KategorilerGÜZEL SANATLARResim SanatıÇağdaş Resim Akımları

Çağdaş Resim Akımları

22.08.2016

Çağdaş Resim Akımları

Sanat, insandaki güzeli sevmek ve ondan zevk almak duygusundan doğmuştur. Vücudun gelişmesi için gerekli besin maddeleri gibi, insan ruhunun da gelişmesi için sanata ihtiyaç vardır

Sanatta görüş, duyuş, anlayış bakımından yenilikler ortaya koyan, farklılık gösteren harekete "sanat akımı" denir. Bir başka deyişle belli bir tarihsel süreçte aynı sanat anlayışına sahip sanatçıların oluşturduğu topluluktur. 

Hemen her sanat akımı ortaya çıktığı dönemden itibaren belli bir süre edebiyat ortamında kendine yer edinmiş, bu akımın temsilcileri ortaya koyduğu yapıtlarla toplumda yankı uyandırmışlardır. 

Sanat akımları, yepyeni bir düşünce ortaya atarak toplumların günlük yaşamında, özellikle de kültürel yaşamında önemli değişiklikler meydana getirmiştir. 

Sanat akımlarının çoğu, varlıklarını kendinden önceki akımın varlığına borçludur. Çünkü birçok sanat akımı, kendinden önceki sanat akımına tepki olarak ortaya çıkmıştır. 

Resim sanatı, bazı aşamalar yaparak günümüze kadar geldi. Her resim akımı bir öncekinin etkisi ya da tepkisi ile meydana gelmiştir. Çağdaş resim akımları genellikle modern resim olarak tanımlanırdı. Bazen de bu akımlar yadırganırdı. 

 Realizm akımı (Gerçekçilik)

Bu akımdan önce dinı konular, saray ve saray yaşantıları, seçkin kişilerin portreleri ve en güzel manzaralar özenle seçilip işlenirdi. Doğayı olduğundan daha güzel ve yüksek göstermek gelenek halini almıştı. Oysa doğayı olduğu gibi anlamak, toplumun yaşamını gerçek olarak canlandırmak gerekti. işte Millet, Courbet, Daumier gibi ressamlar, halkın yaşantılarını konu alıp, hayatı ve doğayı olduğu gibi yansıtmışlardır.  

 Puvantilizm akımı (noktacılık) 

Neo Empresyonizm (yeni izlenimcilik) diye de sanat tarihine geçmiş olan bu akım, Empresyonist görüşlerin etkisinde kalmış ve bir bakıma da onun devamı olarak gelmiştir. Puvantilistler, bilimsel metotlarla renk karışımını uygulamışlardır. Amaç, göz yolu ile renk karışımlarını sağlamaktır. Bu akımın sanatçıları renkleri paletlerinde karıştırarak tuvale sürmüyorlar; onun yerine, karışımını yapacağı renkleri, tuval üzerine yan yana küçük noktalar halinde koyarak, bu etkiyi sağlıyorlardı. Örneğin mavi ve sarı renkleri, küçük noktalar ya da kareler halinde yan yana sürüldüğünde, uzaktan yeşil görünür. Gözün bu aldanışı, renklerde titreşim yaptığı için, resimde hoş bir görünüm sağlar. 

Bu akımın başlıca sanatçıları Seurat ve Signac'tır. 

 

 Empresyonizm (izlenimcilik) 

Resim tarihindeki sürekli yeniliklerin hareket noktası sayılır. Empresyonizme göre, açık havada bulunan eşyaların renk görünümleri günün her saatinde değişir. Ağaçların yeşil rengi öğle üzeri daha parlak, daha canlı görüldüğü halde, akşama doğru koyu renkte ve donuk görünür. Bu akımın kurucuları, atelye çalışmalarından çok, açık havada çalışmaya önem vermişlerdir. Çünkü aradıkları canlı ve temiz renkleri, gün ışığının parlaklığında bulmuşlar, koyu ve karanlık renklere resimlerinde yer vermemişlerdir. Renk, ya olduğu gibi ya da değerini düşürmeyen başka bir renkle karıştırılmıştır. Işıklar sarı, turuncu, kırmızı tonlarında aranmış, gölgeler de bunların zıtları olan mavi, mor, yeşille boyanmıştır. Böylece resimde, renkleri kirletmeden eşyanın hacim etkisi sağlanmaya çalışılmıştır. 

