BU AKŞAM

17.12.2016
Çelik karanlıkların nabzını tutmuş gibi,
Seni yalnızlıklardan tanıyorum bu aksam.
O masum tebessümü sanki unutmuş gibi,
Vahşi kahkahalarda sanıyorum bu akşam.

Ellerimi elinin gölgesine değdirip,
Bütün asi ruhları huzurunda eğdirip,
Cesedime aşkının kefenini giydirip,
Ruhumu altın taşta sunuyorum bu akşam.

Belki meçhule varır bu belirsiz izlerin.
Bir sırra sürüklüyor kan çanaği gözlerin.
Vaslına ermek için; en yalancı sözlerin,
Çıplak şahadetine kanıyorum bu akşam.

Bilmem gerek var mıydı visalini tehire.
Ne çare, aşkın döndü şerbet iken zehire.
Ateş gibi düşerim nazar ettiğin yere;
Gözlerinin içinde yanıyorum bu akşam.

Hicrimin en belalı yarasını kaşıyıp,
Tutuşan yüreğime kalburla su taşıyıp,
Bazen dudaklarında cehennemi yaşayıp,
Bazen yanaklarında donuyorum bu akşam.

Benliğimi benimden bir an soyarsın diye,
Boş kalan ellerime "seni" koyarsın diye,
Sessizliğe büründüm belki duyarsın diye,
Seni taaa yureğimden anıyorum bu akşam.
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
Gönlünüze sağlık, Yusuf Bey... "Ellerimi elinin gölgesine değdirmek" O bile büyük bir vuslat hissi olarak düşünülmüş. Buluşunuzu kutlarım.
yusufaydin159
Yusuf Aydın8 years ago
@yusufaydin159 | Kıymetli varlığınız ve yolumu aydınlatan yorumlarınız için çok teşekkür ederim değerli kalem. Hürmetlerimle