Deyim Aktarması
Çoğu kez gerçek anlamının dışında, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük gruplarına deyim denir. İlgi çekici bir anlatımı bulunan, ifadeyi daha zengin kılan, iki veya daha fazla kelimeden meydana gelen, kalıplaşmış söz topluluklarıdır.
Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir.
Kimi deyimler de, sadece kendi sözlük anlamlarında (gerçek, asıl anlamında) kullanılır, başka bir anlam taşımazlar.
Örnek: “Hem suçlu hem güçlü.”
Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Şekli, sözdizimi, sözcüklerinin yerleri değiştirilemez. Örneğin, " İğneli söz" deyimin sözlerinin yeri değiştirilerek" sözlü iğne” biçimine sokulamaz.
Yine "başı pişmek” deyiminin yerine, " pişmek başı" denilemez
Deyimler kalıplaşmış olmakla beraber, bazı deyimlerin kalıpları büsbütün donmuş sayılmaz. Deyimler mastara bağlanabilir, cümle biçiminde ve birleşik fiiller gibi çekilebilirler.
Çekime girebildikleri için zamirleri değişebilir. Fakat deyimi oluşturan sözcükler değişmez. Örneğin, “gözden düşmek” deyimi: “Gözden düştüm, gözden düştün, gözden düştü; gözden düştük, gözden düştünüz, gözden düştüler” gibi çekimlere girebilirler.
Deyimler ve deyim aktarmaları sanatsal metinlerde daha ziyade kullanılan unsurlardır. Deyimler de ve deyim aktarmalarında mecaz, benzetme ve imge unsurları bir arada ve müşterektir.
Mecaz, imge ve benzetmeler müşterek olarak çalışarak deyim ve deyim aktarmalarını kurarlar. Deyimler ve deyim aktarmaları muhayyilenin sanatsal ürünleridir. Bu ürünlerin bolluğu o dilin edebi seviyesinin yüksek olduğuna delalet teşkil etmelidir. Deyimlerin oluşmasında şairlerin ve yazarların katkısı iyi analiz edilmelidir. Dilin olanaklarını gelişiminde önemli etkenler yaratan deyimlerin yazarlar, şairler ve bu ruha sahip halktan kimselerin üretimi olduğu göz ardı edilememelidir.
Dilimiz dünyadaki diğer dillere nazaran deyimler açısından çok zengin bir dildir.
Deyimler, deyim aktarmalarına maruz kalabilirler:
1: Deyim aktarması yani diğer ismiyle anlam aktarması bir sözcüğün benzetme amacı ile başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır.
2:İnsana özgü bir kavramın doğaya, doğaya özgü bir kavramın insana aktarılmasına deyim aktarması denir.
Benim minik ceylanımı kim üzmüş? cümlesinde çocuğum,kızım gibi sözcükler yerine ceylan sözcüğü kullanılmıştır. Benzetmek amaçlı bu tür kullanımlar deyim aktarmalarıdır.
Deyim Aktarmaları nasıl yapılır?
1- İnsandan Doğaya aktarmalar (İnsana Özgü Kavramların Doğaya Aktarılması):
Bu tip aktarmalarda insanlara ait olan özellikler doğadaki nesnelere verilerek insana özgü özellikler doğadaki nesnelere aktarılmış olur.
Kumrular sek sek attı, serçeler bana küsmüş
Salındı geldi bahar, gülşenle koştu rüzgar.
Kadeh kırar laleler, gül, sazla nazla oynar ( Ş.Kuzucular, Dalda Zamir Açtı Bak )
2- Doğadan insana aktarmalar (Doğaya Özgü Kavramların İnsana Aktarılması): Doğadaki özelliklerin insanlara aitmiş gibi kullanılmasıdır. Bu durumda doğadaki unsurlar insanlara aktarılmış olur.
Sert bakışlarıyla onun tavırlarını süzüyordu ( sert ve süzmek doğadaki nesnelerde görülen unsurlardır)
Bedir' in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Dalgalandım da duruldum ( dalga ve durulmak)
Kemikleşen duyguları onu bu hale sokmuştu.
Kaya gibi dik duran bir adamdı
3- Duyu Aktarmaları:
Bir duyuya ait olan kavramların başka duyular ile birlikte kullanılmasıdır.
Ekşimsi bir ses ile cevap vermişti. (Tat alma duyusundan işitme duyusuna)
Keskin bir ifadeyle bakıyordu. (Dokunma duyusundan görme duyusuna)
4. Doğayla İlgili Kavramların Doğaya Aktarılması:
Örnek: Ay suların üstüne dökülmüş sızlıyordu
Rüzgârlar ulurdu sabaha kadar.
5. Bir Duyunun Diğer Duyuya Aktarılması:
Örnek: Gözlerimde hala ürperten sıcaklığın (Dokunma-Görmeye)
Ben nasıl saracağım yumuşacık sesini. (Dokunma-Duymaya)
Yoldan acı bir araba sesi geldi. (Tatma-Duymaya)
Senin keskin nazarların herkesi dondurmuştu. (Dokunma-Görmeye)