DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ
Bir sisli kasım sabahıdır bu;
Düştüler yollara kırklar yediler.
Dağbaşını duman almış kardeşim
Gün doğmayacakmış dediler..
Baktım ki bütün gökyüzü baştan başa tenha,
Bir kapkara matem sarıyor memleketi,
Her sineyi bir kapkara yas dolduruyor,
Ev ev bacalardan taşıyordu..
Bir sisli kasım sabahı baktım
Baştan başa öksüz koca bir yurt,
Taş taş döğünüp ağlaşıyordu..
Nereden çıktı bu ferman nereden?
Dağbaşını duman almış kardeşim,
Ansızın bir karayel esti meğer pencereden,
Karıştı tarihin sayfaları..
Toz duman içinde Anafartalar.!
Samsun, Erzurum, Sivas,
Baş döndürücü bir hız geçiyor memleketi,
Nefesler tıkanıyor, adımlar şaşıyordu.
Büyüdü ellerim, ayaklarım, kafam.!
Sakarya boylarında bir yanık türkü,
Akdeniz’i gösteriyor Mustafa’m.!
Kağnılar mermi değil, iman taşıyordu..
“Dağbaşını duman almış” kardeşim,
“Gümüşdere durmaz akar”
Bir dert ki kemirir içimizi kasım sabahları,
Bir dert ki yakar.!
Yeni bir bayrama girmişti vatan,
Her taraf mutlu ve hür,
Tuttu baştan başa Türk Yurdunu bir resmi geçit,
Yürüyor koskoca millet,
Yürüyor başta Atam,
Devrim devrim geçiyor memleketi,
Tepelerden gece gündüz aşıyordu.
Med miydi, cezir miydi bilinmez.
Bir seyrediyor şöyle uzaktan uzağa,
Bir yaklaşıyordu..
“Rabbim yeni bir mucize versin, diye Türk’ü,
Gönderdi bu dünyaya muhakkak Atatürk’ü”
Böyle söylerdi kesik kollu dedem,
Gördüler de analar babalar o kara günleri,
“Allah gönderdi Gazi’yi,
Dağ başını duman almış
Gümüş dere durmaz akar..."
Türkeli'ne kâfir dolmuş
Dadaş ağlar, uşak ağlar, er ağlar!
Efkâr efkâr üstüne basmış da Mustafa'yı,
Küsüvermiş ne varsa düşmanına, dostuna
Sürüvermiş takayı bir kâbus diyarından...
Ayrılık bir şey değil çekilir dostum, amma
Vatan mahzun bir yandan...
Samsun'un kıyıları dalgalarla hareli,
Çayır, çimen başağı, yeşilinden yaralı
Düşmanın allar giyer, Anadolu'm karalı!
Gel gidelim Mustafa'm Erzurum illerine;
Toz olalım Mustafa'm bu vatan yollarına!
"Güneş ufukta şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar..."
Yürüyelim uşaklar, yürüyelim dadaşlar;
Bugün 19 Mayıs
Bir tarih burada biter, bir tarih burda başlar!
Niye deniz dalgalı?
Niye dağlar gölgeli?
Niçin öksüz çiçekler?
Deniz mahzun, dağlar mahzun, gök mahzun;
Düşman gelmiş, vaktimiz yok, yol uzun...
Gel koşalım Mustafa'm Sivas sokaklarına;
Karışalım Mustafa'm vatan topraklarına! ...
"Ankara, Ankara! Güzel Ankara!
Seni görmek ister her bahtı kara! "
Fakat öyle müthiş ki içimizdeki yara;
Sarmadıkça yurdumu al renkli bayraklara
Yatmam bu topraklara, yatmam bu topraklara...
Telefon direkleri
Hayırlı haber taşır;
Aydın'daki efeler
Silâhlarla oynaşır...
Ve İstanbul gökleri
Gözü nemli dolaşır...
Dur bakalım Mustafa'm şu dünyanın haline
Düşmeyelim Mustafa'm cümle âlem diline...
"Şu İzmir'den aman efem, ayva gelir, nar gelir..."
Dökmezsen iki günde şu Yunanı denize,
Ar gelir be Mustafa'm, ölüm sana ar gelir...
Bizim gibi göklerde ay-yıldız indirene,
Ellerin emelini bir anda söndürene
Kılıcın kabzasında hıncını dindirene,
Zor gelir be Mustafa'm, esaret çok zor gelir...
Bu dipçik, bu da namlu;
Bu Sakarya, bu Dumlu...
Gel uçalım Mustafa'm hedefimiz Akdeniz;
Asil doğduk Mustafa'm biz hürriyet isteriz! ..
"İzmir'in dağlarından çiçekler açar..."
Bugün 19 Mayıs:
Bir tarih burda biter, bir tarih burda başlar!
Bahar sabahında biz:
Dağlardaki çiçekler,
Uçuşan kelebekler;
İhtiyarlar ve dinçler,
Bel bağladığın gençler
Yoluna andiçeriz!
"Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
İnlesin be Mustafa'm arş-ı âlâ inlesin! ...