ESERİN YAZARI BASIMI İÇERİĞİ KONUSU VE KURGUSU HAKKINDA BİLGİLER
Candide, Alman ve Dünya edebiyatının en önemli yazar ve şairlerinden olan Voltaire’nin (1694-1778), yazmış olduğu bir romanıdır. Eser hayatının bir bölümünü zindanlarda geçirmiş olan Voltaire’nin hem Aman he de Dünya’nn en önemli eserlerinden birisi kabul edilmektedir. Bu roman Voltaıre tarafından Rousseau'nun da savunduğu Leıbnız’ın ortaya attığı "iyimser felsefe" dünyayı bir sanat eseri olarak gören ve “Tanrı iyiliksever bir ilah olduğundan Herkes için en iyisi olduğu” kuramına getirilmiş bir eleştir olarak kabul edilir. [1]
“Dünyadaki her şey en iyisidir” düşüncesini yıkmak ister gibi Voltaıre bu romanında Pangloss karakteri ile o kötülükten bu kötülüğe süre gelen bir serüven oluşturmuştur. Roman Yedi Yıl Savaşı ve 1755 Lizbon depreminin yazarda yarattığı ruh hali ile yazılmıştı. Çünkü Voltaıre “ mümkün olan en iyi dünya olsaydı, kesinlikle olduğundan daha iyi olması gerektiğine “ inanıyor, “ Tanrı’nın da insanların icadı olduğunu … Tanrı eğer istese daha iyi bir dünya yaratabilir “ diye düşünüyordu. Yazar bir nevi Polyannacılık oynayan iyimser felsefecilerle alay etmek için böyle bir kitap kurgulamış, bu arada din ve siyaset ile de dalga geçerek bu romanını yazmıştır.
Candide ilk olarak 1759 yılında yayınlanmış eser, hem büyük başarılar elde etmiş hem de büyük skandalların ortaya çıkmasına neden olmuştu. Roman yayınlandıktan sonra gördüğü tepkiler üzerine hemen yasaklanmıştı. Çünkü roman entelektüel bir bakış açısı ile din ve siyasal sistem ile inceden ince dalga geçiyor mevcut yapının pek çok noktasına alaylar ve küfürler savurmuş oluyordu.[2]
Romana adını veren Candide; sözlüklerdeki anlamı ile saf, temiz, dünyadan habersiz anlamlarına gelmektedir. Hikâye deki Candide felsefeci hocası Pengalos’un öğretilerini sonuna kadar savunmakta yaşadığı onca belaya, aşka ve maceraya rağmen iyimserliğini korumakta dünyadaki her şeyin olabilecek en iyi şey olduğunu düşünmektedir.
KONUSU
Pangloss ve Martin'le birlikte Almanya, Hollanda İtalya’ya ve en sonunda Türkiye'ye kadar gelen Candide, bu gezileri sırasında binlerce felaketle karşılaşır. Almanya'da asker olan Candıde Hollanda’da aşağılanmış, öğretmeni Pangloss'u da hasta yatağında bulmuştur. Portekiz'de engizisyon mahkemesinde cezaya çarptırılır; sonrasında bir adam öldürmek zorunda kalmış; Amerika'da yamyamlara yemek olacakken son anda kurtulmuştur.
Fransa'da paralarını çaldırır; İtalya'da ve Türkiye’de de pek çok kötülüğe maruz kalıp hayatın ne demek olduğunu adam akıllı öğrenir. Bunca olaya rağmen filozof Pangloss’un öğretilerine uyarak “Dünyadaki her şeyin olabilecek en iyi şey “ olduğuna inanmaya devam etmekte iken Türkiye’ye gelince bu düşüncesinin ne kadar boş olduğunu anlamıştır. ‘‘Ey Pangloss! Sen böylesine bir facianın olabileceğini hiç düşünmemiştin; artık olan oldu; sonunda senin iyimserliğinden vazgeçmem gerekecek!’
ESERİN ÖZETİ
Candide her şeye inanan, ilgiyle dinleyen iyimser bir insandır. Almanya’da bir şatoda yaşayan Candide, Baron’un kızı olan Mademoiselle Cunegondu’ya âşık olmuş, ama ona duygularını açamamıştır.
