firarın şiirsel resmi uçuşan yapraklar telleri zorlamış düşüncem köpekler tırmalamış gece kadar esrarengizliğimi
hani koşunca güneşi tutacağını sanmak hani bir gece yıldızlardan göğe yol bulmak olasılıkları hesaplamak ya da içi gezegen d/olmak rüyaların sana gelmesi çağırmadan sen
ağaçlardan adını silkelemek olgunlaşmış bir meyveyi yer gibi gözlerinden dalmak okyanusa telde asılı çanla uyanmak her gün biraz daha ölüme
köpeklerin su kabı kadar sade bahçemi saran çimenler oysa içimi yeşerten şu aşk zaman çanına meydan okuyor
bulutlar halka oluyor yan yana yağmurları getiriyor her bahar göğüme bunca yoğunluk ve ardındaki gülümseme sıcak ellerini çağrıştırıyor gülümsüyor -uğursuzluğa mahkum- baykuş bile
ruhumu topluyorum ben her firarda kendimden yine kendime bir yolculukla çiti usulca kapatıyorum bu defa gölge etmesin diye elin kemi sakinleşiyor rüzgar bağrında sessiz fırtınalar
her sabah bahçeyi süpüren şu içimdeki çocuk kurumuş yaprak sesleriyle fısıldıyor insanlar da mevsimler gibi sıcak soğuk, gelip geçici
bitmez sandığım yolları kısaltan güneş gibi ısıtan gözlerinin etkisi evimin perdesi açık, lambada alev ocak dediğin cancağızım okyanusun dibinde tüter
gelsin soframa ıslak neşem bu bahar da yeşersin bahçem yüreğinden yüreğime dökülen her lokma sahibine şükür secdesi
ateşi cehennemden alınmış yangınlarımın cennete uzansın serinliği varsın kaynasın kazan ben hiç böyle huzur duymamıştım sevdan içimi yakmadan önce ibrahim' e selam
işte şu kırmızı kan yüreğimdeki mührün hala taze, hala sıcak bugün gibi sen gibi biz gibi...