CELALİ
Yavuz Sultan Selim döneminde başlayan ve IV. Mehmed dönemine kadar devam eden süreçte devlete karşı, ekonomik, sosyal, askeri ve siyasi nedenlerle ayaklanan Anadolu’daki Türkmen isyanlarına verilen addır.
Celali “Celâl’e mensup” anlamına gelir. Celâlî tabiri ilk kez 1519 yılında isyan eden Bozoklu Şeyh Celâl’le ilgili olarak kullanılmıştır. Bozoklu Şeyh Celâl, Yozagat, Akdağmadeni, Turhal ve Tokatta büyük bir isyan başlatmış, Osmanlı idaresinden memnun olmayan zümreler ile Alevi Türkmenleri etrafına toparlayarak Safeviler’in de tahrik ve desteği ile başkaldırmış, Şehsüvaroğlu Ali bey’in bastırdığı bu isyana Celali dendiği için daha sonra Anadolu da ortaya çıkan bütün bu tarz isyanlara Celali denmiştir. Bu isyanlara “hurûc ale’s-sultân” da[1] denmiş, kaynaklarda bu ifade sık sık kullanılmıştır. Kısaca Celali Anadolu’da ortaya çıkan tüm siyanlar için kullanılan bir tabir haline gelmiştir.
Celali tabiri 16 yy dan sonraki şairlerimizin şiirlerin de sık sık geçen bir ibaredir. Celali kelimesinin asıl anlamı olan şakilik, eşkıyalık, başkaldırı isyan anlamları sevgilin, kaşı, gözü, hatları, tüyleri, gamzeleri için kullanılan bir unsur olmuştur. Bu kelime şiirimizde ve deyimlerde Cellalendi, hiddetlendi, celali- hiddetli şeklinde kullanılmaktadır.
‘Âşıklara cefâlaruñı vasf ider senüñ
Cevrî gazelleriyle Celâlî gazelleri Ravzi Hayatı ve Edebi Yönü ( Edincik- 16. Yy )
Yâr bî- perva Celali gibi hat kaldırdı baş
Memlekette fitne peyda oldu sultan bî haber Baki
Tığdan niçin geçirdiler buğün ey hat seni
Rum’da başkaldıran yoksa celali sen misin ? Amasyalı Edayi[2]
Nedir o hençer-i gamzendeki celalilik
Biraz da naza çek ey şuh u şeh levendim gel Şeyh Galip [3]
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın