Kitabın Adı: Düşme Korkusu
Yazarı: Adalet Ağaoğlu
Türü: Öykü
Everest Yayınları, I. Basım: Eylül 2018
Okuma tarihi: Şubat 2021
ADALET AĞAOĞLU
DÜŞME KORKUSU
14 Temmuz 2020'de kaybettiğimiz değerli yazarımız Adalet Ağaoğlu'nu rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
"... Yazmak, su içer gibi içimden geliyor hep. Son dönemde yatakta daha sık zaman geçiriyorum. Üç kere düşmüşüm yere (...) Zaman içinde yavaş yavaş kendime geldim. Fakat korkuyu yenemedim. O dönemde içimde büyük bir düşme korkusu vardı. Onu mutlaka bir biçim altında anlatmak istiyordum. Düşmek sadece yere düşmekten ibaret değil. Bir de manevi yanı var.
Düşme Korkusu adı altında altı tane hikâye yazdım. Çünkü düşmenin çeşitli anlamları var. Saygınlığını kaybetmek var, değerini kaybetmek..." (Arka kapaktan)
Yazar Hakkında Kısa Bilgi:
"Adalet Ağaoğlu (23 Ekim 1929- 14 Temmuz 2020)
Radyo ve sahne oyunlarını romanları, öykü, anı, deneme kitapları ve günlükleri izledi. Bu çalışmalarında toplumumuzdaki değişim ve dönüşümlere duyarlı yaklaşımlarıyla dikkat çekti.
Eserlerinden Bazıları: Oyun: Bir Piyes Yazalım, Yaşamak, Evcilik Oyunu...
Roman: Dar Zamanlar Üçlemesi: Ölmeye Yatmak; Fikrimin İnce Gülü; Bir Düğün Gecesi...
Öykü: Yüksek Gerilim, Sessizliğin İlk Sesi...
Birçok ödül alan yazarlarımızdandır."( 2.s.)
"DÜŞME" ÜZERİNE
DÜŞÜNDÜREN ÖYKÜLER
"Düşme"... Baktığınız zaman sadece bir kelime ancak Adalet Ağaoğlu, farklı anlamlarına yoğunlaşmış ve "düşme" nin insan üzerindeki derin etkisini, kalıcı hasarlarını keşfetmiş. Gözlemlerini, her şeyden önce kendi yaşam tecrübesini, duyarlı bakışını ortaya koymuş her bir öyküsünde.
Bizlere de hem ilham kaynağı hem de rehber olmuş bir kelimeye, bir duruma bakışıyla. Aslında her kelime o kadar canlı ve yaşanmışlık dolu ki bunu keşfetmek de sanırım usta yazarların, şairlerin ve dünyaya gönül gözüyle bakanların hüneri, zenginliği. Adalet Ağaoğlu, öyle sade, süslemeden, tüm yalınlığı ve gerçekliğiyle öyküleştirmiş ki farklı anlamdaki düşüşleri... Eğip bükmeden, samimi ve dürüstçe. Okurların rahat okuyup anlayabilecekleri bir dili, içten bir anlatımı var. Hem ders veriyor hem de düzeltmemiz gereken durumlara dikkat çekiyor. Bir büyüğün verdiği sağlam nasihatler gibi okuyorsunuz öyküleri. Üzülüyorsunz ama "gerçekler acıdır" ve "dost acı söyler" diyorsunuz.
"... 'hayat' denen girdili çıktılı, iyilik ve kötülüklerle dolu gidişatın, kimlere ne zaman ne yapacağı hiç belli olmamakta..."(12.s.)
"... Gözden düşme korkusu gözden düşürmeye yaramış oluyor demek ki.
Kendi düşen ağlamaz."( 18.s.)
Gerçek hayatta karşılığı olan hikâyeler kaleme almış Adalet Ağaoğlu. Ragıp Ersal, Solmaz Hanım, Kemal Terzi ve diğer kişiler, aramızda belki de yanıbaşımızda. Belki annemiz, babamız belki eşimiz, çocuğunuz belki de kendimiz. O kadar sahici ve hayatın içinden ki sanki kurgu değil hayatın ta kendisi.
"... Babası Solmaz Hanım'ın hiç aklından çıkmamakta. Neden alay edilerek gömülmüştü ki? Hep cimriliğinden. Evet sadece bundan. Demek cömert olmak lazım. Cömert olacaksın..."(32.s.)
Hikâyelerde sadece bazı kişilerin hayatlarındaki "düşüş"ler ve bu düşüşün hayatlarını nasıl alt üst ettiği anlatılmıyor. Her hikâyeyle o hayatların İbretlik ve ders alınacak yönlerine de dikkat çekiliyor.
"... 'Düşme' ve 'gözden düşme' deyip dururken bu seferde karşımızda çok iyi anlaşmış bir çift var: Ahmet ile Güler Çift. Altı yıldır evlidirler; iki de çocuk (...)"
(55.s., Orta Sınıf)
İşte bu ve diğer hikâyelerin ortak noktası, nedenler farklı da olsa her birinin bir düşüşün hikâyesi olması. Yazar bu hikâyelerle bizlere hayata dair önemli dersler veriyor.
"... Tabureden düşmek hiçbir şey değilmiş, asıl elinden gelen işe ihtiyaç görülmemesiymiş düşmek..."(51.s.)
Çok kısa bir sürede okuyabileceğiniz ama etkisi uzun sürecek olan altı öykü. "Düşme Korkusu", belki size de manevi anlamdaki düşüşleri hatırlatacak. Manevi olarak düşmenin, fiziksel anlamda düşmekten daha derin yaralar açtığını kavramanıza ciddi bir katkı sağlayacak.
Öykülerden birinin düşünsel yanı ağır bastığı için anlatımı bir düşünce yazısını andırıyor. Farklı kuşakların çatışmasını konu edinmiş. Eleştirel bir yaklaşım hâkim.
"Kökten değişim her zaman tehlikelidir. Üstelik belalıdır. Çünkü doğru ile yanlış, iyi ile kötü yanyana, hatta içiçedir(...)
Cumhuriyetin ilk kuşaklarından olan oğul, babasından utanmaktadır. Arkadaşlarını evlerine getirmek istemez. Çünkü babası özgürlük yerine istiklâl, yaşam yerine hayat, düşünce yerine tefekkür, ölüm yerine vefat deyip durmaktadır..."(37. s., 40.s.)
"Düşme" üzerine farklı bir bakış açınız olsun istiyorsanız, "Düşme Korkusu" adlı kitabı okuyun derim.
Yeni kitaplarda buluşmak dileğiyle!
2 Şubat 2021