Diyarbakırlı Hâmî Ahmed Hayatı

20.01.2018

 

 Diyarbakırlı Hâmî Ahmed ( d. 1679- ö. /1747 )

Asıl ismi Ahmed’dir. Çocukluk ve ilk gençlik yılları hakkında pek bir  bilgi bulunmamaktadır. Başvurduğumuz kaynaklar ailesi hakkında da  bilgi vermemektedir. 

Aşağıda sıraladığımız Kaynakların verdiği bilgilere göre şa air,  1090/1679 yılında Âmid – Diyarbakır’da doğmuş, Hafız Bulak Âgâh Semerkandî’den ilim tahsil etmiş, 1709 yılında Muhsin-zâde Abdullah Paşa’nın divan kâtibi olmuştur. [1]

Gençliğinde Semerkantlı Derviş Âgâh’tan dersler almış,  şair İbrahim Hâşim’den hem  hattatlık  hem de şiir sanatını  öğrenmiştir. [2]1717 yılında Diyarbakır valisi Köprülü -zâde Hacı Abdullah Paşa’nın divan kâtibi görevine girmiş, Van Kalesi muhafızlarının isyanını bastırmak üzere paşa ile birlikte Van’a, siyan bastırıldıktan sonra da Paşa ile birlikte 1720 yılında Erzurum’a gitmiştir.

Erzurum’da bulunduğu üç sene zarfında buradaki şairlerle dostluklar kurmuş ama paşanın kethüdası Mehmet Ağa tarafından iftiralara uğradığı için sakıntılı günler de geçirmiş ve gözlerinden rahatsızlanmıştır.

Divan kâtibi olduğu Abdullah Paşa ile 1724 yılında Tebriz’in fethine katılmış, bu fethi anlatan kasidesi ile hem Hacegan rütbesine yükselmiş 1725, [3]hem de Abdullah Paşa tarafından verilen çok yüklü miktarda altın ihsanına nail olmuştur.

1726’da Abdullah Paşa’nın azledilmesiyle memuriyetten çekilmiş, elde ettiği ihsanlarla Dicle nehri kıyısındaki konağını inşa ettirip bir müddet içinde yaşamıştır. [4]

 1730 yılında ikinci defa İstanbul’a gitmiş  bir yıl orada kalmış, 1731 yılında İstanbul’a gidip tahta çıkan I. Mahmut’a cülûs etmiş ise de umduğunu bulamayarak oldukça zahmetli bir yolculuktan sonra tekrar memleketine dönmek zorunda kalmıştır.

1743'te eski dostlarını ziyaret etmek için Erzurum'a gitmiş, Diyarbakır'a dönerken eşkıya saldırısına uğrayarak  parası, eşyaları, atı ve silahı yağmalanmış kendisi de yaralanmıştır. Bu hadiseyi anlattığı kasidesini  Rakka valisi Cemâli-zâde Ahmet Paşa’nın huzurunda okuyunca ondan da taslar dolusu altın ve kıymetli eşya ihsanına nail olur. [5]

Şair 1160/1747 de Diyarbakır’da vefat etmiştir.

Hâmî'nin tek eseri olan Dîvân'ında 7 kaside, 2 mesnevi, 21 kıta ve 66 gazel bulunmaktadır. “Şiirlerinde mahallî ve hikemi söyleyişin izleri görülür. Döneminin üslup sahibi önemli şairleri olan Nâbî ve Nedîm'in takipçisidir. Yaşadığı dönemde halkın yaşayış tarzını, zevkini, dilini ve anlayışını şiirlerine yansıtmayı başarabilmiş, atasözleri ve deyimlere şiirlerinde sıkça yer vermiştir.”[6]

KAYNAK:  Dr. Kadri Hüsnü YILMAZ, DİYARBAKIRLI HÂMÎ AHMED DİVANI, Ankara 2017

 

KAYNAKÇA 

[1] Kadri Hüsnü YILMAZ, DİYARBAKIRLI HÂMÎ AHMED DİVANI, Ankara 2017

[2] Abdülkadir Karahan   ,HÂMÎ-i ÂMİDÎ,  TDVİA cilt: 15; sayfa: 458

[3] Abdülkadir Karahan   ,HÂMÎ-i ÂMİDÎ,  TDVİA cilt: 15; sayfa: 458

[4] Abdülkadir Karahan   ,HÂMÎ-i ÂMİDÎ,  TDVİA cilt: 15; sayfa: 458

[5] ARAŞ. GÖR. KADRİ HÜSNÜ YILMAZ, HÂMÎ, Ahmed, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=58

[6] ARAŞ. GÖR. KADRİ HÜSNÜ YILMAZ, HÂMÎ, Ahmed, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=58

 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar