Burak
Osmanlıca yazılışı; burak - burâk : بُرَاقْ
Sözlüklerdeki anlamı: Binek, Cennet'e mahsus bir binek vâsıtası, Peygamberimizin Mirac gecesi bindiği binek manalarındadır.
Burak aynı zamanda Hz. Muhammed'in Mi'râc gecesinde üzerine binerek Mi’raç’a çıktığı bineğin adıdır. [1] Hz Muhammet Burak'a binerek önce Mescid-i Aksâ'ya gitmiş, daha sonra göğün yedi katmanını gezmiş, çeşitli melekler ile de karşılaşmış, , oradan da Arş'a yükselmiş, Allah’ın huzuruna da çıkıp geri dönmüştür.
Burak kelimesinden bir çeşit binek olarak Hz İbrahim ile ilgili bir rivayette de söz edilmiştir. Hz İbrahim , Mekke’de bulunan diğer eşi Hacer ve oğlu İsmail'i ziyaret etmek için Burak'a binmiş Mekke’ye gitmiş, aynı günün akşamında Burak ile geri dönmüştür. (Hz İbrahim - Kıssaları ve Edebiyatımızdaki İzleri )
Kur’an’da Burak kelimesinin geçmemesine rağmen hadislerde Burak isminden söz edilmiştir. Arapça asıllı olduğu bilinen bu kelimenin "berk (şimşek)" kökünden geldiği sanılmaktadır.
“Bir rivayete göre burak, cennet hayvanlarının genel adıdır. Renginin güzelliği ve alımlılığı, yıldırım gibi sür'atli hareket etmesi başlıca özellikleridir.”[2]
Burak İran ve Osmanlı minyatürlerinde başında tacı olan, saçları örgülü, göğsü madalyonlu, tavus kuşu kuyruklu, insan yüzlü iki kanatlı, vücudu ve ayakları at şeklinde bir varlık olarak tasvir edilmiştir.
Burak Mirâciyelerde ve dînî edebiyatta çok kullanılmış, na'tlarda sözü çok edilmiş olan bir kelimedir.
Cebrâîl tııtdu Burak, bindi ana
Hoş yöneldi yürüdü Hak'dan yana Süleyman Çelebî
Adın kodular Burak- yekta
Geldi ayağına Arş-ı ala Şeyh Galib[3]
KAYNAKÇA