KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarÇerağ Beyitlerde Mum Kandil Fitil Çıra

Çerağ Beyitlerde Mum Kandil Fitil Çıra

31.08.2015

 




Çerağ Şiirimizde  Mum  Kandil  Fitil

Çerağ Farsça asıllı bir kelimedir.  Sözlüklerde  mum, kandil, fitil,  erkek ismi , yağ kandili,  atın şaha kalkması, çırak edilme, bir memuriyete ve ihsana nail olan,  vazifesinden emekli edilen gibi çeşitli anlamlarda kullanıldığı yazılmaktadır.

Divan şiirinde ise daha çok mum, kandil, fitil, yanmak,  yandırmak  gibi manaları ile kullanılır. Çerağ kelimesi ile bir çok deyim ve tamlama yapılmıştır..  Çerağ uyarmak: Yakmak, çerağ dinlendirmek, çerağ söndürmek,  Çerağ gülünü almak: Fitilin yanan kısmını  makasla kesmek bunlardan bazılarıdır. [1]

Elektriğin olmadığı eski devirlerin gündelik hayatında  çok önemli olduğu malum olan çerağ kelimesi elbette bu nedenle divan şiirinde gerçek ve mecazi manaları ile  çok sık kullanılmıştır.

Her lahza bin çerağ uyandırır şem-i Tur’dan
Vasf-ı cemali yar ile tab-ı münirimiz                                Naili

Şairliğimin  güzellik vasfı ve yârimin güzelliğinden aldığım ilham, Tur dağında  tecelli nurunda her an  nice kandiller yakar.

Çerâg-ı hüsnüñüñ nûrı fürûg-ı şem’-i kâfûrî
Nigâr-ı ‘anberîn-gîsû nihâl-i sîm-sîmâdur           Baki

Eskiden cami medrese, şifahane, tekke, zaviye, saray, konak ve hanlarda  kandil yakmak ve söndürmekle görevli kimseler olur bunlara çerağcı veya sıraç denirdi. Örneğin Baki’ ve Seyrani’nin küçüklüklerinde sıraçlık yapmış şairler olduğu bilinmektedir. Tekkelerde  bir dervişin yaktığı mumdan diğer tüm mumları yakmak bir adet olmuştu. Bu adet şiirimize de girmiştir.

Şule-i ahım şeb –i firkatte  şem’imdir benim
Himmet eylen dostlar Mecnun çerağın ben yakam     Dervişi [2]

Ahımın ateşleri  ayrılık gecelerinde  benim mumumdur. Ey dostlar izin verin de Mecnun’un kandilini ben yakayım

Çerağ kelimesi gerçek manası dışında pek çok mecazi manada da kullanılmıştır.  Laleleri gülleri, ayrılığı, ölen çocukları, sevgiliye duyulan hasreti, şeyhi, ilmi, alimleri , adaleti vb  çerağa benzetmek sık sık görülen  durumlardır. Örneğin çocuklar şair babalar tarafından  gözlerindeki gönüllerindeki kalplerindeki ışığa, muma kandile benzetilmiştir.

Benüm o çeşm ü çerâg-ı dilüm çıkup gitdi
Aceb mi dîdeme âlem görünse zulmânî                       Hâletî

Benim   gözümüm bebeğindeki kandilin dili çekip gitti gözlerime, her tarafın karanlık gözükmesi açayip midir?

Ocaklar Tûr-ı Mûsâ’dan yakar benzer çerâğı kim
Dıraht-ı sîmden itmiş  ıyân her bir budağ âteş             Cafer Çelebi[3]

Çerağını yakmak:  Türbe cami veya diğer yerlerde görevli olan sıraçların  türbelerde kandil yakmalarına denir.

Çerağ, aya ve güneş gibi ışıkla ilgili diğer unsurlarla sık sık kullanılmıştır.

Harim-i Hak çeragı saltanat şem-i şebistanı
Riyaz-ı ‘adl servi evc-i rahmet mah-ı tabanı     Fuzuli

[ Senin saltanatın, adalet bahçesinde bir servi ağacı gibidir. Rahmetinin yüceliği Allah’ın kutsal saydığı evi gece ibadeti için aydınlatan mumu parlak aya çevirmiştir.[4]

Çerağ, mum ve kandil, gerçek ve mecazi manaları ile halk ve çağdaş şiirimize de mevzu olmuştur.

Eser bad- ı saba değer  şem gibi
Var mıdır âlemde olmuş ben gibi
Vay biçare Nazî yâr de sen gibi
Ciğerinden yanıp tutuşur m’ola

 

Kaynakça 

[1] A. Talat Onay, Edebiyatımızda Mazmunlar, MEB,  İstanbul 1996, shf  173

[2] A. Talat Onay, Edebiyatımızda Mazmunlar, MEB,  İstanbul 1996, shf  173

[3] Halil ÇELTİK, DİVAN ŞİİRİNDE OCAK, TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELÎ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2012 / 63 321

[4] Yard. Doç. Dr. Bekir ÇINAR, DîVÂN ŞİİRİNDE ADÂLET, TÜBİAR-X-/2001/

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da