Dolmabahçe Sarayı, Avrupa sanatı üslûplarının bir karışımı olarak 1843–1856
yılları arasında inşa edilmiştir. Sultan Abdülmecit’in mimarı Karabet Balyan’ın
eseridir. Sultan Abdülmecîd Han tarafından 1848’de inşaatına başlatılan saray,
1856’da tamamlandı
Osmanlı devletinin en son padişahlarının oturmuş olduğu bu saray aynı zamanda Osmanlı sarayaları
ının en görkemli
Saraylarından biri olarak dikkat çeker. Dolmabahçe Sarayı
saray deniz
doldurularak, bu zemin üzerine 35 –
Sarayın dış duvarları küfek taşıı ile
yapılmıştır. Çatısı kurşunla kaplıdır. Oda ve hamamlarında kullanılan çeşitli
renklerdeki somaki mermerleri ise, Marmara Adası'ndan getirtilmiştir. Sarayın
dış kısmı işlenmiş dal ve çiçeklerle süslü olup sade ise de, özellikle içi çok
süslüdür. Bu iç süslemeleri İtalyan ve Fransı ressamları tarafından
yapılmıştır. Dekorasyon ise yine bir Fransız olan M.Sechan'ın elinden
çıkmıştır. Bu bakımdan özellikle içerisi bir Fransız sarayını, mesela
Versaile'ı hatırlatmaktadır. Bu özellikleri ile
Osmanlı mimarisinde Batı
etkisinin önemli örneğini oluşturur.
Dolmabahçe Sarayı'nın bugün bulunduğu
alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Osmanlı Kaptanı deryasının gemileri
demirlediği, Boğaziçi'nin büyük bir koyu idi. Dolmabahçe sarayı hala eski
güzelliğini korumaktadır. Geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldığı bu koy
zamanla bir bataklık hâline geldi. 17. yüzyıl'da doldurulmaya başlanan koy,[2]
padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye
dönüştürüldü. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Dolmabah%C3%A7e_Saray%C4%B1)
Dolmabahçe Sarayı, otuz birinci Osmanlı
padişahı Sultan Abdülmecid (1839–1861) tarafından yaptırılmıştır. İnşasına 13
Haziran 1843 tarihinde başlanan Saray, çevre duvarlarının tamamlanması ile
birlikte 7 Haziran 1856 tarihinde kullanıma açılmıştır.
Saray'ın ana yapısı; Mâbeyn-i Hümayun (Selâmlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümayun adlarını taşıyan üç bölümden oluşur. Mâbeyn-i Hümayun; devletin yönetim işleri, Harem-i Hümayun; Padişah ve ailesinin özel yaşamı, bu iki bölümün arasında yer alan Muayede Salonu ise; Padişah'ın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıştır.
Ana yapı; denize paralel bölüm boyunca bodrumla birlikte üç katlıdır. Harem dairelerinin bulunduğu kara tarafına uzanan bölümde ise musandıra (tavan arası) katlarıyla birlikte dört katlı bir yapı özelliği kazanmaktadır. Biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin Batı etkileri, İmparatorluğun son döneminde değişen estetik değerlerin bir yansımasıdır. Öte yandan mekân örgütlenmesi, oda ve salon ilişkileri açısından, geleneksel Türk Evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandığı bir yapı bütünüdür. Beden duvarları taştan, iç duvarları tuğladan, döşemeleri ahşaptan yapılmıştır. Çağın teknolojisine açık olan Saray’a, 1910–1912 yıllarında elektrik ve kalorifer sistemi eklenmiştir. 45.000 m²lik kullanılır döşeme alanı, 285 odası, 44 salonu ve 6 hamamı vardır.
Padişah'ın devlet işlerini yürüttüğü Mâbeyn; işlevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayı'nın en önemli bölümüdür. Girişte karşılaşılan Medhal Salon, üst kat ile bağlantıyı sağlayan ve protokol özelliği taşıyan Kristal Merdiven, elçilerin ağırlandığı Süferâ Salonu ve Padişah'ın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda; İmparatorluğun tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmiş ve döşenmiştir. Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu; Padişah'ın Mâbeyn'de kendine özel olarak ayrılmış dairesine bir tür geçiş mekânı oluşturmaktadır. Bu özel dairede, Padişah için, mermerleri Mısır'dan getirilmiş görkemli bir hamam, çalışma odaları ve Sultan’ın günlük yaşantısını sürdürdüğü yemek ve dinlenme odaları yer almaktadır. Aynı bölümde bulunan ve Halife Abdülmecid'in kitaplarından oluşan kütüphane dikkat çekici mekânlardandır.
Harem ve Mâbeyn bölümleri arasında yer
alan Muâyede Salonu; Dolmabahçe Sarayı'nın en yüksek ve en görkemli salonudur.
2000 m²yi aşan alanı, 56 sütunu, yüksekliği
Dolmabahçe Sarayı'nın Batı etkileri altında, Avrupa saraylarından örnek alınarak yapılmış bir saray olmasına karşılık, işlevsel kuruluşu ve iç mekân yapısında, "Harem"in -eskisi kadar kesin çizgilerle olmasa da- ayrı bir bölüm olarak kurulmasına özen gösterilmiştir. Ancak Topkapı Sarayı'nın tersine, Harem, artık Saray’dan ayrı tutulmuş bir yapı ya da yapılar topluluğu değildir; aynı çatı altında, aynı yapı bütünlüğü içinde yerleştirilmiş özel bir yaşama birimidir.
Dolmabahçe Sarayı, hizmete açıldığı 1856
yılından, halifeliğin kaldırıldığı 1924’e kadar Aralıklarla 6 padişaha ve son
Osmanlı Halifesi Abdülmecit Efendi’ye ev sahipliği yapmıştır. 1927- 1949
yılları arasında Saray, Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılmıştır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1927–1938 yılları
arasında İstanbul’daki çalışmalarında Dolmabahçe Sarayı’nı kullanmış ve burada
vefat etmiştir.
Dolmabahçe Sarayı, değişik biçimlerin,
yöntemlerin öğeleriyle donandığından belirli bir biçemi bağlanamaz. Büyük bir
orta yapıyla iki kanattan oluşan planında, geçmişte mimari açıdan işlevsel
değeri olan öğelerin farklı bir anlayışla ele alınarak süsleme amacıyla
kullanıldığı gözlemlenir.
Dolmabahçe Sarayı üç katlı, simetrik planlıdır. 285 odası ve 43 salonu vardır. Saray ın temelleri kestane ağacı kütüklerinden yapılmıştır. Deniz tarafındaki rıhtımın yanı sıra kara tarafında da birisi çok süslü iki abidevi kapısı vardır. Bakımlı ve güzel bir bahçenin çevrelediği bu sahil sarayının ortasında, diğer bölümlerden daha yüksek olan tören ve balo salonu yer alır. Büyük, 56 sütunlu kabul salonu 750 ışıkla aydınlanan, İngiliz yapımı 4,5 tonluk muazzam kristal avizesi ile ziyaretçilerin ilgisini çeker. b https://www.kulturturizm.gov.tr/TR/BelgeGoster.aspx
Sarayın giriş tarafı Sultanın kabul ve görüşmeleri, tören salonunun diğer tarafındaki kanat ise harem bölümü olarak kullanılmıştır. İç dekorasyonu, mobilyaları,İpek halıcılık ve perdeleri ve diğer tüm eşyası eksiksiz olarak, orijinaldeki gibi günümüze gelmiştir. Dolmabahçe Sarayı mevcut hiçbir sarayda bulunmayan bir zenginlik ve ihtişama sahiptir. Duvar ve tavanlar devrin Avrupalı sanatkârlarının resimleri ve tonlarca ağırlığında altın süslemeleri ile dekore edilmiştir. Önemli oda ve salonlarda her şey aynı renk tonlarına sahiptir. Bütün zeminler birbirinden farklı, çok süslü ahşap parke ile kaplıdır. Meşhur Hereke ipek ve yün halı lar, Türk sanatının en güzel eserleri, birçok yerde serilidir. Avrupa ve Uzak Doğu'nun ender dekoratif el işi eserleri sarayın her yerini süsler. Sarayın pekçok odasında kristal avizeler, şamdanlar ve şömineler bulunur.
Dünyadaki saraylar içerisinde en büyük
balo salonu buradakidir.
Beşiktaş Hasbahçe ile Kabataş'taki
Karabali (Karaabalı) bahçeleri arasında kalan koy doldurularak bahçeler
birleştirilmişti. Bu bahçelerin arasına inşa edilen Dolmabahçe Sarayı'nın deniz
ile kara tarafındaki yüksek duvar arasında kalan alanda oldukça bakımlı
bahçeleri bulunur. Hazine Kapısı ile saray girişi arasındaki kareye yakın
dikdörtgen şeklindeki Has Bahçe, Mabeyn veya Selamlık Bahçesi adlarıyla da
tanınmaktadır. Avrupai tarzda düzenlenmesi yapılan bahçenin ortasında büyük bir
havuz bulunur. Muayede salonunun kara tarafında kalan Kuşluk Bahçesi ise adını
Kuşluk Köşkü'nden almıştır.
Dolmabahçe Sarayı'nın Harem Dairesi'nin kara tarafında bulunan Harem Bahçesi'nde oval havuz ve geometrik şekillerle düzenlenmiş tarhlar bulunur. Deniz tarafındaki bahçeler Has Bahçe'nin devamı sayılır. Büyük Yalı Kapısı'nın iki yanında yer alan tarhların ortasında birer havuz vardır. Tarhların geometrik şekillerle düzenlenmesi süslemede fener, vazo, heykel gibi objelere yer verilmesi, bahçelerin de ana yapı gibi batı etkisi altında kalındığını gösterir. Sarayın bahçelerinde daha ziyade Avrupa ve Asya kökenli bitkiler kullanılmıştır. https://tr.wikipedia.org/wiki/Dolmabah%C3%A7e_Saray%C4%B1#cite_ref-34
Dolmabahçe Sarayı’nın yaklaşık üçte ikisini oluşturan Harem Bölümü`ne, Mabeyn ve Muayede Salonu’ndan geleneksel ayrımı vurgulayan demir ve ahşap kapılarla kesilmiş koridorlarla geçilmektedir. Bu bölümde Boğaziçi’nin yansımalarıyla aydınlanan salonlar, sofalar boyunca padişahların, padişah eşlerinin, çeşitli görevleri olan kadınların, şehzade ve sultanların yatak odaları, çalışma ve dinlenme odaları sıralanmaktadır.
Padişahın devlet işlerini yürüttüğü Mabeyn; işlevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayı’nın en önemli bölümüdür. Girişte karşılaşılan Medhal Salon, üst katla bağlantıyı sağlayan Kristal Merdiven, elçilerin ağırlandığı Süfera Salonu ve padişahın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda; imparatorluğun tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmiş ve döşenmiştir. Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu; padişahın Mabeyn’de kendine özel olarak ayrılmış dairesine bir tür geçiş mekânı oluşturmaktadır. Bu özel dairede, padişah için mermerleri Mısır’dan getirilmiş görkemli bir hamam, çalışabileceği oda ve salonlar bulunmaktadır.
Muayede salonu Dünyanın ünlü salonlarından
sayılır ve 1800 metrekaredir. Yan ilaveleriyle 2250 metrekareyi bulmaktadır.
Salonun 56 sütun üzerine oturtulan kubbesi,
Beşiktaş Hasbahçe ile Kabataş'taki Karabali (Karaabalı) bahçeleri arasında kalan koy doldurularak bahçeler birleştirilmişti. Bu bahçelerin arasına inşa edilen Dolmabahçe Sarayı'nın deniz ile kara tarafındaki yüksek duvar arasında kalan alanda oldukça bakımlı bahçeleri bulunur. Hazine Kapısı ile saray girişi arasındaki kareye yakın dikdörtgen şeklindeki Has Bahçe, Mabeyn veya Selamlık Bahçesi adlarıyla da tanınmaktadır. Avrupai tarzda düzenlenmesi yapılan bahçenin ortasında büyük bir havuz bulunur. Muayede salonunun kara tarafında kalan Kuşluk Bahçesi ise adını Kuşluk Köşkü'nden almıştır.Dolmabahçe Sarayı'nın Harem Dairesi'nin kara tarafında bulunan Harem Bahçesi'nde oval havuz ve geometrik şekillerle düzenlenmiş tarhlar bulunur. Deniz tarafındaki bahçeler Has Bahçe'nin devamı sayılır. Büyük Yalı Kapısı'nın iki yanında yer alan tarhların ortasında birer havuz vardır. Tarhların geometrik şekillerle düzenlenmesi, süslemede fener, vazo, heykel l gibi objelere yer verilmesi, bahçelerin de ana yapı gibi batı etkisi altında kalındığını gösterir. Sarayın bahçelerinde daha ziyade Avrupa ve Asya kökenli bitkiler kullanılmıştır.
Mefruşat Dairesi’nde Kültür-Tanıtım Merkezi yer almakta ve Milli Saraylar’ın çeşitli yerlerinde sürdürülen bilimsel çalışmalarla tanıtım etkinlikleri bu merkezden yönlendirilmektedir.
Saat Kulesi, Mefruşat Dairesi, Kuşluk, Harem ve Veliahd Dairesi bahçelerinde ziyaretçilere yönelik kafeterya hizmetleri veren bölümler ve hediyelik eşya satış reyonları oluşturulmuş, bu reyonlarda Kültür-Tanıtım Merkezi’nce hazırlanan ve milli sarayları tanıtıcı bilimsel nitelikte kitaplar, çeşitli kartpostallar ve Milli Saraylar Tablo Koleksiyonu’ndan seçilmiş ürünlerin tıpkıbasımları satışa sunulmuştur. Öte yandan Muayede Salonu ve bahçeler ise ulusal/uluslararası resepsiyonlara ayrılmış, yeni düzenlemelerle saray , müzei çinde müze birimlerine, sanat ve kültür etkinliklerine kavuşturulmuştu
Dolmabahçe Sarayı'nın dış süslemeleri,Barok , Rokoko ve Ampir motiflerinden oluşur Dolmabahçe Sarayı'nın iç ve dış süslemeleri Batı'nın çeşitli sanat dönemlerinden alınan motifleri lerin birarada kullanılmasıyla gerçekleştirilmiştir. Barok ,Rokoko ve Ampir özelliğindeki motifler içiçe kullanılmıştır. Sarayın inşaatında Marmara Adaları'ndan çıkarılan maviye benzer bir renkteki mermer kullanılmış, iç süslemelerde ise su mermerleri, billur, somaki gibi kıymetli haiz mermer ve taşlarla çalışmalar yapılmıştır.[ Şehsuvaroğlu, a.g.e., s. 19.]
Dış cephelerdeki süslemelerde olduğu gibi iç tezyinatta da eklektik (seçmeci) anlayış hakimdir. Sarayın duvar ve tavan süslemeleri İtalyan ve Fransız sanatçılar tarafından yapılmıştır.[ F. Fumelli, The Palace of Dolmabahçe, Instatuto Geografico De Apostini, Novara, 1956.] İç süslemelerde çoğunlukla altın tozu kullanılmıştır. Resimler sıva ve alçı üzerine yapılmış, duvar ve tavan süslemelerinde perspektifli mimari kompozisyonlarla boyutlu yüzeyler meydana getirilmiştir.[ Yücel ve S. Öner, Dolmabahçe Sarayı, Ankara, tarihsiz, s. 16] Sarayın iç dekoru, tarih akışı içinde ilaveler yapılarak zenginleştirilmiş, özellikle yabancı devlet adamı ve kumandanların hediyeleri ile salon ve odalar ayrı bir değer kazanmıştır.[28] Séchan isimli yabancı bir sanatkâr sarayın dekore edilmesinde ve döşenmesinde çalışmıştır. Avrupai stilde (Regence, XV. Louis, XVI. Louis, Viyana-Thonet) ve Türk tarzındaki mobilyaların yanı sıra, saray odalarında görülen minder, döşek ve şalteler alaturka hayat tarzının devam ettirildiğini göstermektedir. 1857 tarihli belgelerde Séchan'a başarısından dolayı nişan verildiği ve kendisine üçmilyon frank hakkının ödenmesi gerektiği açıklanmıştır.[ Feryal İrez, "Milli Saraylarımızın Mobilya Yönünden Tanıtılması", tebliğ, Milli Saraylar Sempozyumu, s. 160.]
Sarayın, İtalyan ve Fransız sanatçılar
tarafından yapılmış tavan süslemeleri Döşemelik
ve perdelik kumaşların tümü yerli olup, sarayın dokumahanelerinde üretilmiştir.
Sarayın parkelerinin üzerini (yaklaşık
Dolmabahçe Sarayı'nda yaşayan padişahlar:
Bulunduğu mevkinin coğrafî güzelliği, mimarî görünüşü ve iç ve dış dekorasyon zenginliği ile muhteşem olan Dolmabahçe sarayı, pek çok târihî hâdiselere sahne olmuştur.
KAYNAKÇA
İliniz, ilçeniz hatta köylerinizin, doğal güzellikleri hakkında yazılar yazabilir, Turistik, tarihi ve doğal güzellikleri fotoğraflarınız ile paylaşabilrisiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya s_kuzucular@hotmail.com