KategorilerYAZILARMakaleBüyü Ve Büyücülük 4

Büyü Ve Büyücülük 4

21.03.2013

Bu Eser 08.03.2014 Tarihinde Günün Yazısı Seçilmiştir

Böylece büyü bir totemi gerçekliği, ortaya koyuştur. Totem gerçekliği zamanla kısıtlı ellerde, yani büyücüler elinde deney olanı da üzerine alışla gelişecekti. Ta ki, sınıflı toplumlara değin.

Böylece dinler doğru olduğunu söyledikleri nebi şeriatını da uygulamaya koydular. Nebi şeriatları unutulmuş oluşla, başlı başına bir gizli bilgi olmakla büyünün kendisiydi. Dinler bir yanda inanırlarına bu alanda, yani ökülte (gizli kalmış-bilinmez) olan nebi yaşantılarını söylüyorlardı.

Böylece dinler nebilerin yaşantısını sosyal yapıya inanç oluşla vaaz etmiştiler. Diğer yanda da dinler bozulduğunu söyledikleri nebi şeriatlarına, güncel olanın güncel mühürlü bakış tarzını insanlara vaaz ediyorlardı.

Yine dinler hem okülte (gaip) bilgilere sarılmış; geçmişten, gelecekten, nebilerden, öte dünyadan gaybın varlığından bahsediyorlardı. Hem de gaybı Allah bilir diyerek, bu ökülte alanı dinin kendileri kullanırken, ökülte olanın bilgisini insanlara kapatıyorlardı.

Dinler; “sana gayptan sorarlar, gayptan size çok az bilgi vardır” diye söylüyordu. İnsanlar da; madem gaybı Allah bildirdi diyerek, o az bilgi veren ayetlerle gaybı bilir olup, menfaati büyücülük etmeye başlamışlardı. Yani büyücüler, Allah’ın ayetlerini yorumlayarak, menfaati büyücülükler yaparak meşruiyet kazanmışlardı.

Tarihsellikte inisiye yoluyla ezoteriki büyü bilgileri edinemeyen kurnazlıklar; artık ökülte bilgileri dinler içinde, tarikat ve mezhepler içinde tasavvufla alacaklardı. Artık büyü, meşru olan kutsal kitaptan okumalarla, üfürme sahtekârlığı da olmuştu.

Animiz insan, kendisinden sonraya; yaşantısı içinde olmayan ne gayb ilmi bırakmıştı; ne de cennet cehennem gibi öte dünya anlayışını bırakmıştı. Ne de azap çeken ruh düşüncesini oluşturmuştu. Bunları ima dahi edemezdi. Kimi bu tür doku uyuşmazlıklarını animizme ithaf etmek, tam bilmezlik oluşla animizmi bilmeme cahilliğidirler.

Eski totemi dönem, totem kandaşlarına kötülük bilemezdi. Zorunlu ve iyi bir sosyal ödevcil oluşla, öne çıkardılar. Ne karıları, ne kocaları ne de bunlardan kaynaklı hinlikleri vardı.  Kötülüğü bilmeyen yapının büyücülüğü kötü anlam da kullanmaları da olanaksızdı. Bugünkü karılarına, kocalarına vs. büyü yapıp şirinlik muskası takmak gibi aldatma, kandırma olan sahtekârlıkça büyücülükler; üfürükçülükler; eski erken dönem toplulukların önüne aldıkları bir mesele ve kullanım hiç değildiler.

Babil Utnapiştim'i ya da Sümer Ziusudra'sı; ittifak içindeki bir totemi boyun, öğretmeni, belleteni, bilicisi, duyarlısı, büyücüsü oluşla peygamberidirler. Henüz peygamberlere Rabbani olma sıfatı da verilmemişti.

Ziusudra (ya da Utnapiştim) Şuruppak şehrinde Ubartutu'nun oğludur. İttifak, tanrılar kurulu; ittifakın katılımcı gruplarından meydana gelmişti. Her biri bir totem gücün temsilciliği olan kurul; bir karar almıştı. İttifakın insanlarını yok edecektiler. O günkü kavram diliyle sık sık tufanlar düzenleyecektiler.

Az ileride bahsedilecek ittifak kararlarından hoşlanmayan bu kararlara karşı çıkan ittifakın kararlarına iman etmeyen [sadık kalamayan (cin)] gruplar vardı. Tufanlar uyumsuz grubun içlerinde atılmasıydı ya da, yeni bir iman tazelemeydi (sözleşme ahdine sadakat onaylamasıydı). Zaten ittifaka muti olanlarda yeni şartların yeni sorunları karşısında, şart nameleri sık sık değişip dirençlere göğüs geriyorlardı.

Şunu unutmayınız, ittifakı dönemin kullandığı dil olan, iletime dil aktarımlarının bir özelliği vardı. İttifakın ortak dili oluşla kullandığı dil sözcükleri yeni oluşuyordu bu biline. İkinci olaraktan da ittifak dilinin anlam ve kavramları veya kullandıkları tanımlamalar, sürekli bir anlam oluşla tam oturmamıştı. Sözleşmenin yeni şartlarla değişmesi gibi sözleşme oluşun anlam genişlemesi gibi sözcüklerin anlatım karşılığı da sık sık değişiyordu.

Erken ittifakı dönem anlatımlarında eğer bir tufandan, bir yaratmadan, bir yok etmeden, bir yer, gök tanımlamalarından bahis ediyorlarsa; bu tanımlar o dönemlerde bugünkü anladığımız anlamla ortaya konulmuş anlamları ifade etmiyorlardı.

Kavramlar yeni yeni beliren, ittifakın bile ön görmesi olanaksız olan gelişmeler ışığında şiddetle oluşan ihtiyaçlar karşısında, meydana konuyordu. Sık sık ta anlam genişlemesi, ya da anlatım değişmesine uğruyordular.

Söz gelimi ittifakın gücü (tanrılar kurulu kararı), ittifakın görünüşünde olan yepyeni bir insan yaratmıştı. Bu yaratış yoktan var ediliş değildi. Zaten var olan, ittifaka katılan her bir grubu, yeni totem kimliği anlayışı içinde saygılama ve kutsal kılmanın "birlik sözleşmesi" olan yaratmalardı.

 Sürecek

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da