolay değildir. Hasreti yok edecek formüller aramak boşunadır, seversin ve hasretini buram buram çekersin. Aşkın var oluşuyla kâinatta gönüllerde çiçekler açar, kokusuyla nazlı yârin gül çiçekten aldığı kokusuyla kokar âlem, aşığın dünyası… İlahi aşk tam olarak budur aşk, nazlı yârin gönlündeki aşkın güzelliği varken dünyada, başka hiçbir şeyin güzelliği kalmaz aşkla nazlı yar gönlünde aşk kalır, benlikle kendisi silinir aşkla yok olur ve yol alır. Aşkla yol alanlara selamlar olsun.
 
GİRİŞ
 
Ceylan gözlerine kurban olduğum
Tanrı selamını almaz mısınız
Mevla sizi süs için mi yarattı
Biz gel demeyince gelmez misiniz

Ceylan gözlerine kurban olduğum, ne güzel ifade etmiş âşık bu ifadeyi başka bir şeyde arasanız da bulamazsınız, aşkla arınmak, aşkla olmak kadar güzel bir duygu histe yoktur zaten. İşte lütfun inmesini bir ömür beklemeye gerek yok zaten aşk bir lütuftur Rabbimden. Çünkü aşk ben varım diyor ve sen varsın kavuşamazsan da yârin var gönlünde diyor, aşk bu ya o zaten bitmez tükenmez Mevla’dan kula verilen bir lütuftur. Tanrı selamını almaz mısınız, gönülden? Gönül’e hakkın verdiği aşkı alarak selamıyla kabul etmez misiniz? Neden? Bu satırlar beni aşkın deryasında gezdirtiyor, Mevla sizi süs için mi yarattı, biz âşık seven gel demeyince siz gelmez misiniz(Bunu yine yazımın sonunda belirteceğim)? Biz gel dedikçe neden gelmezsiniz? Biz gelmeden siz neden gelmezsiniz, aşkın verdiği güzellikle yâri bulamayınca aşığın o yâre seslenişidir, hayranım bu seslenişine dizelerine mutlak her gün dinlerim hayranlıkla. Aydınlanmanın aşkla oluşuna hayranım, aşığın aşkla sevmesine hayranım, aşkla yol aldığım için aşka hayranım, aşkla yazdığım için yazmaya hayranım… Aşk bizleri alır hayatın her sahnesinde kendini gösteren açık sırrı ile ötelere taşır. Bundan başka hiçbir çaba, arınma yolu, kavram, keşif, öğreti ya da öğretmen bizi aşka götüremez. Aşk gelir kendisi alır kendi diyarına bir güzelin bakışıyla götürür Âşık OZAN Sümmani gibi. Gidince âşık böylesine manalı sitemli yazar.
 
GELİŞME

Gurbete gidenler azığın alır
Kimisi giderken kimisi kalır
Kimi sevap için Kâbe’ye varır
Kâbe kapınızda bilmez misiniz
 
Gurbete gidenler yolda yemek için, geride kalanlardan kalan ağızını alır yola çıkar, kimisi giderken, kimisi kalır, gidemez nasip olmaz. Gurbet nazlı yâri unutmamaktır yanarken. Kimisi sevap için Kâbe ye varır, Kâbe kapınızda(gönlünüzde)bilmez misiniz görmez misiniz? Kâbe’ye gidilir lakin yakın komşun darda ise, bu yıl gitme o parayı ona ver gönlünü kazan onun gönlüde hakkın nazargahıdır her an gelip içini görerek içinde ne vardır diye ziyaret ettiği yerdir, sevindir sevin. Yetim var bu yıl yetimi sevindir üç yıl sonra Kâbe ye git. Burada izleyebilirsiniz. Mutlaka izleyin mutlaka! Gözlerim yaş içinde izledim baştan sona kadar.30 ve 40. saniye…40 VE 42 SANİYE Çok önemli.
 https://www.youtube.com/watch?v=5gyba0IA4ow
 