Empresyonizmin öncüleri ve temsilcileri Edouard Manet, Claude Monet, Alfred Sisley'dir. Kendilerine özgü çalışmalarıyla Auguste Renoir, Edgar Degas, Camiile Pissaro, Paul Cezanne de bu akım içerisinde yer alan ressamlardır. 1874'de Paris'te empresyonist ressamlar birleşerek ortak bir sergi açtılar; fakat bu gösteri, hiç beğenilmedi. Eleştiricilerden biri, Monet'nin "Güneş Doğarken Izlenim" adlı tablosunu alay' konusu ederek, gazetesinde çıkan yazısında bu sanatçılara Empresyonistler (izlenimciler) adını taktı. Bu yakıştırmayı ressamlar da benimsediler ve böylece bu akımın da adı olarak kaldı. 

 Post Empresyonizm akımı (Art izlenimcilik)

Empresyonizm akımının etkisinde kalan fakat onun sınırlı kurallarına bağlanmayan sanatçıların yoludur. Van Gogh, Gauguin, Lautrec bu akımın içerisinde yer almış büyük sanatçılardır. Bunlar empresyonizmin araştırıcı ruhundan yararlanarak birbirinden değişik tarzda çalışmalar yapmışlardır. Doğanın özelliklerini, birlikte 

yaşadıkları varlıkların karakterlerini konu alarak, kendi yaşamlarına uygun bir biçimde bunları işlemişlerdir 

Fovizm akımı (Yırtıcılık)

"Bir tabloya bakarken onun neyi göstermek istediğini unutmak gerek." diyen Matisse, bazı ressamlarla birlikte eserlerini 1905 yılında sergiledi. Bu resimlerde, renkler birbiri ile hemen hemen hiç karışmamışlardı. 

Biçimlerde de derinlik yoktu. Ressamlar hiçbir kayıt tanımadan kendilerini duygularına vermişlerdi. O zamana kadar henüz empresyonizme dahi iyice alışamamış olan halk, sergideki bu yapıtları tepki ile karşıladı. Bir eleştirici, sergiyi gezerken yapıtların arasında klasik italyan üslQbundaki küçük bir 

heykeli görünce "Vahşıler arasında bir Donatelo." demişti. Sanatçılar da bu kelimeyi benimsediler ve "Fovistler" olarak tanındılar. 

Başlıca temsilcileri: Matisse, Dufy, Vilaminek, Derain'dir  

 

Ekspresyonizm (Anlatımcılık) akımı

Ekspresyonizm bir hayat anlayışı, bir dünya görüşüdür. Fakat bu görüşte önemli olan kişinin ruhsal durumudur. Doğa ikinci planda kalır. Bu akımın sanatçıları, kendilerini boğan, ezen, ıstırapları sanatlarına sokmuşlar, haksızlıklara karşı olan isyanlarını, yeni bir renk ve biçim görüşüyle anlatmak istemişlerdir. 

Yapıtlarında kadın vücutlarını çekinmeden çirkinleştiriyorlar; insan yüzlerini korkunç, iğrenç ifadeli karnaval maskeleri halinde yapıyorlardı. Çizgileri kaprisli, kullandıkları renkler ise, fovist ressamlarınki gibi cerasetlidir. Bu anlayışın ilk izleri Van Gogh ve Munch'un yapıtlarında görülür. 

Diğer temsilcileri ise Kirchner, Nolde, Rouault, Modigliani'dir 

 

KÜBİZM :  

Picasso ve Braque’nın çalışmalarının etkisinde adlandırılan bir sanattır. Kübizm, doğa görünüşlerini geometrik bir parçalamaya tabi tutup, tablo yüzeyini doğa unsurrlarından kurtararak yeniden inşa etme amacını güder. Figürün tümünü basitleştiren geometrik inşaaya sentetik kübizm, bir figürün her taraftan görünüşünü dikkate alarak yapılan parçalamaya ise analitik kübizm denir. Bu hareketin çıkış noktası Cezanne’nin her cismi bir koni, silindir, prizma gibi üç boyutu olan geometrik oylum üzerine oturtmak  amacından doğmuştur.

Bu akımın sanatçıları, empresyonizmdeki renk oyunları yerine varlıkların geometrik biçimlerini ön plana alıyorlardı. Öncü sanatçıları; Brague, Griss, Leger ve kurucusu olan Picasso ‘dur.

ORFİZM:

Kübizmin bir kolu olan, renge ve renk uyumuna önem veren sanat anlayışıdır. Delaunay’ın resimlerinde , Picasso ve Brague kübizminin aşıldığı, şiirli ve müzikli bir anlatıma varıldığı açıklanmıştır. Bu sanatçı ve akımın özelliği; İzlenimcilerin saf renklerine bağlı olup, Seurat’ın yaratıcılığını da begenirdi. O, saf anlatımın, simültane kntrastlar üzerine kurulması gerektiğine ve bunun, renklerin dinamizmini ve varlığını anlatmak için biricik olanak olduğuna inanıyordu.

 

 Fütürizm akımı (Dinamizm-Hareket)

1909 yılında İtalya’da, önce şiirde sonra da resimde ortaya çıkmıştır. Geçmiş ve geleneksel görüşleri reddeden bir akımdır. Fütürizmde yapılmak istenen şey, evrendeki hareketin bir anını tespit etmek değil; hareketin kendini duyurmaktır. Bu akımın en önemli özelliği, her şey hareket halindedir ve değişmektedir. Hareket halindeki varlıkların gözde bıraktıkları etki algılanıncaya kadar hareket yeniden değişir. Bu nedenle 

koşan bir at, dört değil, yirmi ayaklıdır ve ayakların hareketi de üçgen biçimindedir. Çok çabuk hareket eden bir insan veya cisim, çizgilerini hava içinde eritir. Bu yüzden gözlerimiz, onun yapısını farketmez. Çok çabuk hareket eden cisim sanki parçalanmış moleküller halindedir. Bu bilimsel gerçek Fütüristlerin sanat görüşü olmuştur. Bunlar daha çok fırtınalı denizler, son hızla giden otomobiller, dansözler gibi hareketli konuları seçmişlerdir. 

Akımın temsilcileri: Boccioni, Balla, Severini'dir. 

 

SÜRREALİZM

( Gerçeküstücülük) : Sürrealist ressamlar, doğanın mantıki görünüşünü değil, insanın bilinçaltında ve rüyalarındaki dünyasını göstermek istemiştir. 1924 te Andre Breton tarafından ortaya atılmıştır. Edebiyat ve resim alanında eser vermiştir. Öncü sanatçıları; Chirico, Salvador Dali, Chagall, Klee, Miro dur.

SEMBOLİZM (Simgecilik) :

 Fransa ‘da 1880 yıllarında önce edebiyatta, sonra resim de ortaya çıkmıştır. Realizme ve Empresyonizme karşı çıkan ve düşünceyi sembollerle ifade etmeyi deneyen bir sanat görüşüdür. Dini ve mistik öğelere ağırlıklı olarak yer verildi. Öncü sanatçıları; Gustave Moreau, Chavannes, Redon ve Belçikalı Ensor’  dur.

 

Soyut resim akımı

Abstre ya da Nonfigüratif diye de adlandırılan ve doğa görüntülerine bağlı olmayan bir akımdır. Uygulama alanı resim sanatı içinde kalmamış; biçim ve renklere sonsuz bir serbestlik tanıması nedeniyle heykeıtraşlık, mimarlık, süsleme, dekor ve kostüm gibi sanatları da etkisi altında bırakmıştır. Günlük eşyaların biçim ve renkleri bile, soyut sanatın etkisi altında kalmıştır. Soyut resimde sanatçının amacı, çizgi ve renkleri düzenli bir biçimde yüzey üzerine yerleştirerek duygusal kompozisyonlar elde etmektir. 

Bu akımın temsilcileri de Kandinsky ve Mondrian'dır. 

 

POP-ART :

Popüler sanatın kısaltılmış adıdır. Pop-art ismi 1954’te İngiliz sanat eleştirmeni Lawrence Alloway tarafından kullanıldı. 1960’lardan bu yana İngiltere ve Amerika’da ayrı ayrı doğup gelişmiş bir sanat akımıdır. Özellikle Amerika’da günümüzün en yaygın anlayışıdır. Pop-art, Dadacıların kolajlarından tutunda kendinden önceki öncü akımları adeta yeniden fakat daha kuvvetle canlandırmakta ve sürdürmektedir. Bu akım sanatçıları, endüstri ürünü artıklarından güzete  parçalarına, insan ile diğer canlı ve eşyalardan alınmış mulajlardan, hazır doğa nesnelerine kadar nu bulunursa kullanılmış ve bir sanat yapıtı olarak sunmuşlardır. Pop-art gerçek ile görüntünün farkını çarpıcı bir biçimde ortaya koyar ve makineleşmiş hazırcı insanı eleştirir. Pop-art teknikleri içinde şablonlar, boya tabancası, baskı resimler, ipek baskının tuval resminde kullanılması vardır. Amerikalı Pop-art sanatçıları; Lichtenstein, Warhol gibi ...İngiliz Pop-art’ çılar; Paolozzi, Hamilton, Peter Blake, Allan Jhones, vb.

