Düşüncelerimde Benimle Beraber Yürüyen Gülümsemelerim
Vermek nedir ki? Veren olmak nedir ki? Verirken, karşımızdakinin minnet duymasını önümüzde saygıyla eğilmesini istemek midir? Yoksa veren olmaya layık olmak, verdiklerimizi unutarak gönülden vererek, yaratan Rahmanın rızasını almak değil midir? Verdiklerimizi bir basamak yaparak, hakkın Âlemlerin Rabbi Allah C.C. katına yükselen basamaklar yapmak olduktan sonra, karşımızdakinin bir süreliğine minnet duymasını önümüzde eğilerek iyiliğimizin yok olmasını istemek, bu benliğimizin karanlık yüzüyle alçalarak vermek, vermek olmasa gerek.
Özgürlük nedir ki? Başıboş bir hayvan gibi bir yere bağlanmadan, durması gerektiği yerde durmasına engel olacakken, duracak freni olmadan etrafa saldırarak, yakarak yıkarak, arzu ve heves uğruna insanları ezmek yok etmek midir Onca yasa düzen fikirsiz fikirler ile? Yoksa özgürlük tıka basa yediğimiz bir yemek midir? Tek başına tüketerek, etrafımızdaki insanlara bir şey bırakmadan, tüketmek midir? Yoksa her şey benim hakkımdır, benim dediğimdir başkası değildir demek midir? İnsanları baskı ile kanunlar ile düzenlerle kontrol altına alarak, baskı ile yola getirmek midir? Yoksa önce kendini zindana sokmadan, kendisi dışarıda prangasız gezerek, insanları karanlık hücrelere sokarak, prangalar vurarak yaşamak mıdır? İnsanların arasına varmak istediği yere gitmesin diye duvarlar örmek midir? Yoksa insanın, diğer insanlarla arasına eliyle duvar örmesi midir? Özgürlük uçan bir kuş iken evlerimizin üstünde gezerken, mutluğu kanatlarıyla dağıtan, o kuşun kanatlarını kırmak mıdır? O özgürlük kuşunu yakalayarak kendi evinde uçurarak, kanatlarıyla dağıttığı mutluluğu, tek başına yaşamak mıdır? Sorular uzar gider sonu gelmez, insan ise açgözlü yedikçe doymaz karşındaki insanı hiç düşünmez! Sizce nasıl bir şeydir nasıl elde edilir bu özgürlük? Önce ben söyleyeyim, sonra siz söyleyin, bence özgürlük benlik denilen o karanlığı yıkmadıkça özgür olamayız, önce içimizdeki despot benliği yıkmadıkça insanca yaşayamayız ve Âlemlerin Rabbine teslim olmadıkça da, gerçek özgür olmayız vesselam.
Âlemlerin Rabbi, hiçbir zaman zalim olsun diye kulunu yaratmamıştır, bizler korkularımızla dünyalık zevk mal şan şöhret peşinde koşarak yaşayarak, birilerinin yolumuzu açarak dünyalık kazancımıza kazanç katması için desteklemezsek zalimler meydana çıkmaz, biz izin vermedikten sonra, duruşumuzu sergiledikten sonra zalimler meydana çıkmaz var olmaz… Önce benliğimizi taht zalimi de kral yaparsak üstüne oturtursak ne özgürlüğümüz ne de insanlığımız kalır, bir gün gelir zalim bizdeki malı kazancı görür hey sen, sen bunları sayemde kazandın ver hepsini diyerek alır ve bizi de öldürür diğer acımasızca öldürdüğü insanlar gibi, kaçınılmaz son!
İnsanın mucizedir, dünya değil kendisidir, kendisinde neyi alır taşırsa dünyası da taşıdığıyla beraber olur. İnsanda merhamet vardır alırsa gelen aşk vardır insanlık vardır bunları taşırsa hayat mucizelerle güzelliklerle doludur ve bunları yaşar ve yaşatır cennet olur dünya cenneti dünyada yaşar. Yok, eğer bunları atarsa uçurumlara nefreti kini alır cehennemi yaşar cehennemi yaşatır, cehenneme doğru koşar. Acılarımızda sevinçlerimiz gibidir, acılarımız acı çekmek için değil acının ne olduğunu bilerek insanları acıtmadan yaşamamız güldürmemiz içindir, işte bunu bildikten öğrendikten sonra her mevsimde huzuru mutluluğu yaşarız, yaz olmuş kış olmuş hiç fark etmez her mevsim olur yaz mevsimi… Acıyı sessizce sabırla takip edin ve sizi götüreceği yere kadar sabırla yürüyün bu gerçeği muhakkak görecek ve hissedeceksiniz vesselam.
Mehmet Aluç