Derviş ve Ölüm Hakkında ve Özeti Mehmet Selimoviç

10.04.2015

 
Yazıda  “Mehmet Selimoviç’in - Derviş ve Ölüm ”   romanı hakkında bilgiler, romanının özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın olay örgüsü,  romanın yazarı,  “Mehmet Selimoviç’in - Derviş ve Ölüm” hakkında bilgiler “Mehmet Selimoviç’in - Derviş ve Ölüm “   romanın şahıs kadrosu  yazarın diğer romanları, “ Mehmet Selimoviç’in - Derviş ve Ölüm “   adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
 
DERVİŞ VE ÖLÜM HAKKINDA İLGİNÇ NOTLAR
 
Derviş ve Ölüm, Yugoslav yazar Mehmet Selimoviç’in 1966 da yayımladığı bir  romanıdır. Derviş ve Ölüm adlı roman II. Dünya Savaşı sonrası Yugoslavya’sının en önemli edebi eserlerinden[1] biri  olarak kabul edilmektedir.
Eser yaklaşık olarak  otuz dile çevrilmiş[2], Kitap 1974 te Alberto Rondalli tarafından sinemaya da aktarılmıştır.
Mehmet Selimoviç ( 26 Nisan 1910 – 11 Temmuz 1982) tarihleri arasında yaşamış olan  Bosna’nın Tuzla kentinde doğan Boşnak asıllı  isminden de anlaşılacağı gibi  Müslüman bir aileden gelen önemli  bir yazardır. Mehmet Selimoviç,  Felsefe Fakültesi Sırp Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenci iken Hersekli arkadaşları ona Meşa diye hitap etmeye başlamış o da bu ismi benimsemiş olduğundan Meşa Selimoviç olarak da adlandırılmıştır. [3]
 
Sorumsuz ve müsrif bir babnın oğlu olan yazarın subay olarak görev yapan ağabeyi Şevkiya Selimoviç’in, “Kamu Malları Genel Müdürlüğü” deposundan bir karyola, bir dolap, bir sandalye ve benzeri şeyleri çaldığı”  iddiasıyla ve suçsuz olduğuna dair bir haber gelmesine rağmen  kurşuna dizilmesi onun üzerinde çok derin tesirler bırakmış bu olay onun bir çok eserine yansımıştır. [4]  Nitekim, Meşa Selimoviç‘in bu eserinin  önsüzünde de 1942 yılında faşist Hırvatlar tarafından kurşuna dizilen ağabeyinin ölümünün üzerinde bıraktığı derin tesirden etkilenerek bu trajediyi yazmak istediğini belirtmektedir.
Derviş ve Ölüm adlı romanı  1966 da yayımlanmış ve Yugoslav edebiyat çevrelerinde geniş bir yankı oluşturmuş yazar dahi bu büyük ilgiyi beklemediğini söylemişti. Eser, 1962 de haftalık “Nin” dergisince 1966 Yılının En İyi Roman Ödülünü kazandı Akabinde Saraybosna Kenti Alo Nisan Ödülünü de almay hak kazanmıştı.

Romanın yarattığı bu ilgi sonrasında Meşa Selimoviç,  önce Sırbistan Bilim ve Sanat Akademisi haberleşme üyeliğine, ardından da Bosna-Hersek Bilim ve Sanat Akademisi üyeliğine kabul edilmişti.
 
Derviş ve Ölüm romanı, Alün Çelenkli Cumhuriyet Nişanı’nı, Nyegoş Ödülü’nü  de almış, 1970 te ise Yugoslavya'nın en büyük ödülü olan Avnoy Ödülü’ne de layık görülmüştü. Derviş ve Ölüm 1977 de, Kale 1981 de Fransa’da yayımlanmış orada da  büyük bir  ilgi görmüştü.
 
Eser Yaşar Nabi Nayır’ın sayesinde  ve Varlık yayınları tarafından 1973 yılında  Türkiye’de de yayımlanmış  1985,1988 ve 2001 yılında yeni baskıları yapılmıştır.
Derviş ve Ölüm adlı romanı Yugoslav Edebiyatının en önemli edebi eserlerinden biri kabul edildiği gibi  Türk Edebiyatında da MEB nın “Yüz Temel Eser “ listesi arasına dâhil edilmiştir.
 
 
KONUSU
 
Ahmed Nureddin’in, erkek kardeşinin suçsuz yere tutuklanıp idam edilmesinden sonra düştüğü derin karmaşayı resmederken insanın ruh dünyasındaki çelişkileri, gelgitleri incelikle işler.
Bir Osmanlı kasabasının  Mevlevi şeyhi Ahmet Nurettin’in  ruhani dünyası  kardeşi   kadı tarafından tutuklanıp idam edilmesiyle  bozulmuştur. İktidara inanan  Ahmet Nurettin’in  güveni sarsılmış, bir Mevlevi olmasına rağmen hoşgörüsünü yitirerek nefret duygularına doğru sürüklenmeye başlamıştır. İnançlarına ve kimliğine aykırı olmasına rağmen nefreti ve kine kapılan Derviş halkı kadıya karşı kışkırtıp ve isyan çıkartır. Kadı öldürülür ve  yerine Ahmet Nurettin geçer. Ancak bu defa da  iktidar onu en yakın arkadaşı Hasan’ı tutuklayıp öldürmesi için zorlamaya kendisi de karşı koyduğu iktidarın bir parçası olmaya başlamıştır.
 
