Bu Ülke adlı eser  Cemil Meriç’in ilk baskısı 1974  yılında yapıldığı ve Cemil Meriç’in “aynı kaynaktan fışkırdılar " diyerek ifade ettiği eserlerinden biridir.  Eserin ilk baskısı 1974’te Ötüken yayınları tarafından yapılmış eser bu tarihten sonra da defalarca yeni baskı görmüştür.

Eser, Türkiye’nin meselelerine Ülkedeki sağ sol çatışmalarına getirdiği olumlu yaklaşımla dikkat çekmiş, pek çok eleştirmen tarafından ülkemizde basılan en değerli deneme yazılarından ve kitaplarından birisi olarak kabul edilmiştir.

Cemil Meriç’in gözlem ve tecrübelerine dayanarak Türkiye’yi siyasi ve edebi açıdan ele alarak yazmış olduğu denemelerden oluşan kitabıdır.  Cemil Meriç’in doğu-batı, sağ-sol çatışması gibi mevzulara değindiği bu eseri  Türk edebiyat ve siyaset dünyasını, doğunun fikir âlemini ve önemli düşünce insanlarını ele almış, batılılaşma, fikir hareketleri ülkenin durumu hakkında öznel  ve somut değerlendirmelerini okurlarla paylaşmıştır. [1]

 Türkiye’nin modernleşme sürecini  “Batının sömürgesi olmamak için Batılılaşmak” olarak tanımlayan Cemil Meriç  bu eseri için bizzat şu ifadelerde bulunmuştur.  : "”Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin kemiği”[2] “Bu sayfalarda, hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim:”[3]

Her zaman düşünce özgürlüğünü savunan  Cemil Meriç, bu eseri  kendi düşünce, izlenim, duygular ve anılanından oluşur.  Eser yazarın kendini anlamak ve anlatmak adına yazdığı yazılarını kronolojik bir sıra ile dizdiği  ülkemizin trajik  seyrini dile getiren yazılardan meydana gelmektedir.

Kitap üzerinde birçok mülahaza yapılmış edipler ve muharrirler bu eser için genel olarak olumlu ifadeler kullanmışlardır.

‘Bu Ülke, bir mabet. Uzun bir revaktan sonra giriyoruz mabede. Meriç’in oğlu Mahmut Ali tarafından kaleme alınmış tam yetmiş sayfalık bir entelektüel biyografi, tanıtım yazısı. Üstadın muazzam, muhteşem ve mutantan düşünce mabedine böylesine uzun bir revaktan sonra giriyoruz.[4]

 “Türkiye ruhunu kaybetti. Toprak mı? En değersiz şeyimizdir belki de… En değersiz şeyimizi kaybedince, her şeyimizi kaybettiğimizi anladık!”

 " Neredeyse birkaç istisna dışında döneminin bütün aydın ve ya entelektüelleri gibi düşünceyi batı düşüncesi  olarak algılamıştır. 1960'lı yıllara geldiğinde yeni bir dünya keşfeder. Doğu âlemi 70'li yıllarda fildişi kulesinden çıkarken artık onun gözünden doğunun batı ile hesaplaşmasını görürüz. Onun gözünde entelektüel ve ya aydın tasviri de değişmeye başlamıştır. Ona göre gerçek entelektüel bir zümrenin emir kulu değildir. Gerçek entelektüel bir devrin şuuru olmak zorundadır. Bütün hakikatleri yoklamalı bütün yalanların maskesini yırtmalı, kalabalığa doğruyu söylemeli, her düşünceye saygılı olmalı, vuzuhu fethe çalışmalıdır. Gerçek entelektüel.[5]

“Derslerimde de, konuşmalarımda da tekrarladığım ve darağacına kadar tekrarlayacağım tek hakikat: Her düşünceye saygı." (Syf 55)

 MEB Yüz Temel Eser listesine de alınmış olan ve çok beğenilen eserlerinden biridir. Eser MEB tarafından okullara ve öğretmenlere okunması için tavsiye edilmiş eserler arasındadır.

 

 

 

 

---