 

OP-ART:

Lekecilik ve hareket resmine karşı 1960’tan itibaren optik sanat anlamına gelen Op-art gelişti. Bu anlayışta, sanat yapıtını kurallarla bilimsel olarak düzenleme önem kazandı. Rastlantıya dayanan içgüdüsel otomatik yazı resmi( içgüdüsel-nonfigüratif), bu anlayışın tam karşıtı olmaktadır. Op-art resimde üçüncü boyut etkisini verme eğiliminin soyut sanatta ortaya çıkan şeklidir. Bunun için geometrik biçimler ritmik biçimde düzenlenmiş ve bu biçimler üzerinde renkle modle yapılmıştır.

Op-art, yeni konstrüktivist, geometrik biçimleme yöntemleriyle akrabadır ve onların olanaklarından geniş olarak yararlanmıştır. Josef Albers ile Vasarely’nin temsil ettiği Op-art, optik aldatmalara dayanan çalışmalara sahiptir. Ve resim sanatına, aldatıcı bilimsel perspektif resmine itibar etmeyen yeni bir konstrüktivizm ve doğasal olmayan yeni bir optik görüntü getirmiştir.

SÜPREMATİZM:

Soyut geometriciliği benimseyen bir resim anlayışıdır. Bu terimi Maleviç kendi geometrik soyutlaması için kullanmıştır. Maleviç 1913’te  sanatı objeye bağlı görüşten kurtarmaya çalışmıştır, bunuda kübizmin ışığında yapmıştır. Maleviç soyut resimde bulunan bütün ekspresyonist ve hikayeci öğelerin ortadan kaldırılmasını ve mutlak saf  biçimlerin, basit uyumların kurulmasında kullanılmasını önermektedir. Süprematistler açı, çember, dikdörtgen ve haç biçimlerini kullanmışlardır.

Dadaizm Resim Akımı

Fransızca "Tahta At" sözcüğünden alınmıştır. Dadaizm Birinci Dünya Savaşı sonucunda ortaya çıktı. 

Savaş  sonunda bütün insani değerler yıkılıp yok olmuştu. Birinci Dünya Savaşını yaşayan sanatçılar, böyle bir uygarlıkta sanatın ancak yıkıcı bir sanat olabileceğini düşündüler. Uygarlığın kendisi yıkıcı olduğunndan dolayı, bu dönemin sanatçılarının meydana getirdiği eserler de her şeyi parça parça edecekti. 

Bu akımın ilk  belirtisi 1916'da görüldü. Dadaizm akımının ilginç yanı, sanata karşı çıkan bir sanat akımı olmasıydı. Dadaistlerin en büyük amacı saldırmak, kızdırmak, olmayacak şeyler yapıp, insanlık adına yapılan soytarılıkları parça parça etmekti. 

Dadaizm resim akımının temsilcileri: Duchamp, Picabia, Arsenberg'dir. 

 

Barbizon Ekolü

Barbizon ekolü, 19. yüzyılda Fransız bir ressam grubu tarafından uygulanan manzara resmi tarzını tanımlamak için kullanılır. Daha önceki idealize manzara resmi reddedilmiş, çoğunlukla açık havada doğrudan gözlem yoluyla daha serbest ve gerçekçi eserler meydana getirilmiştir.

 

Dışavurumculuk

Doğanın olduğu gibi temsili yerine duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl Avrupa sanat akımı. Bozunmuş çizgi ve şekiller, abartı renkleri ile duygusal bir iz bırakmayı hedefler. V,ncent van Gogh bu hareketin öncüsü kabul edilir.

 

Fotorealizm

Fotorealizm, fotoğraf, özelliklerinin ve kalitesinin resmedildiği, 1960 ve 1970'lerde yaygın bir akımdır.

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da