KategorilerEDEBİYATDivan Şiiri ve ŞairlerCinani Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği

Cinani Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği

02.09.2013

  

Bursalı Şair Cinani

(D..? Ö.-1595)

Dîvan Edebiyatının mühimsenecek şairlerinden birisidir ve yazmış olduğu, Cilal-i Kulub adlı mesnevisi ile ünlenmiştir. Bursalı Mustafa Cinânî 16. Yüzyılda şiir ve nesirdeki yeteneği, latifeleri ve devlet adamlarıyla olan ilgisi nedeniyle döneminin ilgi gören şairlerinden biridir. Aslen Bursalı olan şairin hayatı ve ailesi hakkında kaynaklar bize doyurucu bilgiler vermemektedir. Bursa'da, Muradiye semtinde doğmuştur.[1] Asıl adı Mustafa’dır. [2] Cinânî’nin babasının isminin Mehmed olduğu künyesinden anlaşılmıştır. Fakat Kaynaklarda babası hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.[3]

Cinânî’nin erken yaşlarda eğitim almaya başladığı, medrese eğitiminin ardından mülâzım olduğu bilinmektedir.Mülazımlığı hakkında şiirlerinden bilgi alınabilmektedir.  Manisa müderrisi ve müftüsü Muallimzâde’nin yanında ders gördüğü daha sonra Anadolu kazaskeri olan Muallimzâde’nin yanında“mülazım” olduğunu H.966/M.1558’de mülazımlığı elde etiğini divanında bulunan bir tarih kıtasından anlaşılmaktadır.

Daha sonra ilmiye sınıfına geçtiği 1581, 1586 yılında ise ilk kez müderrislik görevine başladığı bilinmektedir. ( TDV İA, CİNANİ MADDESİ) Bundan kısa bir süre sonra hocasının Anadolu Kazaskerliğine getirilmesinden sonra onun kalem kâtipliği görevine atanmıştır.[4] özel kalem katipliği, Karesi’de  kassamlık, müderrislik, kadılık vb. görevlerde bulunduğu bilinmektedir. Karesi kassamlığında bulunduğunu bu şehir hakkındaki bir hicviyesinden anlaşılmaktadır. Daha sonra bir aralar Malülzade Mehmet Efendi’nin yerine meşahata getirilen  Çivizade tarafından Köseler Medresesine tayin edildiği 1.997/M.1588 tarihini gösteren Farsça bir tarih kıtasındada Ula’ya kadı olarak atandığını söylemektedir.

Son memuriyetinin ise, Bursa’da İvaz Paşa müderrisliği olduğu tahmin edilmektedir. Cinânî, H.1001/M.1593’de ise Sultan Selim medresesine atanmış olarak görünmektedir.[5] Cinânî, 12 Muharrem 1004/17 Eylül 1595günü ikindi zamanında vefat eder ve Bursa’da Hamza Bey Camii yakınındaki mezarlığa defnedilir.[6] Cinânî’nin mezarı Bursa’dadır (Okuyucu, 1994; III-XXXV;  Okuyucu, 1996: 1-42) .[7]

EDEBİ KİŞİLİĞİ

Kaynaklar onun en dikkat çeken yönünün şişmanlığı olduğunu söylerler. Öyle ki kaynaklar onun elbise bulmakta zorlandığını yazmaktadır. En dikkat çekici diğer yönlerinin ise, nüktedan, şakacı ve etrafına takılmaktan hoşlanan biri olduğu yönündedir.

Medrese Öğrenimi görmüş, devlet memurluğu, kâtiplik, kadılık ve müderrislik yapmış, hikâye anlatması ile meşhur olduğu için Sultan III, Murad’ın musahibi olmuştur. Türkçenin yanı sıra Arapça ve Farsçayı da bilen “Âlim bir zat” olduğu divanından ve diğer eserlerinden de anlaşılır. Türkçe, Arapça, Farsça şiirler ve nesirler yazıp hat sanatı ile de uğraşan Cinânî; hikâye, kıssa anlatmasıyla kazandığı ününü padışahın hikâye anlatıcısı olma derecesine vardırabilmiş bir şairdir.  Şiirlerinden mizaha, latifeye, erkek güzellere, şikâyete ve eleştiriye düşkün bir şair olduğu anlaşılmaktadır.

