DİLRUBA YILDIZ'IN KARLI KÜLLER ROMANI HAKKINDA

02.11.2023

DİLRUBA YILDIZ – KARLI KÜLLER

Genç bir yazar. 1999 doğumlu... Böyle görünce beşikte mi başlamış yazmaya diyor insan. Evet biraz öyle olmuş. Şair bir babaanne, şair bir baba... Devamında Dilruba...

Karlı Küller adlı romanını okurken, "Aaa... Kim bu kız?.." dedim birden. Yaşı küçük olunca, hâliyle, hevesli bir genç kız önyargısıyla başlıyoruz romanı okumaya. Okudukça şaşırıyor, hayran kalıyor, seviniyor, hatta gurur duyuyoruz. Düşünün hayranlıkla okuduğum bu romanı, henüz 17 yaşındayken yazmış.

Gerek cümlelerinin kuruluşundaki âhengi, gerek akıcılığı, her sayfasında kafamıza soktuğu merak unsuruyla kitabı hızlıca okuyup, yeniden geri dönme bir daha okuma isteği uyandırıyor. Ajanlı veya polisiye olaylı romanlarda olması gereken, sebep-sonuç ilişkilerinde güzel bir mantık örgüsü oluşturmuş. Kurguları o kadar gerçekçi ki "Orada mıydın?" dedirtiyor âdeta.

Türkçeyi şiir de yazacak kadar iyi kullanabildiği bir çok cümlesinde göze çarpıyor.

Örneğin evde, bozulmuş yiyeceklerle karşılaşan karakterin yemek yiyememesini anlatmak için; "Haftalardır mide özlemi çeken yiyecekler, kavuşamamalarının öcünü alırcasına kötü bir koku ve görüntüyle ona rahatsızlık veriyordu." veya yaralının kaldığı hastane odası için; "Geniş bir çevre sebebiyle sık sık dolup boşalan oda misafirden bıkmıştı." gibi kişileştirmeler kullanmış.

Kitabın en dikkat çekici ve vurucu yeri, "Sevda" ile "Aşk"ın karşılastırılması olmuş. Güzel cümlelerin ve benzetmelerin hepsinden bahsetmeyelim de mısra gibi bir sözden örnek verelim, "Aşk acıtır, sevdanınsa kendi acıdır." gibi...

Büyük aşk acısından, ayrılıktan yana ise "Bazen kavuşamazdı insan. Sevdiği bedenle buluşsa da ruhuna ulaşamazdı insan." gibi... çıkarımlara da yer vermiş.

Tabii ki savaşların ve oyunların hüküm sürdüğü dünya için "Öyle coğrafyalar var ki bir sinekler bir de akbabalar tok. Yine öyle coğrafyalar var ki karnı tok olan çok, gözü aç olmayan yok." şeklinde acı gerçekleri vurgulamış, "Savaşın sebebi, savaşı sevmek değil, barışı sevmemektir." cümlesiyle aslında herkesin bildiği ama söylemediği bir gerçeği kısa ve öz olarak dile getirmiş.

Birbirini seven iki insanın hayatla kavgasını, karı koca kavgası görünümünde göstermiş bize. "Eskiden senin için ağlardım şimdi senin yüzünden ağlıyorum." cümlesiyle bu kavgayı özetlemiş.

Romana adını veren "Karlı Küller" tabirini de bir veda mektubunda görüyoruz. "Yak içindeki beni ve yokluğumda içini üşüten kar taneleriyle süsle küllerimi. Bedenimi toprağa gömdüğün gibi, karlara göm ruhumun küllerini."

Romanda ara ara gerçek olaylardan da bahsetmiş, karakterlere Filistin Hapishanesinde, Ezidî katliamında, 15 Temmuz'da çeşitli görevler kurgulamış, böylece yakın tarihe de dikkat çekmiş.

Gerek aşk acısını, gerek ailevî sorunları, gerek iki sevdalının kavgalı, fırtınalı evliliklerini büyük ustalıkla anlatmasından dolayı çok yaşanmışlıkları, çok tecrübeleri varmış hissi uyandıran genç yazarımızın gözlem yeteneğine, çeşitli hayatlar biriktirme ve ders çıkarma kabiliyetine hayran kalmamak mümkün değil.

Şu sıralar İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde İngilizce Tarih Bölümünde okuyan Dilruba Yıldız, ayrıca aktif olarak editörlük de yapıyor.

Nice güzel eserler vereceğine inancımız sonsuz. Bunu, katıldığı yarışmalarda aldığı derecelerle de görüyoruz. Gençlerin bir çok konuda büyüklerini geçmesi bize gurur veriyor. Başarılarının devamını dilerim.


Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar