GAZEL
NABİ'DEN YEK AHNEK VE HİKEMİ TARZ GAZEL ÖRNEĞİ
Gül-sitân-ı dehre geldik reng yok bû kalmamış
Sâye-endâz-ı kerem bir nahl-i dil-cû kalmamış
Eylemiş der-beste dükkânın tabîb-i rüzgâr
Hokka-i pîrûze-i gerdûnda dârû kalmamış
Teşne-gânın çâk çâk olmuş leb-i hâhiş-keri
Çeşme-sâr-ı merhametde bir içim su kalmamış
Kadrin anlar yok bilür yok her dür-i sencîdenin
Çârsû-yi kaabiliyyetde terâzû kalmamış
Ceyş-i gamdan kande itsün ilticâ ehl-i niyaz
Kal'a-i himmetde Nâbî burç ü bârû kalmamış
NABİ,
NEDİM'DEN ŞUHANE GAZEL ÖRNEĞİ
Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kafir
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafir
Kız oğlan nazı nazın şehlevend avazı avazın
Belasın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kafir
Ne ma'na gösterir duşundaki ol ateşin atlas
Ki ya'ni şule-i cansuz-ı hüsn ü an mısın kafir
Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar
Aceb bir şuha sende aşık-ı nalan mısın kafir
Sana kimisi canım kimi cananım deyü söyler
Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kafir
Şarab-ı ateşinin keyfi rüyun şul'elendirmiş
Bu haletle çerağ-ı meclis-i mestan mısın kafir
Niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya
Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kafir
Nedim-i zarı bir kafir esir etmiş işitmiştim
Sen ol cellad-ı din ol düşmeni iman mısın kafir NEDİM,
YEK AVAZ GAZEL ÖRNEĞİ
Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı
Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı
Yetti bîkesliğim ol gaayete kim çevremde
Kimse yoh çevrile girdâb-ı belâdan gayrı
Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-i sebâdan gayrı
Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyen
Ne temettu bulunur bende sadâdan gayrı FUZULİ
TANZİMAT DÖNEMİ GAZEL ÖRNEĞİ ZİYA PAŞA
Yârân dağıldı sohbet-i meyhane kalmadı
Ol işret ol muhabbet o peymâne kalmadı
Gûş etme eski naraları kûy-ı yârdan
Gûyâ ki deşt-i aşkta dîvâne kalmadı
Her târı oldu berzede-i dest-i rûziğâr
Ettikleri o zülf-i perişâne kalmadı
Hep âşinâ-yı devlet-i ihsanın oldu halk
Bir benden özge bezmine bîgâne kalmadı
Yaktın fütâdegânını hâkister eyledin
Ey şem külfet eyleme pervane kalmadı
Dübeşte olma âleme sultan isen dahi
Bir mülktür cihan ki Süleymana kalmadı
Herkes zebûn-fikr-i maâş oldu asrda
Evvelki şevk-i meclis-i rindâne kalmadı
Taşlar yedirir nân yerine bir zaman felek
Nân verdi şimdi âh ki dendâne kalmadı
Olmaz o şuha hiçbirisi kârger
Ziyâ efsun tükendi denmedik efsâne kalmadı Ziya Paşa
KASİDE
Kasîde-i Bahâriyye : Kasîde-i Râi'yye Der-sıfat-ı bahar ve midhat-i Alî Paşa-yı kâmkâr
Matla
1. Rûh-bahş oldı Mesîhâ-sıfat enfâs-ı bahar
Açdılar dîdelerin hâb-ı ademden ezhâr
Nesîb veya Teşbîb
2. Taze cân buldı cihan erdi nebatata hayât
Ellerinde harekât eyleseler serv ü çenâr
3. Döşedi yine çemen nat'-ı zümürrüd-fâmın
Sîm-i hâm olmış iken ferş-i harîm-i gülzâr
4. Yine ferrâş-ı sabâ sahn-ı ribât-ı çemene
Geldi bir kafile kondurdı yüki cümle bahar
5. Leşker-i ebr çemen mülkine akın saldı
Turma yağmada meğer niteki bagi Tatar
6. Farkına bir nice per takmur altun telli
Hayl-i ezhâra meğer zanbak olupdur serdâr
7. Dikdi leşgergeh-i ezhâra sanavber tuğırt
Haymeler kurdı yine sahn-ı çemende eşcâr
8. Döşedi mihr-i felek yolları dîbâlar ile
Etdi teşrîf çemen mülkini sultân-ı bahar
9. Subhdem velvele-i nevbet-i şâhî mi degül
Savt-ı murgân-ı hoş-elhân u sadâ-yı kûhsâr
10. Çemen etfâlinün uyhuların uçurdı yine
Subhdem gulgule-i fâhte gülbânk-i hezâr
11. Dâye-i ebr yine goncelerün şebnemden
Başına akça dizer nite ki etfâl-ı sıgâr
12. Mevsim-i rezm degüldür dem-i bezm erdi deyu
Sûsenün hançerini tutdı serapa jengâr
13. Semenün sîne-i sîmînin açup bâd-ı seher
Çözdi gülşende gülün tügmelerin nâhun-ı hâr
14. Pîrehen berg-i semen gûy-ı girîbân şebnem
Gülsitân oldı bugün bir sanem-i lâle-izâr
15. Zîb ü fer virmek içün rûy-ı arûs-ı çemene
Yâsemen şâne sabâ mâşita âb ayinedâr
16. Dürr ü yâkût ile bir nahl-i murassa sandum
Ergavân üzre dökülmüş katarât-ı emtâr
17. Şîşe-i çarhda gör bunca rrjurassâ nahli
Nice ârâste kılmış anı sun'-ı Cebbar
18. Berg-i ezhârı hevâ şöyle çıkardı feleğe
Pür kevâkib görünür günbed-i çarh-ı devvâr
19. Dem-i İsâ dirilür bûy-ı buhûr-ı Meryem
Açdı zanbak yed-i beyzâyı kef-i Mûsâ-vâr
20. Zanbakun goncasidur bağa gümüş bâzûbend
Za'ferân ile yazılmış ana hatt-ı tûmâr
21. Câm-ı zerrini tolu bâde-i gülreng almış
Gül-i ra'nâ seheri kılmak içün def'-i humar
22. Dehen-i gonca-i ter dürlü letâ'if söyler
Gülüp açılsa aceb mi gül-i rengîn-ruhsâr
23. Güher-i fursatı aldırma sakın devr-i felek
Sîm ü zerle gözini boyamasun nergis-vâr
24. Câm-ı mey katreleri sübha-i mercan olsun
Gelünüz zerk u riyadan edelüm istiğfar
25. Lâle sahrayı bugün kân-ı Bedaşân etdi
Jale gülzâra nisâr eyledi dürr-i şehvâr Fuzuli
TUYUĞ ÖRNEKLERİ
Özünü eşşeyh gören serdâr olur
Enelhak davâ kılan berdâr olur
Er oldur, Hak yoluna baş oynaya
Döşekte ölen yiğit murdâr olur Kadı Burhaneddin
***
Ey tabib-i hâzik-i nâzik-mizaç
Sen bilürsün hasta gönlüme ilaç
Ey gönül ile sana kul olmuşem
Şive ile naz ile ne ihtiyaç Seyyid Nesimi
***
Bîvefâ dünyâdan usandı gönül
Yoh dedi dünyayı yoh sandı gönül
Düştü aşkın oduna yandı gönül
Vahdetin kand âbına bandı gönül Seyyid Nesimi
***
Dîlberin işi itâb u nâz olur
Çeşmi cadû, gamzesi gammâz olur
Ey gönül sabret, tahammül kıl ana
Yâre erişmek işi az az olur Kadı Burhaneddin
***
Seni sevmeyen begüm âdem degül
Ne demi var kim ki bağrı dem degül
Sen gözün gamzesin atma şuna
Kirmeye ger yarunuz merhem degül Kadı Burhaneddin
Lalidin cânımğa otlar yakılur
Kaşı kaddimni cefâdın ya kılur
Min vefâsı vadesidin şâdmın
Ol vefâ bilmen ki kılmas yâ kılur Ali Şir Neva'i
***
Gönlüm oldu aşkının avaresi
Gamzenin gitmez, gönülden yaresi
Derdime çok istedim derman veli
Yoğ imiş lâlinden özge çaresi İvazpaşazade Atayi ( Âli Çelebi)
RUBAİ ÖRNEKLERİ
Rubai-i Musarra Örneği:
Luft ile şemi ümîdimi rûz eyle
İkbâlimi tevfîk ile firûz eyle
Leylâ gibilafzımı dil- efrûz eyle
Mecnûn gibi nazmımı çiğer-sûz eyle Fuzuli
***
En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen;
İyilik seven kötülük edemez zaten.
Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur:
Düşmanınsa dostun olur, iyilik edersen. Ömer Hayyam
***
Sevgiyle yuğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin, cehennemin üstündesin. Ömer Hayyam
****
Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gâhi meye gâhi neye uyduk gittik
Erbâb-i zekâ riyayi mezhep bildi
Bizler dili divâneye uyduk gittik YAHYA KEMAL
***
Ya Rab dilimi sehv-ü hatâdan sakla
Endîşemi tezvîr-ü riyâdan sakla
Basdım reh-i vâdî-i rubâîye kadem
Tan'ı har-ı nâdân-ı dü-pâdan sakla NEFİ
MESNEVİ ÖRNEKLERİ
Harname, Şeyhi
Bir eşek var idi zaîf ü nizâr
Yük elinden katı şikesti vü zâr
Gah odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kah ile kısuda idi
Dudağı sarkmış u düşmüş enek
Yorılur arkasına konsa sinek
Arkasından alınsa pâlânı n.
Sanki it artığıydı kalanı
Bir gün ıssı ider himâyet ana
Yani kim gösterür inayet ana
Aldı palanını vü saldı ota ,
Otlayarak biraz yüridi öte ,
Gördü otlakta yürür öküzler
Odlu gözler ü geriü gögüzler
MISRA-I BERCESTE ÖRNEKLERİ
Müdhikât- ı dehre ben ağlasam da tasvirim güler ( Nuallim Naci )
Eğer maksat eserse mısra-ı berceste kâfidir. ( Koca Ragıp Paşa )
Hâlini bilmez perîşânın perîşan olmayan, ( Ahmet Paşa )
Âyînesi iştir kişinin lafa bakılmaz ( Ziya Paşa )
Sıhhat sonu dert olmasa vuslat sonu hicran ( Ruhi)
Hasmın sitemin anlamamak hasma sitemdir . ( Nefi )
BEYİT ÖRNEKLERİ
Dil verdiğimiz yâre nigâh-i gazabından
Tasrîhe mecâl olmadı îmâ ile geçtik Naili
Ders-i aşkın müşkilin Yahyâ nice halleylesin
Söyleyenler kendini bilmez bilenler söylemez Şeyhülislam Yahya
Göz gördü gönül seni sevdi ey yüzü mâhım
Kurbanın olam var mı benim bunda günahım. (Nahifi)
Haddeden geçmiş nezaket yâl-u bal olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsarı al olmuş sana. (Nedim
Ey Necati, yürü sabreyle elinden ne gelir
Hublar, cevr-u cefayı kime öğretmediler. (Necati)