KategorilerYAZILARDenemeDoymayan Bir İştahla İçimdeki Deli Taylar Şaha Kalkıyor

Doymayan Bir İştahla İçimdeki Deli Taylar Şaha Kalkıyor

28.11.2020

 

Doymayan Bir İştahla İçimdeki Deli Taylar Şaha Kalkıyor
Penceremden gönül penceremden bakıyorum dışarıya âleme, sessizliğine kapılarak bakıyorum ufka, gönlüm zaten yufka dokunuyor acılar, ağlıyorum sessizce hıçkırıklar içinde. İçimdeki çılgın ben deli taylar gibi coşarak, ovaları enginleri aşmak isterken, üzerine binemiyorum üzerimdeki acıları taşıyamaz yıkılır kalır kıyamıyorum. Doymayan bir iştahla içimdeki deli taylar şaha kalkıyor, bendeki ağır yükten haberleri yok şahlanıyorlar… Saldım ovalara çayırlara enginlere dolaşın bensiz gezin dedim salıverdim.
 
“Dertsiz başıma dert yağarken. Dert ettiğim işte günü pek de hayra yormadığım yine de iyi düşünüp iyi olmasını temenni ederken gidişatın. Her şeye rağmen gülümseyebildiğim üstelik çalıntı olmayan bir sevinci hediye ederken bana Tanrı. Bu gün.
Dünde kalan her şey ama bu günü de yorgun kılan.
Güncellerken kendimi ve bu günü kucaklarken.
Bir şiirde rastladığım o çağrışım ve defalarca okuyup bıkmadığım.
Yarınının temennisi ama yarınların da meçhul olduğu.
Hala gücümü saklı tutabilirken ve enerjim gün sonunda bitip de ben huzurla bir gece dilerken evrenden.” Yıldız Gülüm”
 
 
Odamın dar koridorlarında geziniyorum, koridorlar yüreğim gibi soğuk olsa da, ısıtan Rabbimdir biliyorum niyazla cümle kalpler ısınsın istiyorum. Saldırı hazırlığında her an atakta duran Korona, hayatımızı alt üst etmeye çalışırken, dağları hüzün bulutları dumanları kaplamış telaş ve endişeden görünmüyor! Korona bir ders mesajı var okunmuyor, semayı kaplarken bu ders mesaj doğru okunmuyor. Daraldıkça dünyamız sığmaz olduk, o sevecenlik gönlümüzde yüzümüzde daha önce yokken şimdi iyicene yok oldu!
 
O sevecen gönüllerin gülümsemelerin olduğu çocukluğumdaki insanlarla, içimiz dünyamız genişti, imkânsız aşılamaz karanlık dehlizler hiç yoktu, her sokak mahalle gönüllere açıktı herkes gülümsemeyi görünce içine doğru koşar, mutlu mesut olur yaşardı.
Şimdilerde çocukça bir neşeyi bile çok gören şereften yoksullar varken, bir adım atarak yere sermekten uzağız peki böylemi sürecek gidecek? Bizler bir daha gülümseyip kahkaha atamayacak mıyız? Bizimle hep böylesine hezimetle dalgamı geçecekler? Nedir bunun cevabı? Böylesi dalgalanmaların içinde hep boğularak kalacak mıyız? Rabbim bilir cevabını sığındık ona, duamız kabul eder koşar aciz kuluna, darda bırakmaz, bırakmaz da kulunda bir niyet olması gerekmez mi? Söylemler adıma dönmez mi onu bekler kulunda, bu kulunda duadan başka adım atacak yolu yoktur bilir rabbim, yetkisiz kalınca bir yetki olmayınca kararlar için…
İmkânsızın adı yoktur Rabbim katında, kulun yanında vardır Rabbi yarattığı âlemin bir seyri var hayatın, elbette buna müdahale edenlerin oyunun bozandır Rabbim, kulundan da bununla mücadele etmesi istenirken acizlik içinde bekliyor bu kul…
Gülümsemeleri özlemle özlüyorum şimdilerde sadece dizi filmlerde ve mazide kalan bir sevinci seyretmek değil yaşamak istiyorum hep birlikte, bekliyorum…
Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan,
Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık.
Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan
Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık.

Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü,
Baharda yaşamanın bilmedim nedir tadı.
Gemi yüzü görmeyen bir limanın hüznünü
Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadı.

Bir ayna parçasından başka beni kim anlar,
Bir mum gibi erirken bu bitmeyen düğünde?
Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar;
Aynalar da olmasa işim ne yeryüzünde?
Cahit Sıtkı Tarancı
Aklım gidiyor böylesi anlarda başımda hem de hiç olmadığı kadar uzağa, düşerken tuzağa neden bakmıyorum yakınıma önüme diye kendime kızıyorum, sadece ağlıyorum hıçkırıklarla… Selamlarımla.
Mehmet Aluç
 
 
 
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da