yapıştırılır. Fırça ile çalışılır. İstenirse çerçevelenir ama altına mukavva konmaz.
Cepheden Resimleme: Öznenin yüzünün gösterildiği bir çeşit portre çalşışmasıdır. Cephe tasvirlerinde genellikle resmin bir tarafı ton kontrastı yaratılabilmesi için yüksek miktarda ışık alır. Böylece diğer taraf gölgede bırakılarak resim monotonluktan kurtarılır. Böyle olmayan durumlarda resim hiç de doğal olmayan bir şekilde simetrik olacak ve estetikten uzaklaşacaktır.
Cerulean Mavi: Kobaltla kalayın veya krom oksidin pişirilmesiyle elde edilen, belirgin bir yeşil tonu olan, parlak, hoş bir gök mavisi pigmenttir. 18. yüzyılın sonlarında renk yapımcılarının tatmin edici bir kobalt kalay mavisi üretme yönündeki birkaç girişiminden sonra, bu işlem 1805’te Almanya’da kusursuz hale getirildi.
Contre Jour : Arkadan aydınlatma olarak bilinse de, contre jour tam anlamı ile ‘ışığa karşı’ demektir. Resmin öznesinin, (örneğin, kapı girişinde duran bir figür veya cam eşiğindeki bir objenin bulunduğu resimlerde) arkadan güneş ışığı veya yapay ışıkla aydınlatıldığı bir tekniktir. Edgar Degas’ın (1834-1917) Penceredeki Kadın (1871-72) adlı yağlı boya tablosunda olduğu gibi, karanlık tonlar ve silüete yakın efekt yaratır. Ressamlar çalışmalarına bir drama havası, gizem veya sükûnet katmak için contre jour tekniğini kullanmaktadırlar.
Counter-change: Zıt tonlardan faydalanan bir kompozisyon hilesidir. Abartılı bir görsellik elde edilebilmesi için koyu arka fona karşı açık, açık arka fona karşıysa koyu şekiller yerleştirilmesiyle oluşturulur. Counter-change, birbirinden renk tonlarının farklılıklarıyla ayrılan özdeş nesnelerin dizilmesi suretiyle, özellikle desen oluşturmakta kullanılır
ÇEŞİTLİLİK (VARIETY) : Resimdeki ana temanın birliğinin çerçevesi içerisinde canlı ve zengin bir çeşitliliğin de elde edilebilmesi resmin albenisini arttıran önemli bir unsurdur.
Çıplak Model: Çıplak olarak atölyelerde desen, resim ve heykel çalışması için durdurulan kadın ya da erkek model.
Çini: toprağın pişirildikten sonra şekil verilip kap-kacak, tabak, vazo, sürahi vb. eşyalar üretilmesine dayalı bir el sanatıdır. Aynı zamanda fayans, porselen tabak, seramik gibi eşyaların süslenmesinde kullanılan bir yüzü sırlı, renkli dekor ve motiflerle işlenmiş kaplama malzemesine, bu malzemeyle işlenmiş eşyalara çini, bu süsleme işine de çinicilik denir.Japonya'da keşfedilip Çinlilere geçen bu sanat oradan da Türklere geçmiştir.Ve bu yüzden bu sanatın Çin'e dayandığı dayandığı düşünülerek Çini adı verilmiştir.Japonya'da Shino-yaki adıyla gelişmiştir.Çin'in Kaifeng şehrinde yer alan ve Kuzey Song Hanedanı 'ndan kalan İron Pagodası kırmızı ve yeşil çinileriyle uzakdoğu çiniciliğinin en güzel örneklerini barındırmaktadır
Çini mozayik: (Fr. mosaique faience; İng. faience mosaic; Arp. zellic, fusayfısâ) Yanyana getirilerek bir yüzeyi kaplayan ve meydana getirilecek tezyinata göre kesilmiş, zemine gömülmek suretiyle kullanılan çini.
Çini mürekkebi: İs karası Borneo kafurusu + jelatin + misk ile karıştırılarak yapılır. Su ile kolaylıkla eriyen ç. ile resim yapılır ve yazı yazılır. Şişeler için sulu halde tutulabildiği gibi kurutup çubuklar halinde de muhafaza edilebilir
Çiy renk: Resimde bir rengi, diğer renkler yanında uyuşmaması halindeki durumuna denir. Çiy renk aslında saf bir renk de olabilir. Ancak uyuştuğu takdirde renk saf da olsa çiğ durmayabilir. Bu bakımdan yalnız başına tek bir reni için çiy deyimi kullanılamaz. Çiy renk ve bağıran renk aynı şeydi
ÇİZGİ (LINE) : Nokta olarak başlarlar ve her yönde "düz, kıvrımlı, kırık, kalın/ince, koyu/açık" olabilirler.
ÇİZGİSEL (LINEAR) : Sanatın çizgilere ilişkin yanları.
Çutra(Osm. mastaba) Set, kerevet anlamına gelir. Fakat esas anlamı set'tir. Mastaba anlamı çutra'nın karşılığıdır. Mastaba, set anlamı ile Mısır'ın kademeli piramitlerini ifade eder. Mastaba, Mısır piramitlerinin geometrik piramit olmadan önceki biçimidir.