Eserlerinin hiç biri basılmamış olan Cinânî’nin Divanı’nda tarih, gazel ve kasideler çoğunluktadır. Kendisinden önce yetişen şairlerin şiirlerine yazdığı nazireleri, tahmis ve tazminleri de vardır.“Daha çok mizah ve mübalağanın ağır bastığı şiirlerinde Cinânî, yaşadığı devrin siyasi, sosyal gelişmelerinden uzak kalmamış; şikâyet, hiciv, eleştiri konulu birçok şiir yazmıştır.” Kaynaklara ve hakkında yapılan incelemelere bakıldığında oldukça başaralı bir şair olduğu anlaşılmaktadır. Çok fazla tanınmayan bir şair olan Cinani hakkında son yıllarda çalışmlar yapılmakta divanı şiirleri tahlil edilmeye çalışılmaktadır.“Cinânî, hem kendi yaşadığı olumsuzlukları, hayal kırıklıklarını hem de yaşadığı toplumu etkileyen sosyal ve siyasi hadiseleri şikâyet temalı şiirleriyle yansıtmıştır. Şiirler görünürde şikâyet amaçlı yazılsa da asıl amaç çeşitli isteklerin gerçekleşmesi, yardım talebi gibi nedenlerdir”[8]

“Cinânî divanında bulunan yetmişin üzerindeki gazelde açıkça muhatap veya sevgili olarak bir erkeğin varlığının görülmesidir. Cinânî'nin eserlerinde -özellikle divanında- erkek güzeller herhangi bir külfet ve çekinme olmadan, şairde hiçbir korku ve endişeye yer bırakmayacak şekilde üstelik sevgilinin ismi ve açık kimliği verilerek yer almıştır. “[9]Ayrıca Riyâzü’l-cinân ve  Cilâü’l-kulûb mesnevileriyle Bedâyiü’l-âsâr adlı bir hikâye mecmuası bulunmaktadır (Bakırcıoğlu, 1977: C.2, 49)[[10]

Şiirin yanı sıra hat sanatı ile de uğraşan Cinani tarih, kasîde ve gazel türünde şiirler, mesneviler yazmıştır. Şiirlerin­den mizaha düşkün olduğu anlaşılmaktadır. Hikâye türünde eser vermiş olan Cinani’nin Firdevsi’nin tesirinde olduğu Firdevsi’nin yerin tutmak istediği de anlaşılmaktadır.

O Firdevsi ise Cinai benim

Bugün arsanın pehlivanı benim [11]

Cinânî, devrin ilerin gelenlerine şiirler yazma yoluyla sürekli olarak sıkıntı içinde olduğunu dile getirmiş  “câize ve lütuf ümidiyle devrin ileri gelenlerine kasideler” sunmuştur. “

Eserleri:

Dîvan (Elyazması halindedir.),  Divanında III. Murat ve III Mehmet’e kasideler vardır.  Divanında Yetmişin üzerindeki gazel erkek güzeller için yazılmıştır. Divanı’nda tarih, gazel ve kasideler çoğunluktadır. Divanında kendisine şöhret kazandıran yüzden fazla tahmis ve tesdis vardır. Divanın yazmasına dostu Azer Çelebi’nin etkisi olduğunu belirtir. 177 tanesi Türkçe, 33 tanesi Farsca 210 tarih beyti vardır. Bu beyitlerl pek çok kişi hakkında bilgi vermiş olur.63 tane Farsça manzumenin de olduğu divanının bir yazma nüshası da İstanbul Ünvers. Kütüphanesindedir. ( TDV İA, CİNANİ MADDESİ)

 

Riyâzü’l-clnân (Azerî İbrahim Çelebi’nin Nakş-ı Hayâl’ine yazdığı na­ziredir. Yazma nüshalarının bolluğu çok okunduğunu gösteriyor. Mesnevîdir.) Riyaz ülcinan’da, meyhanelerden, mesire yerlerinden ve günlük yaşamın çeşitli görünümlerinden söz eder.3300 beyitten oluşan Azer Çelebi’nin tavsiyesi ile tamamlanan, ahlaki didaktik bir eserdir. III. Mut-rad’a sunulan eserin pek çok yazma nüshası vardır. Bir nüshası da İstanbul Ünvers. Millet  Kütüphanesindedir

Cilâu’l-kulûb (Mesnevidir. Elyazması halindedir. Taşlıcalı Yahya’nın Usul-nâme’sİne naziredir.), Bu eser Müstafa Özkan tarafından giriş, inceleme, sözlük ilavesi ile yazılmıştır.