ANA BABA KONUSU
 


Karadır kaşınız yaydan nic'olur
Bugün dünya yarın ahret nic'olur
Bir gönül yapması yüz bin hac olur
Siz gönül yapmasın bilmez misiniz
Ana konusu da baba konusu da aşktır, aşığın söylediği gerçeklerdir duyana. Karadır kaşınız yaydan nic’olur. Bugün dünyada isek yarın ahirette nic’olur nice olur, bir gönül yapması yüz bin hac olur, siz gönül yapmasını bilmez misiniz? Bilmiyoruz aşığım ozanım Sümmani bilmiyoruz! Ah kim olmadığımızı bilmiyoruz ve ne olduğumuzun yeniden keşfini ve hayretini kelimelerle anlamaya da çalışmıyoruz! Bir yemek tarifi okuyup onu o an tadını alması gibi birinin o an tadına birisine bu tada yemek kitabına bakarak tatmasını bakmasını beklemek kadar nafile bir süreç içindeyiz ozanım! İşte böyle olunca Sümmani diyor ki halimiz nice olur ahirette, halimiz nice olur düşünmez misiniz? “Aydınlanma, bir kişinin elde edebileceği bir şey değildir, daha çok bir şeyin yokluğudur” bence aydınlanma aşkla kendini yok sayarak, sadece aşka bürünerek severek, sevdiğine kıymet vererek, toplumun yararına çalışarak elde edilir. Nasıl olmam gerektiğine, ben nasılım kimim neden bu âleme ne için geldim sorusuna içten cevabını bunlarla, bulunarak insan aydınlanabilir. İçinde aşkla gönüldeki duygu ve hislerle insanı sevdiği sürece insan aydınlanabilir, aydınlığıyla etrafını aydınlık edebilir.
SON

Sümmani'yem ey dil yâre n'iderim
Başım alır diyar diyar giderim
Yarın mahşer günü dava ederim
Siz mahşer yerine gelmez misiniz
Âşık Sümmani
Sümmani’yem ey dil yâre ben ne ederim bu sevmeyen dili yaralı yârim gel demeyince gelmeyen yârim, başım alır diyar diyar giderim, yarın mahşer günü dava ederim sizleri, ben mahşer yerine giderken, siz mahşer yerine gelmez misiniz? Hesap vermek için ey kendini bilmezler, aşktan dilden anlamazlar. Burada ifade edilen yeni bir şey yok, eskiden beri böyledir ve birileri çıkar söyler duyan dersini alır başın öne eğer gerekeni doğruyu yapar. Hayat sadeliğiyle bizimle iken bize sunulan aşkla yaşamamız sevmemiz gerekirken sevmeyenler yıkanlar yarın mahşer günü sizleri dava ederiz, yoksa siz gelmeyeceğinizi mi sanırsınız? İşte bazen aydınlanmanın zaman aldığı anlarda aşkla aydınlanmak sevmek böyledir yazdırtır söylettirir. Bazılarımız aşkla bu sırra erdi sıçramayla biricik yola sıçrayarak aydınlandı nura gark oldu. Aşk insanı içten süsler dıştan değil, farkındaysanız aşığın içi cennet bahçesinden güllerle süslenmişken dışarıdan dış halini görenler deli sanır, neden o içteki güllerin kokusundan renginden yârin gözlerindeki güzellikten başka dünyayı görmez bilmez…
Aslında Ozanımız Aşığımız bizlere:
Biz gel demeyince gelmez misiniz? Sev demeden sevmez misiniz? Aç fakir var biz söylemeden bilmez misiniz? Görmez misiniz? Kapısını çalmaz mısınız? Daha önceden seviyorum dediğinize eziyet ediyorsunuz bilmez misiniz? Onu döverken o siz Alemleri Rabbi Allah’tan emanettir emanete sahip çıkmayı bilmez misiniz?... Diyor.

Mekânı cennet ve Ali olsun.
Mehmet Aluç
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da