Eş dost övgüsünden yana bahtiyardır sözümüz;
Ağyarın da bam teline rast ayardır sözümüz…


Evren ölçeğinde yerli gönül öğretisinin
Erdem öğrencilerine, tunç miyardır sözümüz.


Anlam, ahenk çağlayanı gökkuşağı harflerden
Okuyan gözlere yansı, dil nazardır sözümüz…


Rüya dili simgelerle hayal kurgu gerçeklik,
Uyku gezgini maslahat, düş-güzardır sözümüz.


Aşk’ın tılsımlı gücüyle duyanı büyüler de,
Bülbüle sitem çilesi, güle zardır sözümüz.


İç ağrısı ukdelerin bıçkın dalgıçlarına
Karanlık sularda rehber, dip sonardır sözümüz.


Olumlu çağrışımlarla her dem goncaya durur,
On iklim, sekiz köşede ilkbahardır sözümüz.


Elest Bezmi’nden bu yana muhabbet mestanesi,
Serapa sultan sayılır, ki bekardır sözümüz...


Gaybın kıvılcımlarından bir Ülker gerdanlığı,
Hem semavi nüktelerle gam-savardır sözümüz…


Cennet anılarımızın iç ürperten sezgisi,
O mutluluk demlerinden yadigârdır sözümüz…


Ruh insanla mühürlenmiş, bilincimiz lisanla;
Kelimenin sorgusunda yüz ağartır sözümüz…


Gaye sınavı karnemiz aşkın şiir belgesi,
Payesi öyle yüce ki, düşse ardır sözümüz.


Kalbe doğan esinleri kavrama döken dilmaç,
Kaynağa sadık çeviri, som efkârdır sözümüz…


Mecazlardan hakikate evrilme sürecinde,
Olası her yanlışına tövbekârdır sözümüz…


Niceliğin sermayesi, niteliğin cevheri,
Örümcek ağından yeğni, hem kibardır sözümüz.


Erkli gücünden habersiz, silsile tuzağında
Kuantum sıçrayışlarla izobardır sözümüz…


Dil-bestelik güftesini duyan kör şakralanır,
Üste ruh sayrılarına em umardır sözümüz…


Varlık, bilgi, ahlak üzre bize bizden bir yorum,
Bilgeliğin betiğine derkenardır sözümüz…


Bütün dertlerin önlemi, kendinden zayıf aşı;
Derbeder sızlanmalardan ümitvardır sözümüz.


Barış demi sevgi, saygı, kavgada yiğit avaz,
“Gazel” den “koçaklama” ya şehsûvardır sözümüz.


Altın kemerli pehlivan, sırtı yere gelmez de,
Peşrevi bile heybetli, pes, acardır sözümüz…


Orhun Kitabeleri’nin öncesi sonrasıyla
Bengi-taş’lardan bengisu, gür pınardır sözümüz.


Hem Kuranca, hem Turanca kökten uygarlık savı,
Türkçe sevdalılarına şah damardır sözümüz.


Kâfirin küfrüne benzin, mümine iman gücü
On dokuz kapaklı telmih, sır “Sakar”dır sözümüz…


Nefsine cihat açanda gayyasını keşfeden
İçi yanmış batkınlara silme kardır sözümüz…


Lezzet ustasının sırrı malzeme seçiminde,
Tadı, tuzu, tınısıyla tam karardır sözümüz.


Çağdaş üretim yöntemi "ar-ge"nin söylem kolu,
Bire bin ima başağı, verimkardır sözümüz...


Koruk beden, çıtkırıldım, alıngan pozlarında
Buluttan nem kapanlara intizardır sözümüz.


Yolda kalmış düşkünlere fosforlu “kedigözü”
Ne ki, gönül ahrazına taş duvardır sözümüz.


Fildişi kuleciklerden ahkâm kesen zevata,
“Harname”lik kaşağıyla kös tımardır sözümüz…


Duygu, düşünce gücünü cinsel aç-güdü sayan
Beyin cünübü şaşkına, tok şamardır sözümüz…


Kısa kes de, zeybek çalım Aydın havası olsun
Diyenlere çayda çıra, belki “bar” dır sözümüz….


Sanatlı deyişten garaz, oyun içinde oyun;
Oynayamayan geline, şunca dardır sözümüz.


Umur terimiz şebnemin laleye temennası,
İhsan bulutundan buse, manidardır sözümüz.


Kargayı ödünç tüylerle süslemek mi? El cevap:
Süzme belagat beliği, muhtasardır sözümüz.


Tavus cığasından arlı yetenek tellallığı,
Şol hünere delil gerek, gör, “emar” dır sözümüz!..


Toprağından su testisi vasiyet kılan da kim?!
O’ndan sızıntıyla sermest, O’na yardır sözümüz …


“Sözün bittiği yer “ bile üç kelimeye muhtaç;
Dahası ne? Beden dili; Oku, vardır sözümüz!..


Her dizemiz miri malı, benimseyen tapşırsın;
Kadirşinas okur için iftihardır sözümüz.


Geçmiş, hâl ve geleceği kucaklayan Bilge’den
Cihana yeter gölgelik, düş çınardır sözümüz.



YUSUF BİLGE