30.05.2020
Ölümün seyyah varlığında bir
med-cezir
İkilemlerin yumağında bir dürtü
Meali o gömütün
Hıçkıran tekdüze sefası mermerden
başlığın…
Okşadığım kadar okyanuslara aşığım
ben
Sığlardan yolum her geçtiğinde
Üşürüm de nazarında Tanrının.
Bir beis…
Kıtlandı acılar nicesi yoldan çıkan
yeis
Düş çukurları
Bir de kezzap döktüğüm yarınlar…
Düş kupürlerinden çaldım ben bu
satırları
Ne zamanki daldım derinlere
Uykusuzluktan kızaran gözlerime sürme
çektim
Sevdiğim kadar sevilmeyi filan da
dilemedim,
Bir ömür bir ömür
Yansızlığım kadar
Yandaşlığım aşka ve inanca
Göğün kumpasında saklı bir kör düğüm
İnandığım kadar Mevla’ma
İnanmak neyin nesiydi sahi tüm
insanlığa?
Düştüm bir daha bir daha
Düşürdüm içimdeki şiiri
Düşkün olmadı asla mizacım
Lakin düşkündüm hayallere
Ve ihtimaller dâhilinde sevdim hep
sevdim.
Büyüdüğüm de yalan
Daha demin ninniler dinledim
Annemin yorgun kalbinde titrek
nameler
Gözümün bebeği sevdiklerim.
Bir iklimdim
Uyumuş unutulmuş izbelerde.
Bir ikilem daha giyindi yüreğim ve
mehterim
Düş cambazlarına verdim veriştirdim
Bir ipte iki cambaz mı?
Neye yarardı saklı tutmasaydım
mizacımı.
Mehtabın elemini içtim
Ellemeden satırları sezdim içinden
geçenlerini
İnsanların.
Ben büyümedim lakin
Dar geldi bedenim kalp gözüme
Öyle devasa bir göz ki
Kaç odalı idi sahi zihnimdeki
düşlerim?
Tek göz odada saklı binlerce sır
madem
Yere göğe sığamadığım hep mi elzem?
Boyutları aşındırdım kalemle
Mizacıma yenik düştü feri gözlerimin
Kâh açtım kâh kapadım
Acılardı kat izini daim kılan
süvarisi ömrün
Ve de şahlanan imgeler
Bir lal alfabeydim
Ve ekledim bilumum harf
Bilinmezi mihenk taşı bildim
Bir de nice sitemi başıma yağan taş
gibi
Ve dilimledim yüreği
Minnet etmeden teslim ettim bir bir
Direncimle meşk eyledim elemi
Bir rüzgâr ki
İnsanın en çok da kendine özlemi.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın