Divan Edebiyatına Etki Eden Farisi Öğeler ve Mazmunlar

17.06.2011

 

Divan Şiiriniinin kaynakları arasında mitoloji önemli bir yere sahiptir. Divan Şiiri , gelenek, günlük hayat, din, Masal, Destan, Efsane ve menkıbeler Mitoloji, vb. gibi çok zengin unsurlar ve kaynaklarla beslenmiştir. Mitolojiler:, evreni, evrendeki olayları ve insanı anlama ve açıklama ihtiyacından doğmuştur. Evren karşısında iradesi ve gücü ile çaresiz kalan insanlık doğadaki olayları bilinç ve bilinçaltının ürünü olan Mitolojik  ve doğaüstü güçlerin varlığı yoluyla açıklamaya çalışır. Bilinçaltında yaratılan ve çok zengin bir malzeme koleksiyonu oluşturan Mitoloji ile edebiyat ve Sanat  eserleri arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Doğu kültürüne ait kimi mitolojik öğeler, imgesel değerleriyle, her devir Türk Şiirine kaynak teşkil etmiştir. Özellikle Şehname’den etkilenme ve Şehnamenin kahramanlarından esinlenme, Divan Edebiyatı içerisinde daha yoğun olarak hissedilmekle birlikte; Anonim Halk Edebiyatıımızın çeşitli anlatım türlerinde (destan, masal, efsane vd.), Halk   şiirimizin  içeriğinde ve çağdaş Türk şiirinde de sıkça karşılaşılan bir olgudur.

Edebi eserler, yazar ve şairler için mitolojik öğeler Roman, Hikaye, şiir için vazgeçilmez kaynaklardır. Mitlerdeki doğaüstü olayları açıklamak için kullanılan hayali kurgular edebi eserlere zengin bir malzeme kaynağı olmuştur. Divan Şiiri mitolojik öğelerini daha çok Fars , Arap ve kısmen de Hint kültürleri ve mitolojisinden almıştır. Arap ve İslam kültürüne tesir ettiği ve sızabildiği kadarıyla Yunan mitolojisi ile Hıristiyanlığa dair bazı inanışların da Divan edebiyatında malzeme olarak kullanıldığı söylenebilir. İran ve Arap kültürü olduğu kadar, Hint , ÇİN , Ortadoğu’nun başka milletleri, Yunan ve Anadolu’da daha önce yaşamış diğer milletlerin mitolojilerinin de Divan şiirinin derin içyapısında izleri vardır. Bu kaynakları hangi yönlerden ve mitolojilerden geldiği yönünde kabaca tasnif etmeye çalışırsak karşımıza şöyle bir tablo çıkacaktır.

AFRASYAP: Şehname deki Turan Hükümdarı Peşeng, Ağrir, Gersiyûz, Barman, Kelbad, ordu komutanı Veyse ve oğlu  Afrasyap  ’ Firdevsi'nin Şehnamesindeki Turan komutanlarıdır.

 

BÜLBÜL: Bülbül, kelime anlamı olarak aslen Farsça’dır. Arapça’da “andelip”, “hezar” olarak kullanılır. Çeşitli Türk şivelerinde “böberdek”, “bübürdek” “keleçek” “kujulak”, “ötlügen” şeklinde kullanılır. Divan-ı Lügat-it-Türk sanduvaç / sandavaç olarak yer almaktadır.( Türk Edebiyatı Dergisi Kasım 2003: s.66)Bülbül şarkısıyla ağlayıp inleyen durmadan sevgilisinin güzelliklerini anlatan ve ona aşk sözleri arz eden bir aşığın timsalidir. Gülün dikenleri nasıl bülbülün ciğerini delerse sevgilinin eziyetleri de aşığın bağrını deler. Gül, bülbül için yaprakları yeni açılmış bir kitaptır. Adeta bülbül o kitabı okur. Bülbülün bütün neşesi gül ile kaimdir. Gülden ayrı kalınca inleyişler içinde kalır. Gülü görünce mest olur.

Gördüm açılırken bu seher goncayı hara
Sordum nola bu cevr ü cefa bülbül-i zara
   Osman Nevres

Barbed Nikisa ( Hüsrev için otuz beste yapan efsanevi müzisyen),

BİHZAT: Cem (Cemşit-i Hurşit)  devrinde yaşayan resim ve Minyatür  Sanatının piri sayılan efsanevi ressam, nakkaş

BEHRAM (Behram-ı Gür) Sasani hükümdarı Yezdigerd'in oğlu, kuvvetli veya şiddettli mizacından dolayı bu adı almıştır. Yaban eşeği avladığından Gur- eşek- lakabı takılmıştır.

BEHMEN: İsfendiyar’ın oğlu Erdşir'dir. Erdşir, lakabı şiddeti ve hışmı ifade eder. Erdşir adlı bir çok hükümdar vardır.

 

ÇEŞM: Farsça, Göz: Göz, divan edebiyatında genel olarak güzellik unsurudur. İran Destanları ve  Divan şiirinde Rengi siyahtır. Sevgilinin gönlüne bir ok gibi girip onu yaralayan göz şehlâ, bazen de mahmur olmuştur.Sevgiliyi görmezden geldiği için zalim, kâtil, cellâd; büyülü bakışlar yüzünden cadı, sâhir, büyücü, dinsiz; sarhoş edici olduğundan mest,mest-i harab, mahmurluğu nedeniyle bîmardır,hastadır. Kesrettir.Ceylanın iri ve koyu siyah gözlü olması ahû gözlü teşbihine neden olmuştur,ceylan avlanan bir hayvan olduğu için sevgilinin yüzü Kabe’ye benzetildiği zaman göz ahusu orayla ilişkilendirilir,çünkü Kâbe’de avlanmak yasaktır. Bayıltıcı etkisinden dolayı nergisle beraber kullanılır. Uykusuz ve mest olduğu için bazı sabahlar gözlerini zor açmaktadır ve bu konuda şebnem ile rüzgar ona yardım ederler. Bu özellikleri  düşünülerek mahmurluk, uykusuzluk, mest olma gibi hâller nergisin ( Bkz : Nergis) sembolü haline gelmiştir.  Bu çiçeğe mest ve mahmur gibi sıfatların verilmesinin nedeni ise, yapısında uyuşturucu bir madde taşımasıdır

Çeşm-i Mest: Farsça mahmur göz;  Tasavvuf i terim olarak karşılığı Hakkın salikin kusurlarını hem salikden hem de halktan gizlemesi, Hakkın af ve mağrifet sahibi olması.

Çeşm-i Nergis: Farsça nergiz gözlü anlamında bir tamlama;  terim anlamı salikin iyi hallerinin örtülü tutulmasıdır, bazen salik veli olduğunu bilir ancak halk bilmez, bazen de halk bilir kendisi bilmez.

Çeşm-i Sihr-Engiz: Farsça sihirli göz demektir, tasavvufi terim olarak ilahi cezbeyi işaret eder.

Çeşm-i Şehlâ: Farsça şaşı göz demektir, bu terim salikin yüksek makamda olduğunun hem kendisi hem de hem de halk tarafından bilinmesini karşılar.

Çeşm-i Terek: Farsça yırtık göz; salikin sahip olduğu hal, kemal ve makamın hem kendisinden hem de halktan gizlenmesi.

"El çeküp kat'-i  nazar kılmış ilâcumdan tabîb
Bildi gûya kim harâb-ı nerkis-i fettânunam" (FUZULİ  )

"Hatâ o nerkis-i şehlâdadır sözümde değil
Eğerçi her sühânım bî-bedel beğendiremem" (Şayh Galip )

“Gören düşinda bir gice mestane gözlerin
Nergis gibi humar ile bir yılda uyanır” (Necati Bey )

DAHHAK DESTANIı: Cem (Cemşit-i Hurşit) ) i tahtından indirip tahta çıkan, şeytanın tükürüğü ile omuzlarından yılan çıkan, bu yılanlar için her gün iki gencin beyninin çıkartan zalim kral. Zulmün ve İsyanın temsilidir. Gave- Kawa  tarafından tahttan indirilir.

Başı dururken iki omzunda zülf-i yar

Dahhak var lebleri yetime acep güler. Necati Bey

DARA: Keyaniyan sülalesinden dokuzuncu ve sonuncu hükümdardır. İskender’in karşısına büyük bir ordu ile çıkan Asur Hükümdarı. İskender’e yenilir. Divan şiirinde gücün ve kudretin timsali olarak gösterilir.

DUHTERİ REZ (Cem (Cemşit-i Hurşit) in kızkardeşi - Duhteri Çemşit) Üzüm kızı, Şarap, Cem (Cemşit-i Hurşit) 'in Kızı ( Telmihen şarabı bulmasından kasıtla Cem (Cemşit-i Hurşit)’in  Şarabı )

Saklaman duhter-i rezi görelim, sizin için o yalnız değil a.

N'ola hemşiremiz değilse bizim, Ya sizin de helaliniz değil a ( Müeyyedzade Hatem )

 

GAMZE: Farsça:  Aslında iyi cins ve  hamur yapılırken iki avuç arasında fitil gibi olabilen esrar demektir. Gonca manasına da gelir. Gonca ise top etmek, yuvarlamak anlamına gelmektedir. Gamze ile esrar sözcüğü bu nedenden pek çok zaman birlikte kullanılmıştır. ( A.T. Onay Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, shf,218-219) Gam, gamze ve esrar arasında manaca çok yakın ilişkiler vardır.

Gül devri durur gonca-leb ü hokka dehenler

Terk eyler isek badeyi esrar çekerler. Necati Bey

Divan edebiyatında sevgilinin süzgün bakışı gamzeyi doğurur.Bu bakışta bir çok anlam vardır.Gamze fitne dükkanı gibidir.Kaşlar ve kirpikler bu fitneye ortaktır.Gamze ok ve kılıçla da anılır.Bundaki başlıca sebep yaralayıcı olmasıdır.Ok demire su verilerek yapılır.Bunun için de abdar sıfatıyla da kullanılır.Aşık sevgiliden gelen oklarla mutlu olur.Çünkü bu sevgilinin onunla ilgilendiğinin göstergesidir.Bu oklar aşığa bir armağandır ve hiç çıkarılmasını istemez.Ayrıca savaşta yaralanalar ve ölüm döşeğinde olanlar susarlarmış. Fakat yaralıya su içirmek daha çabuk ölmesine neden olurmuş.Gamze bir tarafatan yaralar ve aşığın kanını akıtırken,bir taraftan da bu okun içindeki demirin susuyla aşığın su ihtiyacını karşılayan bir şekilde tasavvur edilmektedir.

GAVE DESTANI: Gave ( Demirci Kawa) İran Destanlarında Gave- Kawa,  Dahhak'ı öldüren demirci. Önlüğü, zulmu yok eden, bayrak özgürlük anlamlarına gelen semboller için kullanılır. Drafşı Geyvani, Gave- Kawa'yi sembolize eder. Bayrak anlamına gelir. Demircinin kanlı önlüğü özgürlüğün ve yenilen hükümdarları sembolize eder.

GENC- BEDAVER: Husrev'in sekiz hazinesinden biri, Hüsrev’le savaşan Rum Kayser'i hazinelerini sarp adalara saklamak için gemilere yükler. Fakat Husrev’den kaçırılmak istenen gemiler, rüzgârın yüzünden Hüsrev’e doğru sürüklenerek onun eline geçer. Bu bakımdan bedava hazine olarak adlandırılır.

GÖZ: Bkz, Çeşm: Sevgilinin gözü zalimdir, kan dökücüdür. Göz, divan şiirine çeşm, dide, ayn, başar olarak adlandırılmaktadır. Şuh, şehla, mahmur, hışımlı ve hilekârdır.Rengi çok kere siyah , kara olarak seçilir. En sık kullanılan mazmunların içerisindedi

Bademe, kömüre, cellata, düşmana ... benzetilirken nergis ( bkz , nergis)  ile birlikte kullanılır.

“Gören düşinda bir gice mestane gözlerin
Nergis gibi humar ile bir yılda uyanır” Necati Bey

İran Destanları

  • Samname: Rüstem-i Zal'in babası ve hakkında oluşan destan.
  • Gürşasbname:
  • Feramuzname:
  • Cihangirname,
  • Behmenname,
  • Berzuyename:
  • Hudayname:
  • Ebu Müeyyed Belhi'nin mensur destanı
  • Mervezi'nin manzum şehnameleri
  • Firdevsi'nin Şehnamesi

İran Destanlarının divan şiirine de kaynaklık teşkil eden belli başlı eserleridir. Bunlar arasında en etkili olan eser Firdevsi'nin Şehname’sidir. Zaten Firdevsi'nin Şehnamesi İran kültürüne ait sözü edilen diğer kaynakların bütünleştirilmiş şeklidir ki Firdevs’i Şehnameyi yazarken anılan bu kaynaklardan istifade ederek eserini ortaya koymuştur. Şehname ve şehnamedeki destanlar, yarı tarihi, yarı İslamlaşmış hadiselerdir. Şehnamedeki destanlar ve sözü edilen konular içerisindeki şu maddeler divan şiirimizde malzeme olarak kullanılmıştır:

 

FERİDUN:( Afridun) Pişdadiyan sülalesinden Cemşit soyundandır. Gave , Dahhak'ı öldürünce Dahhak'ın yerine hükümdar olur. Pişdadiyan sülalesinin ilk hükümdarıdır. Divan şiirinde ulu, zenginlik timsali bir hükümdar olarak ve görkemli saraylarıyla betimlenir.

 

HÂKİM SENAİ: Gazne sultanı İbrahim'in nedimi ve saray şairiydi. Ancak sadece uyku zamanları haricinde padişahın yanından ayrı kalan padişahın gözde bir adamı idi ve bu yüzden bolluk içinde yaşıyordu. Bir gün saraya gelirken atı bir külhanın önünde durdu. Orada Layhar'ı gördü. Layhar ile tanıştıktan sonra sarayı ve eğlenceyi bırakarak, dünya nimetlerine meyl etmeyi bırakıp ehlisünnet yolunda şiirler ve eserler yazmaya yöneldi.

Tarik-i fâkada hem- keşf olup Senai'ye
Cenab-ı Külhane'i Layhar'a dek gideriz.
                             ( Nail-i Kadim )

( Fakirlik yolunda Hakim Senai'ye yoldaş- ayaktaş olup, çıplak ayakla- Külhane'i Layhar'a dek gideriz.

Sundukça ehl-i aşka mey-i hoşgüvar
Şad ola ruh-ı Külhani-i rind-i Layhar ( Yenişehirli Beliğ )
 
Huşenk
 
Şehanmede adı geçen destansı ve tarihi Acem kahramanlarındandır. Siyam b. Keyûmers'in oğludur.
 
Nigah-ı satveti lerziş-fiken Sam u Neriman'a
Sukun-ı şevketi hayret-feza Huşenk ii Dara'ya    Fitnat

HURŞİT: Güneş: Cem'in babası, astolojik inançta dördüncü felakete oturan göğün kralı, elinde asa ve taç olarak tasvir edilmiştir. Hurşit sözü sembolik olarak Şahlığı, Hanlığı temsil eder.

Cemşit-i Hurşit: Güneş kralının oğlu, 21 Mart ta tahta çıkar, Nevruzu ilan eder. Şarabın mucidi hükümdar. Cem mazmun olarak baharın gelişini, işret eğlence ve içkiyi temsil eden mazmundur. Şehname de uzunca bir bölüm hainde anlatılır. Sekiz yüz sene yaşadığı söylenir. Cem’in Tahta çıkışı, Bijen'in kuyusu, Cem'in kadehi, Cem'in kadeh aynası ( Cam-ı cihan-nüma, cam-ı giti nüma, aine-i alem nüma) , Cem’in şarabı ( cam-ı cem), şarabın bulunuşu, Cem'in beratları yenileyişi, Cem'in ateşi, Cem'in meslekleri ve bilim dallarını buluşu, Cem'in zamanında yaşayan kaşif Yabel ve Yübel adlı kardeşler, divan şiirinde çok sık kullanılan mazmunlardandır.

Bir ahdi Habeş dehre olur bahş ile sultan
Dahhak'ın eder mülkünü bir Gave perişan ( Ziya Paşa )

( Bir ahdi Habeş'e cihan padışahlığı bahş edilir. Ama bir perişan kılıklı Gave tarafından mülkü tarumar olur.)

Kametin ham- kûşte kılmakta Direfş-i Gavyan
Rûyet-i mansurunun peşinde daim rakibi
                               ( Nedim)

 

HUŞENG: Feridun'un oğlu Pişdadiyan sülalesinden ikinci hükümdar. 40 yıl padişahlık etti. Demiri taştan ayırdı. Kanallar yaptı. İnsanlar tohum saçmayı, ekip biçmeyi  onun zamanında öğrendiler ( şehname, -sf. 70-73)

 

HÜRMÜZ.: Behmen'in oğlu, Nuşirevan'ın torunudur. Zulmunden dolayı tahtan indirilmiş, gözüne mil çekilmiştir.

 

İKSİRİ HAYAT: Mumya Suyu - Abı hayat suyunun diğer türevi. İran mitolojisi öğelerindendir. Feridun’un askerleri bir hayvanı yaralar kaçan hayvan bir mağarada yarasını bu suya batırıp iyileşir. Feridun bir horozun ayağını kırarak bu suya sokar ve horozun ayağı iyileşince bunun hayat iksiri olduğu anlaşılır.

Bir sınmışa mumya dilerdim
Bir hasta için şifa dilerdim.
                              ( Fuzuli )

 

İREM BAĞI: Âd’ın oğlu Şeddad zamanında Hafız-ı Şirazi zamanında yapılmış eşsiz bahçe . İrem, Havernak ve Babil bahçeleri ile birlikte tasavvur edilebilir. Cennet bağı Rıdvan’a benzetilir.

Görmedik öyle melek'i sureti bu dünyada
Belki Rıdavan Kaçırıp, guy-ı İremden gelmiş. 
                                 ( Sümbülzade Vehbi )

 

Sim-i şirişki harc edeyim hak-i payine
İksiri aşk talibiyim cevher isterim
                                           ( Baki )

( Ayağını tozuna simli gözyaşlarımı döküp harc edeyim. Aşk iksirinin talibiyim cevher isterim)

 

İSFENDİYAR: Keyaniyan sülalesinden Küştsab'ın oğludur. Kötü simurgu öldüren destansı kahraman, Rüstem tarafından öldürülmüştür. Tunç bedenli anlamındadır.

 

İREÇ DESTANI: Tur, Selm, İraç Feridun'un oğullarıdır. Rum ve Batı'yı Selm'e, Turan ve Çin'i Tur'a ve İran'ı da İreç'e verir. Selm büyük, Tur, Feridun’un ortanca oğlu, İreç küçük oğludur.İreç’e kin bağlayan Selm ve Tur hileyle İreç'i çağırıp öldürürler.

 

KAFDAĞI: Zümrüd-ü Anka- Sımurgun yaşadığı, efsanevi masal dağı

 

KAHRAMAN: Rüstem tarafından öldürülebilen meşhur bir mitolojik yiğit. Kahramanı Katil'in bindiği bir deniz aygırı ve Gamgam adlı bir kılıcı vardır.

 

KÂVUS: Keykavus'tan sonra tahta geçen Siyavuş'u ordu komutanı yapan İran hükümdarı. Kavus'un kuleleri ( Babil kulesi) , Kavus dillere destan yedi katlı bir kule yaptırır. Bu kule, efsanevi babil kulesini andırmaktadır.

Keykavus'un mezarı,: Keykavus, Kavus’un kulesine benzer bir mezar yaptırır.

 

KEYHÜSREV: Siyavuş'un intikamı için komutanı Tus' u Türklerin üzerine yollar. Tus,Afrasyap'ın komutanı Piran'a yenilir. Keyhüsrev Rüstem’den yine yardım ister.

 

KEYKUBAT:Zev ile Gürşabs’tan sonra tahta çıkan hükümdar. Rüstem ile birlikte Afrasyap'a karşı savaşır.

 

KEYKAVUS: Keykubat’tan sonra tahta çıkarak Hemâveran ülkesini aldıktan sonra bu ülke hükümdarının tuzağına düşerek esir olunca Rüstem gidip onu kurtarır.

 

KİYUMERS: Taç giymek, tahta oturmak törenini ilk yapan padişah KİYUMERS'dir... Ondan evvel insanlar ne giyinmesini ne de yemek pişirmesini bilirlerdi. " (şehname, Cilt l, sf.63-64)Onun oğlu Siyamek, onun oğlu da Huşeng'dir.

 

KİSRA: Sasani hükümdarı Nuşirevan'ın lakabı Hüsrev kelimesinin Arapça karşılığıdır. Hz Muhammet bu hükümdarın zamanında dünyaya gelmiştir.

 

LALE : Divân şiirinde kırmızı rengi ile sevgilinin yanağı ve âşığın gözyaşları lâleye benzetilir. Lâlenin ortasındaki siyahlık sevgilinin yanaklarına özenme ve onu kıskanma dolayısıyla bağrında meydana gelmiş bir yara, dağlama olur. Ciğeri kan olmak, bağrı yanmak, pürhun olmak vs. bu nedenle kullanılır.

Şekil yönünden kadehe benzeyen lâle, şarap, kan, la’l, kâse-i mercân, câm, şem, çerağ, kanlı kefen, al sancak vs. olabilir. Rengi ve şekli yönünden hayli geniş bir kullanıma sahiptir. Aşığın gözyaşlarını döktüğü yer  lâlezar (lâle bahçesi) olarak düşünülür.

Şehîd-i aşkın oldum lâle-zâr-ı dağdır sînem
Çerâğ-ı türbetim şem’-i mezârım varsa sendendir.

                                                 Şeyh Galip

 

LAYHAR:( KÜLHANE-İ LAYHAR) Külhani: Şarap tortusu içen, hamamın külhanında yatıp kalkan, hamamdaki müşterilerden arta kalan üzüm saplarını ve diğer yiyecek artıklarını yiyerek yaşayan bir derviştir.

 

NERGİS: Esasında Yunan mitolojisinden gelme bir efsanedir. Narsis yahut Nergis, bir perinin aşk mahsulü olup çok güzel bir delikanlıymış. Bütün kızlar Nergis’in aşkı ile divane olurlarmış. O, bunların birine dahi iltifat etmemiş. Nergis yalnız insanları değil perileri de güzelliğine meftun etmiştir. Bir peri, onun aşkı ile halâk olduğundan taşlara ve kayalara dönüşmüş; vücudundan yalnız bir sedâ kalmış. Nergis’in bu kibrine tahammül edemeyen kızlar, onu Tanrıların intikamına havale etmişler. Nergis bir gün ırmaktan su içerken, suda yüzünün aksini görünce kendi güzelliğine hayran olarak ne yapacağını şaşırmış. Nihayet kendi aksini kucaklamak üzere ırmağa atılıp boğulmuş. Göbeğinden çıkan bir zerrecikten sularda nergisler yetişmiş. Aks-i sadâ-peri- Nergis’in aşkı ile taşa dönüştüğü gibi, Nergis de kendi ismi ile anılan çiçeğe dönüşmüş.

‘‘ Gül hasretinle yollara dutsun kulağını
Nergis gibi kıyamete dek çeksün intizar’’
                                          Bakî

 

NERİMAN: Rüstem'in dedesi, Sam'ın babasıdır. Pehlivan anlamına gelir.

 

NEVRUZ: Farsça, Yeni gün anlamındadır. 21 Mart günü Güneş Hamel burcuna girer havalar ısınmaya başlar bu güne Nevruz denilir.

Nevruz kelimesi divan edebiyatında pek çok anlama ve olaya telmih maksadıyla kullanılır. Nevruzun gelişi ile divan edebiyatında pek çok olaya telmih yapılır bunlar:

1) Güneşin Hamel ( Koç bucuna ) girdiği gün 21 mart günü

2) Cem'in Azerbaycan’da tahta çıkışı, beratları yenilemesi, o günü bayram ilan etmesi, şarabı bulması, şarabı serbest bırakması, ateşler yaktırması, kutlaması,

3) Gece ile Gündüzün eşit uzunlukta olması

4) Cülus, bahşiş rütbe, makam, dağıtılması, hilat ve kaftan giyinme

5) Baharın gelişi, çiçeklerin açılması, üreme ve çiftleşme ayı, kır gezintilerinin ve eğlencelerin başlaması

6) Şarap, işret, musiki, eğlence vakitlerinin gelmesi

Cem, Cemşit, hamel, şarap, nev, Hurşit, gül, bülbül, işret, berat, cülus, sözcükleri ile nevruz mazmunu arasında yakın ilişkiler bulunur.

Cülus edince hamel tahtgâhına hurşit

Berat-ı işreti tecdid olundu rindanın

( Güneş, Koç burcunun tahtına oturup cülus dağıtır olunca Rint ehlinin içki içmesi ve eğlenmesine izin çıktı.)

 

NUŞİREVAN: Adil ve hakkaniyetli kararları ile meşhur olan hükümdar.

 

MİNUCİHR:  Kardeşleri Tur ile Selm tarafından öldürülen İreç'in kızından doğan Feridun'un hükümdar olarak yetiştirdiği kız.

 

PENÇE-İ HURŞİT: Güneş alınlı dilber.

 

PERVİZ- HUSREV: Hürmüzün oğludur. Asıl adı Hüsrev lakabı Pervizdir.

 

PEŞENG: Afrasyab'ın babası

 

PİR-İ HUCEND: Tebrizde ölen Timur'un oğullarından rağbet gören Hafız-ı Şirazi ile tartışmış olan, Toktamış Han'ın gözdelerinden olan şair ve âlim.

 

RÜSTEM-İ ZAL: Simurg'un kaçırıp büyüttüğü Cihan pehlivanı. Neriman'ın torunu Sam'ın oğlu. Saçları ve diğer tüyleri beyaz doğduğundan Sam onu evlatlıktan reddedip bir dağa atar. Kahraman'ı Katili ve İsfendiyarı Öldürür. İran'ı Afrasyab'ın elinden kurtarır. Zabilistan ve Seyistan onun elindedir. Dev cüsseli Keyhusrev ve Keykavus zamanı İran destan kahramanıdır.

 

RAHŞ: Rüstem'in atının adıdır.

 

Sahtiyan ( Gave'nin bayrak haline gelen önlüğü), Gave demir döğerken giydiği bu sahtiyan önlüğü bir sırıga bağlar ve bayrak olarak kullanır. Dahhak'ın kanı ile lekelenen bu önlük Feridun tahta çıkınca İran bayrağı kabul edilip uğurlu sayılır. Feridun ve sonraki hükümdarlar bu bayrağı mücehverlerle süslerler.

 

SAM: Rüstem-i Zal'ın babası. Rüstem’i oğlu olarak kabul etmez, Doğumundan sonra onu bir dağa bırakır.

 

SELASE-İ GASSALE: Üç kadeh içmek. Meclis içinde zevk ve muhabbetle içilen üç kadeh. Bade meclisinde içilen üç dolu. Halk edeb. Bade, rüyada üç kadeh olarak içilir.

 

SELMAN ZAHİR: SELAMAN-I SAVECİ: İranlı meşhur şair. Çemsid-i Hurşit, Firak name adlı eserleri vardır. Divan şiirimizde adı sık sık geçen İranlı şairlerdendir. Gazel ve kaside vadisinde şairlerimiz tarafından takdir Üstat kabul edilen şairlerden biridir.

 

SEMENDER: Su kertenkelesi denilen bir hayvan. Su dolu kesecikleri sayesinde yanan ateşin üzerine su sıkarak üstünden geçebilen bir hayvan

Her ruh-u dildar ile ateş kesilmişem
Güya ki ateş içre yaşar bir semenderim.
                              ( Kadı Burhaneddin)

 

SİMURG (ZÜMRÜD-Ü ANKA) : Efsanevi kuş. Rüstemi kaçıran büyüten, annesinin karnını yararak doğumuna vesile olan mitolojik varlık.

 

SİYAVUŞ:’, Rüstemle birlik olarak Afrasyapla savaşan ve onu yenen ordu komutanı. Afrasyapla barış imzalar.

 

SÜHRAP: Annesi Türk olan Rüstem'in oğlu olan bir cengâver. Rüstem'i yenmiş Rüstem'i öldürmek üzereyken Rüstem onun elinden bir hile ile kurtulmuştur.


Şahgerdin kuyusu,: Harut ve Marut’un gizlendiği kuyu.


ŞAHDARU: Cem, yaralı bir kuşu kurtarıca kuş ona üzüm tohumu hediye etti. Bu tohumdan çıkan üzümlerden bir kısmı sıcakta kaynayıp bozuldu ve öylece kaldı. Cem'in güzel bir cariyesi zehir sanılan bu sudan içti ama ölmek yerine neşeye kapılıp sızdı uaynınca bu olayı Cem'e anlattı ve şarap bulunmuş oldu. Bulunan bu içkiye  şahdaru dendi.
( A.T. Onay. Shf.446)


ŞAHMARAN: Başı insan gövdesi yılan görünümlü ben-i ademin şerrinden kaçan yılanların şahı. Zebercedden bir tahtın üstünde otururmuş. Birmağrada yeşillikler içinde yaşar. Danyal'ın oğlu Cahmasb bir gün bu mağraya girer ve Şahmamarana misafir olup içi bal dolu bir küp çıkarır. Hazinelerin bekçisi olarak tahayyül edilir.

 

ŞAPUR: Şehzade manasına gelir. Birçok İran hükümdarının oğlunun adı Şapur'dur.

 

ŞEMŞİREK TAŞI: ŞEB CERAĞ: Geceleri alev gibi yandığı tasavvur edilen taştır. Gece taşı anlamına gelir. Deniz öküzünün ağzından çıkan bir alev sonucu oluştuğuna inanılır. Eşref Bey Hikayesinde Gence Şehrinde bulunduğuna inanılan bir taş adı olarak geçer. Şamşırak taşları veya cam cırak taşları olarak adlandırılır.

 

TAHMURS:  Devlerden yazı yazmayı öğrendi. Sadece Farsça değil, Rumca, Arapça, Sogdca, Çince, Pehlevce gibi otuza yakın dili bilirdi!.

 

Zev ile Gürşabs’: Feridundan sonra tahta geçen İran Hükümdarları. Afrasyap ile yapılan savaşlar zamanında tahta oturmuşlardır.

 

Üryan Baba( Baba Tahir): Tugrul Bey zamanında yaşamış üryan dolaşan Batını derviş.

 

 

SONUÇ

Fars edebiyatından çok sayıda destan, Rubai, Mesnevi ve ilmi kitaplarla İslami nitelik taşıyan pek çok eser Osmanlıca ya tercüme edilmiş, kimi İranlı şairlere nazireler yazılmış, kimi zamanda İranlı ediplerin yazdığı eserlere nazireler yazılmıştır. Rubai ve Mesnevi nazım türleri bize İran edebiyatından girmiştir. Molla Cami, Hafız-ı Şirazi, Firdevs’i, Türk asıllı olmasına rağmen Farsça yazan Nizami, Genceli, SA'Dİ ŞİRAZİ , Salman-ı Saveci, gibi şairler türk şairleri tarafından üstat kabul edilmişlerdir. İranlı şairlerin yazdığı pek çok eser cevirilmiş veya eserlerinden esinlenilerek yeni eserler yazılmıştır.  Bunlar arasında SA'Dİ ŞİRAZİ 'nin BOSTAN VE GÜLİSTAN,  F.Attar in Mantıku't Tayr , Nizami, Genceli'nin hamsesi, Firdevsi'nin şehnamesi, İskender nameler, Cahmaspname, Cem (Cemşit-i Hurşit) mesnevileri vb Türk şairlerini en çok etkileyen ve onlara kaynaklık eden eserlerdir.

Bu destanlar, hikâyeler, kıssalar, gerçek hayattan alınmış anlatılar, anekdotlar, efsaneler ve bölümler içerisinde geçen sayısız malzeme de divan şairlerimiz tarafından kullanılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: Nevruz, , burçlar ve burçlara ait inanışlar efsaneler, simurg , Anka, Sam , Rüstem, simorgun Rüstem’i büyütmesi, İsfendiyar’ın kötü Simorgu öldürmesi, Rüstem'in İsfendiyar’ı öldürmesi, Rüstem'in pehlivanlığı,doğumu, gücü,savaşları, Afrasyap ve Savaşları, Bijen, Bijen'in kuyusu, Bijen ile Menije,,Kahraman'ın Rüstem tarafından öldürülmesi , , Gave- Kawa'nin önlüğü, Gave'nin örsü, ŞAHMERAN ,( ejder), Nevruz ateşi, Nevruzun gelişi, Babil kuyusu ( Harut ve Marut'un haps olduğu kuyu) Tahmuras,

Hüsrev-i Perviz ve sekiz hazineleri, ( Hüsrev’in sekiz ayrı hazinesi vardır. Bu hazinelerinden biri Bedaver denilen ve Rum kayser’inden eline geçen hazinedir. Saba-ı seyyare( uğurlu uğursuz yıldızlar)ve felekler, dokuz bahçe, dokuz gök kubbesi inancı, yedi felek, on iki burç Zerdüşt, Yecüc ve mecücler, mecusi, mug, piri mugan,gebr - mecusi, ateşe tapan-, muğbeçe ( saki) Asmug ( Zerdüşt dininde bir şeytan) ateş gede ( Zerdüştlerin ibadethanesi) Bülbülü Şiraz ( Şirazlı şair Hafız, Şirazlı meşhur Fars şairi )

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya s_kuzucular@hotmail.com

 

 

 

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar