Şiir hangi ölçüde olursa olsun ilhamını aşktan aldığı müddetçe güzel oluyor. İlahi aşk mı beşeri mi diye düşünmeye gerek yok. "Sen olmayınca canı neyleyim, nasıl ki gülü olmayan gülbahçesi olmuyorsa..." veya "kalbimde ağyardan bir iz varsa söküp at" gibi terennümler aşkı düşündürdüğü gibi "gül" mazmunu genelde Hz. Peygamber'i çağrıştırır. O, bütün sevgililerden daha yücedir. "Toprağın kıskanırım" derken kabrinin toprağını kastettiğinizi önce anlamadım. Aklıma gelen ilk şey" senin sokağının tozu toprağı benden daha yücedir, çünkü her gelir giderken ayağını öper." düşüncesi oldu. Ama siz "Toprağı kıskanırım çünkü senin gül çehreni öper." anlamını düşünmüşsünüz. O mısradaki karışıklık, ifadedeki zorlamadan dolayı, sanki "gül çehren toprağı öpüyor" şeklinde olmuş. Hiç bir sevgilinin yüzü toprağı öpmez. Orda takıldım kaldım. Acaba benim gibi düşünen var mı yoksa ben mi çok takılıyorum bilmek isterim. Selam ve sevgilerimle...
@necibecetinkaya942 | Sevgili Seferi'm ! Sadece benim değil, okuduğunuz her şiiri hakkını vererek okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Okumuş olmak için değil de hakkını vererek değerlendirmeniz şaire ve şiire saygınızın bir göstergesi. Benim de şiirimi yorumlayarak açıklama fırsatı verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim. Takıldığınız mısralara gelince; "Toprağın kıskanırım çünki öper gül çehren / Misk-i amber kokuyor hoşbu füsunkâr çevren "Burada toprağı değil "toprağını"kıskanıyorum. Yani Ravza-i Mutahhara’nın toprağından bahsediyorum. Zaten ikinci mısra da birinciyi tamamlıyor. "O büyülü çevren misk-i amber gibi hoş kokuyor. " Ben şiir de derine dalmayı seviyorum. Hele aruz olunca deryaya dalmak oradaki istiridyenin içindeki inciyi bulmak istiyorum. Okuduğum şiirlerde de ,beni derinlere çeksin isterim. Orada bulduğum "dürr-i yegâne "midir yoksa sahte inci midir ona da şair karar verir. Yorumun için sağol canım kardeşim. Selam ve muhabbetle öpüyorum seni.
ESA seçki kuruluna teşekkür ederim. Saygılarımla.