Bu Eser 06.03.2014 Tarihinde Günün Yazısı Seçilmiştir
2-Dünya totem kandaş gözünde groteskiydi. Totem kandaş kişi olur sanı kanılarıyla
dünyayı groteski yaşantılaşmıştı. Bu nedenle büyü ve büyücülük totem kandaşın
anlayışında kişisel yaşantılaşması içinde groteski bir ilişkilenmeydi. Erken dönem
groteski anlayışla, mülkiyetçi dönem ilişkilerindeki menfaati olan büyü ve
büyücülükleri, sürecin akışından ayıralım. İkinci büyücülük mücadele edilendir.
İşte büyücü, eski dönem yaşantılımı içinde kullanılan
edimlerin nedensellik bağı, geçmiş ile şimdi arasındaki zamanın perdelemesiyle
gizli kalmıştı. Eş deyişle bu perdelenme bilgiyi okülte kıldı. Ya da, bilgiyi ezoterikti
çekicilikle beliren büyü alanı kıldı. Büyücü bu gizli alana ilişkin bilgileri
bilen, icra eden kişidir. Yani ilkti büyücülükte hiçbir menfaati oluşma yoktur.
Çünkü bu dönemler özel mülkiyetçi çıkarlar dönemi değildirler. Büyücülük sadece
bu değildir.
Görünmez atalarla, görünür torunları arasında iletişiminin
sağlanmasını da, duyarlıklı kişi oluşla, bu büyücü kişiler yaparlardı. Büyücü,
ökülte olanı öğrenmiş, bilgece açıklayışlarla, geçmişin müktesebatı olmuş,
deneyim ve tecrübelerini; kendisine öğretilmiş olmasıyla sosyal statü
kazanıyordu. Bu statüyle büyü kaynağını kullanmayı hak ediyordu. Böylece
kazandığı ökülte bilgilerle, büyücü oluyorlardı.
Hastalıkları sağaltılması (tedavi edilme) süreci başlı
başına bir deney ve araştırmaların arayışıdırlar. Hastalıktaki nedensellik
bilinmiyordu. Ama tesadüflerin, yani
denk gelmelerin tarifsiz olan yararını iyi biliyorlardı. Bu nedenle eski
dönemler, öznellikti hal içinde bulunmalarla kültürel gelişmelerin içinde olma
dönemidir. Birbirinin biyolojik
kardeşleri olmayıp, sosyal kültürüyle kavranan totem kardeştiler.
Öznellikti hal içinde bulunmanın en büyük kaynağı, sanı kanı
edimi olan groteski yaşantılımalardır. Bunun deney olan mahiyeti varsa da,
deneyi ve sonucunu kategorize edemediklerinden; deneysel olanla, sanı kanı
olan; hayali eşlemelerle groteski yapı şekline dönüşüyordu.
Büyücü denen duyarlıklı kişiler tesadüfün ya da denk düşmenin
gücünün az çok fevkinde olan insanlardı. Nesnel ve neden sel olanın anlatması
ve anlaşılması, yoktu. Bu nedenle bilinip uygulanıyor olanların dahi anlaşılır
bir ANLATMASI yoktu. Bu nedenle
uygulamanın kendilik groteski anlaşılması vardı.
Bir hastanın ateşini su ile ıslatan serinletme, deneyle
bilinen bir büyü oluyordu. Ateşle su arasındaki ilişki bilinmese bile, suyla ateşin düşürülmesinin anlaşılması,
groteski anlama oluyordu. Yine kişimiz sayıklıyor
la kendisinden geçmişken, duyarlı kişimiz tesadüf olanların da denemesi içinde
olacaktı.
Yine kişimiz gittikçe kötüleşmiş iltihabi ya da kangren
olmuş yara berelere karşı, yine tesadüf olanların merhem bulamacı denenmesi
içinde olacaktı. Söz gelimi duyarlıklı kişi tütsü yapacaktı. Bu tütsü içinde
çeşitli koku salan bitki eczası buharlaşacaktı.
Onca deneylerden birinde, solunum yolu rahatsızlığıyla, bu
rahatsızlığa iyi gelen bitki ekstresi buhuru; solunum hastalığı çeken hastanın
solunum yollarını açması tesadüflüğü, zorunlu olarak birbirine denk düşecekti.
Yine hastalıkla ilişkili olsun olmasın büyücü, aklına getirdiği şeylerin
denemesini yapacaktı.
Böylece şeylerle deneme yaptığı hastalığın denk düşme
ilişkisini; ya da ilişkisizliğini belirleyecekti. Bu bağlamda elindeki sopayı
yere vuracaktı. Bir sopayı kıracaktı. Su içirecekti. Kaynatılmış çeşitli kök ve
ot suyu ekstre eczasını ya da bulamacını, tek tek o hastada deneyecekle
tesadüflüğü arayacaktı.
Tesadüfleri çıkarmak için insanın önünde çok uzun zaman
vardı. Görülmekte ki büyücülük, duyarlı kişinin bilgi becerisiyle sınırlı;
hastalıklarda kullanılan deneysel ve araştırmacı bir yöntemdir. Deney konusu o hastalıkla ilişkili ilişkisiz
olanı, o hastalığa deneyecekle tesadüfleri ortaya çıkaracaktı. Bu tecrübe,
neden sel bir deneme olmayıp, tesadüflerin ortaya konmasıyla tedaviydi
(büyücülüktü).
Böyle olunca büyücülük; analiz sentez yapışla, buluşçuluk
değildi. Büyücülük tesadüf olanın miktar ve oranını sır edip, bilginin
saklananlarını insiye yoluyla, bir sonraki kuşak kişilerine el vermeleri
işiydi. Demek ki bilim büyücülükle ortaya konmuş olup; tesadüfleri, o olayla
denk düşüren bir bilme ve bulmanın bilgisi olmakla, yola başlamıştı. Bu bilimin,
başlangıcı olan tarihselliğiydi.
Bunlar, her biri uzun zaman aralıklarıyla tek tek birikmiş
deney, öznel tecrübe ve okülte bilgilerdi. Ayrıca duyarlıklı kişimiz de, kendi
süreci içinde, kendi kişisel uzluğunu da işin içine katacaktı.
Hastalığı iyileştirme gayret ve süreci içinde büyücümüz;
mikrop, kimyasallık gibi girişmelerin nesnel oluşlarını bilmeyecekti. Ama
hastalık evresinde bunları, sık sık ve bir bir deneyecekti. Denemelerinde bir
tanesi hasta kişinin hastalığa direnci ile birleşip, hasta kişinin o
hastalıktan kurtulmasına denk düşecekti elbette.
İşte kişimiz bu denk düşmeyle işini başarmıştı. Tecrübe
burada tesadüfle belirmişti. İlk insan yaşamı, bencilliğin güdülemesi dışında
kalan alanlarda tesadüfün (rastlaşmanın da) payını, işin içine katmıştı. Bunu,
çokça yaşantılaşmışlardır. Tesadüflerle yaşantılaşma, ilk dönemlerin ana
ilkesinden birisidirler.
Duyarlıklı kişimiz, uyguladığı ecza ya da merhemle olumlu ya
da olumsuz nasıl bir şey yaptığını açıklayamazdı. İyileşmedeki bitki
ekstresinin vücuttaki kimyasal reaksiyonu da BÜYÜ oluşla bilinip açıklanıyordu.
Büyü sözü o dönemlerde açıklama ve bilmenin kendisi oluyordu.
Sadece iyileşme ile denk düşen uygulamaların denemesi,
denenmelerin giderek miktarı, süre aralığı bilgileri de ediniliyordu.
Büyücüler, hem insiye yoluyla öğrendikleri bilgiyi (büyüyü), hem de kendi
deneylerinden oluşla geliştirdiği büyüyü (bilgiyi), harmanlayan tecrübeleriyle
işi götürüyordular.
Sihir, büyü, tılsım, efsun, keramet te denen, zorunlu gizli
kalmış bilgilerin (büyülerin) öğrenimi ve uygulaması bir bilgelikti
(büyücülüktü). Büyücülük (bilgi
edinme)aynı zamanda da, hastalık gibi bir konuda; yeni araştırmalarla deney
yapmanın ilk uygulama alanı olmaktadır. Bir büyü (bilgi) edinmenin ve büyü
yapmanın (bilgiyi kullanmanın) içinde ve karşılığında menfaat yoktur.
Büyücülük, gruba veya sosyal yapı içine, sosyal ödev oluşla ve bilgelik oluşla
sosyal yapıya katılma işidir.
Büyü ve büyücülük ittifakı dönem sonrasıyla bambaşka yansımalar
içinde de olacaktı. İttifakı dönem uzun süreçler sonunda, emeği ve emek
ürünlerini özelleştirip; ticareti, takası ve menfaati ortaya koymuştu. Emekle
üretim, kişinin tükettiğinden
fazlasını
üretişle; zaten birikebilme eğilimindedir.
Sürecek