Bedâyiü’l-âsâr (Latife ve hikâyeler mecmuası, elyazması halindedir. Cinânî, Bedâyiü’l-âsâr’ı da padişahın kendisinden yeni ve orijinal hikâyeler yazmasını istemesi üzerine kaleme almıştır. Eserin, kadınların hile ve kötülüklerinin anlatıldıı bölümündeki hikâyeler, genellikle erotik mahiyettedir. . Eserde bulunan birçok hikâyede dönemin günlükhayatı, aşkları, savaşları, cinleri, büyücüleri, denizcileri, dalgıçları, sıradan mahalle esnafı, ev hanımları, haramileri, eyhleri, kadıları, imamları, müezzinleri, hamamcıları, tellakları ve günlük hayatın birçok sıradan karakteriyle bize dönemin yazılmamı tarihinden kesitler sunulmaktadır.[12]

………

Fark olınmaz etegiyle yakası çâkinden
Ne yaka kaldı fenâ bulmadıg anda ne etek

Peşkîr eyler idüm sofraya ammâ bilürem
Sofra yok hücrede gam-hânede yinmez yiyecek

Elem-i fakr ile bir özge belâdur çekerem
Yırtılup her yiri ayrıldı dirîgâ çekerek


Ag durur rengi anuñ kendüsi hep göz gözdür
Dâm-ı mâhî dir idüm tursa derûnında semek

Geyicek her tarafından yürüdükçe dökülür
Âşiyân itmiş anı kehle vü burgûs u böcek ( K /23)
……………

Pâdişâhum bilürin gerç olur sû-i edeb
Bir nefes hâl-i dil-i zârı hikâyet kılayın

Ne hikâyet gam-ı fakr ile neler çekdügümi
İşigün hâkine fiil-cümle şikâyet kılayın


Bir fakîrem ki zebûn itdi beni ehl ü „ayâl
Bilmezem terkin urup nice ferâgat kılayın

Ramazân oldı havâ ıssı harâret gâlib
Mümkin olmaz ki diyem def„-i harâret kılayın

Rûze geldükçe bu fikr ile geçer her gün kim
Gice yâ Rab ne yiyüp terk-i mecâ?et kılayın

Baklavalarla katâ?if yemege lâyık iken
Nice bir lokma-i yâbisle kanâ„at kılayın

Şikemüm âb ile pür niteki meşk-i sakkâ
Yinecek yok ki diyem câñumı râhat kılayın


Lîkin açlıkdan eger anda varan cân virse
Rahm idüp kimse dimez anı ziyâfet kılayın( K /64) [13]

KAYNAKÇA 

[1] Dr. Osman Ünlü,” Klâsik Türk Edebiyatında Erkek Güzelliği Ve Erkek Aşkı Anlayışı: Cinânî Örneği

[2] V.M.Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Cinani maddesi. Ank. 1970, SHF370

[3] Dr. Osman ÜNLÜ, Klasik Hikâye Gelenei çinde Bedâyiü’l-âsâr’ın Yeri .sosyalarastirmalar.com/cilt1/sayi4/sayi4p

[4] Okuyucu, Cihan; (1996), Cinânî, Hayatı, Eserleri ve Divanı’ndan

Seçmeler, KB. Yay. Ankara. s. 410.

[5] Dr. Osman ÜNLÜ, Klasik Hikâye Gelenei çinde Bedâyiü’l-âsâr’ın Yeri .sosyalarastirmalar.com/cilt1/sayi4/sayi4p

[6] Şarlı Mahmut. Cinani’nin Riyazu’l-Cinân’ı: nceleme-Metin(Doktora Tezi, 1994). Erciyes Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü.

[7] Okuyucu, Cihan; (1996), Cinânî, Hayatı, Eserleri ve Divanı’ndan

Seçmeler, KB. Yay. Ankara. s. 1- 42.

[8] VİLDAN ÖZMEN ,”CİNÂNÎ DÎVÂNI’NDA ŞİKÂYET”, eprints.ibu.edu.ba/2259/10/Cinani

[9] Dr. Osman Ünlü,” Klâsik Türk Edebiyatında Erkek Güzelliği Ve Erkek Aşkı Anlayışı: Cinânî Örneğ

[10] Doç. Dr. H. Dilek BATİSLAM∗∗ 16. YÜZYIL DİVAN ŞAİRİ, CİNÂNÎ’NİN HEDİYE KONULU İKİ ŞİİRİ, https://www.tubar.com.tr/TUBAR%20DOSYA/

[11] V.M.Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Cinani maddesi. Ank. 1970, SHF370

[12] Dr. Osman ÜNLÜ, Klasik Hikâye Geleneği içinde Bedâyiü’l-âsâr’ın Yeri .sosyalarastirmalar.com/cilt1/sayi4/sayi4p

[13] VİLDAN ÖZMEN ,”CİNÂNÎ DÎVÂNI’NDA ŞİKÂYET”, eprints.ibu.edu.ba/2259/10/Cinani

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da