Cifr Cifr ilmi Ebced Hesabı
Osmanlıca yazılışı: Cifr : جفر
Cifr sözcüğü Arapça kökenlidir. Arapçadaki (Cfr ) kökünden gelmektedir. Ceffar ( cifr yapan kimse) , cifrci, cifr sözcükleri de yanı kökten gelen sözcükler olmaktadır.
Sözlük manası kemikleri irileşmiş kuzu, deri manasındadır. Fakat daha sonra ebced hesabının diğer bir adı olmuş 27 harften oluşan Arap Alfabesinin her bir harfini her bir sayıya denk gelecek şekilde yazılan kelimelerden anlam çıkarma, sayısal karşılık verme, sihir ve büyü yapma işlemi gibi bir işleme dönüşmüştür.
Cifr ilmi diğer adıyla ebced hesabı, çok eskilere dayanır. Tahirü’l-Mevlevî’ye göre, “Arap ebcedinin İbranî ve Arâmî alfabesinden alındığına şüphe yoktur.” [1] ( Bkz Ebced Hesabı) Bu ilim veya Ebced Hesabının İranlıların bir hadisenin veya konuşmanın tarihini yazmak, vaktini bildirmek çabasından ortaya çıkmış olduğunu düşüneniler de vardır. Divan şiirinde Ebced hesabı aynen bu amaçla kullanılmış buna ebced hesabı dendiği gibi “ Hisabı-ı cümel” adı da verilmiştir. Ebced Arap alfabesinin ilk tertibi; harflerin taşıdığı sayı değerlerine dayanan hesap sistemidir. Yani Arap alfabesindeki her harf bir sayıya tekabül eder. Elif ( 1) , be ( 2), cim ( 3) gibi.
Fakat cifr ilmi ile uğraşanlar bu amacı ve konuyu başka noktalara taşımışlar, bu işi “ gaybı önceden bilmek” çabasına dökmüşlerdir. Bunun bir ilim olduğunu, bu ilmin alimlerinin “gaybı bildiklerini, yani göze gözükmeyen alemlerden haberdar olduklarını, İmam-ı Ali’nin bu ilmin piri olduğunu iddia etmişlerdir.
Bu iddialara karşın Hurufilerin, İmam-ı Ali ve Ca'fer-i Sâdık ve Muhyiddin-i Arabî gibi daha birçok büyük İslâm âlimlerinin Cifir ve Ebcedle uğraşmış oldukları bilinmektedir. [2] Bu konu ile Kuranı tefsir edenlerden çok Kurandaki ayetlerin her bir suresinin işaret ettiği rakamları yorumlayanları iş olmuş,
Kuran ayet ve surelerindeki anlamı değil ebced hesabı ile çıkarılan rakamların “ esrarını öğrenmeye ve işaretler çıkarmaya çalışan tasavvuf ehli, esrar-ı huruf ilmiyle uğraşanların” [3] işi olmuştur.
Ebced ve Cifir ilminin amacı sadece tarihleri bulmak, yahud birbirine muvafık rakamları keşfetmek, değildir. Ortaya çıkan ve keşf edilen rakamların hâdiselere ne yönde işaret ettiğini çözmek, çıkan sayı ile kişinin ve olayların münasebetlerini anlamak, , hâdisenin veya şahsın o rakamların işaret ettiği mânâ ve rakamlarla alakasını meydana çıkarmak ilmidir.
Eskiler bu ilimde ancak çok seçkin kişilerin erişebileceğine inanmışlar bunun cifri bir ilim kabul ederek "Hikmet İlmi" ya da "İlm-i Te'vil" adlarını vermişler bu ilmin sırlarının ancak çok ender zâtlarda bulunabileceğine inanmışlardır. Hurufiliğin rehber kitabı olan İlm-i Cavidan Cifir ilminin başka bir versiyonunu ortaya koymuş, Kaimi gibi bazı divan şairleri her bir sene neler olacağını [4]anlatan divanlar dahi yazmışlardır.
Müstakbele şimdi hükm olunmaz
Gaibteki cifr ile bulunmaz. Ziya Paşa
Cifr ise ehl-i keramet işidir
Kim göiri aslın anın kim işidir. Vehbi
Kaynakça
[1] Tahir ‘ül Mevlevi, Edebiyat Lüğati , Enderun , İstanbul, 1973 shf., 38
[2] ATalat Onay “Türk Edebiyatında Mazmunlar , MEB , İst. 1996 , shf 159
[3] Doç. Dr. Niyazi Beki, KURANIN HARFLERİNDE SAKLI BİR İLİM: CİFİR İLMİ, https://www.marifetufku.com/kuranin-harflerinde-sakli-bi
[4] ATalat Onay “Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, İst. 1996, shf 159