Dünya Edebiyatından Seçmeler
Seçme Şiirler
Goethe
Çeviren: Selahattin Batu
MEB, İstanbul,1990
165 sayfa
Okuma tarihi: 24 Mart-14 Nisan 2021
“…
Ve genç, yaşlı hepimiz
Mutlu, sonsuz, ölümsüz
Yasalara uyarak
Bitirmek zorundayız
Hayat denen bu yolu,
Yalnızca insanoğlu
Başarır olacağı:
O seçer, ayırdeder
İyiliği kötüden,
Odur geçen bir ânı
Yalnız ölümsüz eden.
…” ( İnsanda Tanrısal Olan, 16.s.)
JOHANN WOLFGANG VON GOETHE KİMDİR?
“Johann Wolfgang Von Goethe, Alman hezarfen; edebiyatçı, siyasetçi, ressam ve doğa bilimcidir. Aynı zamanda çeşitli doğa bilimleri alanlarında araştırmalar yapmış ve yayınlar çıkarmıştır. 1776 yılından itibaren, Weimar dukalığının bakanı olarak çeşitli idari ve siyasi görevlerde bulunmuştur.” (Vikipedi)
“Johann Wolfgang Von Goethe (28 Ağustos 1749, Frankfurt – 22 Mart 1832, Weimar), Alman edebiyatçı. Aynı zamanda çeşitli doğa bilimleri alanlarında araştırmalar yapmış ve yayınlar çıkarmıştır. 1776 yılından itibaren, Weimar dukalığının bakanı olarak çeşitli idari ve siyasi görevlerde bulunmuştur.
Goethe, şiir, drama, hikâye (düzyazı ve dörtlük şeklinde), otobiyografik, estetik, sanat ve edebiyat teorisi, ayrıca doğa bilimleri olmak üzere birçok esere imza atmıştır. Bununla birlikte, zengin bir içeriğe sahip olan mektup çeşidi, önemli edebi eserlerindendir. Fırtına ve Coşku (Sturm und Drang) döneminin en önemli öncüsü ve temsilcisi olmuştur. 1774 yılında Genç Werther'in Acıları adlı eseri ile bütün Avrupa'da ün yapmıştır. Daha sonra, 1790 yılından itibaren, Friedrich Schiller ile birlikte ortak ve dönüşümlü bir şekilde, içeriksel ve biçimsel olarak, Antik kültür anlayışı üzerinde yoğunlaşarak, Weimar Klasik'in en önemli temsilcisi olmuştur. Goethe, aynı zamanda, yurtdışında da Alman edebiyatının temsilcisi olarak kabul edilmiştir.
Değeri, ölümünden sonra azalmaya başladığı sıralarda, Goethe, 1871 yılından itibaren, Alman ulusal kimliğiyle, Alman Kraliyeti’nde taçlandırılmıştır. Sadece eserlerine yönelik değil, aynı zamanda örnek alınacak yaşantısına yönelik de bir hayranlık oluşmuştur. Goethe, bugüne kadar, en önemli Alman edebiyatçı olarak kabul edilmiş, eserleri ise dünya edebiyatı zirvesinde yerini almıştır.” ( https://www.dr.com.tr/yazar/johann-wolfgang-von
goethe/s=244805)
KİTAPTAN: GOETHE VE ŞİİRLERİ (I-IX. s.)
“… Eserleri genel olarak üslûp ayrımlarına göre üç çağ içinde incelenmektedir. Her çağı, bütün ayrıntılariyle betimliyen bir tablo karşılar.
Birinci tablo, gelişme çağını gösterir… Kendisi duyguludur, coşkundur, en sert fırtınalardan bile korkmaz, şarkısını söyliyerek yürür. Kılavuzu Shakespeare’dir. Onun gibi bütün varlığıyla doğaya bağlanmıştır.
İkinci tablo, ‘Klasik Goethe’ adını taşır… Artık doğadaki güzelliğin tadını tatmıştır. Onu şimdi sessizlik içinde karşılar…
Üçüncü tablo, romantiktir. İhtiyat Goethe, burada kendi dünyası içindedir…
Hayatın en güzel görülerini çizen, yazdığı eserlerle her birinde bir çağını gösteren bu üç tablonun belirttiği anlar, Goethe’nin yaşadığı hemen her anı için de gösterilebilir; çünkü o; yürürken düşünmüş, düşünürken dinlenmiş, dinlenirken hayal etmiştir… Duyma yeteneği Goethe’ye doğuştan verilmişti. Doğanın içinde kendi benliğini duyuyor, bu duygu ile günün ve anın verdiği mutluluk içinde yaşıyordu.
Goethe’nin yetişmesi, Almanya’nın her konuda kalkınma çağına ve din özgürlüğünün uyanmakta olduğu bir zamana raslar… Böylece Alman edebiyatı yatağını değiştirmek zorunda kaldı. Ülküsü, kişilerin ülküsü oldu. Sevgi, dostluk, yurt ve insanlık duygusu, doğa karşısında hayranlık, o yüzyılın havasını doldurdu.
Goethe, 1749 yılında dünyaya gözlerini açtığı zaman, Frankfurt bu çeşit edebiyatın baharı içindeydi. Okul düzenine sokulmaksızın, edebiyatın bu bahar havası içinde, kendisine verilen özel, ama düzenli bir öğretim, Goethe’nin düşünce ve güçlerinin özgür gelişmesine yardım etti… Hayatında kendisini sevindiren, uğraştıran, ya da herhangi bir biçimde ona acı veren şeyleri erkenden şiirleştirmeğe başladı, gözyaşlarını sanatlı dizelere döktü.
Goethe’nin şiir anlayışı: ‘Şiir özü, hayat özüdür.’ anlayışına dayanır. Şiir, içten doğar, iç hayatın deyişidir… Gerçekten de Goethe’nin bütün şiirleri duyguludur… Hikâye, dram, müzik, felsefe ve yergi öğeleri birbirine karışmış, içiçe dolanmıştır.
Şiirlerinin başında Lied’leri gelir. Bunlar, müziklerini kendilerinde bulmuş, kolaylıkla ezgilenebilen şarkılardır… Goethe’nin:’Ben şiirleri değil, şiirler beni yapıyor’ cümlesinden de bu anlaşılmaktadır.
(…)
Onun daha birçok şiirlerinde de halk türkülerinin sesleri duyulur…
(…)
Goethe’de, duygulu şiirin, bir olayı alıp anlatan biçimi de ‘balad’dır. Goethe, balad biçimine özel bir ilgi göstermiştir. (…)
… Biz, tanrıyı ancak doğa araciyle tanırız. Var olan her şey, zorunlu olarak tanrının bir parçasıdır ve tanrı var olan biricik varlıktır.(…) Kişi, ancak durmadan bir çalışma, akla uygun bir hayat biçimi ve sönmiyecek, yıkılmayacak eserler yaratmakta olgunlaşabilir.
Böylece Goethe, gençliğinin coşkunluklarını atlatmış, olgunlaşmış olduğu için, her şeyi daha açık, daha dengeli görmeğe başlamıştır…” Prof. Dr. Melâhat Özgü
Not: Alıntı metindeki bazı yazılışlar (söyliyerek, içiçe, sönmiyecek, yıkılmayacak gibi.) günümüz yazım kurallarına göre doğru olmasa da metnin o günkü yazılışına bağlı kaldım.
GOETHE’NİN TANRI, İNSAN VE HAYATA BAKIŞI
Alman şair Goethe’nin şiirlerini okumaya başladığımda bende oluşan ilk his, bir tiyatro sahnesinde seslendirilen mısraları dinliyormuşum gibi oldu. Derin anlamlar, son derece anlamlı mesajlar ve güçlü bir sesleniş… Ahenkli, akıcı ve güçlü bir söyleyiş hâkim birçok şiirinde. Güçlü ve duygusallık yüklü mısralarla seslenmiş okurlara. Daha ilk şiirinde bunu hissettiriyor.
“İnsanoğlunun ruhu
Bir damla suya benzer;
Düşer göklerden yere,
Yine yükselir göğe,
Tekrar toprağa iner,
Değişerek durmadan,
Mahkûm, yere inmeğe.
…” (Sular Üstünde Ruhların Şarkısı, 1.s.)
Sonsuzluk duygusu, ilahi güç ve inanç dünyası... Şair, hem ahenkten hem de etkileyici bir üsluptan ödün vermemiş. Kısa mısralar, derin anlamlar yüklenerek akıp gidiyor ve sizi felsefeyle, inançla, kainatın değişmez döngüsüyle buluşturuyor.
“…
Nedir ayıran
Tanrıyı kişiden?
Sayısız dalgalar,
Durmadan değişen
Ölümsüz bir akış:
Bir dalga kaldırır,
Bir dalga yok eder
Ve bizi batırır.
Küçücük bir çember
Sınırlar bu ömrü.
Sayısız nesiller
Durmadan dizilir
Daima varolan
Bu sonsuz zincire.” (İnsanlığın Sınırları, 14.s.)
Yer yer Tanrı’ya sesleniş ve onunla söyleşi halinde gibi. Tanrı’ya (Tanrılara) seslenişi, içten yakarışı onun Tanrı’yla kurduğu güçlü bir bağın mısralara yansımış hali.
“…
Ey Ulu Tanrı, yardım et ki
Hür saymayayım kendimi ben de
Yücelikten, sevgiden!” (Kıralın Duası, 18.s.)
“Ey sonsuzlukta, göklerde duran
Tanrılar, Yüce Tanrılar!
Kara toprakta, yerde oturan
Bizlere güç verin, yürek verin!
Size bıraktık derin göklerin
Sonsuzluğunu, mutlu Tanrılar!”
(İnsanın Duygusu,18.s.)
Şiirlerinin çoğunda “ey”ünlemini çok kullanmış. Bu da şairin hep bir sesleniş içinde olduğunu gösteriyor.
“Ey pencerenin önüne gelen/ Ey soylu insanoğlu!/ Ey dost, gerçek mutluluk…”
Kimi şiirlerinde hoş bir söyleyişi var. “Portakal” adlı şiiri bunlardan biri. Tabiata dair unsurları güzel bir akış içerisinde okura sunmuş.
“Görüyor musun, bir portakal
Sallanıyor henüz dalda;
Çok oldu geçeli mart ayı
Yeniden çiçekler açmada.
Yürüyorum ağaca doğru
Şöyle diyorum ona varınca:
Sen, ey güzel, olgun yemiş
…” ( 19.s.)
“Sevgilinin Yakınlığı” adlı şiiri aşka dair güzel bir şiir. Oldukça zarif tabiat betimlemeleri eşliğinde ve güzel bir ahenkle sevgilisine duyduğu özlemi dile getirmiş. Öyle bir tablo çizmiş ki hem tabiatın varlığını hem de sevgilisine duyduğu özlemi yoğun bir şekilde hissediyorsunuz.
“Seni hatırlarım, sulara günün
Şavkı vurunca
Seni hatırlarım, dalgalara ay
Işık verince
Seni görür gözüm, uzak yolların
Tozu kalkarken,
Derin gecelerde, dağ yollarında
Yolcu titrerken.
…” (63.s.)
Kimi şiirleri imge yüklüyken ( Sevinçle uçan bir kurdele/ Üstünde küçücük tanrılar, bahar/ Ve çiçekler, yapracıklar/ Serpiyor üstüme ince ellerle… “Resimli Kurdele”, 78.s.) kimi şiirlerinde de çok açık ve anlaşılır bir dil kullanmış. Mesela “Mayıs Şarkısı” böyle bir söyleyişe sahip.
“Buğdaylar, başaklar arasında
Çalılar, dikenler içinde;
Ağaçlar çayırlar ortasında
Sevdiğim, yolun nereye?
Açıklasan a!
Geldim aradım güzelimi
Yoktu evinde;
Dedim ki sevdiceğim
Çıktı herhalde.
…” (79.s.)
Güçlü mesajlar, didaktik özelliği ağır basan mısralarla karşılaşıyorsunuz. İnsanoğluna sesleniyor Goethe. Güçlü bir hitabet seziliyor her mısrada. Hitabet sanatı ve şiirin gücü buluşmuş adeta. Bir ünlemler zinciri şeklinde akmış mısralar.
“…
Ey soylu insanoğlu!
Yiğit ol, yardımcı ol!
Kur, yarat yorulmadan!
Sapmasın tuttuğun yol
Değerliden, doğrudan!
Hepimize örnek ol,
Mutlu varlıklar gibi.”( İnsanda Tanrısal Olan, 17.s.)
Tabiata çoğu şiirinde bir dekor olarak yer vermiş. Ama bu dekor duygu yüklü ve zarif bir söyleyişle farklı bir anlam katmış şiirlere. Somut ve soyut unsurlar buluşmuş.
“…
Bir ışık, pırıl pırıl
Çağıldar yamaçlardan
Sarp kayalar üstüne.
Tül tül uçar, dağılır.
Bulutlar dalgalanır
Doruklar üzerinde.
(…)
Ey ruh, ey insan ruhu!
Akan sele benzersin.
Ey baht, insanın bahtı!
Esen yele benzersin!” ( Sular Üstünde Ruhların Şarkısı, 1.s.)
Mevsimler, aylar, hayvanlar, meyveler, bitkiler şiirleşmiş. Şiirde yer bulmuşlar kendilerine: Kışın Harz Yolculuğu, Mart, Mayıs Şarkısı, Kartal ve Güvercin, Portakal, Bulduğum Çiçek… Manzum hikâye biçiminde kimi şiirleri Farklı bir duygu ve düşünce seli, farklı şiir biçimleriyle akıp gidiyor sayfalarda.
“Bir genç kartal açtı kanadlarını
Uçup avlanmak için;
Fakat avcının oku,
Kesince bir vuruşta sağ yanını,
Mersinler arasına düştü yuvarlanarak.
…” ( Kartal ve Güvercin, 7.s.)
“Şöyle bir gezmek için
Kırlara çıkmıştım
Bir şey aramak değil
Dolaşmaktı maksadım.
Yerde bir çiçek gördüm
Kuytuya gizlenmişti
Yıldızlar kadar güzel
Gözlerde şavk gibiydi.
…” (Bulduğum Çiçek, 43.s.)
“Taze bir kar düştü gökten
Çünkü vakti değil henüz
Bütün açılan tomurcuklardan
Bütün açılan tomurcuklardan
Sevinç duyması için gönlümüz.
…” (Mart, 99.s.)
Goethe, hayatı her yönüyle, her unsuruyla almış şiirlerine. Şiirleriyle hem evreni hem de bu evrenin ötesini kucaklamış, şiirleştirmiş: Tanrı’nın varlığı, insanın tabiatı, doğanın çeşitli manzaraları ve aşkı… Gerçek ve düş bir arada. “Gölde” adlı şiirinde bunu dile getirmiş bir bakıma:
“Taze yemişler, taze can
Emiyorum bu hür dünyadan
Öylesine hoş, tatlı ki yaşamak
Beni aşk kollarında tuttukça.
(…)
Gözlerim, gözlerim açılmıyor
Ey altın düş, sen misin gelen?
Çekil, ne kadar güzel olsan da
Karşımda hayat, sevgidir gülen” (80.s.)
Mevsimlerin güzelliğiyle buluşuyor ve konuşuyor. “Er Gelen Bahar” (81.s.), “Güz Duyguları” (83.s.) gibi şiirlerinde bu buluşmaya ve söyleşiye tanıklık ediyorsunuz.
“Daha koyulaştır yeşil rengini
Ey yaprak, bağ yamacında!
Ey asma dalı, pencereme çık!
Daha çok, daha çok, kabarsınlar
Dolgun göğüsleri pırıl pırıl
Olgunlaşan sık salkımlar!
Bir ana gibi basar bağrına
Güneş, ağırlaşan dalları
Oldurur sizi de cıvıldadıkça
Çevrenizdeki gök ışığı.
…” ( Güz Duyguları, 83.s.)
Aşka, sevgiye çok değer veriyor. Aşkı hayatın merkezine koyuyor kimi zaman hatta çoğu zaman. Hayatın anlamını sevgide, aşkta buluyor.
“Bakmadan kara, yağmura,
Göğüs vererek rüzgâra,
Kayalar içinde ıslak,
Sisleri aşıp koşarak,
Sevmek, bıkmamak sevgiden!
Dinlenmeden, ara vermeden!
…
Nereye kaçayım, nereye?
Ormanlara mı, ırağa mı?
Boşuna her şey, boşuna!
Tek sevinci var, yaşamanın
Ey aşk! Sensin Her şeyin başı!” (Dinmiyen Aşk, 84.s.)
“Çobanın Ağıdı” adlı şiiri; yalın, sıcacık bir pastoral şiir örneği.
“Şu karşıki yüce dağlara
Çıkarım belki bin kere;
Dayanıp yere değneğimle,
Dalarım uzak vâdilere.
Sonra yürürüm köpeğimle
Peşinden yayılan sürünün;
İnerim aşağı tepelerden
Ben de bilemem nasıl, niçin?
…” (85.s.)
Kimi şiirlerini diyaloglardan kurmuş. (“Niçin bu kadar kederlisin?/ Bak dört yönün neşeli/ Islanmış gözlerin yaşla/ Ağlamışsın besbelli…” Gözyaşındaki Teselli, 87.s.)
Günün her vaktini şiirleştirmiş: “Ah, o yattığın yumuşak yastıkta/ Şöyle kulak ver bana rüyanda,/ Başucunda çaldığım şarkıyla/ Uyu rahatça, ne istersin daha?..” Gece Şarkısı, 89.s.)
Farklı sözcükler kullandığı da olmuş. Mesela, “mutlulamada” ( “Gece Şarkısı”şiirinde) sözcüğü gibi. Tüm duyularımıza seslenmiş bu şiirinde ve başka şiirlerinde.
“Gezginin Gece Şarkısı” adlı şiirinde (91.s.), Tanrı’nın varlığını hissetirmiş. “Tanrı” dememiş olsa da onunvarlığını duyurmuş:
“…
Sen ki göklerden gelensin
Bütün sevinci, acıyı dindirensin
Kat kat kederli olana
Kat kat umut verensin.
Ah, bıktım artık sürüklenmekten!
Bütün bu acılar, sevinçler niye?
Ey tatlı sessizlik!
Gel, ah, sen gel artık göğsüme!”(91.s.)
“Ay’a” (93.s.) adlı şiirinde Ay’a seslenmiş. Kafiye tarzı hoş ve dikkat çekici.
“Ak, durmadan ak, sevimli ırmak!” Şair, geçmişe özlem, yaşadığı ana hayranlık duyar kimi zaman.
“…
Tattım bir zaman, eski günlerde
Duygularımın en tatlısını
İşte bugün de sızlıyor yüreğim
Unutmam sevginin acısını.” (“Ay’a”)
Farklı bir inanç sistemi yansımış kimi şiirine. “Paria’nın Teşekkürü” ( 97.s.) şiirinde olduğu gibi.
“Yüce Brahma! Görüyor gözlerim
Bu evrenleri yaratan sensin!
Kendime üstün tanıdım seni
Çünkü her şeye değer verensin.
…”
“Kulak ve Göz” adlı şiiri, aşkın, hangisiyle (kulak mı göz mü) daha inanılır, güvenilir olduğuna dair özgün bir aşk şiiri.
“Nasıl görünürse gözlerimize
Gördüğümüz şeye tam inanırız;
Fakat ne gelse kulağımıza
Aynı inanla bel bağlayamayız
Onun’çün tatlı sözlerin senin
Haz verir bana birçok defa,
Fakat yerinde bir bakışın
Şüphe bırakmaz ruhumda asla.” ( 108.s.)
Şair, somutlamada, imge oluşturmada oldukça başarılı. “Karşılıklı” adlı şiirinde bakın nasıl bir anlam katmış mesafelere: “Sallayıp duruyor kollarında/ Kucağına almış mesafeleri.”(109.s.)
Goethe’ye göre ruhun mutluluğu sevgidedir. Sizce de öyle değil mi?
“Seven bir ruh/ Mutlu olur ancak.” (“Sevinçle Aciyle Dolu”, 112.s.)
“Menekşe” adlı şiirinde bir menekşenin dili olmuş. Öyle zarif, öyle duygu yüklü ki!..
“Çayırda bir mor menekşe
Büzülmüş bir kıyıcığa,
Yalnız sevinç, yalnız neşe.
Derken bir genç çoban kızı
Koştu çayırdan oynıyarak
Bir şarkiyle dudağında.
…
Ama geçti çoban kızı
Çiçeğin farkına varmadan
Ezdi zavallı bahtsızı.
…
Ölüm bir kader nasıl olsa,
Gam yemem, dedi, hiç gam yemem.
Sevdiğim ezdi beni madem!” (Baladlar, 115.s.)
“Peri Padişahı”(116-117.s.) şiiri, masalımsı, duygu yüklü bir şiir. Baba oğul arasındaki konuşma hüzünlü bir sonla bitiyor.
“Ölülerin Raksı” (124-125.s.), gerilim-korku filmi tadında bir şiir. Benzetmeler ve betimlemeler çok özgün ve etkileyici.
“Bir kule bekçisi, gecenin içinden
Bakıyor aşağ’daki sessiz mezarlara;
Gökte ay, ışıklara boğmuş her şeyi,
Mezarlık, güneşle parlayan bir oba.
…”
Kimi şiirleri çok etkilememiş olsa da çoğu şiirinde sizi o kadar etkiliyor ki o etkiyle kitaptaki son şiire farklı bir ruh hali ve duygu zenginliğiyle, derinliğiyle ulaşmış oluyorsunuz. Goethe’nin şiirleri, hem anlam hem biçim hem de söyleyiş yönünden özgünlüğü yakalamış ve şiir severlerin gönlünde taht kurmuştur. Ancak sanatın her dalı için geçerli olan prensip şiir için de geçerlidir. Farklı şiir zevklerine sahibiz elbette. Bu yüzden; sizi kucaklayan, size derinlik katan şiirleri olabileceği gibi siz de belki de hiçbir iz bırakmayan şiirleri de olacaktır. Sadece şiir zevkinizin gelişmesine değil şiire dair bilgi birikiminizin de artmasına vesile olacak.
Goethe’nin veya bir başka şairin şiirleri için de geçerlidir bu izlenimler ve kazanımlar. Ama şu bir gerçek ki Goethe eserleriyle, yaşamıyla, sanatçı kişiliğiyle dünya edebiyatında büyük yankılar uyandıran, hakkında çok konuşulan ve yazılan bir isim olmaya devam edecektir. Genç Werther’in Acıları (roman), Faust(oyun) gibi eserleriyle gelecek kuşakların da kitaplıklarında yer alacaktır. Birçok şiiri de şiir severlerin kulaklarında yankılanacaktır. Güzel mısraları keşfetmeye devam edeceklerdir.
Yeni kitaplarda buluşmak dileğiyle!
“…
Sevgisi kendine yetmiyen,
Dünyada ancak kendini yer.”
…
Ve yardım et yıllar boyunca
Korunmak için çalışanlara,
İşlenen bütün haksızlıkların
Öcüne hasret duyanlara.
…” (Kışın Harz Yolculuğu)
“Ey dost, gerçek mutluluk
Kanaattir, bil bunu.
Kim ki kanaatlıysa
Toktur nerede olsa.” (Kartal ve Güvercin)
Not: Bazı kelimelerin yazımı standart yazımın dışındadır. Çevirinin aslına uygun bir biçimde yazdığımı belirtmek isterim.
18 Nisan 2021
Goethe İlgili Linklerimiz
Faust Hakkında Özet ve İnceleme Goethe
Genç Werther' in Acıları ve Özeti Goethe
GENÇ WERTHER'İN ACILARI J. Wolfgang von Goethe
DÜNYA EDEBİYATINDAN SEÇME ŞİİRLER GOETHE KİTABI ÜZERİNE İNCELEME