27.05.2020
Ölümü dillendiriyorum adeta: gecenin
perçemine takılı mısralar bir şiirden de öteyim.
Öteki yarımda saklı bahar mevsimi ve
güncemi devamlı kıldığım elbet yokluğun haznesine düşen sözcüklerim.
Kardığım bulutlar mevsimin sönük
ferine eşlik eden birer umut bohçası gel gör ki bohçamdan çoktan firar etti
mutluluk ve işte dikişleri sökülen perde.
Yankılarımın nezdinde şehir de
çağlıyor asla dokunaklı bilmezdim demeye ne hacet? Hele ki şehre eşlik eden
yaşlarımda boğulmadım mı ben bunca sene?
Bir şiire meylettiğim o devasa
pencere ve içimde saklı rüzgâr ki rüzgâra tebessüm yükleyen bir neferim ben gün
ve gece ve nöbete durduğum acılardır beni yoksun kılan belki de sırıtan gözyaşım
mevsimin terli alnında saklı huzmeler ve işte çatışıyor iç sesim nöbet geçiren
mevsimle.
Sahi neyin nesidir bunca yanlış?
Direktif aldığım koca ömre itaat
etmenin bedeli midir sessizliğe eşlik eden uğultu ve gözlerimi alamadığım
karanlık üstüne üstük el yordamı bulduğum yolumu.
Bir kanaviçe desende saklı göğüs
kafesim ve dikiş tutmayan şiirlerim: ölü iklim öldüren isyanı kaderin üstelik
ses etmediğim.
Tutacağım da neresinden hele ki
tuttuğum yer kalırken elimde ve şimdi başıma konan postacı güvercin artık hangi
ölüden taşıdıysa yüreğime yazılmış ve okunmamış son fermanı…
Çiğnenen vecizeler.
Çiğnenen çığlığım.
Bir hattın aşkında mı saklı yoksa
sırları?
Bilemediğim kerelerce.
Kalemi bilerken acının nefesiyle…
Ve ıslıklanan yalnızlığım: gece
nöbette; şiir nöbette.
Farz bildiğim bir ferman günü
b/öldüğüm hece hece.
Annemin sesinde saklı benim
mutluluğum.
Mutluluğumda saklı tüm yazdıklarım.
Tüm yazdıklarım ne ki hele ki
söyleyemediğim binlerce satırda saklı iken yüreğin eşlik ettiği bunca yenilgi.
Varlığıma binaen dilimlenen yüreğim
ve tezat gölgelere baş koyup dillendiğim kadar da direndiğim.
Nazarında ömrün kifayetsizliğim bir
sicime denk düşen gecenin na’şı ve akıttığım gözyaşı şimdilerde eksikliğini
duyduğum mazi…
Kapışan zaman ve nice hatıra bir
bukalemun yalnızlığı fıtratın iniş çıkışlarında saklı mecazi firarım.
Bir şiirden fazla.
Fazla olan varlığımla ünlendiğim
acılarla.
Ket vurulan mutluluğa sahi adı neydi
dünün ve yarının?
Kıtlama yaptığım bunca şiir ve şerit
değiştiren dizelerim bağı çözüldükçe yeminlerin aşamadığım köprüler belki de
yaktığım gemiler.
Oysaki gülümsediğime kani idim bir
zamanlar dünde kalan yarım yarının da meali iken varlığımda kasıtsız bir ihbar
lekesiz alnımla lekeli bir şiir yazmak ne haddime ve dokunduğum her hayal
uçuşurken yokluğa kanıksadığım bunca hüzün elbet izdihamı ömrün nihayetinde
şiirlere düşüp de yolum…
Şiir olmak ne güzel/miş ölüm koksa da
ellerim kalemimle ettiğim yemin bir gölgeye denk düşsem de zaman zaman şükürler
olsun ki minnet etmediğim ve şükrümde saklı dualarım etmeye doyamadığım ve de
yazmaya ölüm kokan mevsime selam olsun şiiri nezdinde yol aldığım ne hikmetse…
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın