Divan Şiirinden Seçmeler

28.03.2015

 GAZEL

 

NABİ'DEN YEK AHNEK VE HİKEMİ TARZ GAZEL ÖRNEĞİ

 

Gül-sitân-ı dehre geldik reng yok bû kalmamış

Sâye-endâz-ı kerem bir nahl-i dil-cû kalmamış

 

Eylemiş der-beste dükkânın tabîb-i rüzgâr

Hokka-i pîrûze-i gerdûnda dârû kalmamış

 

Teşne-gânın çâk çâk olmuş leb-i hâhiş-keri

Çeşme-sâr-ı merhametde bir içim su kalmamış

 

Kadrin anlar yok bilür yok her dür-i sencîdenin

Çârsû-yi kaabiliyyetde terâzû kalmamış

 

Ceyş-i gamdan kande itsün ilticâ ehl-i niyaz

Kal'a-i himmetde Nâbî burç ü bârû kalmamış

NABİ,

 

NEDİM'DEN ŞUHANE GAZEL ÖRNEĞİ

 

Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kafir

Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafir

 

Kız oğlan nazı nazın şehlevend avazı avazın

Belasın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kafir

 

Ne ma'na gösterir duşundaki ol ateşin atlas

Ki ya'ni şule-i cansuz-ı hüsn ü an mısın kafir

 

Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar

Aceb bir şuha sende aşık-ı nalan mısın kafir

 

Sana kimisi canım kimi cananım deyü söyler

Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kafir

 

Şarab-ı ateşinin keyfi rüyun şul'elendirmiş

Bu haletle çerağ-ı meclis-i mestan mısın kafir

 

Niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya

Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kafir

 

Nedim-i zarı bir kafir esir etmiş işitmiştim

Sen ol cellad-ı din ol düşmeni iman mısın kafir       NEDİM,

 

YEK AVAZ GAZEL ÖRNEĞİ

 

Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı

Garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı

 

Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver

Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı

 

Yetti bîkesliğim ol gaayete kim çevremde

Kimse yoh çevrile girdâb-ı belâdan gayrı

 

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bâd-i sebâdan gayrı

 

Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyen

Ne temettu bulunur bende sadâdan gayrı             FUZULİ

 

TANZİMAT DÖNEMİ GAZEL ÖRNEĞİ ZİYA PAŞA 

 

Yârân dağıldı sohbet-i meyhane kalmadı

Ol işret ol muhabbet o peymâne kalmadı

 

Gûş etme eski na’raları kûy-ı yârdan

Gûyâ ki deşt-i aşkta dîvâne kalmadı

 

Her târı oldu berzede-i dest-i rûziğâr

Ettikleri o zülf-i perişâne kalmadı

 

Hep âşinâ-yı devlet-i ihsanın oldu halk

Bir benden özge bezmine bîgâne kalmadı

 

Yaktın fütâdegânını hâkister eyledin

Ey şem’ külfet eyleme pervane kalmadı

 

Dübeşte olma âleme sultan isen dahi

Bir mülktür cihan ki Süleyman’a kalmadı

 

Herkes zebûn-fikr-i ma’âş oldu asrda

Evvelki şevk-i meclis-i rindâne kalmadı

 

Taşlar yedirir nân yerine bir zaman felek

Nân verdi şimdi âh ki dendâne kalmadı

 

Olmaz o şuha hiçbirisi kârger

Ziyâ efsun tükendi denmedik efsâne kalmadı                Ziya Paşa

 

KASİDE

 

Kasîde-i Bahâriyye : Kasîde-i Râi'yye Der-sıfat-ı bahar ve midhat-i Alî Paşa-yı kâmkâr

Matla

 

1. Rûh-bahş oldı Mesîhâ-sıfat enfâs-ı bahar

Açdılar dîdelerin hâb-ı ademden ezhâr

 

Nesîb veya Teşbîb

 

2. Taze cân buldı cihan erdi nebatata hayât

Ellerinde harekât eyleseler serv ü çenâr

 

3. Döşedi yine çemen nat'-ı zümürrüd-fâmın

Sîm-i hâm olmış iken ferş-i harîm-i gülzâr

 

4. Yine ferrâş-ı sabâ sahn-ı ribât-ı çemene

Geldi bir kafile kondurdı yüki cümle bahar

 

5. Leşker-i ebr çemen mülkine akın saldı

Turma yağmada meğer niteki bagi Tatar

 

6. Farkına bir nice per takmur altun telli

Hayl-i ezhâra meğer zanbak olupdur serdâr

 

7. Dikdi leşgergeh-i ezhâra sanavber tuğırt

Haymeler kurdı yine sahn-ı çemende eşcâr

8. Döşedi mihr-i felek yolları dîbâlar ile

Etdi teşrîf çemen mülkini sultân-ı bahar

 

9. Subhdem velvele-i nevbet-i şâhî mi degül

Savt-ı murgân-ı hoş-elhân u sadâ-yı kûhsâr

 

10. Çemen etfâlinün uyhuların uçurdı yine

Subhdem gulgule-i fâhte gülbânk-i hezâr

 

11. Dâye-i ebr yine goncelerün şebnemden

Başına akça dizer nite ki etfâl-ı sıgâr

 

12. Mevsim-i rezm degüldür dem-i bezm erdi deyu

Sûsenün hançerini tutdı serapa jengâr

 

13. Semenün sîne-i sîmînin açup bâd-ı seher

Çözdi gülşende gülün tügmelerin nâhun-ı hâr

 

14. Pîrehen berg-i semen gûy-ı girîbân şebnem

Gülsitân oldı bugün bir sanem-i lâle-izâr

 

15. Zîb ü fer virmek içün rûy-ı arûs-ı çemene

Yâsemen şâne sabâ mâşita âb ayinedâr

 

16. Dürr ü yâkût ile bir nahl-i murassa sandum

Ergavân üzre dökülmüş katarât-ı emtâr

 

17. Şîşe-i çarhda gör bunca rrjurassâ nahli

Nice ârâste kılmış anı sun'-ı Cebbar

 

18. Berg-i ezhârı hevâ şöyle çıkardı feleğe

Pür kevâkib görünür günbed-i çarh-ı devvâr

 

19. Dem-i İsâ dirilür bûy-ı buhûr-ı Meryem

Açdı zanbak yed-i beyzâyı kef-i Mûsâ-vâr

 

20. Zanbakun goncasidur bağa gümüş bâzûbend

Za'ferân ile yazılmış ana hatt-ı tûmâr

 

21. Câm-ı zerrini tolu bâde-i gülreng almış

Gül-i ra'nâ seheri kılmak içün def'-i humar

 

22. Dehen-i gonca-i ter dürlü letâ'if söyler

Gülüp açılsa aceb mi gül-i rengîn-ruhsâr

 

23. Güher-i fursatı aldırma sakın devr-i felek

Sîm ü zerle gözini boyamasun nergis-vâr

 

24. Câm-ı mey katreleri sübha-i mercan olsun

Gelünüz zerk u riyadan edelüm istiğfar

 

25. Lâle sahrayı bugün kân-ı Bedaşân etdi

Jale gülzâra nisâr eyledi dürr-i şehvâr     Fuzuli

 

 

TUYUĞ ÖRNEKLERİ

 

Özünü eşşeyh gören serdâr olur

Enelhak davâ kılan berdâr olur

Er oldur, Hak yoluna baş oynaya

Döşekte ölen yiğit murdâr olur  Kadı Burhaneddin

 

 ***

 

Ey tabib-i hâzik-i nâzik-mizaç

Sen bilürsün hasta gönlüme ilaç

Ey gönül ile sana kul olmuşem

Şive ile naz ile ne ihtiyaç  Seyyid Nesimi

***

 

Bîvefâ dünyâdan usandı gönül

Yoh dedi dünyayı yoh sandı gönül

Düştü aşkın oduna yandı gönül

Vahdetin kand âbına bandı gönül  Seyyid Nesimi

 

***

 

Dîlberin işi itâb u nâz olur

Çeşmi cadû, gamzesi gammâz olur

Ey gönül sabret, tahammül kıl ana

Yâre erişmek işi az az olur Kadı Burhaneddin

 

***

Seni sevmeyen begüm âdem degül

Ne demi var kim ki bağrı dem degül

Sen gözün gamzesin atma şuna

K’irmeye ger yarunuz merhem degül   Kadı Burhaneddin

 

 

 

La‘lidin cânımğa otlar yakılur

Kaşı kaddimni cefâdın ya kılur

Min vefâsı va‘desidin şâdmın

Ol vefâ bilmen ki kılmas yâ kılur  Ali Şir Neva'i

 

***

 

Gönlüm oldu aşkının avaresi

Gamzenin gitmez, gönülden yaresi

Derdime çok istedim derman veli

Yoğ imiş lâlinden özge çaresi    İvazpaşazade Atayi ( Âli Çelebi)

 

RUBAİ ÖRNEKLERİ

 

Rubai-i Musarra Örneği:

 

Luft ile şem’i ümîdimi rûz eyle

İkbâlimi  tevfîk ile firûz eyle

Leylâ gibilafzımı dil- efrûz eyle

Mecnûn gibi nazmımı çiğer-sûz eyle   Fuzuli

***

En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen;

İyilik seven kötülük edemez zaten.

Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur:

Düşmanınsa dostun olur, iyilik edersen.  Ömer Hayyam

***

Sevgiyle yuğrulmamışsa yüreğin

Tekkede, manastırda eremezsin.

Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada

Cennetin, cehennemin üstündesin.     Ömer Hayyam

****

Bilmem kime yahut neye uyduk gittik

Gâhi meye gâhi neye uyduk gittik

Erbâb-i zekâ riyayi mezhep bildi

Bizler dili divâneye uyduk gittik          YAHYA KEMAL

***

Ya Rab dilimi sehv-ü hatâdan sakla

Endîşemi tezvîr-ü riyâdan sakla

Basdım reh-i vâdî-i rubâîye kadem

Tan'ı har-ı nâdân-ı dü-pâdan sakla         NEFİ

 

MESNEVİ ÖRNEKLERİ

 

Harname, Şeyhi

Bir eşek var idi zaîf ü nizâr

Yük elinden katı şikesti vü zâr

 

Gah odunda vü gâh suda idi

Dün ü gün kah ile kısuda idi

 

Dudağı sarkmış u düşmüş enek

Yorılur arkasına konsa sinek

 

Arkasından alınsa pâlânı n.

Sanki it artığıydı kalanı

 

Bir gün ıssı ider himâyet ana

Ya’ni kim gösterür inayet ana

 

Aldı palanını vü saldı ota ,

Otlayarak biraz yüridi öte ,

 

Gördü otlakta yürür öküzler

Odlu gözler ü geriü gögüzler

 

 

MISRA-I BERCESTE ÖRNEKLERİ 

 

Müdhikât- ı dehre ben ağlasam da tasvirim güler  ( Nuallim Naci )

 

Eğer maksat eserse mısra-ı berceste kâfidir.  ( Koca Ragıp Paşa )

 

Hâlini bilmez perîşânın perîşan olmayan,  ( Ahmet Paşa )

 

Âyînesi iştir kişinin lafa bakılmaz   ( Ziya Paşa )

 

Sıhhat sonu dert olmasa vuslat sonu hicran     ( Ruhi)

 

Hasmın sitemin anlamamak hasma sitemdir .   ( Nefi )

 

 

BEYİT ÖRNEKLERİ

 

Dil verdiğimiz yâre nigâh-i gazabından

Tasrîhe mecâl olmadı îmâ ile geçtik   Naili

 

Ders-i aşkın müşkilin Yahyâ nice halleylesin

Söyleyenler kendini bilmez bilenler söylemez  Şeyhülislam Yahya

 

Göz gördü gönül seni sevdi ey yüzü mâhım

Kurbanın olam var mı benim bunda günahım.            (Nahifi)

 

Haddeden geçmiş nezaket yâl-u bal olmuş sana

Mey süzülmüş şişeden ruhsarı al olmuş sana.    (Nedim

 

Ey Necati, yürü sabreyle elinden ne gelir

 Hublar, cevr-u cefayı kime öğretmediler.   (Necati)

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da