Romanın Başlıca Karakterleri
 
Ahmed Nureddin: Romanın başkahramanı, Mevlevi tekkesinin şeyhi.
Mustafa, Hafız Muhammet, Molla Yusuf: Ahmed Nureddin’in tekke arkadaşları.
Harun: Ahmed Nureddin’in kardeşi.
Hacı Sinaneddin: Esnafın sevilen ve sayılan isimlerinden biri, işlememiş olduğu bir suçla kadıya ihbar edilir.
Ayni Efendi: Kadı. (Mahkeme başkanı)
 
DERVİŞ ve ÖLÜM ÖZETİ
 
Mevlevî tekkesi şeyhi Ahmed Nuredddin’in hatıralarını içeren bir roman tekniği ile yazılan eser toplam 16 bölümden oluşur. Romanın bu  her bölümün başına Kur’an-ı Kerim’den ayetler, hadisler veya özdeyişler konulmuştur.
Ahmed Nureddin Osmanlı İmparatorluğu’nun bir vilayetindeki bir Mevlevi tekkesinin şeyhidir. Şeyhi olduğu tekkede sık sık davetsiz misafirleri ağırlamaktadır. Tekkenin sakinleri arasında olan Sağır Mustafa’nın resmi olan eşinin dışında resmi nikâhı olmayan imam nikâhı ile evlenmiş olduğu  bir karısı daha vardır. Sağır Mustafa nikâhsız karısının evine de gidebilmek için tekkede kalmaktadır.  Sürekli olarak okuyan, Hafız Muhammet ile hattat Molla Yusuf’ta bu tekkenin asli unsurlarıdır.
İnsanlar hayvanca eğlenerek bu kutsal geceyi de kana bulamışlardır. Bu Hıdırellez ge­cesinde Ahmet Nureddin  kendi iç muhasebesini yapmaktadır. “ Yaşım kırk. İnsan ömrünün en kötü çağı bu. Arzulayabilmek için henüz genç, arzuladıklarımızı gerçekleştirebilmek için ise yaşlanmış sayılırız.” diye düşünmektedir. İnsanlara acıyan Ahmet Nureddin gidişatı kötü görmektedir. Kendinden ve hayatından hoşnut olamamaktadır.  Ahmed Nureddin bir şeyh ve Mevlevi olduğu için  hoşgörülü bir derviş olması gerektiği halde  yaşadığı  olaylar onu nefret dolu bir kişiliğe  doğru götürmektedir.
 
Romandaki olaylar bir Hıdırellez gecesi başlar. Ahmed Nureddin’in kardeşi Harun hapse gireli on gün olmuştur.  Tekkenin koruyucusu  olan ve Kadı Ayni Efendi’nin kayınbabası İhtiyar Caniç Efendi, tekkenin hafızı olan  Hafiz Muhammed’i yanına çağırmıştır. Fakat  Hafiz Muhammed hasta olduğu olduğu için davete Ahmed Nureddin gitmiştir. Ahmed Nureddin, İhtiyar Caniç’in  aylardır hasta olduğundan helalleşmek için çağırdığını düşünmüştür. Ayrıca hapse atılan kardeşinin de konusun açma fırsatını bulabileceğini ummuştur. Ahmed Nureddin’in kardeşi Harun, nedeni belli olmayan bir suçtan dolayı kaleye hapsedilmiştir. Ahmet Nureddin, kardeşini kurtarmaya çalışmaktadır.
 
Ancak İhtiyar Caniç’i görmeyi uman şeyhin karşısına  ihtiyarın otuz yaşlarındaki güzel kızı ve  Kadı’nın kansı çıkar. Kadının eşi İhtiyar Caniç’in kızı olan bu kadın kardeşi Hasan’ın İstanbul’da öğrenim gördü döndükten sonra çok değiştiğini;  işini gücünü bırakıp,  kötü insanlarla arkadaş olduğunu, içki içmeye başlayarak  malı mülkü israf etmeye başladığını anlatır. İhtiyar Caniç’te bu yüzden hasta olup yatağa düşmüş, oğlunu evlatlıktan reddetmeye karar ve mirasından mahrum bırakmaya karar verdiğini anlatmıştır.  Kadın, Ahmet Nureddin’den, Hasan’ın gönüllü olarak mirastan vazgeçmesi için Hasanla konuşup onu ikna etmesini istemektedir. Derviş  de Hasan ile bu konuyu konuşacağına dair kadına söz vermiştir.
 
Hasan ile  tanışıp konuşmaya başlayan Derviş zamanla  Hasanla çok yakınlaşır. Hasan ise  Derviş’e kardeşi Harun’un  hapse neden girdiğini anlatmıştır. Harun’un  hapse girme nedeni Kadının yanında kâtip olarak çalışmasından dolayı olmuştur. Harun şehirdeki  mülk sahipleri  ile  hükümetin ileri gelenlerininin  henüz kente getirilmeden, hapsedilip sorgusu yapılmadan yazılmış ifadeleri Harun’un eline geçmiştir. Suçluların neler söyleyeceği, neleri itiraf edeceği yazılı olan bu belgenin Harun’un eline geçmesi ve Harun’un  gereğinden fazla şeyleri öğrenmiş olması onun hapse düşmesine sebep olmuştur.
 
Hasan’ ın  din devlet ve insanlık hakkında farklı düşünceleri vardır. Hasan’ın bu düşünceleri Derviş’in derli toplu ve kesin düşünce tarzını sarsmaktadır. Hasan, zamanla Derviş Ahmed Nureddin’in en yakın dostu  haline gelir. Derviş, Hasan’ın yardımıyla kardeşi Harun’u bir an önce kurtaracağına inanmaya da başlamıştır.  Hasan ise Derviş ve Hafiz Muhammed’in  dostluğu ve desteği sayesinde  babasıyla barışmıştır.
 
Ahmed Nureddin, kardeşi Harun’un masum olduğuna inanmaktadır.  Onu kurtarabilmek için Kadı Ayni Efendi’ye, Müftü ’ye ve Kaymakam’a  başvurmuş ve Harun’u kurtarmak için didinmiştir. Fakat bu ziyaretlerinden bir netice alamadığı gibi bir suçluyu kurtarmak için makamını kullanıyor olmakla suçlandığından dolayı da oldukça incinmiştir.
Ve Derviş, kardeşi  Harun’un hapsedildiği kalede öldürüldüğü haberini almış  ve bu haberle sarsılmıştır. Akşam namazını kıldırdıktan sonra suçsuz bir insanın öldürüldüğünü, bir cinayet işlendiğini, adalet maskesi altında işlenen  bu cinayetlere sebep olanların tüm insanları öldürmüş sayılacağından bahseden bir vaaz verir.
 
Bu vaaz çok etkili olmuştur. Halk galeyana gelince kaymakamın muhafızları üzerine saldırarak kırbvaçla dervişi yaralarlar ve derviş hapse atılır.  Derviş kaleye hapsedilir. Tek tesellisi Hasan olduğundan emin olduğu ziyaretçisinin getirdiği yiyecekleri yemek ve bir gün kurtarılacağına dair duyduğu inanç olmaktadır.  Ama hükümete idareye ve yöneticilere duyduğu güven  tükenmiş hatta onlara karşı bir nefret duymaya başlamıştır.  Sisteme duyduğu güvenin  yerine isyan duyguları gelmeye başlamıştır.
Hoşgörü sahibi bir derviş iken kin ve nefret sahibi bir isyankâra dönüşüm süreci sonrasında hayata ve sisteme karşı düşünceleri de değişmiş olmaktadır. Hapisten çıktıktan sonra eylemlerinde de değişim baş gösterir.  Gerçek suçluların ortaya çıkması için esnafın sevilen ve sayılan isimlerinden Hacı Sinaneddin’i işlememiş olduğu bir suçla kaymakama ihbar ederek tutuklanmasını sağlar. Amacı Hacı Sinaneddin’in suçsuz yere hapsedilmesinden dolayı halkı kışkırtıp isyan çıkarmaktır. Bu planı gerçekleştikten sonra  çıkan isyan sonucu yetkililer öldürülmüş ve  Ahmed Nureddin, Kadı olmuştur.
Ne var ki artık Ahmed Nureddin’in en yakın dostu olan Hasan, imparatorluğa ihanet etmekle suçlanmaktadır. Artık kadı olan Ahmet Nureddin’den  Hasan’ı ölüme, gönderecek bir kararı imzalaması beklenmektedir. Ahmed Nureddin kardeşi için verilen kararın aynısını en yakın arkadaşı Hasn için uygulamak zorunda kalmıştır.  Kâtibi Molla Yusuf, Ahmed Nureddin’i düştüğü durumdan kurtaracak  bir karar yazar. Hasan’ı ölümden kurtulmuştur ancak  Ahmed Nureddin, Hasan’ı ölümden kurtaran kararın kendisine ait olmadığına kimseyi inandıramayacaktır.
 
 
[1] Mala eciklopedija Prosveta: opšta enciklopedija, 1986, Prosveta, Beograd, ISBN 86-07-00001-2.
[2] https://www.insanokur.org/?p=347
[3] https://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=276
[4] ] https://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2761

 

 

 

 

 

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar