Milyonlarca yağmur damlası oynaşırken camda, Güz ve gece. Hatıra bahçemde şemsiye açmayı unutmuş, Binlerce mayalanmış duygu var ıslanmış. İç çekmelerin sıraladığı nefes trendinin en sonunda, Ben menekşeler narinliğinde gecelerle doğmuş, Ve şiirim hercailerle yoğrulmuş.
Hislerin alkış sesi deyince kulaklarına duygunun,
Gönlümün şafağı pembelenir.
Yeter ki taze sabah bulunsun.
Bulutların alacakaranlık gölgesi
Dağlarda ilerlerken daüssıla,
Ebedi çocukluğumun suskunluğu buharlanır.
Güllerin gözleri güzlenir, yarı saydamsı efkârlanır.
Vefanın her parmağı tenimde gezinirken güleç bir fasıla,
Mor sızılarla yoklar beni, bahçeler mazılanır.
Okyanuslar kadar gülerim,
Gönlüm sonsuza sandallanır.
Öğreneceğim civir sevdalarla vuslatı yaşamayı,
Geçtiğim yollara serpeceğim hep yıldızları ve ay’ı.