Ona göre mutluluk Baron Thunderten- Tronckh’un şatosunda yaşamak, onun kızı Mademoiselle Cunegonde gibi bir kadını karşılıksız olsa da sevebilmek, onu her gün görebilmek ve dünyanın en büyük filozofu olan öğretmeni üstat Pangloss gibi birinin öğrencisi olmaktır.
Fakat işler birden ters gitmeye başlar. Cunegonde ile yakınlaşmasını fark eden Baron Thunder-ten Tronckh, yasak bir aşk yaşamaya kalkan Candide’yi şatodan kovar. Candide, şatodan uzaklaşınca aç kalmış ve soğuktan donmak üzere iken komşu şehre yetişmiştir.
‘Ey, dünyaların en iyisi neredesin?’ diyerek karşıt görüşlü Martin ile diyar diyar gezmeye başlayan Candide Bulgarlarla savaşa girmek zorunda kalır. Bulgarlardan kurtulduktan sonra, felsefe öğretmeni Doktor Pangloss’la karşılaşır. “Olası dünyaların en iyisinde bütün olaylar birbirine bağlıdır’ diyen Pengalos’ ile uzun bir süre onunla birlikte dolaşır. Bindikleri gemi kasırgaya yakalanmış gemileri batmıştır. Oradan kurtulurlar ama bu sefer de depremle yakalanırlar. Lizbon’a vardıklarında Engizisyon mahkemesinde yargılanıp işkenceler görürler. Candide kurtulur ama Pangloss’ a idam cezası vermişlerdir. Tüm bunlara rağmen Candide ‘’Mümkün olan dünyaların en iyisi burasıysa diğerleri nedir?’’ diye sormaya da başlamıştır. Yine de başına ne gelirse gelsin hocası, Pangloss’nun iyimserlik öğretisinden asla vazgeçmemektedir. Büyük bir azimle “ başa gelen her kötülükten mutlaka bir iyilik çıkar “ diye diye kötülüklerle savaşmaya iyimserlik oyununu sürdürmeye devam eder.
İdam tehlikesinden kurtulan Pangloss ‘da aç susuz kalmış, ülke ülke gezmeye zorlanmış en sonunda kendisine sürekli dayak atan bir efendinin yanında kalmak zorunda olmuştur.
Candide’nin en büyük hayali, Cunegonde’ye kavuşmaktır. Candide bunun için Avrupa’yı da baştanbaşa dolaşmak zorunda kalır. Fakat gittiği her yerde bir belaya düşmekte, o beladan kurtulmak için başka yere kaçmakta orada ise bir başka belaya düşmektedir. Lakin başına ne gelirse gelsin iyimserlik huyundan vaz geçmemekte hocası Pengalos’u öğretilerden bir adım geri atmamaktadır.
Yolu Amerika kıtasına kadar da uzanmış, yamyamların eline düşmüş, kızartılıp yenilmekten son anda kurtulmuş, dayaklardan, işkencelerden harap düşmüş artık beş parasız da kalmıştır. Ama arada hayat yüzüne gülmüş, orduların da komutanlığını yapıp bir ara zengin de olmuştur. Eldorada’ya gider, ancak o Cunegonde’yi bulmak ister ve oradan bulduğu elmaslarla yola çıkar ama yolda defalarca dolandırılır. Fransa’da paralarını çaldırmış, İtalya’da tahtalarını yitirmiş kralların maceralarını dinlemiştir.
Candide’nin yoldaşı olan lihtiyar bilgin Martin ise sürekli olarak yeryüzündeki kötülüklerden, kıskançlık, savaş, kin ve belalardan bahsederken Candide :’’Bunlarla birlikte, şu dünyanın iyi yanları da var,’’ diye direnmeye devam etmektedir.
En sonunda İstanbul’a yolu düşmüş, Türkiye’de tanıştığı bir dervişin sözleriyle irkilmiştir. ‘’Bahçemizi ekip biçelim,’’
KAYNAKÇA
[1] https://en.wikipedia.org/wiki/Candide
[2] https://en.wikipedia.org/wiki/Candide